ALLAH’IN ADALETİNİN KAPSAM ALANI, RAHMETİNİN KAPSAM ALANINDAN DAHA GENİŞ VE KAPSAMLIDIR.
ALLAH’IN ADALETİNİN KAPSAM ALANI, RAHMETİNİN KAPSAM ALANINDAN DAHA GENİŞ VE KAPSAMLIDIR.
Allah’ın Adaleti ve Rahmeti: Hangisi Daha Kapsamlıdır?
İnsan, hayata bakarken çoğu zaman ya Allah’ın rahmetini ya da adaletini merkeze alarak düşünür. Kimileri, Allah’ın sonsuz merhamet sahibi olduğunu ve her şeyi bağışlayacağını savunurken, kimileri de adaletin kaçınılmaz olduğunu ve herkesin yaptığıyla yüzleşeceğini söyler. Peki, Allah’ın adaletinin kapsamı mı daha geniştir, yoksa rahmetinin mi?
Bu sorunun cevabı, Allah’ın zatında çelişki değil, tam tersine mükemmel bir denge olduğunu gösterir. Ancak unutmamak gerekir ki, Allah’ın adaleti her şeyi kapsar ve O’nun rahmeti de bu adaletin içinde şekillenir.
1. Rahmetin Kapsamı: Allah’ın Sonsuz Merhameti
Allah, Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette kendisini Rahmân ve Rahîm olarak tanıtır. Bu, O’nun rahmetinin sınırsız olduğunu gösterir. Hatta öyle ki, bir hadiste şöyle buyrulur:
> “Allah’ın rahmeti, gazabını geçmiştir.” (Buhârî, Tevhid 22)
Bu, Allah’ın rahmetinin ne kadar büyük olduğunu gösteren bir işarettir. O, insanı yaratmış, ona rızık vermiş, hata yaptığında tövbe etme fırsatı tanımış ve ona cenneti vaat etmiştir. Eğer Allah’ın rahmeti olmasaydı, hiçbir insan kurtuluşa eremezdi.
Ancak rahmet, tek başına her şeyi belirlemez. Çünkü eğer yalnızca rahmet olsaydı, zalim ile mazlum aynı kefeye konulurdu. İşte burada adalet devreye girer.
2. Adaletin Kapsamı: Hak Edileni Vermek
Adalet, hak edene hakkını vermektir. Allah’ın adaleti, rahmetten daha geniştir çünkü sadece iyi kullarını değil, tüm varlıkları kapsar. Allah’ın adaletinin tecellisi şu şekillerde görülür:
Herkes yaptığının karşılığını görecektir.
Mazlumun hakkı zayi olmaz.
Zulmedenler, yaptıklarının hesabını verecektir.
Kur’an’da şöyle buyurulur:
> “Kim zerre kadar hayır yaparsa onu görür. Kim zerre kadar şer işlerse onu da görür.” (Zilzâl, 7-8)
Bu ayet, Allah’ın adaletinin hiçbir detayı atlamadığını gösterir. Eğer yalnızca rahmet geçerli olsaydı, kötülük yapanlar hiçbir karşılık görmezdi ve bu dünya kaosa sürüklenirdi. Ama Allah, hem rahmet sahibi hem de adalet sahibidir.
3. Adalet mi Önce Gelir, Rahmet mi?
Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Allah’ın rahmeti, adaletine tabidir. Çünkü rahmet, bir lütuf; adalet ise bir zorunluluktur.
Örnek: Bir mahkemede bir katil düşünelim. Eğer hâkim, sırf merhametli olduğu için bu katili serbest bırakırsa, bu adaletsizlik olur. Ancak önce adalet sağlanır, sonra özel bir durum olursa merhamet devreye girer. İşte Allah’ın adaleti de böyledir. Önce hak yerini bulur, sonra dilerse rahmet eder.
Allah, merhametini istediğine verir ama adaletinden asla vazgeçmez. Çünkü eğer Allah’ın adaleti olmasaydı:
Firavun ve Musa aynı kefeye konurdu,
Habil ve Kabil eşit muamele görürdü,
İyilerle kötüler aynı sona ulaşırdı.
Ama Allah buyuruyor ki:
> “Yoksa kötülük işleyenler, kendilerini iman edip salih amel işleyenlerle bir mi tutacağımızı sandılar? Hayatlarında ve ölümlerinde onlara eşit davranacağımızı mı zannettiler? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Câsiye, 21)
Sonuç: Allah’ın Adaleti Her Şeyi Kapsar
Allah’ın rahmeti elbette büyüktür, ancak rahmet adalete bağlıdır. Çünkü rahmet, sadece hak edene verildiğinde değer kazanır. Allah, merhamet edicidir ama adaletinden asla vazgeçmez. Bu yüzden Allah’ın adaleti rahmetinden daha geniştir; çünkü her şey onun kapsamındadır, rahmet ise sadece hak edenlere ulaşır.
Bu dünya bazen zalimlerin güç sahibi olduğu, mazlumların ezildiği bir yer gibi görünebilir. Ancak unutulmaması gereken şey şudur: Allah’ın adaleti mutlaka tecelli edecektir. Belki bugün değil, belki yarın değil… Ama sonunda herkes yaptığının karşılığını bulacaktır.
> “Şüphesiz Allah, zerre kadar haksızlık yapmaz.” (Nisâ, 40)