DİNİN BOYUNDURUGUNDAN VE ALLAH’IN MÜKELLEFİYETİNDEN KAÇANLAR, ŞEYTAN’IN BOYUNDURUĞU ALTINA GİRMEKTEDİR

DİNİN BOYUNDURUGUNDAN VE ALLAH’IN MÜKELLEFİYETİNDEN KAÇANLAR, ŞEYTAN’IN BOYUNDURUĞU ALTINA GİRMEKTEDİR


İlahi Hakikatten Kaçış: Hakkı Bırakan, Batıla Esir Olur

İnsan, yaratılışı gereği inanç ve sorumluluk bilinciyle donatılmıştır. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de insana verdiği nimetleri, sorumluluklarını ve ona sunduğu imtihanı açıkça bildirmiştir. Ancak bazı insanlar, Allah’ın emir ve yasaklarından kaçmaya, dini yükümlülüklerden sıyrılmaya çalışır. Oysa hakikatten kaçan, bâtılın kucağına düşer. Allah’ın boyunduruğundan kaçanlar, şeytanın boyunduruğu altına girmektedir.

Allah’ın Emirlerinden Kaçmak, Şeytanın Tuzaklarına Düşmektir

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

> “Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra gevşersiniz ve gücünüz gider. Sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl, 8/46)

İslam, insanı kötülüklerden koruyan ve ona huzur veren bir yaşam biçimi sunar. Allah’a kulluktan kaçan insanlar ise, boşlukta kalır ve bu boşluğu şeytan doldurur. Nefsinin peşine düşenler, şeytanın esiri olurlar.

Allah, kullarına emir ve yasaklarını bildirirken, bunların insan için bir lütuf olduğunu da vurgular. Ancak şeytan, insana bu emirlerin bir yük olduğunu fısıldar. Tıpkı Hz. Âdem’i ve Hz. Havva’yı kandırdığı gibi, insanı da özgürleşme vaadiyle kandırarak asıl köleliğe sürükler. Allah’ın yolundan uzaklaşan bir insan, önce nefsine, sonra dünyanın süslerine ve nihayetinde şeytanın oyunlarına teslim olur.

Şeytanın Boyunduruğu: Hürriyet Sanılan Esaret

Allah, insanı en güzel şekilde yaratmış ve ona irade vermiştir. Ancak bu iradeyi doğru kullanmayanlar, şeytanın ipine sarılarak gerçek esareti yaşarlar. Şeytanın boyunduruğu, hürriyet süsü verilmiş bir esarettir.

Kur’an’da bu durum şu şekilde anlatılır:

> “Şeytan, onlara uzun emeller verdi ve onları aldatmalarla yanılttı.” (Nisâ, 4/120)

İnsanın nefsine hoş gelen arzular, aslında onu şeytanın esiri yapar. Günümüzde, dini emirleri terk etmekle özgürleştiğini sanan birçok insan, aslında nefsinin ve dünyanın esiri olmaktadır. Modern hayatın sunduğu lüks, eğlence ve geçici hazlar, insana tatmin değil; iç huzursuzluğu, doyumsuzluk ve mutsuzluk getirmektedir.

Şeytan, Allah’tan kaçanları şu yollarla kandırır:

1. Nefis ve arzularla esir almak – Günahları süslü göstererek kişiyi haramlara sürükler.

2. Dünyanın aldatıcı süsleriyle oyalamak – İnsan, dünya nimetlerine kapıldıkça, ebedi hayatı unutur.

3. Zevk ve rahatlık vaadiyle aldatmak – Dini sorumluluklardan kaçanlar, aslında daha büyük bir yükün altına girerler.

Allah’a kul olmaktan kaçan, nefsinin kölesi olur.

Hakikate Dönüş: Allah’a Kulluk, Gerçek Özgürlüktür

İslam, insanı şeytanın ve nefsin esaretinden kurtarıp, gerçek özgürlüğe ulaştırır. Çünkü Allah’a kul olan, başka hiçbir gücün kölesi olmaz. Gerçek özgürlük, yalnızca Allah’a boyun eğmektir.

Kur’an’da şöyle buyrulur:

> “Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin dostları ise şeytandır; onları aydınlıktan karanlığa sürükler.” (Bakara, 2/257)

İman eden bir insan, nefsin ve dünyanın esaretinden sıyrılarak ilahi huzura kavuşur. Dini emirleri terk edenler ise, bu huzuru hiçbir zaman bulamazlar.

Sonuç: Kulluğu Reddeden, Esareti Kabul Etmiş Olur

Zaman zaman insanlar Allah’ın emirlerini ağır bulabilir, dini sorumluluklardan kaçmak isteyebilir. Ancak şunu unutmamak gerekir: Allah’ın kulluğundan kaçan kişi, mutlaka başka bir güce boyun eğecektir. Şeytan, insanı isyan ve sapkınlık yoluna çağırarak, onu gerçek esarete sürükler.

Allah’ın emirlerine tabi olmak, insana dünyada huzur, ahirette ise ebedi saadet getirir. Şeytanın boyunduruğuna girenler ise, dünyada tatminsizlik ve mutsuzluk içinde yaşar, ahirette ise pişmanlıkla karşılaşır.

O halde, insanın en büyük özgürlüğü, Allah’a kul olmaktır.

 

 

Loading

No ResponsesŞubat 20th, 2025