Batılıların Kuranı kerimde anlamayıp kavrayamadıkları, tenkid ve inkâr ettikleri hususlar nelerdir?

Batılıların Kuranı kerimde anlamayıp kavrayamadıkları, tenkid ve inkâr ettikleri hususlar nelerdir?[1]

Kur’an-ı Kerim, Batılı düşünürler ve oryantalistler tarafından derinlemesine incelenmiş, bazıları tarafından hayranlıkla karşılanmış, bazıları ise eleştirilmiştir. Kur’an’ın içeriği, dili, mesajları ve tarihsel bağlamı konusunda Batı dünyasında bazı eleştiriler ve anlaşılmayan yönler ortaya çıkmıştır. Batılıların Kur’an hakkında kavrayamadıkları, eleştirdikleri ve inkâr ettikleri bazı temel hususlar şunlardır:

1. Vahiy Kavramı

Birçok Batılı düşünür ve araştırmacı, Kur’an’ın vahiy olduğuna dair inancı kavramakta zorlanmıştır. Peygamber Efendimiz’in (sav) doğrudan Allah’tan vahiy aldığı inancı, özellikle materyalist ve seküler düşünceye sahip Batılılar için kabul edilmesi zor bir iddiadır. Onlar, Kur’an’ı genellikle tarihi bir metin veya Hz. Muhammed’in (sav) kendi zamanındaki koşullara göre yazdığı bir kitap olarak değerlendirirler. Bu yüzden vahyin ilahi bir kaynaktan geldiği düşüncesine eleştiriler getirilmiştir.

2. Tarihi ve Bilimsel Eleştiriler

Batılı oryantalistler ve eleştirmenler, bazı ayetlerde geçen tarihsel olayları ve anlatıları kendi tarihsel verileriyle karşılaştırdıklarında uyumsuzluklar gördüklerini ileri sürmüşlerdir. Örneğin, Nuh Tufanı, Musa ve Firavun hikayeleri gibi kıssalar, Batılı tarihsel ve arkeolojik bulgularla örtüşmediği gerekçesiyle eleştirilmiştir. Ayrıca bazı Batılılar, Kur’an’daki bilimsel gerçeklerin çağdaş bilimle uyuşmadığını veya o dönemin bilgisine dayandığını savunmuşlardır. Ancak bu konularda Müslüman alimler ve modern bilim insanları tarafından detaylı yanıtlar verilmiştir.

3. Çok Eşlilik ve Kadın Hakları

Batılıların en çok eleştirdiği konulardan biri, Kur’an’ın çok eşliliğe (poligami) izin vermesidir. Kur’an, şartlar altında erkeğin dörde kadar kadınla evlenmesine izin verir (Nisa Suresi, 3. ayet), ancak bu uygulama Batı’da sık sık kadın haklarına aykırı ve eşitliğe zarar verici olarak yorumlanmıştır. Ayrıca Kur’an’ın kadınlara yönelik hükümleri, Batı’nın modern feminist değerleriyle karşılaştırıldığında eleştirilmiştir. Kadınların şahitliği, miras hakkı ve toplumsal rolleri gibi konularda bazı Batılılar, İslam’ı eleştirmiştir. Ancak İslam alimleri, bu hükümleri İslam’ın genel çerçevesi ve o dönemin sosyokültürel şartları içinde anlamaya çalışmanın önemini vurgulamaktadır.

4. Cihad ve Şiddet Meselesi

Kur’an’da geçen cihad kavramı ve bazı savaşla ilgili ayetler, Batılılar tarafından sıkça yanlış anlaşılmış veya eleştirilmiştir. Özellikle Batı’da cihad, genellikle yalnızca “kutsal savaş” anlamında algılanmış ve İslam’ın şiddeti teşvik ettiği şeklinde yorumlanmıştır. Ancak Kur’an’daki cihad kavramı, sadece savaşla değil, nefisle mücadele ve adaleti sağlama çabasıyla da ilgilidir. Müslüman alimler, cihadın savunma amacıyla ve adaletin tesis edilmesi için gerekli olduğu durumları vurgulamaktadırlar.

