İslam ülkelerinde nerede ve ne kadar Şii nüfus bulunmaktadır?

İslam ülkelerinde nerede ve ne kadar Şii nüfus bulunmaktadır?


İslam dünyasında Şii Müslümanlar, genel İslam nüfusunun yaklaşık %10-15’ini oluştururlar. Şiilik, özellikle 12 İmam Şiiliği (İmamiye), Zeydilik ve İsmaililik mezheplerine bölünmüştür. En büyük Şii nüfus, İran’da bulunmaktadır, ancak diğer İslam ülkelerinde de önemli Şii toplulukları mevcuttur. İşte İslam ülkelerindeki başlıca Şii nüfusun dağılımı:

1. İran

Nüfusun %90-95’i Şii (yaklaşık 85 milyon). İran, Şii İslam’ın merkezi olarak kabul edilir ve 1979’dan beri bir Şii İslam Cumhuriyeti’dir.

2. Irak

Nüfusun %60-65’i Şii (yaklaşık 25 milyon). Şiiler, özellikle güney bölgelerinde yoğunlaşmışlardır ve ülkede siyasi olarak da etkilidirler.

3. Azerbaycan

Nüfusun %65-75’i Şii (yaklaşık 7 milyon). Azerbaycan, İran ile kültürel ve dini bağları güçlü olan bir Şii nüfusa sahiptir.

4. Bahreyn

Nüfusun %60-70’i Şii (yaklaşık 1.5 milyon). Ancak Bahreyn’de Şii nüfus, ülkenin yönetici Sünni azınlığı tarafından yönetilmektedir ve siyasi gerilimler yaşanmaktadır.

5. Lübnan

Nüfusun %30-35’i Şii (yaklaşık 1.5 milyon). Hizbullah’ın önemli bir siyasi ve askeri güç olduğu Lübnan’da Şiiler, özellikle güney bölgelerde yoğunlaşmıştır.

6. Yemen

Nüfusun %45’i Şii (yaklaşık 14 milyon). Şii nüfusun çoğu Zeydi mezhebine mensuptur. Husi hareketi, bu Şii topluluğun önemli bir siyasi ve askeri aktörü durumundadır.

7. Suriye

Nüfusun %15-20’si Şii (yaklaşık 3-4 milyon). Bu nüfusun büyük çoğunluğu, Nusayri (Alevi) mezhebindendir. Devlet başkanı Beşşar Esad’ın da mensup olduğu bu topluluk, ülkede önemli bir siyasi güçtür.

8. Suudi Arabistan

Nüfusun %10-15’i Şii (yaklaşık 2-3 milyon). Şiiler, özellikle Doğu vilayetlerinde, petrol zengini bölgelerde yaşamaktadırlar ve siyasi olarak marjinalleşmiş durumdadırlar.

9. Pakistan

Nüfusun %15-20’si Şii (yaklaşık 30 milyon). Pakistan’daki Şii nüfus, ağırlıklı olarak İmamiye mezhebine mensuptur. Zaman zaman Sünni-Şii gerilimleri yaşanmaktadır.

10. Afganistan

Nüfusun %10-15’i Şii (yaklaşık 4-5 milyon). Şiiler, özellikle Hazara etnik grubundan olup ülkenin orta kesimlerinde yoğunlaşmıştır.

11. Türkiye

Nüfusun %10-15’i Alevi (yaklaşık 10-15 milyon). Türkiye’deki Aleviler, Şii İslam’ın bir yorumu olan Caferilik mezhebine bağlıdır. Ancak Sünni ve Şii terminolojisinden farklı bir inanç yapıları vardır.

12. Kuveyt

Nüfusun %20-25’i Şii (yaklaşık 1 milyon). Şii topluluk, Kuveyt’te önemli bir etnik grup oluşturur, ancak ülkede Sünni çoğunluk yönetimdedir.

13. Hindistan

Nüfusun %10-15’i Şii (yaklaşık 25-30 milyon). Hindistan’daki Şiiler, özellikle kuzey bölgelerde, Uttar Pradesh gibi eyaletlerde yoğunlaşmışlardır.

14. Afganistan

Nüfusun %10-15’i Şii (yaklaşık 4-5 milyon). Bu nüfusun büyük kısmı Hazara etnik grubuna aittir ve ülkenin merkezinde yaşarlar.

