ARAPLARIN İNTİBAHI
ARAPLARIN İNTİBAHI
Bediüzzaman bir tesbitinde,”Araplar ye’si bırakıp, İslâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesânüd ve ittifak ile el ele verip Kur’ân’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir.” Bu nasıl olacak ve emareleri görülmekte midir ve de neler yapılmalıdır?
Bediüzzaman Said Nursi’nin, “Araplar ye’si bırakıp, İslâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesânüd ve ittifak ile el ele verip Kur’ân’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir” şeklindeki tespiti, İslam dünyasının geleceğine dair bir umut ve stratejik bir birliktelik çağrısıdır. Bu düşünce, Müslüman toplumlar arasında dayanışma, kardeşlik ve ortak hedefler doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini vurgular.
Bu Birliktelik Nasıl Olacak?
1. Kardeşlik Ruhunun Canlanması:
Bediüzzaman, Müslüman milletler arasında birliği engelleyen ayrılık ve çatışmaların sona ermesi gerektiğini savunur. Bu, iman kardeşliği temelinde bir araya gelmeyi ve geçmişteki ihtilafların bırakılmasını gerektirir. İslam dünyasının farklı milletleri, birbirlerini düşman veya rakip olarak değil, aynı inanç ailesinin üyeleri olarak görmelidir.
2. İttifak ve Tesânüd:
Türkler ve Araplar arasında siyasi, kültürel ve dini işbirliği şarttır. Türkler, İslamiyetin tarih boyunca taşıyıcı gücü olmuş, Araplar ise vahyin menşei ve Kur’an’ın diliyle İslam’a büyük hizmet etmişlerdir. Bu iki toplum arasındaki ittifak, İslam dünyasına liderlik etmek için kritik öneme sahiptir.
3. Eğitim ve Bilinçlenme:
Müslüman toplumların modern dünyada kendilerini yeniden inşa etmeleri ve güçlenmeleri için bilimsel, teknolojik ve manevi alanda ilerlemeleri gerekir. İslami değerler ve çağdaş bilgi bir araya getirilmeli, güçlü bir eğitim sistemi kurulmalıdır.
4. Birlikte Harekete Geçme:
Ortak İslami hedefler doğrultusunda kültürel, ekonomik ve siyasi platformlarda işbirliği yapılmalıdır. İslam dünyasının zengin kaynakları ve potansiyeli, ayrılık yerine birlik içinde kullanıldığında etkili olacaktır.
Günümüzde Emareleri Görülmekte Midir?
Son yıllarda Türkler ve Araplar arasında çeşitli alanlarda işbirliği çabaları görülmektedir:
1. Siyasi İşbirlikleri:
Türkiye, birçok Arap ülkesiyle ortak stratejik ilişkiler kurmaya çalışmaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlar bu işbirliğini güçlendirme amacı taşımaktadır.
2. Ekonomik ve Ticari Bağlar:
Türkiye ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere, Arap dünyasıyla ekonomik ilişkiler artmıştır. Ortak projeler, yatırımlar ve enerji anlaşmaları bu bağları pekiştirmektedir.
3. Manevi ve Kültürel Yakınlaşma:
İslam dünyasında ortak bayramlar, dini organizasyonlar ve kültürel etkinlikler yoluyla bir araya gelme çabaları sürmektedir.
Neler Yapılmalıdır?
1. Fikrî Birlik:
İslam dünyasının ortak bir vizyona ihtiyacı vardır. Bu vizyon, adalet, eşitlik, ahlak ve barış gibi evrensel İslami değerler üzerine kurulmalıdır.
2. Eğitimde İşbirliği:
İslam ülkeleri arasında eğitimde entegrasyon sağlanmalı, İslam’ın ilim ve irfan ruhu tekrar canlandırılmalıdır. Ortak üniversiteler ve araştırma merkezleri kurulabilir.
3. Siyasi ve Ekonomik Dayanışma:
Müslüman ülkeler, ortak ekonomik bloklar oluşturarak dışa bağımlılığı azaltmalı ve İslam dünyasının gücünü artırmalıdır.
4. Medya ve Kültür:
Ortak medya platformları oluşturularak, İslam dünyasının doğru temsili sağlanmalı ve ayrılık yerine kardeşlik mesajları yayılmalıdır.
5. Barış ve Çatışmaların Çözümü:
İslam dünyasındaki mevcut çatışmaların çözülmesi için ciddi arabuluculuk mekanizmaları devreye sokulmalıdır.
Bediüzzaman’ın bu tespiti, İslam dünyasının tekrar yükselmesinin ancak birlik, dayanışma ve Kur’an’ın rehberliğinde mümkün olacağını hatırlatır. Bu vizyonun gerçekleşmesi, samimi bir irade ve kararlı adımlar gerektirir.