BÜYÜK DEPREMİN HABERCİSİ VE BİR KIYAMET SAHNESİ
BÜYÜK DEPREMİN HABERCİSİ VE BİR KIYAMET SAHNESİ
Gece karanlığında şehirler uykudaydı…
Kimileri rüyalar görüyordu, kimileri ertesi günün planlarını yapıyordu.
Kimse, birkaç saniye içinde hayatlarının tamamen değişeceğini bilmiyordu.
Sonra yer sarsıldı…
Binalar, caddeler, yollar yerle bir oldu.
Sokaklar feryatlarla doldu.
Ve bir sessizlik…
Bu, bir depremin çok ötesinde bir şeydi.
Bu, bir kıyamet provasıydı.
Bu, büyük depremin habercisiydi.
Kur’an’ın haber verdiği o sahne, 6 Şubat’ta gözlerimizin önünde yaşandı:
“Yer, o korkunç sarsıntı ile sarsıldığı zaman… Ve toprak, ağırlıklarını dışarı attığı zaman… İşte o zaman insan, ‘Bu neyin nesi?’ der.”
(Zilzal Suresi, 1-3. Ayetler)
O gün insanlar “Bu neyin nesi?” diye sordu…
Ama asıl soru şuydu:
Bu sadece bir deprem miydi, yoksa kıyamet öncesi bir uyarı mı?
1. Depremin Ardındaki İlahi Mesaj
Deprem, sadece doğal bir olay değildir.
Evet, bilimsel açıklamaları vardır, ama her şeyin sahibi olan Allah, hiçbir olayı sebepsiz yaratmaz.
Kur’an’da defalarca yeryüzünün sarsılacağı bildirilmiştir.
Ve her büyük sarsıntı, insana bir uyarıdır.
Bu dünya geçicidir.
Bu dünya bir imtihan yeridir.
Ve bu dünya bir gün tamamen yıkılacaktır.
6 Şubat’ta yaşanan deprem, o büyük kıyamet gününün bir fragmanıydı.
“Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet sarsıntısı büyük bir olaydır.”
(Hac Suresi, 1. Ayet)
2. Kıyamet Günü Gibi Bir Manzara
O gece yaşananlar, bir kıyamet sahnesiydi:
İnsanlar ne yapacağını bilemedi.
Kimse nereye kaçacağını bilemedi.
Evler, sokaklar, binalar enkaza döndü.
İnsanlar, “Bu bir kıyamet mi?” diye düşündü.
Mahşer günü de aynen böyle olacak.
Herkes birbirine soracak:
“Bu gün, hesap günü mü?”
(Mutaffifin Suresi, 11. Ayet)
Ama o gün, artık kimse geri dönemez.
Tıpkı 6 Şubat’ta sevdiklerini kaybedenlerin, zamanın geri alınamayacağını fark ettiği gibi…
3. O Büyük Deprem ve Yeryüzünün Sonu
Kur’an’da o büyük kıyamet depremi şöyle anlatılır:
“O gün, yer ve dağlar sallanır, dağlar dağılıp toz haline gelir.”
(Müzzemmil Suresi, 14. Ayet)
6 Şubat’ta biz bunun küçük bir örneğini gördük.
Binalar, dağılıp toz oldu.
Yollar, çatladı ve yarıldı.
İnsanlar, “Bu nasıl mümkün olabilir?” diye sordu.
Ama bu sadece bir uyarıydı.
Gerçek kıyamette, bütün dünya böyle olacak.
Ve o gün geldiğinde, hiçbir bina, hiçbir şehir ayakta kalamayacak.
4. Herkes Aynı Anda Sınandı
Depremde ne gördük?
Zengin de fakir de aynı enkazın altındaydı.
Mevkisi, rütbesi olanlar da, hiçbir şeyi olmayanlar da…
Hiç kimse, dünyada biriktirdiklerini yanına alamadı.
Tıpkı mahşerde olduğu gibi:
“Sur’a üflendiğinde, artık ne aralarındaki akrabalık bağı kalır ne de birbirlerine bir şey sorabilirler.”
(Mü’minun Suresi, 101. Ayet)
O an geldiğinde, herkes tek başınadır.
Ve tek soru şudur: “Hangi amelle geldin?”
5. İbret Almak ve Tevekkül
Bu deprem bize ne öğretti?
Hiçbir şey kalıcı değil.
Ölüm çok yakın.
Gerçek hazırlık, dünya için değil ahiret içindir.
Şimdi ne yapmalıyız?
İsyan etmek yerine ibret almalıyız.
Öfkelenmek yerine bilinçlenmeliyiz.
Yıkılanları daha sağlam inşa etmeliyiz.
Ve en önemlisi, Allah’a daha sıkı sarılmalıyız.
Kur’an bizi uyarıyor:
“O büyük sarsıntı geldiğinde, her insan yaptığıyla yüzleşecek.”
(Nebe Suresi, 40. Ayet)
O zaman, şimdi tövbe etme zamanı…
Şimdi Allah’a dönme zamanı…
Çünkü büyük deprem bir gün mutlaka gelecek.
Ve o gün, kimse hazırlıksız yakalanmak istemez…
(Yapay zeka makaleleri)