15. Umman

Nüfusun %5-10’u Şii. Umman’da da bir Şii azınlık bulunmasına karşın, ülkedeki en yaygın mezhep İbadiyye’dir.

16. Katar

Nüfusun %10-15’i Şii. Katar’da da önemli bir Şii nüfusu bulunmaktadır, ancak ülkede Sünni yönetim hakimdir.

Genel Durum:

Şii Müslümanlar, İran dışında genellikle azınlık durumundadırlar ve birçok ülkede siyasi olarak marjinalize edilmiş veya baskı altındadırlar. Ancak, Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerde, Şiiler önemli siyasi ve askeri güçlere sahiptir.

@@@@@

İsrail 1948 yılından bu yana ne gibi bir büyüme ve kimlere karşı kontrolü hakimiyeti kurmuştur?

İsrail, 1948 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinden bu yana önemli bir büyüme ve bölgesel kontrol süreci yaşamıştır. Bu süreç, özellikle askeri, siyasi ve ekonomik alanlarda gelişmiş, bölgedeki farklı Filistinli gruplar ve Arap ülkeleriyle uzun süren çatışmalara sahne olmuştur. Aşağıda, İsrail’in 1948’den bu yana geçirdiği büyüme ve hakimiyet kurduğu süreçler özetlenmiştir:

1. 1948 Arap-İsrail Savaşı (Bağımsızlık Savaşı)

Bağımsızlık İlanı ve İlk Savaş: İsrail, 14 Mayıs 1948’de bağımsızlığını ilan etti. Bu kararın hemen ardından Arap ülkeleri (Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak) İsrail’e karşı saldırı başlattı. 1948-1949 Arap-İsrail Savaşı’nda İsrail, önemli bir zafer kazandı ve kendisine BM tarafından tanınan toprakların ötesinde yeni topraklar elde etti.

Filistinlilerin Yerinden Edilmesi: Bu savaş sırasında yaklaşık 700.000 Filistinli mülteci durumuna düştü. İsrail, savaşı kazandıktan sonra Filistin topraklarının büyük bir kısmını kontrol etmeye başladı.

2. 1956 Süveyş Krizi

Süveyş Kanalı Krizi: 1956 yılında Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi üzerine, İsrail, Fransa ve İngiltere ile işbirliği yaparak Mısır’a saldırdı. İsrail bu savaşta Sina Yarımadası’nı geçici olarak işgal etti ancak uluslararası baskılar sonucu geri çekildi.

3. 1967 Altı Gün Savaşı

Toprak Kazanımları: İsrail, Mısır, Ürdün ve Suriye’ye karşı yaptığı Altı Gün Savaşı’nda büyük bir zafer kazandı. Bu savaşta, Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Batı Şeria (Doğu Kudüs dahil) ve Golan Tepeleri gibi geniş toprakları ele geçirdi. Bu kazanımlar, İsrail’in bölgedeki hakimiyetini artırdı ve stratejik üstünlük sağladı.

Doğu Kudüs’ün İlhakı: İsrail, Doğu Kudüs’ü ele geçirerek Kudüs’ü başkent ilan etti, ancak bu ilhak uluslararası toplum tarafından tanınmadı.

4. 1973 Yom Kippur Savaşı

Saldırılar ve Savunma: Mısır ve Suriye, İsrail’e karşı koordineli bir saldırı başlattı. Savaşın başında Arap güçleri bazı başarılar elde etti, ancak İsrail sonrasında savaşta dengeyi sağladı ve pozisyonunu korudu. Bu savaş, İsrail’in savunma gücünü pekiştirdi.

Mısır ile Barış: Bu savaşın ardından, 1979 yılında İsrail ve Mısır arasında Camp David Anlaşması yapıldı. Bu anlaşma ile Mısır, İsrail’i tanıyan ilk Arap ülkesi oldu ve İsrail, Sina Yarımadası’nı Mısır’a geri verdi.

5. 1982 Lübnan Savaşı

Lübnan’a Müdahale: İsrail, Güney Lübnan’da etkin olan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) güçlerine karşı bir savaş başlattı. 1982’de Beyrut’a kadar ilerledi. İsrail, bu operasyonla Lübnan’daki FKÖ etkisini kırdı, ancak Hizbullah’ın güçlenmesine neden oldu.

