İSLAM DÜNYASI OLARAK BAŞI KOPMUŞ TAVUK GİBİYİZ
İSLAM DÜNYASI OLARAK BAŞI KOPMUŞ TAVUK GİBİYİZ
İSLAM DÜNYASI: BAŞI KOPMUŞ TAVUK GİBİ MİYİZ?
Tarih boyunca İslam dünyası, hem ilmi hem de siyasi açıdan büyük medeniyetler inşa etmiş, insanlığa yön veren bir güç olmuştur. Ancak günümüzde Müslüman toplumlar, tıpkı başı kopmuş bir tavuk gibi ne yaptığını bilmez bir halde oradan oraya savruluyor. Ne net bir hedefimiz var ne de bizi bir arada tutan güçlü bir birlik. Peki, neden bu hale geldik? Bizi bu duruma sürükleyen sebepler nelerdir ve çıkış yolu var mıdır? Bu sorulara Kur’anî ve tarihî bir perspektifle bakarak dersler çıkarmamız gerekiyor.
1. Başsızlık: Liderlik ve Birlik Sorunu
Başı kopmuş bir tavuk, bir süre reflekslerle sağa sola koşar ama sonuç bellidir: Kaotik bir şekilde çırpınır ve sonunda yere yığılır. İslam dünyasının durumu da bundan farklı değil. Bizim kopan başımız, birlik ve liderliktir.
Halifeliğin Kaldırılması: 1924’te Osmanlı halifeliği kaldırıldıktan sonra Müslümanlar siyasi olarak dağılmış, bir merkezden yönetilme iradesini kaybetmiştir.
Sömürgecilik ve Bölünme: 20. yüzyıl boyunca Batılı güçler, İslam coğrafyasını parçalara ayırmış, suni sınırlar ve kukla yönetimler oluşturarak birliğimizi engellemiştir.
İç Çekişmeler ve Mezhep Ayrılıkları: Şii-Sünni gerilimi, etnik farklılıklar ve siyasi ihtilaflar, Müslümanları birbirine düşürmüş, düşmanın işini kolaylaştırmıştır.
Kur’an’da Allah (c.c.), Müslümanların birbirine düşmesini şöyle uyarır:
> “Kendi aranızda çekişmeyin, sonra korkuya kapılıp gücünüzü kaybedersiniz. Sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 8/46)
Ancak biz, Allah’ın bu uyarısını unutup birbirimizle savaşmayı tercih ettik.
2. Düşünce Krizi: İlim ve Şuurun Kaybı
Başı kopmuş bir tavuk, sadece reflekslerle hareket eder, akıl ve bilinç devre dışıdır. Bugün İslam dünyasında da akıl, ilim ve şuuru kaybetmiş bir toplum yapısıyla karşı karşıyayız.
Bilimde ve Teknolojide Geri Kalma: Bir zamanlar ilmin merkezi olan Müslümanlar, bugün Batı’nın ürettiği teknolojiyi tüketen toplumlara dönüşmüştür.
Taklitçilik ve Üretimsizlik: Bilgi ve teknoloji üretmek yerine, başkalarının ürettiğini kopyalamaya çalışıyoruz.
Medyada ve Kültürde Yenilgi: Kendi değerlerimizi üretemediğimiz için başkalarının kültürünü ve ahlaki normlarını taklit eder hale geldik.
Oysa Kur’an, Müslümanlara sürekli olarak düşünmeyi, araştırmayı ve aklı kullanmayı emreder:
> “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 39/9)
Ancak biz, bilgiye ve düşünceye değer vermek yerine, cehaleti ve taklitçiliği benimsedik.
3. Dış Güçler ve Manipülasyon: Kukla Yönetimler ve Algı Oyunları
Başı kopmuş bir tavuğun nereye gittiğini artık kendisi değil, dış etkenler belirler. Bugün İslam dünyasının kaderini de Müslümanlar değil, dış güçler belirliyor.
Siyasi Müdahaleler: Batılı devletler, Müslüman ülkelerde istedikleri rejimleri kurarak veya yöneticileri değiştirerek kontrolü ellerinde tutuyorlar.
Ekonomik Bağımlılık: İslam ülkelerinin doğal zenginlikleri başkaları tarafından sömürülüyor ve ekonomik bağımsızlıkları ellerinden alınıyor.
Medyada Algı Operasyonları: Müslümanlar, sürekli olarak olumsuz gösterilerek kendi kimliklerinden utanır hale getiriliyor.
Oysa Allah (c.c.), bize kâfirlerin oyunlarına karşı uyanık olmamızı öğütler:
> “Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa, 4/76)
Ama biz, şeytanın hilesinin farkında bile değiliz.
4. Çıkış Yolu: Diriliş İçin Ne Yapmalıyız?
Başı kopmuş bir tavuğun yaşama şansı yoktur, ama biz bir tavuk değiliz! Müslümanlar, Allah’ın yeryüzündeki şahitleridir. Uyanır, silkelenir ve yeniden birlik olursa, İslam dünyası küllerinden doğabilir. Peki, bunu nasıl başarabiliriz?
1. TEVHİD VE BİRLİK ŞUURU
Mezhep ve etnik ayrılıkları bırakmalı, ümmet bilincini yeniden kazanmalıyız.
İmanlarını tevhid esası gibi, fikir ve amelde de o birliği sağlamalıyız.
Batının belirlediği suni sınırların ötesine geçip Müslümanlar arasında gerçek bir ittifak kurmalıyız.
Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılmalı, Allah’ın ipine hep birlikte tutunmalıyız:
> “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin.” (Âl-i İmran, 3/103)
2. İLİM VE TEKNOLOJİYE YATIRIM
Eğitimi güçlendirerek yeni nesilleri bilinçli ve şuurlu yetiştirmeliyiz.
Taklitçilikten kurtulup yenilikçi ve üretken bir medeniyet kurmalıyız.
Medya, kültür ve teknoloji alanlarında kendi değerlerimizi üreterek fikri bağımsızlığımızı kazanmalıyız.
3. SİYASİ VE EKONOMİK ÖZGÜRLÜK
İslam ülkeleri arasında güçlü bir ekonomik iş birliği kurarak dışa bağımlılıktan kurtulmalıyız.
Kukla yönetimlerden kurtulup, halkın iradesine dayalı güçlü liderler yetiştirmeliyiz.
Batının sömürü politikalarına karşı kendi alternatif sistemlerimizi inşa etmeliyiz.
Sonuç: Diriliş Zamanı
Eğer İslam dünyası başı kopmuş bir tavuk gibi savrulmaya devam ederse, tarihin çöplüğüne gömülmek kaçınılmaz olur. Ancak biz, ümmet olarak yeniden dirilme iradesi gösterirsek, bu yıkım sürecini tersine çevirebiliriz.
Allah, ancak biz harekete geçtiğimizde bizim halimizi değiştirecektir:
> “Bir kavim, kendilerinde olanı değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Rad, 13/11)
Artık silkinme ve ayağa kalkma vakti! Başı kopmuş bir tavuk gibi değil, bilinçli, güçlü ve izzetli Müslümanlar olarak hareket etme zamanı!