5. Mucizeler ve Doğaüstü Olaylar

Batılı rasyonalist ve bilimsel düşünceye sahip kişiler, Kur’an’da geçen mucizevi olayları anlamakta güçlük çekmişlerdir. Hz. Musa’nın asasıyla denizi yarıp İsrailoğullarını kurtarması, Hz. İsa’nın mucizeleri, Nuh’un gemisi gibi olaylar, Batılı düşünürler tarafından sembolik ya da mitolojik olarak değerlendirilmiş ve doğrudan birer tarihi gerçek olarak kabul edilmemiştir.

6. Tevhid (Allah’ın Birliği) ve Hristiyanlık İle Farklılıklar

Kur’an’ın tevhid inancı, yani Allah’ın birliği vurgusu, Hristiyan teolojisindeki teslis (üçleme) inancı ile çelişmektedir. Kur’an, Allah’ın tek olduğunu ve hiçbir ortak veya oğul edinmediğini açıkça belirtir (İhlas Suresi). Bu durum, Hristiyanlık inancı açısından problematik olarak görülmüş ve Hristiyan teologlar tarafından eleştirilmiştir. Özellikle Hz. İsa’nın ilahi bir varlık değil, sadece bir peygamber olduğunun vurgulanması, Hristiyan dünyasında önemli bir tartışma konusu olmuştur.

7. Cezalar ve Hukuki Hükümler

Kur’an’da yer alan cezalar, özellikle hırsızlık için el kesme, zina suçuna karşı ceza ve kısas hükümleri, modern Batı hukuk sistemi ve insan hakları anlayışıyla çelişir. Bu tür cezaların sert ve barbarca olduğunu düşünen Batılılar, İslam hukuku olan şeriatla ilgili olumsuz görüşlere sahiptir. Ancak Müslümanlar, bu cezaların belirli sosyal ve ahlaki düzenin korunması için konulduğunu ve adaleti sağlamak için gerekli olduğunu savunur.

8. Kur’an’ın Dili ve Üslubu

Kur’an’ın dilsel yapısı, bazı Batılı akademisyenler tarafından anlaması zor olarak nitelendirilmiştir. Özellikle Arapça’nın inceliklerine hakim olmayanlar için, Kur’an’daki ayetlerin bazılarının tekrar içerdiği veya birbirleriyle çelişiyor gibi göründüğü iddia edilmiştir. Kur’an’ın anlaşılması için derin bir dil bilgisine ve tefsir çalışmalarına ihtiyaç duyulduğunu anlamakta zorlanmışlardır.

9. Son Peygamber İnancı

Kur’an’ın Hz. Muhammed’i (sav) son peygamber olarak ilan etmesi, Batılıların özellikle Yahudi ve Hristiyan kökenli olanlarının eleştirdiği bir konudur. Yahudiler, peygamberlik geleneğinin İsrailoğulları’ndan geleceğine inanırken, Hristiyanlar da Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğunu savunurlar. Bu nedenle, Hz. Muhammed’in peygamberlik iddiası ve Kur’an’ın peygamberliği sonlandırdığı inancı Batı’da çoğu zaman kabul görmemiştir.

Bu eleştiriler, Batı’daki farklı dünya görüşlerinden, inanç sistemlerinden ve kültürel yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. Ancak Kur’an’a yönelik bu tür eleştiriler, Müslüman alimler ve düşünürler tarafından tarih boyunca kapsamlı bir şekilde yanıtlanmış ve bu eleştirilerin birçoğunun yanlış anlamalardan veya önyargılardan kaynaklandığı ortaya konulmuştur.

@@@@@@@

Müsteşriklerden Kuranı kerimi tefsir eden varmı? Bu durum nasıl karşılanmıştır ve ne gibi tenkidde bulunulmuştur?

