NEFİS VE ŞEYTANIN ESARETİNDEKİ RUHLAR

NEFİS VE ŞEYTANIN ESARETİNDEKİ RUHLAR

Nefis ve Şeytanın Esaretindeki Ruhlar: Hakikate Uyanış

İnsanoğlu, yaratılışı gereği hem iyiliğe hem de kötülüğe meyyaldir. Allah (c.c.), insanı en güzel şekilde yaratmış ve ona doğru ile yanlışı ayırt edebilme yeteneği vermiştir. Ancak nefis ve şeytan, insanı Allah’ın yolundan saptırmak için sürekli vesvese verir. Nefsin isteklerine boyun eğen, şeytanın fısıltılarına kulak veren ruhlar, farkında olmadan bir esaret altına girer. Bu esaret, insanı dünyada gaflete, ahirette ise büyük bir pişmanlığa sürükler.

Nefis: İçimizdeki Sinsi Düşman

Nefis, insanın içinde taşıdığı en büyük imtihandır. Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de nefsi üç mertebede anlatır:

1. Nefs-i Emmare (Kötülüğü Emreden Nefis): Bu nefis, insanı sürekli günaha ve kötülüğe sürükler. Allah’ı unutturan, insanı hırs, kibir, şehvet ve bencillikle dolduran bir nefsin esaretinde olan kişi, şeytanın oyuncağı hâline gelir. Yusuf (a.s.), nefsin tehlikesini şöyle ifade eder:

> “Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, Rabbimin merhamet ettiği hâller hariç, daima kötülüğü emreder.” (Yusuf, 12/53)

2. Nefs-i Levvame (Kendini Kınayan Nefis): Günah işlediğinde pişmanlık duyan, hata yaptığında vicdan azabı çeken nefsin seviyesidir. Bu mertebeye ulaşan insan, hatalarından dönmeye ve Allah’a yönelmeye başlar.

3. Nefs-i Mutmainne (Huzur Bulmuş Nefis): Bu mertebe, Allah’a teslim olan, dünya hırslarından arınmış ve sadece O’nun rızasını gözeten nefistir. Allah, böyle bir nefis için şöyle buyurur:

> “Ey huzura ermiş nefis! Razı edici ve razı olmuş olarak Rabbine dön. Kullarımın arasına gir. Cennetime gir.” (Fecr, 89/27-30)

Nefs-i emmareye boyun eğen kişi, dünyevi hazlar uğruna ahiretini unutur. Para, şöhret, makam ve zevkler onun gözünü kör eder. Dünya hayatı ona aldatıcı bir oyun gibi görünür, ancak gerçekte bu bir tuzaktır.

Şeytan: Ebedi Düşman

Şeytan, Allah’a isyan eden ve kıyamete kadar insanları saptırmak için mühlet verilen bir varlıktır. Kur’an’da şeytanın insanı nasıl kandırdığına dair birçok ayet vardır:

> “Şeytan, onlara hakim oldu da, kendilerine Allah’ı anmayı unutturdu. İşte onlar, şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar hüsrana uğrayacaklardır.” (Mücadele, 58/19)

Şeytan, insanın zayıf noktalarını çok iyi bilir ve ona göre vesvese verir:

Kibirli insana: “Sen herkesten üstünsün.”

Haset eden insana: “Onda var, sende neden yok?”

Şehvetine düşkün olana: “Hayat kısa, istediğini yap.”

Mal hırsına kapılana: “Daha fazlasını kazan, her şey senin olmalı.”

Şeytan, önce küçük günahları süsleyerek insanı kandırır. Küçük günahlar zamanla normalleşir ve büyük günahların kapısını açar. Kalbi kararan kişi, günah işlediği hâlde pişmanlık duymaz, hatta günahlarını savunmaya başlar.

Nefis ve Şeytanın Esaretindeki Ruhların Alametleri

1. Günahı Küçümsemek: Haram olan şeyleri normalleştirmek, kalbin katılaşmasına yol açar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

> “Mümin, günahını üzerine düşecek bir dağ gibi görür. Fasık ise, günahını burnuna konup uçan bir sinek gibi görür.” (Buhari)

2. Dünya Sevgisine Kapılmak: Ahireti unutup sadece dünya nimetleri için yaşayan kişi, mal hırsına kapılır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuda şöyle uyarmıştır:

> “Ademoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, üçüncüsünü ister. Onun gözünü ancak toprak doyurur.” (Buhari, Rikak 10)

3. Vicdanın Susması: Kişi, haram işlediğinde içini bir huzursuzluk kaplamıyorsa, kalbi mühürlenmeye başlamış demektir. Allah (c.c.), kalpleri katılaşanlar hakkında şöyle buyurur:

> “Hayır! Onların kazandıkları günahlar, kalplerini paslandırmıştır.” (Mutaffifin, 83/14)

4. Allah’ı Unutmak ve Namazı Terk Etmek: Namaz, şeytanın ve nefsin esaretinden kurtulmanın en büyük kalkanıdır. Ancak nefsin kölesi olan kişi, ibadetleri terk eder ve gaflete düşer.

Nefis ve Şeytanın Esaretinden Kurtulmanın Yolları

1. Tövbe ve İstiğfar: Günahlardan arınmak için samimi bir tövbe etmek gerekir. Rabbimiz, samimi tövbe edenleri affedeceğini müjdelemiştir:

> “Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah’a dönün.” (Tahrim, 66/8)

2. Nefsi Terbiye Etmek: Açgözlülükten, kibirden, hasetten ve haram sevgisinden kurtulmak için nefsin arzularına karşı direnmek gerekir. Oruç, nefsi terbiye eden en büyük ibadetlerden biridir.

3. Allah’ı Çokça Anmak: Zikir, kalbi yumuşatır ve şeytanın vesveselerini uzaklaştırır. Allah (c.c.), şöyle buyurur:

> “Bilin ki kalpler, ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Rad, 13/28)

4. Salihlerle Beraber Olmak: Kötü çevre, insanı günaha sürükler. Salih insanlarla beraber olmak, imanımızı kuvvetlendirir.

5. Kur’an ve Hadisleri Okuyup Düşünmek: Kur’an, şeytanın ve nefsin tuzaklarını fark etmemizi sağlar. Peygamberimizin (s.a.v.) sünneti ise, nasıl yaşarsak Allah’ın rızasını kazanacağımızı gösterir.

Son Söz: Gerçek Özgürlük, Nefsine ve Şeytana Esir Olmamaktır

Gerçek özgürlük, nefsin ve şeytanın esaretinden kurtulup Allah’ın yoluna teslim olmaktır. Dünya hayatı gelip geçicidir; asıl kazanç, nefsine uymayan, şeytanın hilelerine kapılmayan ve Allah’ın rızasını gözeten kullar içindir.

Allah (c.c.), hepimizi nefsinin ve şeytanın kölesi olanlardan değil, yalnızca O’na kul olanlardan eylesin. Âmin.

Loading

No ResponsesŞubat 14th, 2025