BUDA GECER YA HU.

BUDA GECER YA HU.


Bu Da Geçer Ya Hu

Hayat, inişleri ve çıkışlarıyla bir yolculuktur. İnsan, bu yolculuk boyunca mutlulukla üzüntüyü, kazançla kaybı, kolaylıkla zorluğu bir arada yaşar. Osmanlı’dan günümüze kadar gelen “Bu da geçer ya hu” ifadesi, hayatın bu değişken yapısına karşı derin bir bilgelik ve sabır tavsiyesidir. Bu söz, hem acıların hem de sevinçlerin geçici olduğunu, insanın tevekkülle yaşaması gerektiğini hatırlatır.

“Bu Da Geçer Ya Hu” İfadesinin Kökeni

Bu sözün kökeni tasavvufa dayanır. Allah’a olan teslimiyeti ve sabrı öğütleyen tasavvuf anlayışında, dünyanın faniliği ve değişkenliği sık sık vurgulanır. “Bu da geçer ya hu,” hem zorluklar karşısında sabırlı olmayı hem de mutluluk anlarında şükretmeyi hatırlatan bir maneviyat kaynağıdır.

“Ya Hu” ifadesi, Allah’ı anmak anlamında kullanılır ve kişinin her durumda O’na sığınmasını, O’nu zikretmesini ifade eder.

Geçicilik: İnsan, yaşadığı her şeyin fanilik içinde olduğunu anlamalı ve buna göre bir bakış açısı geliştirmelidir.

Hayatın Geçiciliği Üzerine Bir Hatırlatma

Hayatta her şey gelip geçicidir:

Zor günler, insanın sabrını ve dayanıklılığını sınar. Ancak hiçbir acı sonsuza kadar sürmez.

Mutlu anlar da aynı şekilde geçicidir. İnsan, bu anların değerini bilmeli ve şükretmelidir.

Bu söz, hem kötü günlerde teselli hem de iyi günlerde tevazu çağrısıdır. İnsan, her iki durumda da dengeyi korumalıdır.

Zorluklarda Sabır ve Tevekkül

Zor günlerde “Bu da geçer ya hu” ifadesi, bir umut ışığıdır. İnsan, başına gelen zorlukların bir sınav olduğunu, Allah’ın izniyle bu sıkıntıların sona ereceğini bilir. Bu anlayış, sabrı artırır ve psikolojik olarak güçlenmeyi sağlar.

Kur’an’da Sabır: “Allah sabredenlerle beraberdir” (Bakara, 153) ayeti, zorluklar karşısında gösterilecek sabrın önemini vurgular.

Hayata Pozitif Bakış: Bu ifade, karamsarlığı reddederek zorlukların geçici olduğunu ve ardından kolaylık geleceğini hatırlatır.

Sevinçte Şükür ve Tevazu

İnsanın mutlu olduğu zamanlarda bu sözü hatırlaması, kibirden uzak durmasını sağlar. Zenginlik, sağlık, başarı gibi nimetlerin birer geçici emanet olduğunu bilen kişi, şükretmeyi ve tevazuyu elden bırakmaz.

Dengeyi Koruma: İyi günlerde de bu dünyadaki her şeyin fani olduğunu hatırlamak, insanı hırstan ve bencillikten korur.

Şükrün Önemi: Mutluluk anlarında, verilen nimetler için Allah’a şükretmek, hayatın bereketini artırır.

Tasavvuf ve Maneviyat Perspektifi

Tasavvufta, dünyanın geçiciliği sıkça vurgulanır. Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi büyük düşünürler, hayatın bir sınav yeri olduğunu ve her şeyin sonunda Allah’a kavuşmanın esas hedef olduğunu ifade etmişlerdir.

“Bu da geçer ya hu,” tasavvufun bu öğretilerini özümsemiş bir ifadedir:

İnsan, dünya nimetlerine ya da sıkıntılarına gereğinden fazla bağlanmamalıdır.

Kalıcı olan yalnızca Allah’tır ve her durumda O’na sığınmak esastır.

Günümüzde “Bu Da Geçer Ya Hu” Anlayışı

Modern çağda, insanlar çoğu zaman zorluklar karşısında umutsuzluğa düşebiliyor ya da mutluluk anlarında aşırı hırs ve kibirle hareket edebiliyor. Ancak “Bu da geçer ya hu” anlayışı, insanlara sabrı, şükrü ve tevekkülü yeniden hatırlatıyor.

Zorluklara Karşı Dayanıklılık: Bu anlayış, insanlara psikolojik bir güç kazandırır.

Nimetlerin Değeri: İyi günlerde bu söz, şükretmeyi ve tevazuyu teşvik eder.

Sonuç

“Bu da geçer ya hu,” insanı hayata dair fanilik gerçeğiyle yüzleştiren, sabır ve şükür gibi temel erdemlere yönlendiren bir ifadedir. Zor zamanlarda umut, iyi günlerde ise bir denge hatırlatıcısıdır. Hayatın geçici olduğunu bilmek, insanı Allah’a daha yakın ve daha güçlü kılar. Her şey geçer; baki olan yalnızca Allah’tır.

Loading

No ResponsesOcak 4th, 2025