TÜRKİYE’Yİ BİR ASIRDIR AZINLIKLAR YÖNETİYOR. TIPKI BİR YÖNÜYLE SURİYE BENZERİ GİBİ.

ÜRKİYE’Yİ BİR ASIRDIR AZINLIKLAR YÖNETİYOR. TIPKI BİR YÖNÜYLE SURİYE BENZERİ GİBİ.

Türkiye’yi Bir Asırdır Azınlıklar mı Yönetiyor? Tarihî ve Sosyolojik Bir Bakış

Türkiye, tarihi boyunca farklı etnik, dini ve ideolojik grupların bir arada yaşadığı, çok katmanlı bir toplum olmuştur. Ancak çoğu zaman ülkeyi yöneten kadroların halkın genel iradesinden kopuk olduğu ya da belli bir azınlık grubunun çıkarlarına hizmet ettiği görülmüştür.

Bu tartışmalar, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde yaşanan dönüşümlerle başlamış, çok partili hayata geçiş, darbeler ve siyasi çalkantılarla daha da derinleşmiştir. Peki, gerçekten Türkiye’yi bir asırdır azınlıklar mı yönetiyor?

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e: Kimler Güç Sahibiydi?

Osmanlı İmparatorluğu’nda yönetim, çoğunlukla saray bürokrasisi, askerî elitler (Yeniçeriler, Enderun eğitimi almış paşalar) ve ulema sınıfı tarafından yürütülüyordu. Osmanlı, çok milletli ve çok dinli bir yapıya sahipti ancak yönetim genellikle Türk-Müslüman seçkinlerin elindeydi.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte yeni bir yönetici elit ortaya çıktı. Bu elit, Batılı değerleri benimseyen, görünürde modernleşmeyi hedefleyen ancak halkın geleneksel değerlerinden büyük çapta kopuk bir kadrodan oluşuyordu.

Halifeliğin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması, Osmanlı mirasının büyük ölçüde reddedilmesi gibi radikal değişiklikler, halk ile yönetici sınıf arasında büyük bir uçuruma ve kopuşa yol açtı.

Çok Partili Hayata Geçiş ve Askerî Müdahaleler

Türkiye, 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle halkın taleplerini daha doğrudan yansıtan bir yönetime kavuştu. Ancak bu süreç uzun sürmedi ve 1960 darbesiyle demokrasi kesintiye uğradı. Bu dönemde askerî ve bürokratik elitler tekrar güç kazandı ve siyaseti belirleyen ana aktörler haline geldi.

Sonraki süreçte 1971 Muhtırası, 1980 Darbesi, 28 Şubat post-modern darbesi gibi müdahalelerle Türkiye’deki yönetim, halkın iradesinden kopuk şekilde belirlenmeye devam etti. Özellikle 28 Şubat sürecinde, dindar ve muhafazakâr kesimlere yönelik baskılar, halkın büyük bir kısmının sistemden dışlandığını hissetmesine neden oldu.

Suriye ile Benzerlik Var mı?

Suriye, uzun yıllar Nusayri azınlığın yönetimde olduğu bir ülke oldu. Nüfusun büyük çoğunluğu Sünni Araplardan oluşmasına rağmen, ülkenin yönetici sınıfı büyük oranda azınlıktan geliyordu.

Türkiye’de ise durum biraz farklı. Türkiye’yi yönetenler etnik veya mezhepsel anlamda mutlak bir azınlık olmaktan ziyade, ideolojik olarak halkın çoğunluğundan kopuk kesimler olmuştur.

Ancak şu benzerlik kurulabilir: Türkiye’de uzun yıllar yönetici elitler, halkın büyük bir kısmının değerleriyle çelişen politikalar izlemiş, halka rağmen yönetme anlayışını benimsemiştir. Bu durum, Suriye’de olduğu gibi, toplumsal kutuplaşmalara neden olmuştur.

Sonuç: Türkiye Kendi Çoğunluğuna Yabancı mı?

Bugün Türkiye, halkın iradesini doğrudan yansıtan bir yönetim modeline doğru evrilmiş gibi görünse de, hâlâ bürokratik, akademik ve medya elitleri içinde halkın değerlerinden kopuk kesimlerin etkili olduğu iddiaları devam etmektedir.

Türkiye’nin geleceği, ancak halkın iradesinin tam anlamıyla yönetime yansımasıyla şekillenecektir. Gerçek yönetim, sadece sandıkla değil, halkın değerlerinin yönetimde karşılık bulmasıyla mümkündür. Aksi takdirde, Türkiye kendi çoğunluğuna yabancı bir ülke olarak kalmaya devam eder.

 

 

Loading

No ResponsesŞubat 11th, 2025