SATIN ALINABİLİR İNSANLAR
SATIN ALINABİLİR İNSANLAR
Satın Alınabilir İnsanlar: Değerlerin Bedeli Var mı?
İnsanlık tarihi boyunca ahlaki duruş, onur ve vicdan, bir insanın en büyük sermayesi olarak görülmüştür. Ancak zaman içinde bazı insanlar, bu değerleri bir bedel karşılığında satmaya, yani “satın alınabilir” olmaya başlamıştır. Para, güç, makam ya da çıkar için ideallerinden vazgeçen bireyler, toplumun çürümesine neden olan en büyük etkenlerden biri haline gelmiştir.
Peki, insanı satın alınabilir yapan şey nedir? Her insanın bir fiyatı var mıdır? Ve daha önemlisi, parayla satın alınmayan bir insan kalabilir mi?
Değerlerin Fiyatlandırılması: İnsan Ne Zaman Satılık Olur?
Satın alınabilir insanları anlamak için önce değerlerin fiyatlandırılması kavramını incelemek gerekir. Bir insan ne zaman satın alınabilir hale gelir?
1. Maddi Zorunluluklar → Ekonomik sıkıntılar, bazı insanları ilkelerinden taviz vermeye zorlayabilir. Paraya ihtiyacı olan bir insan, yanlış bir işe evet diyebilir, ahlaki çizgilerini esnetebilir.
2. Makama ve Güce Düşkünlük → Bazı insanlar için en büyük zayıflık, güç ve mevkidir. Yükselmek uğruna, doğru bildiğinden şaşabilir, kişiliğini ve inancını satabilir.
3. Toplumsal Baskılar → Bazen toplumun beklentileri, insanları karakterlerinden taviz vermeye zorlar. Kalabalığa uyum sağlamak için kişisel değerlerinden vazgeçenler, farkında olmadan “satın alınabilir” hale gelir.
4. İnançsızlık ve Karaktersizlik → Asıl tehlike, insanın kendi değerlerine inanmayı bırakmasıdır. İlkelerine inanmayan bir insan, en küçük teklif karşısında bile yolundan sapabilir.
Bu durumlar, insanı bir “meta” haline getirir. Eğer bir insanın vicdanı, ahlakı ve onuru bir bedel karşılığında değiştirilebiliyorsa, artık onun bir “fiyat etiketi” vardır.
Satın Alınabilir İnsanların Topluma Zararları
Satın alınabilir insanlar, sadece kendilerine değil, içinde yaşadıkları topluma da büyük zarar verirler. Çünkü bu tür bireyler:
Adaletin çökmesine neden olurlar. Yargıç, bürokrat veya yönetici rüşvetle satın alınabilir hale geldiğinde, adalet sistemi çöker.
Toplumsal güveni yok ederler. İnsanlar, birinin çıkar uğruna her an değişebileceğini düşündüğünde kimseye güvenemez hale gelir.
Hak edenlerin önünü kapatırlar. Emeğiyle yükselmek isteyen kişiler, satın alınanların oluşturduğu sistem içinde adil bir şekilde yükselemez.
Değerleri ayaklar altına alırlar. Ahlak, dürüstlük ve onur gibi kavramlar zayıfladıkça, toplumda yozlaşma artar.
Satın alınabilir insanlarla dolu bir toplum, zamanla çöküşe sürüklenir. Çünkü güven, sadakat ve doğruluk yerini sahtekârlığa, ihanete ve menfaatçiliğe bırakır.
Gerçekten Satın Alınamayan İnsanlar Var mı?
Her insanın satın alınabileceğini düşünenler, aslında kendi değerlerini sorgulamayanlardır. Oysa tarihte ve günümüzde, hiçbir maddi güç karşısında eğilmeyen, vicdanını satmayan, ilke ve ideallerine bağlı kalan insanlar da vardır.
Hz. Ömer adalet uğruna en yakınlarını bile yargılamış ve hiçbir rüşvete boyun eğmemiştir.
Gandhi, Hindistan’ın bağımsızlığı için hiçbir bedel karşılığında inancından vazgeçmemiştir.
Sokrates, hayatını kurtarmak için doğrularından vazgeçmek yerine, zehir içerek ölmeyi seçmiştir.
Kimileri de doğruları uğruna Allah’tan ölümünü istemiş ve vefat etmiştir.
Günümüzde de böyle insanlar vardır. Onlar, makam için, para için veya toplumun baskısı için eğilmeyenlerdir. Çıkarlarına uygun olsa bile yanlışın yanında yer almazlar.
Sonuç: Değersizleşmenin Bedeli
Satın alınabilir insan, aslında kendisini değersizleştiren insandır. Çünkü bir kez satıldığında, bir daha asla eski itibarına kavuşamaz. Onun için artık hep bir fiyat etiketi olacaktır. Daha fazla para, daha yüksek bir makam, daha büyük bir çıkar karşısında yeniden satılabilir hale gelecektir.
Gerçek değer, satın alınamamakta yatar. Parayla, güçle veya makamla değiştirilmeyen karakter, insanın en büyük sermayesidir.
O yüzden şu soruyu sormak gerekir: Satın alınabilir biri mi olacağız, yoksa hiçbir bedel karşılığında satılmayan bir vicdana mı sahip olacağız?