HÜZNÜN HÜZNÜMDÜR GAZZE
HÜZNÜN HÜZNÜMDÜR GAZZE
Evet, Gerçekten Hüznün Hüznümdür, Gazze.
Ey Gazze,
Her sabah adını duymak, yüreğimde bir yara gibi sızlıyor. Senin acın, sadece seninle sınırlı değil; dünyanın dört bir yanına yayılan bir hüzün denizidir. Yıkılmış duvarların, savrulan toprakların, paramparça umutların, gözyaşına boğulmuş çocukların… Hüznün, hüznümdür Gazze.
Bir Şehrin Sessiz Çığlığı.
Senin sokakların, bir zamanlar Kuran okuyan, ilahi söylenen, ninniler terennüm eden rüzgarlarla doluydu belki. Ama şimdi her köşe başında bir çığlık var. Topraklarında kan izleri, gökyüzünde kara dumanlar… Senin çığlığın duyulmuyor Gazze. Dünya sağır olmuş, vicdanlar kör. Sen sustukça, biz eksiliyoruz.
Bir annenin enkaz altındaki çocuğuna uzanışını izlemek, insanlığın üzerine bir gölge gibi çöküyor. Bir babanın ellerinde küçücük bir bedenle sessizce ağlaması… Bu, bir insanın yüreğinde taşınması mümkün olmayan bir acı.
Mazlumluğun ve Direnişin Adı.
Ama sen yalnız acıyla değil, direnişle de anılıyorsun Gazze. Bombaların altında bile dimdik durmayı, enkazların arasında bile hayata tutunmayı öğretiyorsun. Herkes seni düşürmeye çalışırken, sen inadına yükseliyorsun.
> “Zulmün karşısında susan, dilsiz şeytandır,” der Hz. Muhammed (s.a.v). Ve sen, susmayarak dünyaya insanlık dersi veriyorsun. Her yıkıntında bir umut, her gözyaşında bir direniş saklı.
Hüznün Evlatlarına Selam Olsun.
Gazze, senin çocukların başka hiçbir çocuğun taşımadığı yükler taşıyor omuzlarında. Savaşın ağırlığı, onların minik omuzlarına erken çökmüş. Kimi yetim, kimi öksüz… Ama hepsi de dünyaya inatla bakmayı öğrenmiş.
Bir çocuğun gözyaşı, dünyanın en ağır yüküdür. Ama Gazze’nin çocukları, gözyaşlarını göğe bir dua gibi savuruyor. Belki de bizler için… Belki insanlığın uyanması için…
Ey Gazze, Sesin Bizim Sesimizdir.
Gazze, senin acın sessiz bir feryat gibi yankılanıyor. Her bomba düştüğünde sadece senin toprağın değil, bizim insanlığımız da parçalanıyor. Sadece senin evlerin değil, bizim vicdanlarımız da yıkılıyor. Senin hüznün, bizim hüzünlerimizden daha ağır. Çünkü biz uzaklarda, çaresizce izliyoruz.
> “Bir mümin diğer müminin derdiyle dertlenmedikçe, gerçek mümin olamaz,” der Peygamber Efendimiz. Ve işte bu yüzden senin hüznün, hüznümdür Gazze.
Bir Gün Elbet…
Bir gün Gazze, kanlı ellerin çekileceği o günü görecek. O gün, senin çocukların özgürce koşacak. Anneler evlatlarını korkusuzca bağrına basacak. Gökyüzünde kara dumanlar değil, mavi huzur dalgalanacak.
O güne kadar, senin yaraların bizim utancımızdır. Ama o gün geldiğinde, senin sevincin de bizim sevincimiz olacak.
> “Hüznün hüznümdür Gazze. Acının sesiyim, gözyaşının şahidiyim. Ve bir gün, adaletle huzur bulacağın o günün hayaliyle bekleyişteyim.”