FIRTINA SESSİZLİĞİ

FIRTINA SESSİZLİĞİ


FIRTINA SESSİZLİĞİ: BÜYÜK OLAYLAR ÖNCESİNDEKİ TEHLİKELİ DURGUNLUK

Bazı anlar vardır ki her şey fazlasıyla sakin görünür. Hava durgun, rüzgâr hafif eser, deniz çarşaf gibidir. Ama bu sessizlik, yaklaşan fırtınanın habercisidir. Tabiatta meydana gelen olaylarda olduğu gibi, tarihte ve günümüzde de büyük değişimler genellikle bir “fırtına sessizliği” ile başlar.

Bugün dünyaya bakınca da benzer bir sessizlik hâkim. Ekonomik belirsizlikler, jeopolitik gerilimler, sosyal huzursuzluklar derinlerde kaynıyor ama henüz büyük bir patlama yaşanmadı. Peki, bu sessizlik gerçekten huzurun işareti mi, yoksa yaklaşan bir kasırganın habercisi mi?

Tarih Boyunca Fırtına Sessizliği Örnekleri

Tarih, büyük olaylardan önceki sessizliklerle doludur. Görünüşte sakin dönemlerin aslında büyük çalkantıların habercisi olduğunu birçok kez gördük.

Fransız Devrimi Öncesi (1789): Paris sokakları devrimden hemen önce zahiren sakindi. Ancak yoksulluk, adaletsizlik ve hoşnutsuzluk derinden büyüyordu. Bir gün Bastille hapishanesine yapılan baskın, tüm ülkeyi ateşe verdi.

I. Dünya Savaşı Öncesi (1914): Avrupa, savaş başlamadan önce ekonomik olarak büyüyordu ve büyük güçler arasında barış hâkimdi. Ama milliyetçilik, silahlanma yarışı ve diplomatik oyunlar, sessizliğin ardında kaynıyordu. Bir suikast tüm dünyayı savaşa sürükledi.

1929 Büyük Buhranı Öncesi: ABD ekonomisi hızla büyüyor, borsalar rekor seviyelere çıkıyordu. Ancak bu aşırı iyimserlik büyük bir çöküşü getirdi. Wall Street’teki sessiz refah, tarih boyunca görülen en büyük ekonomik krizlerden birinin habercisiydi.

II. Dünya Savaşı Öncesi (1939): Hitler’in Almanya’sı giderek güçlenirken Avrupa liderleri “yatıştırma politikası” ile durumu kontrol altında sandı. Ancak bu sakinlik, tarihin en büyük savaşlarından birine zemin hazırladı.

Günümüzde Fırtına Sessizliği Var mı?

Bugün de dünyada benzer bir sessizlik hissediliyor. Ancak bu sessizlik, gerçekten barış ve huzurun işareti mi, yoksa büyük bir çalkantının habercisi mi?

Küresel Ekonomi: Enflasyon dalgalı, piyasalar istikrarsız, ancak henüz büyük bir çöküş yaşanmadı. 2008 krizinden önce de benzer bir durgunluk vardı.

Jeopolitik Gerilimler: Orta Doğu, Asya ve Avrupa’da büyük güç mücadeleleri devam ediyor. Şu an büyük savaşlar olmasa da, bu sessizliğin sürdürülebilir olup olmadığı belirsiz.

Teknolojik ve Sosyal Değişimler: Yapay zekâ, otomasyon ve dijitalleşme hızla ilerliyor. Şimdilik her şey yolunda gibi görünüyor ama işsizlik, ahlaki problemler ve kontrolsüz gelişim ileride büyük toplumsal değişimler oluşturabilir mi?

Bireysel Hayatımızda Fırtına Sessizliği

Sadece dünya çapında değil, bireysel hayatlarımızda da “fırtına sessizliği” anları yaşarız. Bazen bir ilişkide her şey yolunda gibi görünür ama altı boşalmıştır. Bazen iş yerinde problemler görünmez, ama bir gün aniden patlak verir. Sağlığımızda, finansal durumumuzda veya psikolojimizde de benzer şekilde fırtına öncesi sessizlikler olabilir.

Sonuç: Sessizliği Doğru Okumak

Fırtına öncesi sessizlik her zaman huzurun göstergesi değildir. Bazen bu, yaklaşan büyük değişimlerin ve krizlerin habercisidir. Önemli olan, bu durgunluğun ardında neyin saklı olduğunu görebilmek ve hazırlıklı olmaktır.

Bugün dünya sahnesinde ve hayatımızda bir fırtına sessizliği mi yaşanıyor? Eğer öyleyse, fırtına kopmadan önce ne yapmalıyız?

-“Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir.”

-“Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum.” Bediüzzaman.

 

 

Loading

No ResponsesŞubat 11th, 2025