BİR GASSALİN HAYAT HİKAYESİ
BİR GASSALİN HAYAT HİKAYESİ
Bir Gassalın Hayat Hikayesi
Her meslek, insana farklı bir bakış açısı kazandırır. Ancak bazı meslekler, ölüm gerçeğiyle iç içe olduğundan, insanın hayatı ve ahireti daha derin bir şekilde düşünmesine vesile olur. İşte bu hikaye, bir gassalın (ölü yıkayıcının) ibret dolu yaşamından kesitler sunuyor.
Hayatının Başlangıcı
Mehmet Bey, küçük yaşlardan beri dindar bir ailenin evladı olarak yetişmişti. Çocukluk yıllarında dedesinden duyduğu hikayeler ve Kur’an-ı Kerim’den okuduğu ayetler, ölümün kaçınılmaz olduğunu sık sık hatırlatırdı. Fakat o yıllarda ölüm, yalnızca yaşlılara mahsus bir gerçek gibi görünüyordu.
Gençlik döneminde Mehmet, dini ilimlere yönelmek istemiş, medrese eğitimi almıştı. Ancak hayat şartları onu farklı meslek dallarına yöneltmişti. Gassallık mesleğiyle tanışması, hayatında bir dönüm noktası olacaktı.
Gassallığa Adım Atışı
Bir gün köy camisinde imamlık yapan arkadaşı, Mehmet Bey’e bir ricada bulundu:
“Bugün cenazemiz var, gassal gelmeyecek. Bana yardımcı olabilir misin?”
Mehmet Bey önce tereddüt etti. Hiçbir cenazeye bu kadar yakın olmamıştı. Ancak arkadaşının ısrarıyla razı oldu. O gün, bir insanı yıkayıp kefenlerken, ölümün soğuk yüzüyle tanıştı. Kalbindeki korku, yerini derin bir tefekküre bıraktı.
“Bu insan da bir zamanlar nefes alıyordu, hayalleri vardı. Şimdi ise sadece bir misafir… Emaneti teslim etti ve yolculuğa çıktı,” diye düşündü.
Bu tecrübe, Mehmet Bey’in hayatını değiştirdi. Bir süre sonra köyde gassallık yapmaya karar verdi.
İbret Dolu Anıları
Gassallık mesleği boyunca Mehmet Bey, birçok ibretlik olaya şahit oldu. Her cenaze, ona farklı bir ders verdi:
1. Huzurlu Yüzler:
Bazı cenazeler vardı ki yüzleri adeta nur gibi parlıyordu. Ölen kişinin hayatında hayır işlemiş, Allah’ın emirlerine göre yaşamış olduğu belliydi. Bu kişiler, Mehmet Bey’e ahirete hazırlığın önemini hatırlatırdı.
2. Sıkıntılı Haller:
Bazı cenazeler ise farklıydı. Yüzlerinde bir gerginlik, bir tedirginlik vardı. Mehmet Bey, bu durumun kişinin dünyadaki hatalarından kaynaklanabileceğini düşünürdü. Bu tür cenazeler, ona dünyaya bağlanmanın geçici olduğunu, asıl hayatın ahiret olduğunu bir kez daha hatırlatırdı.
3. Genç Ölümler:
Mehmet Bey, genç yaşta vefat eden kişilerle karşılaştığında derin bir hüzne kapılırdı. Bu durum, ölümün ne yaşlıya ne de gence bakmadığını, her an hazır olmak gerektiğini ona öğretmişti.
Hayata ve Ahirete Bakışı
Mehmet Bey, bu meslek sayesinde dünya hayatının geçici olduğunu, asıl gayenin Allah’a kulluk olduğunu daha iyi anladı. Her cenaze, bir tefekkür vesilesiydi. Şu sözü sık sık tekrarlardı:
“Her insan, kefenini hazırlamalı. Çünkü ölüm vakti ne bir an ileri alınır ne de geri bırakılır.”
Cenazelerle iç içe olduğu yıllarda Mehmet Bey, insanlara da nasihatlerde bulunurdu:
Dünya malına fazla aldanmamak,
Kul hakkından sakınmak,
Farzları yerine getirip ahirete hazırlıklı olmak gerektiğini hatırlatırdı.
Son Yolculuk
Mehmet Bey, ömrünün son demlerinde kendisi için de bir vasiyet hazırladı. Vefatından önce sevdiklerine şöyle dedi:
“Ben yıllarca insanların son yolculuklarına şahit oldum. Şimdi sıra bende. Beni, Allah’ın rahmetine teslim edin. Malımın bir kısmını hayır işlerine ayırın, çünkü bu dünya kimseye kalmıyor.”
Vefatı, etrafındaki insanlar için büyük bir kayıp oldu. Ancak o, arkasında ibret dolu bir hayat ve hatıra bıraktı.
Sonuç
Mehmet Bey’in hayatı, insanlara ölümün bir son değil, yeni bir başlangıç olduğunu hatırlatır. Her insanın ölümü tatacağı gerçeği (Ali İmran, 185) ile yüzleşmek, dünya hayatının geçiciliğini anlamak ve ahiret için hazırlık yapmak, bu hikayeden alınacak en büyük ibrettir.
Unutulmamalıdır ki, “Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak yaptıklarınızın karşılığı kıyamet gününde tam olarak verilecektir.” (Ali İmran, 185)