İNSANİYETİN ULAŞILMAZ ULVİ MAKAMI

İNSANİYETİN ULAŞILMAZ ULVİ MAKAMI


El-İnsâniyyetü Rütbetün Lâ Yasîlu İleyhâ Küllü’l-Beşer

İnsan olmak, biyolojik bir gerçeklikten öte, ahlaki ve manevi bir yükselişin neticesidir. “El-İnsâniyyetü rütbetün lâ yasîlu ileyhâ küllü’l-beşer” ifadesi, her insanın “insanî” bir seviyeye ulaşamayacağını, gerçek insan olmanın bir makam olduğunu vurgular. Bu cümle, insanın biyolojik olarak dünyaya gelmesiyle değil, ahlaki ve vicdani gelişimiyle “gerçek insan” olabileceğini anlatır.

İnsaniyetin Mertebeleri

İnsaniyet, bir mertebeler silsilesidir. Herkes insan olarak doğar, fakat herkes insanî kemâle eremez. Çünkü insaniyet, yalnızca fiziksel varlıkla değil, aynı zamanda ruhî ve ahlaki olgunlukla ilgilidir. Bu açıdan insanı insan yapan temel değerler şunlardır:

1. Adalet: İnsan, hak ve hukuka riayet ettiği ölçüde insandır. Adalet duygusunu yitiren kişi, insanî mertebede geri düşer.

2. Merhamet: Başkasının acısını hissedebilen, başkalarının derdiyle dertlenebilen kişi, insaniyet rütbesine yaklaşmıştır.

3. Vicdan: Kendi iç muhasebesini yapabilen, yanlışlarını fark eden ve düzeltmeye çalışan insan, insanlık mertebesinde yükselir.

4. İffet ve Sadakat: Ahlaki değerlere bağlılık, insanın değerini belirleyen unsurlardan biridir.

5. Tevazu: İnsan kibirle yükselmez, aksine alçakgönüllülükle insanî rütbesini kazanır.

Her İnsan Bu Makama Erişebilir mi?

Bu sorunun cevabı, insanın kendi iradesine ve çabasına bağlıdır. Çünkü insaniyet, doğuştan gelen bir miras değil, kazanılan bir meziyettir. Bazı insanlar içlerindeki nefsi arzulara teslim olurken, bazıları ruhî kemâl için mücadele eder. İnsanın bu makama erişmesini engelleyen temel unsurlar şunlardır:

Bencillik ve hırs: Kendinden başkasını düşünmeyen bir insan, insaniyet makamına ulaşamaz.

Zulüm ve adaletsizlik: Başkasının hakkını gasp eden kişi, ne kadar zengin ya da güçlü olursa olsun, insan olma onurunu kaybeder.

Vicdansızlık: Başkalarının acılarına duyarsız kalan bir kişi, insanî rütbeyi elde edemez.

Sonuç: İnsan Olmak Bir Seçimdir

İnsan olmak bir doğum meselesi değil, bir şahsiyet meselesidir. Gerçek insanlık, nefsin arzularına kapılmamak, ahlak ve vicdan ile hareket etmektir. Bu rütbe, her beşerin ulaşabileceği bir konum değildir; ancak onu isteyen, emek veren ve fedakârlık gösteren herkes için kapılar açıktır. Nitekim, tarih boyunca “gerçek insan” olanlar, sadece kendi benliklerini aşmakla kalmamış, aynı zamanda insanlığa rehber olmuşlardır.

Bu yüzden, asıl mesele insan olarak doğmak değil, insan olarak yaşamaktır. Ve belki de en b

Loading

No ResponsesŞubat 24th, 2025