VAHDETTEN KESRETE

VAHDETTEN KESRETE

Hayat marifet ve marifetullah ile başladı.Tıpkı dünyaya bir olarak gelen insanın, zamanla bir kesret ve çoğunluğu oluşturması gibi.Çıplak olarak gelen insan, hayatına bir çok şeyi giydirdikten sonra, yine çıplaklığın yanında bir kefenle gidiyor, ayıp olmasın diye.İnsan oğlu bir ömür yığar, biriktirir, kamyonlar almaz.Hayatın belli dönemleri hep almakla geçer.Bunun adı da ihtiyaçtır.Ancak zamanda yaşlandıkça, taşındıkça, ihtiyaç hissetmedikçe topladıklarını dağıtmaya başlar.Bu kesret yani toplayıp biriktirmek aslında insanı boğmakta ve yormaktadır.Zamanla yaşlanıp dinlenme ihtiyacı duyunca bu fazlalıkları terk eder ve o arzu kendisinde gelişmeye başlar.Bir ömür vahdeti terk edip kesrette oyalanıp durur.Ömür biriktirmeyle geçmektedir.                                                       KESRETTEN VAHDETE[1]


Artık hayatın kendisini yorduğu bu insan, her şeyden tecrit edip, tecerrüt ve mücerret yaşamaya, kendi ifadesiyle kafa dinlemeye yönelir.Aldığı eşyalarla değil, kendisiyle baş başa kalmaya başlar.Vahdete yönelir.Kesretten uzaklaşır.Aslında aslına döner.Aslında bulur kendini.Oysa bir ömür aslını faslında ve fasılalarda aramıştı.İnsan silkelendikçe ve üzerindeki tozlarla beraber, fazlalıkları da atacaktır.Sade ve sadelik ruhun yapısına daha uygun ve uyumludur.Zira kesretin bir de sorgusu var.Vahdet ise tek bir kalemde neticeye ulaşır.Dünyada yükünü kamyona yükleyen insan, ahiret yolunda neye yükleyecektir?Belki kendi yüklenecektir.Günah yüküyle birlikte.

**********

İnsanlar mutluluğu vahdetten kesrete gitmekte ve vahdetten uzaklaşmada aradılar.

Tıpkı mutsuz olduğunu söyleyen krala, mutlu birisinin gömleğini giymesi halinde mutlu olacağını bir bilgenin söylemesi üzerine…

Kral adamlarını tüm şehre salarak mutlu kişiyi bulup, onun gömleğini getirmelerini söyler.

Memleketin her tarafını dolaşır ve sonunda bir çıkmaz sokağa girerler.

Evin birinde yüksek sesle dua eden birisinin;

Allahım, ben çok mutluyum, şükürler olsun sana, sesini duyarak hızla içeriye girerler.

Ancak mutlu olup yalvarmakta olan adamın gömleği yok, göbekten yukarısı çıplaktır.

Demek mutluluk gömlek ve mal zenginliğinde değilmiş.
Ancak bulunamayan bu mutluluk tekrar kesretten dönüp vahdete müteveccih olmakla elde edildi.
İşte vahiyler nazarları hep kesretten vahdete çevirmek için geldi.
-Kendisi mutsuz ancak hizmetçisinin neden mutlu olduğunu vezirine soran padişah ondan şu cevabı alır;
Efendim, o hizmetçinin kapısının önüne, üzerine bu kesede 100 altın var yazısını yazıp, keseye de 99 altın koyup bırakın.
O zaman onu görün.

Ve burum yapılır.

Kapısının önünde keseyi ve üzerindeki yazıyı okuyan hizmetçi eşiyle birlikte altınları sayarlar.

Altınlar 99 çıkar. Bir tane eksiktir. Yanlış mı saydık diye birçok defa sayar aynı çıkınca, her halde yolda düşmüştür, haydi aramaya çıkalım, deyip sabaha kadar ararlar.

Nafile, bir şey çıkmaz ve de uykuda kaçmış, uykusuz kalmışlardır.

O bitkin halde hizmetçi saraya gelir.

Onun bu bitkin halini gören padişah mesajı almıştır.
-İnsanın uykularını kaçıran zenginliğin olmaması değil, malın bulunmasıdır.
O halde, “Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et.”
“Demek, imân tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktizâ eder. Fakat, yanlış anlama! Tevekkül, esbâbı bütün bütün reddetmek değildir. Belki, esbâbı dest-i kudretin perdesi bilip riâyet ederek; esbâba teşebbüs ise, bir nevi duâ-i fiilî telâkkî ederek; müsebbebâtı yalnız Cenâb-ı Haktan istemek ve neticeleri Ondan bilmek ve Ona minnettar olmaktan ibârettir.”

MEHMET ÖZÇELİK

29-08-2023

[1] https://tesbitler.com/2015/01/03/kesretten-vahdete/

Loading

No ResponsesAğustos 29th, 2023