ÇOCUKLARIN ARŞA ÇIKAN ÇIĞLIĞI YERE İNEN AZAP OLUR
ÇOCUKLARIN ARŞA ÇIKAN ÇIĞLIĞI YERE İNEN AZAP OLUR
Dünyanın dört bir yanında savaşlar, zulüm ve adaletsizlik devam ederken en ağır yükü taşıyanlar masum çocuklardır. Onlar ne bu düzenin kurucusu ne de bu zulümlerin faili oldukları hâlde, her türlü acının, açlığın ve ölümün en ağır şekilde üzerlerine düştüğü mazlumlardır. Çocukların ahı, insanlığın kalbinde açılmış bir yara gibidir. Ve bu yara iyileşmezse, çocukların arşa yükselen çığlığı, er ya da geç yeryüzüne inen bir azaba dönüşecektir.
Çocukların Çığlığı: Sessiz Bir İntikam
Düşen bir bomba sesiyle uyanan, açlıkla boğuşan veya bir yakınının cansız bedeniyle büyüyen çocukların yaşadığı trajedi, insanlık vicdanını kör eden bir karanlıktır. Bu çocukların çığlığı, doğrudan insanlık adına bir uyarıdır. Çünkü bir çocuğun gözyaşı, onun masumiyetinin bir yansımasıdır; o gözyaşı, adaletin ve merhametin yeryüzünden çekildiğini haykırır.
İnsanlık tarihi bize gösteriyor ki, masumların ahı asla karşılıksız kalmaz. Kur’an’da ifade edildiği gibi:
“Zulmedenlere az bir mühlet ver. Ama unutmasınlar ki, sonunda onları dehşetli bir azap bekliyor.” (İbrahim Suresi, 42)
Bu azap, sadece zalimlere değil, zulme sessiz kalanlara da yönelir. Bugün dünyanın dört bir yanındaki çocukların ahı, bir araya gelerek insanlığa yöneltilmiş büyük bir hesap gününün habercisidir.
Masumiyetin Yitimi: İnsanlığın Çöküşü
Çocuklar, insanlığın vicdanıdır. Onların gülümsemesi, dünyanın barış içinde olduğunun işaretidir. Ancak savaşlar, yoksulluk ve adaletsizlik yüzünden bu gülümseme giderek solmaktadır. Bugün Gazze, Yemen, Suriye ve dünyanın diğer kriz bölgelerinde çocuklar hayatta kalma mücadelesi verirken, dünyanın büyük bir kısmı bu trajediye sessiz kalmayı tercih etmektedir.
Sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Çünkü mazlum bir çocuğun gözyaşı, sadece o çocuğun değil, tüm insanlığın vicdanına yazılmış bir kara lekedir. Çocukların ahı yükselirken, bu ahı duymazdan gelenler, vicdanlarını kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda bu zulmün yeryüzüne indireceği azabın muhatabı hâline gelirler.
Tarih ve İlahi Adalet
Tarih boyunca masumların ahı, zalimlerin tahtlarını yıkmış, sessiz kalan toplumları sarsmıştır. Firavun’un çocuklara uyguladığı zulüm, sonunda onun kendi sonunu getirmiştir. Karun’un serveti, mazlumların ahıyla yerin derinliklerine gömülmüştür. Bugün de çocukların çığlığı, adaletsiz düzenlerin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koymaktadır.
Her bombanın düştüğü yerde yükselen bir çocuk çığlığı, insanlığın ilahi adalet önündeki imtihanıdır. Bu çığlıklar, zalimlere karşı bir mahşer günü kurulmasının kaçınılmaz olduğunu haykırır.
Vicdanın ve Merhametin Çağrısı
Bugün çocukların ahını durdurmak, sadece bir iyilik değil, insanlık onurunun gereğidir. Çocuklara ulaşan her yardım eli, insanlık vicdanını yeniden diriltir. Ancak bu sadece bireysel yardımlarla değil, zulüm düzenlerini değiştirecek adımlar atılarak gerçekleşebilir.
Barış için çaba: Savaşların durdurulması, çocukların güvenli bir dünyada büyüyebilmesi için en önemli adımdır.
Adaletin tesisi: Mazlumların haklarının korunması ve zalimlerin hesap vermesi sağlanmalıdır.
Dua ve destek: Her mazlum çocuk için yapılan dualar ve verilen destekler, hem bu dünyada hem de ahirette karşılık bulur.
Sonuç: Çocukların Çığlığına Kulak Vermek
Unutulmamalıdır ki, çocukların arşa çıkan çığlığı, zalimlerin tahtlarını yıkacak bir güce sahiptir. Bu çığlık, insanlık vicdanının harekete geçmesi için bir çağrıdır. Eğer bu çağrı duyulmazsa, mazlumların ahı, yeryüzüne inen bir azap olarak geri dönecektir.
Çocukların gözyaşını dindirmek, insanlık adına bir sorumluluktur. Çünkü onların gülümsemesi, insanlığın hala bir umut taşıdığına işarettir. Mazlum çocukların ahını dindirenler, hem bu dünyada hem de ahirette kazananlardan olacaktır. Ve unutulmamalıdır ki, bir çocuğun çığlığına sessiz kalanlar, vicdanın ve insanlığın kaybedenleri olmaya mahkûmdur.