ZULÜM ATEŞİ SADECE İNSANLARI DEĞİL, MASUM HAYVANLARI DA YAKMAKTADIR
ZULÜM ATEŞİ SADECE İNSANLARI DEĞİL, MASUM HAYVANLARI DA YAKMAKTADIR
Zulüm, adaletin zıddıdır ve insana, hayvana, hatta tabiatın kendisine yönelik bir ihanet ve kötülük biçimidir. Kur’an-ı Kerim’de zulüm, Allah’ın en sevmediği davranışlardan biri olarak zikredilmiş ve zalimlerin sonunun hüsran olduğu bildirilmiştir:
> “Allah zalimleri sevmez.”
(Âl-i İmrân, 3:57)
Ancak ne yazık ki, insanın hırsı, acımasızlığı ve vicdansızlığı yalnızca kendine zarar vermekle kalmaz; bu zulüm, çoğu zaman masum hayvanlara ve doğaya da yönelir. Bu, sadece insanın değil, yaratılmış her canlının haklarını gasp eden bir ateştir.
Hayvanlar Allah’ın Sessiz Kullarındandır
Allah, yeryüzündeki her varlığı bir hikmet ve düzen içinde yaratmıştır. Hayvanlar da bu yaratılış zincirinin masum birer halkasıdır. Kur’an-ı Kerim’de hayvanların da bir ümmet olduğu şöyle bildirilmiştir:
> “Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasın. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.”
(En’âm, 6:38)
Bu ayet, hayvanların da insanlar gibi Allah’ın koruması altında olduğunu ve onların da yaratılış gayesine uygun olarak yaşama haklarının bulunduğunu göstermektedir. Buna rağmen, insanın zalimce davranışları bu masum varlıkların canını yakmakta ve Allah’ın bu emanetine ihanet etmektedir.
Zulüm Ateşi Masum Hayvanları da Yakar
Zulüm, yalnızca bir insanın hakkını gasp etmekle sınırlı kalmaz. Aç bırakılan bir kedi, zevk için avlanan bir kuş, işkence edilen bir köpek veya doğal ortamları tahrip edilerek yuvasız bırakılan hayvanlar da zulmün kurbanlarıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
> “Bir kadın bir kediyi hapsettiği için cehenneme girdi. Kediyi ne besledi ne de serbest bırakarak yeryüzünün haşerelerinden yemesine izin verdi.”
(Buhârî, Enbiyâ, 54)
Bu hadis, bir kediyi aç bırakmanın bile ne büyük bir günah olduğunu anlatırken, bugün masum hayvanlara yapılan zalimce muamelelerin insanı nasıl bir azaba sürükleyeceğini anlamamız gerekir. Zulüm, sadece zulmü yapanı değil, buna göz yumanları da sorumluluk altına sokar.
Vicdan ve Merhametin Sınavı
Allah, insanı yeryüzünde halife olarak yaratmış ve diğer varlıkları onun emrine vermiştir. Ancak bu emanet, bir zulüm vesilesi değil, merhamet ve adaletle muamele gerektirir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayvanlara karşı merhametli olmayı şu örnekle açıklamıştır:
> “Bir adam yolda yürürken çok susadı. Bir kuyu bulup içine inerek su içti. Çıktığında bir köpeğin dili dışarıda, susuzluktan toprağı yaladığını gördü. Adam, ‘Bu köpek de benim gibi susamış’ diyerek kuyuya indi, ayakkabısına su doldurdu ve köpeğe içirdi. Bu davranışından dolayı Allah, onu bağışladı.”
(Buhârî, Müzâraa, 19)
Bir köpeğe su vermek gibi basit görünen bir iyiliğin, Allah katında büyük bir sevap vesilesi olduğu bildirilmektedir. O halde, hayvanlara yapılan zulmün ne kadar büyük bir günah olduğunu düşünmek zorundayız.
Zulüm, Doğayı da Tahrip Eder
Hayvanlara yapılan zulüm, genellikle doğanın tahribatıyla da doğrudan ilişkilidir. Ormanların yok edilmesi, hayvanların doğal yaşam alanlarının işgal edilmesi, kontrolsüz avlanma ve çevre kirliliği, sadece hayvanların değil, insanlığın da geleceğini tehdit eden bir zulüm ateşidir. Kur’an-ı Kerim, insanların işlediği kötülüklerin hem karada hem de denizde fesada yol açacağını şu ayetle haber vermiştir:
> “İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu. Böylece Allah, yaptıklarının bir kısmını onlara tattırmaktadır ki belki doğru yola dönerler.”
(Rum, 30:41)
Bu ayet, insanın işlediği zulmün yalnızca kendi yaşamını değil, tüm yaratılış düzenini bozduğunu açıkça ifade eder.
Sonuç: Zulümden Kaçınmak ve Merhametle Hareket Etmek
Zulüm ateşi, masum hayvanları ve doğayı yakmaya devam ettikçe insanlık, Allah’ın rahmetinden uzaklaşmaktadır. Bu ateşi söndürmenin yolu, vicdanımızı harekete geçirmek ve merhametle hareket etmektir. Allah’ın yarattığı her canlının bir değeri ve hakkı olduğunu unutmamalıyız. Peygamber Efendimiz’in şu sözüyle bu makaleyi sonlandırabiliriz:
> “Merhamet edenlere, Rahman da merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin.”
(Tirmizî, Birr, 16)
Masum hayvanlara karşı zalimce davrananlar, bu sözün ihtarını dikkate almalı ve Allah’ın huzurunda bu zulmün hesabını vereceklerini unutmamalıdırlar. Çünkü zulüm, yalnızca insanları değil, Allah’ın yaratmış olduğu tüm varlıkları hedef alan bir ateştir. Bu ateşi söndürmek, ancak adalet, merhamet ve vicdanla mümkündür.
“Eğer beli bükülmüş yaşlılar, takva sahibi gençler, süt emen çocuklar, yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.” (bk. Ebu Yala el-Mevsıli, Musned, 11/511)
Böylece, “Eğer itaat edenler olmasaydı, isyan edenler helak olurdu.”