Güney Lübnan İşgali: İsrail, Güney Lübnan’da 2000 yılına kadar sürecek bir işgal gücü bulundurdu. Bu işgal, Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışmaların yoğunlaşmasına yol açtı.

6. 1987-1993 Birinci İntifada

Filistin Ayaklanması: 1987 yılında başlayan Birinci İntifada, Filistinlilerin İsrail işgaline karşı başlattığı geniş çaplı bir halk ayaklanmasıydı. Bu dönemde, İsrail, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerle yoğun çatışmalar yaşadı.

1993 Oslo Anlaşmaları: İntifada’nın sonunda, İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasında barış süreci başladı ve 1993’te Oslo Anlaşmaları imzalandı. Bu anlaşmalarla İsrail, Filistin Özerk Yönetimi’nin kurulmasını kabul etti, ancak nihai bir barış sağlanamadı.

7. 2000-2005 İkinci İntifada

İkinci İntifada: 2000 yılında Filistinlilerin yeniden ayaklanmasıyla İkinci İntifada başladı. Bu dönemde, İsrail ve Filistinliler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. İsrail, Filistinlilere karşı askeri operasyonlar düzenledi ve Batı Şeria’da güvenlik duvarı inşa etmeye başladı.

Ariel Şaron’un Gazze’den Çekilmesi: 2005 yılında İsrail, tek taraflı olarak Gazze Şeridi’nden çekildi ve bölgedeki yerleşimlerini tahliye etti. Ancak Gazze üzerindeki abluka ve denetim devam etti.

8. Günümüzde İsrail’in Kontrolü ve Hakimiyeti

Batı Şeria: İsrail, Batı Şeria’da 1967’den bu yana kontrolü elinde bulunduruyor ve burada geniş çaplı Yahudi yerleşimleri inşa etti. Batı Şeria’nın büyük bir kısmı halen İsrail’in fiili denetimi altında. Filistinliler bu bölgede sınırlı özerkliğe sahip.

Doğu Kudüs: İsrail, Doğu Kudüs’ü 1967’de ilhak etti ve burayı başkenti ilan etti. Ancak bu ilhak uluslararası toplum tarafından tanınmamaktadır. İsrail, Kudüs’ün tamamı üzerinde tam egemenlik kurduğunu savunmaktadır.

Golan Tepeleri: İsrail, 1981’de Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni ilhak etti. Bu ilhak da uluslararası toplum tarafından tanınmamaktadır. İsrail, Golan Tepeleri’ni stratejik bir bölge olarak görmektedir.

Gazze Şeridi: 2005’te İsrail’in çekilmesine rağmen, Gazze üzerindeki abluka ve kontrol devam ediyor. Gazze’de 2007’de Hamas’ın kontrolü ele geçirmesiyle İsrail, bölgeyi abluka altına aldı ve burada sık sık İsrail-Hamas çatışmaları yaşanmaktadır.

9. İsrail’in Bölgesel Güç Olarak Büyümesi

Askeri Güç: İsrail, güçlü ve modern bir orduya sahiptir. ABD ile yakın askeri işbirliği, İsrail’in bölgedeki askeri üstünlüğünü pekiştirmiştir.

Ekonomik Büyüme: İsrail, özellikle teknoloji ve savunma sanayii alanında hızlı bir ekonomik büyüme yaşamıştır. “Startup Nation” olarak adlandırılan İsrail, inovasyon ve yüksek teknolojiye dayalı bir ekonomi geliştirmiştir.

Diplomatik Gelişmeler: 2020’de imzalanan İbrahim Anlaşmaları ile İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirdi. Bu, İsrail’in bölgedeki diplomatik gücünü artıran önemli bir gelişmedir.

Sonuç:

İsrail, 1948’den bu yana bölgesel bir güç haline gelmiş ve askeri zaferler ve siyasi anlaşmalar aracılığıyla kontrol alanını genişletmiştir. Özellikle Filistin toprakları üzerinde hakimiyet kurmuş ve Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri gibi bölgelerde kontrolünü sağlamlaştırmıştır. Ancak, İsrail’in Filistinlilerle olan çatışmaları, bölgede süregelen bir istikrarsızlık kaynağı olmaya devam etmektedir.

@@@@@@@

Loading

No ResponsesEkim 13th, 2024