Şah İsmail’den Bugüne ve Geleceğe: Şia Yayılmacılığı Üzerine Bir Analiz

Şah İsmail’den Bugüne ve Geleceğe: Şia Yayılmacılığı Üzerine Bir Analiz


Şah İsmail, 16. yüzyılda Safevîler Devleti’nin kurucusu olarak tarihin önemli aktörlerinden biri olmuş ve Şii İslam’ı İran’ın resmî mezhebi haline getirmiştir. Onun dönemi, Şii yayılmacılığının ideolojik ve siyasi temellerinin atıldığı, bu temellerin İran’ın iç ve dış politikasını derinden etkilediği bir dönemdir. Bu makale, Şah İsmail döneminden günümüze kadar Şii yayılmacılığını tarihsel, sosyopolitik ve ideolojik açıdan inceleyerek gelecekte bu hareketin nasıl şekillenebileceğine dair bir değerlendirme sunmayı amaçlamaktadır.

1. Şah İsmail ve Şii Yayılmacılığının Temelleri

Şah İsmail, 1501 yılında Safevî Devleti’ni kurarak Şii İslam’ı İran’ın resmi mezhebi ilan etmiştir. Bu hareket, yalnızca dinî bir dönüşüm değil, aynı zamanda politik bir strateji olarak değerlendirilmelidir. Şah İsmail, Osmanlı İmparatorluğu’nun Sünni kimliği karşısında bir kimlik inşası yapmış ve bu sayede halkı etrafında toplama amacını gütmüştür. Bu süreçte Şii uleması, Safevîlerin ideolojik yayılmasında kritik bir rol oynamıştır. İran’ın geniş topraklarında Şiilik, eğitim ve propaganda yoluyla hızla yayılmış ve bu durum, Safevî-Osmanlı rekabetini daha da derinleştirmiştir.

2. Safevîlerden Günümüze Şii Yayılmacılığı

Safevîlerin çöküşünden sonra, İran’da Şii kimliği çeşitli hanedanlar ve rejimler altında korunmuş ve güçlendirilmiştir. 20. yüzyılın sonlarına doğru, 1979 İran İslam Devrimi ile bu yayılmacılık yeni bir boyut kazanmıştır. Ayetullah Humeyni’nin liderliğinde kurulan rejim, yalnızca İran içinde değil, tüm İslam dünyasında bir Şii dayanışması kurmayı hedeflemiştir. Bu dönemde İran, Lübnan, Irak, Yemen ve Suriye gibi ülkelerdeki Şii grupları destekleyerek bu yayılmacılığını bölgesel bir politika haline getirmiştir. Özellikle Hizbullah gibi yapılar, İran’ın ideolojik ve askeri gücünün dış temsilcileri olarak faaliyet göstermiştir.

3. Şii Yayılmacılığının Araçları

İran’ın Şii yayılmacılığında kullandığı araçlar çeşitlidir:

Dinî Liderlik: İran, Şii dünyasında “Velayet-i Fakih” doktrini ile merkezi bir otorite rolü üstlenmiştir.

Eğitim: İran, Kum ve Meşhed gibi merkezlerde Şii alimler yetiştirerek bu ideolojiyi ihraç etmektedir.

Askerî ve Siyasi Destek: Şii milis grupları ve siyasi partilere sağlanan destek, bu yayılmacılığın etkisini artırmıştır.

Medyatik Propaganda: İran, El-Menar ve Press TV gibi medya kanalları aracılığıyla Şii söylemi küresel ölçekte yaymaktadır.

4. Geleceğe Yönelik Öngörüler

Gelecekte Şii yayılmacılığı, İran’ın bölgesel hedeflerine ve uluslararası dengelere bağlı olarak şekillenecektir. Özellikle şu faktörler belirleyici olacaktır:

Bölgesel Dinamikler: Suudi Arabistan ve Türkiye gibi Sünni güçlerin etkisi ve Körfez’deki Sünni-Şii rekabeti, bu yayılmacılığı kısıtlayabilir.

Küresel Güçlerin Politikaları: ABD, Rusya ve Çin gibi küresel aktörlerin Ortadoğu’daki politikaları, İran’ın hareket alanını daraltabilir veya genişletebilir.

İç Politik ve Ekonomik Faktörler: İran’daki ekonomik zorluklar ve halkın artan baskılar karşısındaki tepkisi, rejimin dış politikadaki hamlelerini sınırlandırabilir.

5. Sonuç

Şii yayılmacılığı, yalnızca dinî bir hareket olmaktan ziyade siyasi, kültürel ve ideolojik bir projedir. Şah İsmail’in temellerini attığı bu hareket, günümüzde İran’ın bölgesel nüfuzunu artırma stratejisinin bir parçasıdır. Ancak bu stratejinin başarısı, yalnızca İran’ın iç politik kararlılığına değil, aynı zamanda uluslararası ve bölgesel gelişmelere de bağlıdır. Gelecekte bu yayılmacılığın nasıl şekilleneceği, Ortadoğu’daki güç dengeleri ve İran’ın kendi içinde yaşayacağı dönüşümlerle yakından ilişkilidir.

Loading

No ResponsesOcak 6th, 2025