ÇOK İLAHLIK TASLAYAN FİRAVUNLAR GELİP GEÇTİ, HEPSİ TOPRAĞIN ALTINDA
ÇOK İLAHLIK TASLAYAN FİRAVUNLAR GELİP GEÇTİ, HEPSİ TOPRAĞIN ALTINDA
Tarih sahnesi, kendini ilah sanan, gücüne güvenen, zulmü kendine hak gören nice hükümdarlarla doludur. Bu kişiler, sahip oldukları iktidarın sonsuz olduğunu zannetmiş, kendilerini halktan üstün görmüş, hatta ilahlık iddia edecek kadar kibirlenmişlerdir. Ancak hepsinin sonu aynı olmuştur: Bir avuç toprak…
Firavunlar, Nemrutlar, krallar ve diktatörler… Hepsi bir zamanlar dünyaya hükmettiklerini sandılar. Orduları vardı, sarayları vardı, altınları vardı. Ama bir şeyleri yoktu: Ölümü engelleme gücü. Bugün onların hepsi tarihin tozlu raflarında ve sayfalarında birer ibret vesikası olarak duruyor.
Gücün Getirdiği Körlük
Güç, insanı kör edebilir. İnsan, eline geçen iktidarın kendisine ait olduğunu, onu dilediği gibi kullanabileceğini düşünür. Oysa ki bu güç, bir emanet gibidir. Gelir ve geçer. Ama tarihte nice lider, bu gerçeği unutmuş, kendini ilah gibi görmüştür. Mısır’ın firavunları da bunlardan biriydi. Kendilerini ilah ilan ettiler, halklarını köleleştirdiler, zulmü sıradan bir yönetim şekli haline getirdiler. Ama sonra ne oldu? Deniz onları yuttu, toprak onları örttü, zaman onları unutturdu.
Nemrut, Hz. İbrahim’in karşısına dikilen kibirli bir hükümdardı. Gücüne o kadar güveniyordu ki, Allah’a meydan okuyacak kadar ileri gitti. Ancak küçücük bir sinek, onun sonunu getirdi. Bir sineğin bile karşısında aciz kalan bir insanın, kendini ilah sanması ne büyük bir gaflettir!
Toprak Herkesi Eşitler
Zengin de olsan, fakir de olsan, kral da olsan, köle de olsan… Sonunda herkes aynı yere gidecek: Toprağın altına. Firavunlar, kendilerine devasa piramitler inşa ettirdiler. Öldükten sonra bile tahtlarını koruyabileceklerini sandılar. Ama ne oldu? Cesetleri sergilenen mumyalar haline geldi. Oysa ki onlar, bedenlerinin asla yok olmayacağını düşünerek ilahlık taslamışlardı. Bugünse turistlerin meraklı bakışları arasında cam fanusların içinde yatıyorlar.
Bu bize bir gerçeği hatırlatıyor: İnsanın son durağı, bir avuç topraktır. Ne malı ne mülkü ne de saltanatı onunla birlikte gidecektir. Öyleyse insan, bu dünyada nasıl bir miras bırakacağına, hangi izlerle anılacağına dikkat etmelidir. Çünkü toprağın altına yalnızca beden gider, ama insanın yaptıkları, nesiller boyu konuşulmaya devam eder.
Son Söz
Firavunlar gelip geçti. Hepsi toprağın altında, ama onların kibri ve zulmü hâlâ ibret olarak anlatılıyor. Dünya, kendini ilah sanan nice zalimi gördü, gömdü ve hepsini bir bir yok etti. O halde insanın, kibir yerine tevazuyu, zulüm yerine adaleti, bencillik yerine iyiliği seçmesi gerekmez mi? Çünkü gerçek güç, kendini ilah sanmakta değil, insan kalabilmekte saklıdır.