ZULÜM ZULÜMATTIR
ZULÜM ZULÜMATTIR
Zulüm, insanlık tarihinin kara lekelerinden biridir. Nerede bir birey, topluluk ya da millet haksızlığa uğruyorsa, orada zulüm vardır. Zulüm, bir insanın ya da bir grubun başka bir insan ya da gruba karşı adaletsizce, acımasızca ve ahlaka aykırı şekilde güç kullanmasıdır. Bu, yalnızca fiziksel şiddeti değil; ekonomik sömürüyü, sosyal dışlamayı ve hakların gaspını da içerir.
Bu nedenle, “Zulüm zulümattır” ifadesi, zulmün her türlüsünün karanlık bir gerçek olduğunu vurgular. Adına ne derseniz deyin, hangi bahaneyle meşrulaştırmaya çalışırsanız çalışın, zulüm asla kabul edilemez. İnsanlık, tarih boyunca zulme karşı direniş göstermiş, özgürlük, eşitlik ve adalet için mücadele etmiştir.
Zulmün Sebepleri
Zulmün kökünde genellikle güç ve iktidar arzusu yatar. Bir kişi ya da grup, gücünü korumak ya da artırmak adına diğerlerini ezmekten çekinmez. Çoğu zaman bu zulüm, farklılıkların hoşgörüsüzlüğünden, korkudan veya çıkar çatışmalarından kaynaklanır. Ancak zulmün hiçbir gerekçesi, insanlık onuruna zarar veren bu davranışı haklı çıkaramaz.
Zulme Karşı Duruş
Zulmü ortadan kaldırmanın ilk adımı, ona karşı bilinçli bir duruş sergilemektir. Sessizlik, çoğu zaman zulmün devam etmesine imkan sağlar. Bir zulmün farkında olup ona ses çıkarmamak, o zulmün bir parçası haline gelmek anlamına gelir. Bu nedenle, bireyler ve toplumlar, adaletsizliğe karşı seslerini yükseltmeli, mazlumların yanında yer almalı ve her türlü baskıya karşı direnmelidir.
Tarihten Dersler
Tarih, zulmün bir gün mutlaka sona erdiğini ve adaletin galip geldiğini gösteren örneklerle doludur. Firavunların baskısı altında ezilen halkların direnişi, sömürgecilik karşısında bağımsızlık hareketleri ve ırkçılığa karşı verilen mücadeleler, zulmün karanlığının sonunda mutlaka aydınlığa yerini bıraktığını kanıtlar. Ancak bu, kolay kazanılmış bir zafer değildir. Zulümle mücadele, kararlılık ve dayanışma gerektirir.
Sonuç
“Zulüm zulümattır” ifadesi, bizlere insanlığın ortak değerlerini hatırlatır. Adalet, özgürlük ve insan hakları, hiçbir şekilde ihlal edilemeyecek evrensel değerlerdir. Zulmün olduğu yerde adaletten, barıştan ve insanlık onurundan söz edilemez. Bu nedenle, zulme karşı durmak sadece bir seçenek değil, bir zorunluluktur.
Her bir birey, kendi çevresinde adaleti savunarak zulme karşı koyabilir. Çünkü unutulmamalıdır ki, karanlık ancak ışıkla dağılır, zulüm ancak dirençle son bulur.
Adaletin hâkim olduğu bir dünya dileğiyle…