CAMİYE GEL…
CAMİYE GEL…
EZAN İLE GELMEZSEN; SELA İLE GELİRSİN,
DİK GELMEZSEN; YATAY OLARAK GELİRSİN,
ELBİSE İLE GELMEZSEN; KEFEN İLE GELİRSİN,
CANLI GELMEZSEN; ÖLÜ OLARAK GELİRSİN,
ANLA ARTIK MUTLAKA GELİRSİN…
AKLINI KULLAN CAMİYE CANLI GEL YOKSA MEVTA OLARAK GELİRSİN.(Alıntı.)
Camiye Gelmek Üzerine Düşündürücü Bir Makale
İnsan hayatı doğumla başlar ve ölümle sona erer. Hayat yolculuğunda herkesin farklı tercihler ve yollar seçmesi doğaldır. Ancak bazı duraklar vardır ki, insana hem dünyasını hem ahiretini hatırlatır. İşte camiler, bu duraklardan biridir.
Camiler, sadece ibadet edilen yerler değil, aynı zamanda insanın ruhunu dinlendirdiği, iç muhasebe yaptığı, Allah’a yöneldiği kutsal mekânlardır. Ancak günümüz dünyasında birçok insan, camiye gitmeyi sürekli erteliyor veya tamamen ihmal ediyor. İşte tam da bu noktada şu ibretlik sözler bize derin bir mesaj veriyor:
“Camiye gel… Ezan ile gelmezsen; sela ile gelirsin. Dik gelmezsen; yatay olarak gelirsin. Elbise ile gelmezsen; kefen ile gelirsin. Canlı gelmezsen; ölü olarak gelirsin.”
Bu sözler, insanı hem düşündüren hem de hayatın kaçınılmaz gerçeğini gözler önüne seren bir uyarıdır. Çünkü camiye gelmek bir tercih meselesi değildir; insanın hayatta olduğu sürece yapması gereken bir ibadettir. Eğer insan kendi iradesiyle, bilinçli bir şekilde camiye gitmezse, bir gün muhakkak mevtâ olarak gelecektir.
Ezan ile Gelmek mi, Sela ile Gelmek mi?
Ezan, müminleri namaza çağıran ilahi bir davettir. Günde beş vakit yankılanan ezan, insanı Allah’a yönelmeye davet eder. Bu daveti kabul eden kişi, camiye gelir, Rabbine secde eder ve manevî huzura erer. Ancak kişi bu çağrıyı sürekli ertelerse, bir gün sela ile camiye getirilecektir. Sela, ölüm haberini duyuran bir çağrıdır. O zaman artık dönüş yoktur, pişmanlığın fayda vermeyeceği bir andır.
Dik Gelmek mi, Yatay Gelmek mi?
İnsan hayatı boyunca dik durmalı, sorumluluklarını yerine getirmelidir. Ancak camiye bilinçli olarak gitmeyen biri, bir gün tabut içinde, yatay bir şekilde getirilecektir. Bu da hayatın acı ama kesin bir gerçeğidir. Şimdi kendi ayaklarımızla camiye gitmezsek, bir gün başkalarının omuzlarında götürüleceğimizi unutmamak gerekir.
Elbise ile Gelmek mi, Kefen ile Gelmek mi?
Bugün sağlıklıyken, elimiz ayağımız tutuyorken camiye gitmemek büyük bir gaflettir. Çünkü bir gün mutlaka camiye götürüleceğiz, fakat üzerimizde şık elbiselerimiz değil, sadece bir kefen olacak. İş işten geçmeden camiyi hayatımızın bir parçası hâline getirmek, bu dünyada da ahirette de huzura erişmenin anahtarıdır.
Canlı Gelmek mi, Ölü Gelmek mi?
Bugün camiye canlı olarak gitmek, ibadetlerimizi yerine getirmek, dualar etmek bizim elimizde. Ama bir gün mevtâ olarak, dünyadaki son yolculuğumuza uğurlanacağız. O hâlde akıl sahibi insan, bu gerçeği göz ardı etmez ve hayattayken camiyi terk etmez.
Sonuç: Erteleme, Harekete Geç!
Bu sözler, insanın ölüm gerçeğini hatırlatırken, aynı zamanda bir çağrıdır: “Erteleme, camiye canlı olarak gel!” Çünkü ölüm kaçınılmazdır ve herkes bir gün camiye son kez götürülecektir. Öyleyse camiyi sadece bir cenaze merasimi yeri olarak görmek yerine, hayatımızın bir parçası hâline getirelim.
Hayattayken camiye gitmeyen kişi, son yolculuğunda mutlaka camiye götürülür. Fakat bu kez artık ne pişmanlık fayda eder ne de tövbe… O hâlde aklımızı kullanalım, camiye sağlığımız yerindeyken, bilinçli bir şekilde gidelim. Çünkü bir gün gideceğimiz kesin, ama nasıl gideceğimiz bizim elimizde!