TÜRKİYE’NİN YÜZ YILLIK DARBE PLANI VE KRONOLOJİSİ, DARBELERİN ALT YAPISI, DARBE VE DARBECİLERİN ENKAZINDAN BİZLERE KALAN KALINTILAR

TÜRKİYE’NİN YÜZ YILLIK DARBE PLANI VE KRONOLOJİSİ, DARBELERİN ALT YAPISI, DARBE VE DARBECİLERİN ENKAZINDAN BİZLERE KALAN KALINTILAR


Türkiye’nin Yüzyıllık Darbe Planı ve Kronolojisi: Darbelerin Altyapısı ve Enkazından Kalan Kalıntılar

Türkiye’nin modern tarihi, darbelerle anılan bir geçmişe sahiptir. Cumhuriyetin ilanından itibaren, bir asır boyunca darbeler, müdahaleler ve hükümet değişiklikleri ülkenin siyasi, toplumsal ve ekonomik yapısını derinden etkilemiştir. Ancak her darbe, sadece hükümetlerin değişmesiyle sınırlı kalmamış; aynı zamanda toplumun ruhunu, özgürlüğünü ve ekonomisini de etkilemiştir. Bu makalede, Türkiye’nin yüzyıllık darbe planları ve kronolojisini inceleyecek, darbelerin altyapısını analiz edecek ve bu müdahalelerin toplum üzerinde bıraktığı derin izleri, enkazını tartışacağız.

1. Türkiye’nin Yüzyıllık Darbe Planı: Bir Yüzyılın Aynasında Darbeler

Cumhuriyetin ilanından itibaren, Türkiye’nin siyasi yapısı birçok kez askeri müdahalelere sahne olmuştur. Ancak bu müdahaleler yalnızca askerin siyasetle ilişkisi değil, aynı zamanda toplumsal yapı ve ahlaki değerlerin de değişime uğramasına neden olmuştur.

1.1 1960 Darbesi: Cumhuriyetin İlk Askeri Müdahalesi

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk askeri darbesi 27 Mayıs 1960’ta gerçekleşti. Adnan Menderes ve Demokrat Parti hükümeti, halkın geniş desteğini almasına rağmen, ordu tarafından devrildi. Bu darbe, Türkiye’nin askerî müdahalelere alışmaya başladığı ilk dönüm noktasıydı.

1960 darbesi, siyasi partiler arasındaki kutuplaşmanın derinleşmesi ve orduyu yönetime müdahil etme alışkanlığının başlangıcıydı. Darbenin ardından, Adnan Menderes ve arkadaşları idam edildi, ülke uzun yıllar sürecek bir askeri yönetimle tanıştı. Darbecilerin ardından toplumun zihinlerinde derin bir güvensizlik ve korku atmosferi oluştu.

1.2 1971 Muhtırası: Askeri Müdahalenin İkinci Perdesi

Bir sonraki büyük müdahale, 12 Mart 1971’de gerçekleşti. Ordu, siyasi istikrarsızlık ve artan şiddet olaylarını gerekçe göstererek, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e muhtıra verdi. Bu müdahale, 1960 darbesi kadar güçlü olmasa da, askerlerin iç siyasetteki rolünü pekiştirdi. Sosyal yapıda, işçi sınıfının hak talepleri ile sağ-sol çatışmalarının güçlenmesi, darbenin zeminini hazırlayan unsurlardan biri oldu.

1.3 1980 Darbesi: Toplumsal Çöküş ve Yeniden Askeri Yönetim

Türkiye’nin yaşadığı en büyük askeri müdahale 12 Eylül 1980’de yaşandı. Kenan Evren ve arkadaşlarının yönetiminde yapılan bu darbe, ülkeyi tam anlamıyla karanlık bir döneme soktu. Türkiye, 1980 darbesi ile birlikte tam anlamıyla askeri vesayetin egemen olduğu bir döneme adım attı. Darbe, toplumsal kutuplaşma, terör olayları ve ekonomik kriz gibi bir dizi problemlerin sonucuydu.

Evren’in darbesi, sadece hükümetin devrilmesiyle sınırlı kalmadı; aynı zamanda yüzbinlerce insan tutuklandı, on binlercesi işkence gördü ve binlerce insan ölüme mahkum edildi. Bu dönemde Türkiye, demokrasiye olan inancını kaybetmeye başladı. Toplum, her zaman bir askeri müdahale korkusu ile yaşamaya başladı.

2. Darbelerin Altyapısı: Toplumsal, Siyasal ve Ekonomik Zemin

Bir darbenin ortaya çıkabilmesi için sadece askerî bir müdahale yeterli değildir. Darbeler genellikle toplumsal, siyasal ve ekonomik bir altyapının sonucu olarak ortaya çıkar. Türkiye’deki darbelerin temelinde de bu üç unsurdaki bozulma yatar.

