İNSAN SURETİNDE…

İNSAN SURETİNDE…

“İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesetli ervâh-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesetsiz ervâh-ı habise dahi bulunduğu, o katiyettedir. Eğer onlar maddî ceset giyseydiler, bu şerîr insanların aynı olacaktılar. Hem eğer bu insan suretindeki insî şeytanlar cesetlerini çıkarabilseydiler, o cinnî iblisler olacaktılar. Hattâ bu şiddetli münasebete binaendir ki, bir mezheb-i bâtıl hükmetmiş ki, “İnsan suretindeki gayet şerîr ervâh-ı habise, öldükten sonra şeytan olur.” Bediüzzaman bu ve diğer ifadelerinde insan suretindeki farklı insanları nasıl tanımlar?

Bediüzzaman Said Nursî, insan suretindeki farklı karakterleri ve tipleri tanımlarken, onların ruhî ve ahlâkî özelliklerine dikkat çeker ve bu açıdan onları insî (insanlardan olan) şeytanlar ve ervâh-ı habise (kötü ruhlar) olarak nitelendirir.

İnsî Şeytanlar ve Cinnî Şeytanlar Arasındaki Münasebet

Bediüzzaman’a göre:

İnsanlar arasında şeytan vazifesi gören, kötülüğü teşvik eden ve yayan bireyler vardır. Bunlar, fizikî olarak insan olsalar da karakter ve ruh itibarıyla şeytanî özellikler taşırlar.

Cinnî ve cesetsiz şeytanlar da aynı şekilde kötülüğü yaymaya çalışırlar. Eğer bu ruhlar bir beden giymiş olsaydı, bugünkü insî şeytanların aynısı olacaklardı.

İnsî şeytanlar da eğer bedenlerini çıkarabilseydi, cinnî şeytanlar gibi olacaklardı.

Buradan hareketle, bazı bâtıl mezheplerin, “İnsan suretindeki kötü ruhlar öldükten sonra şeytana dönüşür” görüşünü savunduğunu, ancak bunun İslâmî bir anlayış olmadığını ifade eder. Bununla birlikte, insan ve şeytan arasındaki derin ruhî benzerliği vurgular.

İnsan Suretindeki Farklı İnsan Tipleri

Bediüzzaman, eserlerinde insanları genel olarak üç gruba ayırır:

1. Nurânî İnsanlar (Salihler, Evliyalar, Hakikat Ehli)

Bunlar iman, ahlâk ve fazilet sahibi insanlardır.

Topluma hayır kazandıran, iyiliği teşvik eden ve insanlığı yükselten şahsiyetlerdir.

Peygamberler, sahabeler, âlimler ve veliler bu gruba girer.

2. Beşerî İnsanlar (Nefsini Dizginleyen veya Dizginleyemeyen Genel İnsanlar)

Bunlar sıradan insanlardır; hem iyiliğe hem de kötülüğe meyilli olabilirler.

İç dünyalarında bir mücadele vardır; nefis ve vicdan arasında gidip gelirler.

3. Şeytanî İnsanlar (İnsî Şeytanlar, Ervâh-ı Habise, Zındıklar, Münafıklar, Zalimler)

Bunlar kötülüğü bilinçli şekilde savunan, zulmeden ve insanları hakikatten uzaklaştıran kimselerdir.

Toplumda fitne ve fesat çıkaran, ahlâksızlığı ve sapkınlığı teşvik eden kişiler bu gruba girer.

Bunlar, cinnî şeytanlar gibi çalışırlar ve hatta bazen onlardan daha tehlikelidirler.

Sonuç: Ruhî Benzerlik ve Sorumluluk

Bediüzzaman, bu tespitleriyle insanın kendi iradesiyle ya melekî bir hâle ulaşabileceğini ya da şeytanî bir yapıya bürünebileceğini vurgular. İnsanlar arasında insî şeytanlar bulunduğu gibi, nurânî melek gibi insanlar da vardır. Buradaki en önemli nokta, insanın iradesi ve tercihidir: İyilik yolunu mu seçecek, yoksa şeytanî yola mı sapacak?

Bu bakış açısıyla, Bediüzzaman insanı sadece biyolojik bir varlık olarak değil, ruhî, ahlâkî ve manevi bir varlık olarak ele alır ve hakikate yönelenler ile hakikati saptıranlar arasındaki büyük farkı gözler önüne serer.

Loading

No ResponsesŞubat 18th, 2025