Evet, bazı müsteşrikler (oryantalistler) Kur’an-ı Kerim’i tefsir etmiş veya Kur’an hakkında kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Ancak bu çalışmalar genellikle Müslümanlar tarafından önyargılı, taraflı ve yanlış anlamalara dayalı olarak eleştirilmiştir. Müsteşriklerin Kur’an’a yaklaşımları, İslam’a ve Kur’an’a karşı olan Batılı perspektiflerden etkilenmiş, bu da onların yaptığı tefsir çalışmalarında önemli eleştirilere neden olmuştur. İşte müsteşriklerden bazıları ve bu çalışmalara yönelik tepkiler:

1. Richard Bell

Çalışmaları: Richard Bell, Kur’an’ın yapısı ve ayetlerin dizilişi üzerine çalışmış ve “The Qur’an: Translated with a Critical Rearrangement of the Surahs” (Kur’an: Surelerin Eleştirel Yeniden Düzenlenmesiyle Birlikte Tercüme Edilmiş) adlı eserini yazmıştır. Bell, Kur’an’ın zamanla Hz. Muhammed (sav) tarafından revize edildiğini öne sürmüş, bazı ayetlerin daha sonra eklendiğini iddia etmiştir.

Eleştiriler: Bell’in Kur’an’ın Peygamber tarafından değiştirildiği iddiası, İslam’ın temel inançlarına aykırı olarak görülmüş ve vahyin ilahi, değişmez yapısına karşı bir saldırı olarak algılanmıştır. Müslüman alimler, bu tür iddiaların tarihi ve teolojik açıdan yanlış olduğunu belirtmiş, Bell’in Kur’an’ın iç bütünlüğünü ve tarihi sürecini anlamadığı konusunda eleştirilerde bulunmuşlardır.

2. Theodor Nöldeke

Çalışmaları: Nöldeke, Kur’an’ın tarihsel bağlamını ve dilini ele alarak “Geschichte des Qorans” (Kur’an’ın Tarihi) adlı önemli bir eser yazmıştır. Kur’an’ın derlenme süreci, ayetlerin sıralanışı ve tarihsel arka planı üzerine yoğunlaşmıştır. O, Kur’an’ın bir tarihsel süreçte şekillendiğini savunarak, Hz. Muhammed’in vahiy aldığı dönemlerin etkisi altında şekillendiğini öne sürmüştür.

Eleştiriler: Nöldeke’nin yaklaşımı, Kur’an’ı salt tarihsel ve edebi bir metin olarak ele alması nedeniyle büyük eleştiriler almıştır. Müslüman alimler, onun vahyin ilahi kaynağını göz ardı ettiğini ve Kur’an’ın ruhani boyutunu anlayamadığını savunmuşlardır. Nöldeke’nin Kur’an’ı tarihsel bir süreç içinde değerlendirmesi, Müslümanlar tarafından Kur’an’ın kutsallığına yönelik bir saldırı olarak görülmüştür.

3. Ignaz Goldziher

Çalışmaları: Goldziher, İslam tarihi ve özellikle hadis bilimi üzerine derinlemesine çalışmalar yapmıştır. Kur’an’ın yanı sıra İslam’ın erken dönemine dair eleştirel bir yaklaşımla çalışmış ve hadislerin tarihsel geçerliliğini sorgulamıştır. Goldziher, Kur’an’ın zaman içinde toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendiğini öne süren bir yaklaşım benimsemiştir.

Eleştiriler: Müslüman alimler, Goldziher’in çalışmalarını, İslam’ın kutsal metinlerine karşı şüpheci ve eleştirel bir yaklaşım olarak değerlendirmiştir. Kur’an’ın değişmezliği ve peygamberlik misyonu üzerindeki vurgusunu göz ardı ettiği için, onun çalışmaları geniş çapta eleştirilmiştir.