2.1 Toplumsal Kutupalşma ve Güvensizlik

Türkiye’deki darbelerin en önemli sebeplerinden biri, toplumsal kutuplaşmadır. Darbelerin hemen öncesinde, toplum genellikle sağcı ve solcu, dini ve seküler, işçi ve işveren gibi kesimler arasında derin ayrımlara sahiptir. Bu kutuplaşma, devletin meşruiyetine olan inancı zayıflatır ve hükümetlere karşı hoşnutsuzluk doğurur.

1970’lerdeki sağ-sol çatışmaları ve 1980’lerdeki terörist gruplar arasındaki şiddetli mücadele, halkın devletin kurumlarına olan güvenini sarsmış ve darbe için zemin hazırlamıştır.

2.2 Ekonomik Çöküş ve Krizler

Darbeler, çoğu zaman ekonomik krizlerin ürünü olmuştur. Türkiye’de, darbe öncesinde yaşanan enflasyon, işsizlik, gelir adaletsizliği gibi ekonomik problemler, toplumsal huzursuzluğu artırmış ve bir darbe için fırsat oluşturmuştur.

Özellikle 1980 darbesi öncesindeki ekonomik kriz, halkın hükümete olan güvenini sarsmış ve orduya olan desteği artırmıştır. Türkiye’nin yaşadığı büyük devalüasyonlar, yüksek faiz oranları ve dış borç yükü, halkı darbenin getireceği “istikrar” adına desteklemeye yöneltmiştir.

2.3 Askerin Toplumdaki Yeri

Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihi olarak güçlü bir devlet kurumudur. Askerler, sürekli olarak devletin ve toplumun “koruyucusu” olarak kabul edilmiş, bu da onların müdahale etme hakkını pekiştirmiştir. Darbeler, ordunun siyaset üzerindeki denetimini artıran ve toplumun güvenliğini sağlama görevini devralan bir anlayışa dayanır.
Bu da toplumda maddi manevi bir çok yıkımı beraberinde getirir ve getirmiştir de…

3. Darbelerin Enkazından Kalan Kalıntılar

Darbeler, yalnızca hükümetlerin devrilmesi ile sınırlı kalmaz. Toplum üzerinde derin izler bırakır, psikolojik ve ekonomik tahribat oluşturur. Darbeciler gitse de, onların oluşturduğu enkaz bir nesil boyunca hissedilir.

3.1 Güvenin Zedelenmesi

Darbeler, halkın devlete olan güvenini zedeler. Seçimle işbaşına gelmiş olan yönetimler birer birer devrilir, halkın iradesi hiçe sayılır. Bu durum, toplumda “seçimlerin ne önemi var, sonuçta ordu her zaman müdahale eder” şeklinde bir ruh halinin doğmasına sebep olur. Toplum, vicdanen ve psikolojik olarak zayıf düşer ve geleceğe dair umutsuzluk hissi artar.

3.2 Ekonomik Yıkım ve Uzun Süreli Krizler

Darbelerin hemen ardından, ekonomide büyük bir çöküş yaşanır. Borsaların çökmesi, işsizlik oranlarının artması, enflasyonun yükselmesi gibi sebepler, halkın yaşam standartlarını düşürür. Ekonomik krizler, daha sonra gelen hükümetler tarafından uzun süre tamir edilemez ve darbe sonrası jenerasyonlar ağır ekonomik bedeller ödemek zorunda kalır.

3.3 Toplumsal Ayrışma ve Kutuplaşma

Darbeler, toplumu daha da kutuplaştırır. Sağcı-solcu, dindar-seküler çatışmaları keskinleşir. Hükümetler, genellikle kendilerine yakın olanları desteklerken, karşı görüşte olanları dışlar ve marjinalleştirir. Bu da toplumsal dokunun çürümesine ve kalıcı bir “biz ve onlar” ayrımının doğmasına sebep olur.

Sonuç: Darbelere Karşı Tek Çözüm Hukuk ve Adalet

Türkiye’nin yüz yıllık darbe geçmişi, ülkenin siyasi tarihindeki en karanlık sayfalardan birini oluşturuyor. Ancak şunu unutmamak gerekir: Darbeler geçici, ama onların oluşturduğu travmalar kalıcıdır. Hukuk ve adalet, Özgürlüklerin korunması ve adaletin tesisi, yalnızca darbecilere karşı değil, aynı zamanda darbe kültürüne karşı da bir zafer olacaktır.

Toplumlar, darbelerle yıkılmaz; ancak Adalet ve hukuka olan inançları kırılmamalıdır. Gelecek nesiller, geçmişteki hatalardan ders alarak, bu tür trajedilere bir daha meydan vermemelidir.

@@@@@@@

Bak:
https://www.facebook.com/share/15J4VqGrGC/
https://www.facebook.com/share/1ErN1PmqeL/

Loading

No ResponsesŞubat 17th, 2025