ÖLMEDE ZORLUK ÇEKEN GÜNAHKÂR BİR KİŞİNİN SEKERAT HALİ
ÖLMEDE ZORLUK ÇEKEN GÜNAHKÂR BİR KİŞİNİN SEKERAT HALİ
Ölümde Zorluk Çeken Günahkâr Bir Kişinin Sekerât Hâli
Ölüm, insanın dünya hayatını geride bırakarak ahirete adım attığı kaçınılmaz bir hakikattir. Ancak bu yolculuk herkes için aynı kolaylıkta ve huzurda gerçekleşmez. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifler, özellikle günahkârların ölüm ânında çekecekleri zorlukları ve sekerât (ölüm anı) hâlini açıkça dile getirmiştir. Bu hâl, bir uyarı niteliği taşır ve insanlara, dünya hayatını nasıl yaşamaları gerektiği konusunda dersler verir.
Sekerât Hâli Nedir?
“Sekerât” kelimesi, şiddetli zorluk ve sarhoşluk anlamına gelir. Ölüm anında insanın ruhunun bedenden ayrılması sırasında yaşadığı acılar ve zorluklar, bu hâl ile tanımlanır. Günahkâr bir kişinin sekerâtı, yaşadığı hayatın bir yansıması olarak büyük sıkıntılarla geçer.
Allah Teâlâ, ölüm anını şöyle tarif eder:
“Sekerât-ül mevt (ölüm sarhoşluğu) gerçekten gelir. İşte bu, senin kaçtığın şeydir.” (Kaf, 19)
Bu ayet, ölüm anının zorluğunu ve kaçınılmazlığını hatırlatır. Günahkârlar için bu süreç, dünya hayatında işledikleri kötülüklerin karşılığını hissetmeye başladıkları ândır.
Günahkârların Ölüm Anındaki Durumu
1. Ruhun Bedenden Zorlukla Çıkması:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir günahkârın ölüm anını şöyle tarif etmiştir:
“Günahkâr kimsenin ruhu, dikenli bir dalın içinden çıkarılmaya çalışan bir parça yün gibi bedenden ayrılır.” (Müslim)
Bu tasvir, ruhun bedenden çıkışındaki acıyı ve zorluğu gözler önüne serer.
2. Meleklerin Sert Muamelesi:
Kur’an-ı Kerim, günahkârların ruhlarının azap melekleri tarafından şiddetle çekilip alınacağını belirtir:
“Yüzlerine ve sırtlarına vura vura, ‘Haydi, çıkın!’ derler.” (Enfal, 50)
Bu durum, dünya hayatında Allah’ın emirlerini hiçe sayanların ahiretteki ilk karşılaşmalarında nasıl bir azapla karşılaşacaklarını göstermektedir.
3. Korku ve Pişmanlık:
Günahkâr bir kişi, sekerât hâlinde yaptığı hataları ve kaybettiği fırsatları anlar. Ancak artık tövbe etme şansı yoktur. Kur’an, bu pişmanlığı şöyle anlatır:
“Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında der ki: ‘Rabbim! Beni geri döndür, ta ki geride bıraktığım şeylerde iyi işler yapayım.’ Hayır! Bu, sadece onun söylediği bir sözdür.” (Müminun, 99-100)
4. Karanlık ve Azap Dolu Bir Başlangıç:
Günahkâr kişi, ölüm anında kendisini bekleyen zorlukların farkına varır. Meleklerin azarlamaları ve dünyadan ayrılmanın verdiği korku, onun ruhunda büyük bir acı bırakır.
Sekerât Hâlinden İbret Alınacak Dersler
1. Dünya Hayatının Geçiciliği:
Günahkârların sekerât hâlinde çektikleri zorluklar, dünya hayatının geçici olduğunu ve insanın ahireti unutmaması gerektiğini hatırlatır.
2. Tövbeyi Geciktirmemek:
Ölüm ânında tövbe etmek fayda vermez. Bu nedenle, insanın her an Allah’a yönelmesi ve günahlarından arınmaya çalışması gerekir. Allah Teâlâ, tövbenin önemini şöyle belirtmiştir:
“Allah, ancak cahillikle kötülük yapıp sonra hemen tövbe edenlerin tövbesini kabul eder.” (Nisa, 17)
3. İmanla Ölmek İçin Hazırlık:
İnsanın hayatı nasıl yaşadığı, ölüm anını ve ahiretteki durumunu belirler. Salih amellerle dolu bir hayat, sekerât hâlinde kolaylık sağlar ve cennet müjdesine vesile olur.
4. Allah’ın Rahmetine Sığınmak:
Günahlar ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Ancak bu rahmetten faydalanmak için kişi samimi bir şekilde tövbe etmeli ve Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürmelidir.
Sonuç: Sekerât Hâlini Unutmadan Yaşamak
Sekerât hâli, her insanın er ya da geç yaşayacağı bir süreçtir. Günahkâr bir kişinin ölüm anındaki zorlukları, dünya hayatında Allah’a uzak yaşamış olmasının bir sonucudur. Bu hâl, insanlara hayatlarını yeniden gözden geçirme fırsatı sunar.
Öyleyse, ölüm anında huzurlu bir şekilde Allah’a kavuşmak için imanımızı güçlendirmeli, günahlarımızdan arınmalı ve Allah’ın emirlerine uygun bir hayat sürmeliyiz. Çünkü Allah’a teslim olarak yaşayanlar için ölüm, bir son değil, sonsuz rahmete açılan bir kapıdır.