KABİRDEN MAHŞERE, MAHŞERDEN CENNET VE CEHENNEME GİDEN UZUN YOL VE YOLCULUK.
KABİRDEN MAHŞERE, MAHŞERDEN CENNET VE CEHENNEME GİDEN UZUN YOL VE YOLCULUK.
Kabirden Mahşere, Mahşerden Cennet ve Cehenneme Uzanan Yolculuk
Dünya hayatı, sonsuz bir hayat yolculuğunun sadece bir başlangıcıdır. İnsan, bu dünyada attığı her adımla, sözleri ve fiilleriyle ahiret âleminin temellerini atar. Ancak bu yolculuk, ölümle birlikte daha büyük ve asıl bir gerçeğin kapılarını aralar. Ölüm, bu sonsuz yolculuğun ilk durağı olan kabirle başlar ve mahşer, ardından ise cennet ya da cehennemle sonuçlanır. Bu yazıda, kabirden mahşere, oradan da ebedi yurtlara uzanan bu uzun ve ibret dolu yolculuğu ele alacağız.
1. Kabir Hayatı: İlk Durak
İnsan öldükten sonra bedeni toprak olurken, ruhu kabir hayatına geçer. Kabir, ahiretin ilk durağıdır ve bu döneme “berzah” âlemi denir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
“Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Eğer kişi burada kurtulursa, sonrası kolay olur. Eğer burada kurtulamazsa, sonrası daha zor olacaktır.”
Kabir, imanla göçen müminler için bir nimet, inkâr ve günahlarla dolu bir yaşam sürenler için ise azap dolu bir bekleyiş yeridir. Salih amellerle donanmış bir mümin için kabir, cennet bahçelerinden bir bahçe; günahkârlar içinse cehennem çukurlarından bir çukurdur.
2. Mahşer: Büyük Hesap Günü
Kabirden sonra insan, surun üflenmesiyle diriltilir ve mahşer meydanına sevk edilir. Burada bütün insanlar, cinler ve mahlûkat bir araya toplanır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“O gün insanlar, hesap vermek için bölük bölük Rablerinin huzuruna çıkarlar.” (Zilzal, 6)
Mahşer, hesap ve mizan yeridir. Amel defterleri açılır, dünyada yapılan her şeyin karşılığı tartılır. İnsan, burada hiçbir şeyin gizli kalmayacağını anlar. Kur’an’da bu durum şöyle ifade edilir:
“O gün, ne bir insan ne de bir cin, yaptıklarından sorgulanmadan bırakılmayacaktır.” (Rahman, 39)
3. Sırat Köprüsü: Büyük Sınav
Hesap görüldükten sonra, sırat köprüsü üzerinde bir sınav daha vardır. Bu köprü, cehennemin üzerine kurulmuş, kıldan ince ve kılıçtan keskindir. Müminler, Allah’ın izniyle bu köprüyü hızla geçerken; günahkârlar ve inkârcılar bu köprüden düşer ve cehenneme yuvarlanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sıratı geçişi şöyle tarif etmiştir:
“Kimi bir göz kırpması kadar hızlı geçer, kimi şimşek gibi, kimi yürüyerek, kimisi de sürünerek geçer.”
Sırattan geçiş, insanın imanının ve dünyadaki amellerinin bir yansımasıdır.
4. Cennet: Ebedi Nimetler Yurdu
Sırat köprüsünü geçen müminler, cennete kavuşurlar. Cennet, Allah’ın mümin kullarına hazırladığı eşsiz bir yerdir. Burada ne bir üzüntü ne de bir sıkıntı vardır. Kur’an-ı Kerim, cenneti şöyle tarif eder:
“Orada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal bile edemediği nimetler vardır.” (Secde, 17)
Cennette müminler, Allah’ın rızasına ermiş olmanın mutluluğunu yaşar ve ebediyen nimetlere kavuşurlar.
5. Cehennem: Ebedi Azap Yurdu
Sırattan geçemeyen ve dünya hayatını inkâr ve günahla dolduran kimseler ise cehenneme atılırlar. Cehennem, azabın ve pişmanlığın yurdu olarak tasvir edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de cehennem şöyle anlatılır:
“Cehennemde onların derileri pişirilir, her seferinde derileri değiştirilir ki azabı tatsınlar.” (Nisa, 56)
Cehennem, Allah’a karşı gelenlerin ve günahlarında ısrar edenlerin yeridir. Ancak Allah’ın rahmeti çok geniştir ve bazı kullar, cezalarını çektikten sonra affedilerek cennete alınabilirler.
Sonuç: Bu Yolculuktan Ders Çıkarmak
Kabirden mahşere, mahşerden cennet veya cehenneme uzanan bu uzun yolculuk, insana dünya hayatının geçiciliğini ve ahiretin ebediliğini hatırlatır. Bu bilinçle, her anımızı Allah’ın rızasına uygun şekilde geçirmeliyiz. Kur’an ve sünnete uygun bir hayat, bu zorlu yolculuğun sonunda bizi cennete götüren bir rehber olacaktır.
Unutmayalım ki bu dünya, ebedi hayata açılan bir imtihan alanıdır. Öyleyse bu yolda, salih amellerle donanıp tövbe ve istiğfarla Rabbimize yönelmeli, yolculuğun sonunda O’nun rahmetine kavuşmayı ümit etmeliyiz.