Şuayp Kavminin Helakı: Adaletin Tecellisi
Şuayp Kavminin Helakı: Adaletin Tecellisi
Sabahın ilk ışıkları, Medyen halkının şatafatlı çarşılarına düşüyordu. Alım satımların hileyle, ölçülerin eksik tartılarla yürüdüğü bu şehir, zenginliğin ve sahtekârlığın iç içe geçtiği bir yerdi. Şuayp Peygamber, yıllardır onları haksızlıktan, aldatmacadan, putperestlikten vazgeçmeye çağırıyordu. Ancak onlar, zenginliklerine güvenerek onun sözlerini alaya alıyor, ‘Ey Şuayp! Senin söylediklerinle işlerimizi terk edecek değiliz!’ diyerek reddediyorlardı.
Uyarı ve Alay
Şuayp Peygamber’in uyarıları, Medyen halkının kulaklarında yankılanırken, onlar kibirle ona karşı çıkıyor, ‘Eğer doğru söylüyorsan, üzerimize azabı getir!’ diye meydan okuyorlardı. Ticaretlerinde adaleti sağlamaktan, dürüst olmaktan kaçındıkları gibi, inananları da eziyetle yıldırmaya çalışıyorlardı.
Felaketin İlk İşaretleri
O sabah, şehirde garip bir sessizlik hâkimdi. Rüzgâr, sıcak bir nefes gibi sokaklarda dolaşıyor, alışılmışın dışında bir kasvet çökmüştü. Gökyüzü kararmaya başladığında ise herkes korkuyla birbirine bakıyordu. Gök gürültüsü Medyen sokaklarını inletirken, şiddetli bir sarsıntı yeryüzünü sarstı.
Helakın Kaçınılmaz Sonu
Aniden gökyüzünden korkunç bir ses yükseldi. O dehşetli sayha, Medyen halkının iliklerine kadar işleyen bir çığlık gibiydi. Bir anda dengelerini kaybettiler, dizleri üzerine yıkıldılar. O an her şey bitmişti. Medyen’in o gösterişli binaları, büyük çarşıları bir anda yerle bir olmuştu. Toprak, adaletsizliği yutan bir mezar gibi üzerlerini örtmüştü.
Geriye Kalan Sessizlik
Şuayp Peygamber ve ona inananlar, bu felaketten kurtulmuş, helak edilen kavminin harabelerine hüzünle bakıyordu. ‘Ey kavmim! Size Rabbimin mesajlarını tebliğ ettim, ama siz öğüt almadınız!’ dediğinde, geride sadece sessizlik vardı. Medyen, kibir ve haksızlığın bedelini ödemişti.
Bir Uyarı: Tarih Tekerrür Edecek mi?
Şuayp kavminin akıbeti, adaletin ve dürüstlüğün ne denli önemli olduğunu hatırlatır. Haksızlıkla yükselen toplumlar, eninde sonunda adaletin tokadıyla sarsılırlar. Bugün, geçmişten ders alıyor muyuz, yoksa tarihin tekerrür etmesine mi yol açıyoruz?