EY ZULMÜN LEŞ VE LEŞKERLERİ, ZULMÜNÜZDE BOĞULUN!
EY ZULMÜN LEŞ VE LEŞKERLERİ, ZULMÜNÜZDE BOĞULUN!
Zulüm, insanlığın vicdanına saplanmış bir hançerdir. Zulmü yapanlar, yani zulmün “leş” ve “leşkerleri”, yalnızca mazlumlara değil, tüm insanlığa karşı suç işlerler. Bu insanlar, güç ve iktidar uğruna adaleti çiğner, insan haklarını yok sayar ve masumların acı çekmesine neden olurlar. Ancak unutulmamalıdır ki, zulümle yükselenlerin sonu daima karanlık bir çukura düşmektir.
Zulmün Yüzleri
Zulmün bir yüzü, savaş meydanlarında masum kanı döken zalim liderlerdir. Bir diğer yüzü, ekonomik çıkarlar için toplumları açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden sistemlerdir. Ancak zulüm sadece bu kadar değildir; aile içi şiddetten sosyal ayrımcılığa, çevre tahribatından ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına kadar her yerde karşımıza çıkar.
Zulmün leş ve leşkerleri, kendilerini meşru göstermek için farklı maskeler takarlar. Bazen bir ideoloji, bazen bir çıkar, bazen de dini veya milli söylemlerle zulmü haklı göstermeye çalışırlar. Ancak ne maskeleri ne de bahaneleri, yaptıkları adaletsizlikleri örtbas edebilir.
Zulüm Edenler Nasıl Boğulacak?
Zulmedenler, kendi zulümlerinde boğulmaya mahkûmdur. Tarih, bunun sayısız örneğiyle doludur. Firavunlar, zalim hükümdarlar, diktatörler ve sömürü düzenlerini kuranlar, bir süre için başarılı gibi görünseler de, sonunda zulümleri onları yok etmiştir. Zulüm, sürdürülemez bir yalandır; çünkü adalet er ya da geç yerini bulur.
Bu boğulma, yalnızca fiziki bir yıkım değildir. Zulmedenler, vicdanlarının sessiz çığlıklarıyla da boğulurlar. Her ne kadar kendilerini haklı görseler de, zulümlerinin sonuçları karşısında kalpleri taşlaşmış olsa da, tarihin terazisi onların aleyhine döner.
Mazlumların Direnişi
Mazlumlar, tarih boyunca zalimlere karşı direnmiştir. Direniş, yalnızca fiziksel mücadeleyle değil; aynı zamanda ahlaki bir duruşla, sabırla ve hak arayışıyla gerçekleşir. Zulmün leşkerleri, ne kadar güçlü görünürse görünsün, mazlumların kararlılığı karşısında er ya da geç yenik düşer.
Bugün de dünyanın her yerinde mazlumlar, haklarını savunmak ve zulme karşı durmak için mücadele etmektedir. Bu mücadele, insanlığın onurunu ve vicdanını ayakta tutan en önemli güçtür.
Ey Zulmün Leş ve Leşkerleri!
Sizler, masumların üzerine basarak yükseldiğinizi zannediyorsunuz. Ancak unutmayın ki, zulümle yükselen, adaletle yıkılır. Mazlumların ahı, sizin sonunuzun habercisidir. Siz kendi çıkarlarınız için insanlık onurunu hiçe sayarken, aslında kendi sonunuzu hazırlıyorsunuz.
Adaletin ışığı er ya da geç doğacaktır. Mazlumların duası ve direnişi, zalimlerin karanlığını delip geçecektir. O gün geldiğinde, zulmünüzde boğulacak ve tarihin tozlu sayfalarında unutulmaya mahkûm olacaksınız.
Sonuç
Zulmün leş ve leşkerlerine bu dünyada yer yoktur. İnsanlık, adalet, merhamet ve barış temelinde bir araya geldiğinde, zulmün hükmü sona erecektir. Bu yüzden, zulme sessiz kalmamalı, mazlumların yanında yer almalı ve adalet için mücadele etmeliyiz. Çünkü zulmün karanlığında boğulanlar, sonunda yalnızca zalimlerin kendisi olacaktır.
Adalet, insanlığın en büyük umududur. Ve unutulmamalıdır ki, zulümle abat olan, zulümle helak olur.