4. Regis Blachère

Çalışmaları: Blachère, Kur’an’ın Fransızca çevirisini yapmış ve Kur’an üzerine detaylı filolojik çalışmalar yürütmüştür. O, Kur’an’ın üslubunu incelemiş, ancak bazı ayetlerin sembolik veya mitolojik öğeler içerdiğini iddia etmiştir. Batılı bilimsel analiz yöntemleriyle Kur’an’ı çözümlemeye çalışmıştır.

Eleştiriler: Blachère’in yaklaşımı, Müslümanlar tarafından Kur’an’ın ilahi mesajını küçümsemek ve onu sadece bir edebi metin gibi görmek olarak eleştirilmiştir. Blachère’in çalışmaları, özellikle Kur’an’daki bazı mucizevi anlatılara getirdiği sembolik yorumlar nedeniyle eleştirilmiştir.

5. Henri Lammens

Çalışmaları: Lammens, özellikle İslam’ın erken tarihi ve Hz. Muhammed’in (sav) hayatı üzerine çalışmalar yapmış, Kur’an ayetlerini tarihsel olaylarla ilişkilendirerek yorumlamıştır. O, Peygamber’in hayatını ele alırken İslam kaynaklarından ziyade Batılı eleştirel metotları kullanmış ve İslam’ın erken dönemlerine dair şüpheci bir yaklaşım sergilemiştir.

Eleştiriler: Lammens’in Kur’an’a ve İslam’ın tarihine dair şüpheci yaklaşımı, Müslümanlar tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmiştir. Onun çalışmaları, Hz. Muhammed’i ve Kur’an’ı eleştirirken önyargılı ve yanlı olarak görülmüştür.

6. Tepkiler ve Tenkidler

Önyargılı Yaklaşımlar: Müsteşriklerin büyük bir kısmı, Kur’an’ı genellikle Batılı, Hristiyan veya seküler perspektiflerden ele almışlardır. Bu durum, İslam’ın kendi iç dinamiklerinden ve inançlarından kopuk yorumlara yol açmıştır. Müslüman alimler, bu çalışmaları genellikle İslam’ı anlamaya yönelik değil, onu eleştirme ve zayıflatma amacı güden çalışmalar olarak görmüştür.

İlahi Mesajın İhmal Edilmesi: Müsteşriklerin tefsir çalışmalarında, Kur’an’ın ilahi bir vahiy olduğu inancı genellikle göz ardı edilmiştir. Bu, Kur’an’ın salt tarihsel bir metin olarak değerlendirilmesine ve vahyin ilahi yönünün inkâr edilmesine yol açmıştır. Müslümanlar, Kur’an’ın ilahi bir kaynak olduğunu ve onu anlamanın sadece dilsel veya tarihsel analizlerle değil, aynı zamanda manevi bir derinlikle mümkün olduğunu savunmuşlardır.

Kültürel ve Tarihsel Anlayış Eksikliği: Müsteşriklerin, Kur’an’ı yorumlarken İslam’ın tarihsel ve kültürel bağlamını tam anlamadığı, bu yüzden bazı ayetleri yanlış yorumladıkları eleştirisi yapılmıştır. Müslüman alimler, İslam’ın bütünsel bir din olduğunu ve Kur’an’ın anlaşılmasının sadece tarihsel bağlamla sınırlı olamayacağını belirtmişlerdir.

Sonuç olarak:

Müsteşriklerin Kur’an’ı tefsir etme girişimleri, genellikle Batılı bakış açılarından kaynaklanan önyargılar, eksik bilgiler ve yanlış anlamalar nedeniyle eleştirilmiştir. Müslümanlar, Kur’an’ın kutsallığı ve ilahi kaynağının göz ardı edilmesinin büyük bir hata olduğunu savunmuşlardır. Bu yüzden, müsteşriklerin Kur’an’a yönelik çalışmalarına genellikle eleştirel ve temkinli yaklaşılmış, Müslüman alimler, bu çalışmaların İslam’ın özünü tam olarak yansıtmadığını ileri sürmüşlerdir.

@@@@@@

 

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=LmV8ISxVimg

Loading

No ResponsesEkim 25th, 2024