GAZZEYE BORCUMUZ VAR
GAZZEYE BORCUMUZ VAR
O da çok…
Gazze: Yüreğimizin Kanayan Yarası.
Gazze… Adını her duyduğumuzda içimizde bir yerler kanar. Bir coğrafyadan fazlasıdır Gazze; insanlığın vicdanını sorguladığı bir sınavdır. Acının, gözyaşının ve direnişin kenti… Tarih boyunca mücadeleyle anılmış bu topraklar, bugün de ateşin ve zulmün altında inlemeye devam ediyor.
Çocukların Susturulan Çığlıkları.
Gazze’nin sokaklarında bir zamanlar çocuk sesleri ve kuş cıvıltıları yankılanırdı belki. Ancak bugün bu seslerin yerini korku dolu çığlıklar almış durumda. Bombaların gökyüzünden düşerken çocukların oyunlarını yarıda kesmesi, insana derin bir hüzün bırakıyor.
Her kaybolan can, bir hikâyenin sonu demek. Gazze’de bir çocuğun dünyası, diğer çocuklar gibi oyunlarla, hayallerle değil; enkazlarla, dumanlarla dolu. Bir annenin yıkılmış evin önünde feryadı, bir babanın cansız bedenini kucaklayan elleri… Bu görüntüler yalnızca Gazze’ye değil, insanlığın ruhuna da ağır bir yara bırakıyor.
Acı ve Direnişin Şehri.
Gazze’nin hikayesi, acıyla yoğrulmuş bir direniş destanıdır. Her bomba, halkı yıldırmak için düşerken Gazze’nin insanları, her seferinde küllerinden yeniden doğmayı öğrenmiştir. Gazze’nin enkaz yığınları arasında filizlenen umutlar, dünyanın dört bir yanına bir mesaj taşır: “Biz buradayız. Yaşıyoruz. Direniyoruz.”
Gazze’nin insanları, dünyaya ders veren bir sabırla hayata tutunmaya çalışır. Su, elektrik, yiyecek gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılan bu insanlar, yine de umutlarını kaybetmez. Ancak o umut, bazen acının ağırlığı altında ezilir. Gözlerdeki ışık, her geçen gün biraz daha sönmeye başlar.
Sessiz Kalan Dünya.
Belki de Gazze’nin acısını en derinleştiren şey, dünyanın sessizliği. Gazze bombalanırken, anneler çocuklarını kaybederken, evler yıkılırken dünya sadece izliyor. Sessiz kalmak, acının bir parçası olmaktır. Gazze’nin çığlıkları, tüm insanlığa yapılmış bir çağrıdır. Ancak bu çağrı çoğu zaman cevapsız kalıyor.
Gazze’nin çocukları bir savaşın kurbanı değil, insanlığın sessizliğinin kurbanıdır. Bombaların değil, sessiz kalan vicdanların yıktığı bir şehirdir Gazze.
Gazze’nin Hikayesi Bizim Hikayemizdir.
Gazze’yi anlamak, insanlığı anlamaktır. Bu toprakların acısı, sadece orada yaşayanların değil, tüm dünyanın ortak acısıdır. Gazze’nin yaraları, insanlığın yaralarıdır. Onlar, bizim kardeşlerimizdir. Ve bir gün bu acının dinmesi için harekete geçmezsek, insanlığımızı da kaybedeceğiz.
Sonuç: Gazze’ye Borcumuz.
Gazze, yalnızca bir şehir değildir. O, tüm dünyaya insanlığın sınırlarını sorgulatan bir aynadır. Bu aynaya baktığımızda, kendi çaresizliğimizi ve sessizliğimizi görürüz. Ancak Gazze’nin insanları hâlâ direniyor, hâlâ yaşıyor.
Bir gün Gazze’nin sokaklarında yeniden çocuk sesleri ve kuş cıvıltıları duyulacak mı? Bir gün anneler evlatlarını korkusuzca kucaklayabilecek mi? O günü görmek için mücadele etmek, insanlık olarak bizim görevimizdir.
“Ey Gazze, yüreğimiz seninle. Acın bizim acımızdır. Ve bir gün, elbet bir gün adalet seninle buluşacak.”