İKRAMI İLAHİ

İKRAMI İLAHİ

 

Her şey kader ile takdir edilmiştir.
6 Şubat 2023 depremlerini bir çok yazımda ele almış,[1]
Ve de önceki Van Depreminin düşündürdüklerini dile getirmiştim.[2]

İnanınız yıllar geçtikçe, insanlar kendilerine geldikçe, depremde yaşadıkları Allah’ın himayesini ve ikramını dile getirecek, hayretimizi mucib olayları anlatacaklardır.
Nitekim bir kısmını anlatmıştım.

Bu şahitlerden biride Malatyalı Halil Demir hocamdır.
Gelin onun ifadesinden o deprem anını dinleyelim.
Depremin şiddeti üzerine evde bulunan hanım ve ben kapının pervazlarına sıkı sıkıya tutunduk.
Depremin şiddeti bizi bir sağa bir sola iyice salladı. Zor tutunduk.
Arkasından alttan alıp yukarıya kaldırarak, bir güreşçinin rakibini yere çalması gibi, bizi yere savurdu.
O arada dolabın ağır olan takma kapağı on santim yanımıza düştü.
Eğer üzerimize düşseydi kurtulma imkanımız olmayacaktı.
Allah’ın bu himayesini görerek, evde büyük hasarla birlikte, çok şükür can kaybı yaşamadık.
Ancak beni en çok düşündüren ikramı ilahi ise şu olaydı;
2 yıl önce emekli olmuş, bu emekli parasıyla bir evimiz olmasını arzu etmiştik.
Paraya ihtiyacı olan bir müteahhit 550 bin TL. olan evi 480 TL.ye veriyordu.
Ev güzeldi de. Almayı çok arzu ediyordum.
Tüm işlemleri yaptık.
Sadece parayı teslim etmeye geldi sıra.
Hanımların adetidir ya, Allah eksikliklerini vermesin, hanım evin şurası şöyle, burası böyle diyerek önemsiz denilecek kusurlarını söylemesi üzerine evi almaktan vaz geçtik.
Hanıma çok kızmış ve de çok üzülmüştüm.
Güzelim ve uygun fiyatlı evi kaçırdık, demiştim.
Ancak ayette buyurulduğu üzere;
“Nice hoşunuza gitmeyen şeyler var ki; o sizin için daha hayırlıdır. Bazen de bir şey seversiniz, o sizin için şerdir. Allah’ın ilmi sonsuzdur. Sizinki ise sınırlıdır.”[3]

Artık tevekkül etmekten başka çarem yoktu.
Daha sonra oturduğumuz bu evi aldık.
6 Şubat depreminde önceki alacağımız ev tamamen yıkıldı ve hiç kurtulan olmadı.
Bu evimiz hasar görse de, canımız kurtulmuştu.
İkramı ilahiyi bizzat yaşayarak müşahede ettik.
Not: Halil hocamı belki de en iyi ben anlarım.
Çünkü bende Adıyaman merkezde 20 yıldır oturduğum evimi, başta hanım ve çocuklarım hatta enkaz altında kalıp şehit olan annemde dahil, çocuğun okul değiştirip başka vilayete gitmek istemesiyle evden ayrılmıştım.
Tarihte neredeyse ilk defa Eylül’ün başında tayin açılmasıyla naklim gerçekleşmişti.
20 yıl oturduğum evde, 6 yıl daha oturabilirdim.
Bizim 13 dairelik ve 4 katlı binada iki kişiden fazla kurtulan olmadı.
Tamamen çöktü, bizim birinci kattaki evde.
Tıpkı önümüzdeki blokta bulunan annem- gilinki gibi, 2 blok 56 daireden ancak 5,6 kişi kurtulmuştu.
“Her şey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin.” Bediüzzaman.
“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.”[4]

**********

İ’lem eyyühe’l-aziz! Senin önünde çok korkunç, büyük meseleler vardır ki insanı ihtiyata, ihtimama mecbur eder.

Birisi: Ölümdür ki insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılmaktır.

İkincisi: Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur.

Üçüncüsü: Ömür az, sefer uzun, yol tedariki yok, kuvvet ve kudret yok, acz-i mutlak gibi elîm elemlere maruz kalmaktır.

Öyle ise bu gaflet, nisyan nedir? Deve kuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki Allah seni görmesin veya sen onu görmeyesin. Ne vakte kadar zâilat-ı fâniyeye ihtimam ve bâkiyat-ı daimeden tegafül edeceksin?”[5]

*******”

“Zâhirde zararlı gibi görünen şeyler, hakikatte nimettir. Zahmette rahmet vardır. İman hizmeti uğrunda başımıza ne gelse hayırdır. Biz başımıza geleceği düşünmekle mükellef değiliz, hizmet-i Kur’âniye ile mükellefiz.
Biz, Rabb-i Rahîmimizin daima inayeti altındayız. Ölsek şehidiz, kalırsak Kur’ân’ın hizmetkârıyız.”[6]

*****”””

Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, (Ahirette)onlar için saklanan göz aydınlıklarını, (mujdeyi, sayısız hangi nimetlerin olduğunu)bilemez.”[7]
Felâ ta’lemu nefsun mâ uḣfiye lehum min kurrati a’yunin cezâen bimâ kânû ya’melûn(e)

*Muğîre bin Şu‘be şöyle demiştir: Peygamber (asm)’ı minberde şöyle derken işittim: “Mûsâ (as)Rabbine: ‘Yâ Rab! Cennete girecek olanlardan, derecesi en aşağı olan kimdir?’ diye sordu. Allah-ü Teâlâ: ‘Cennetliklerin Cennete girmesinden sonra Cennete giren kişidir.’ Orada kendisine: ‘Cennete gir’, denilecektir. O da: ‘Nasıl gireyim ki, herkes yerine yerleşmiş ve (ni‘metlerden) aldıklarını almışlar’ diyecektir. Bunun üzerine kendisine: ‘Dünya hükümdarlarından birinin (dünyada) olan ni‘metleri kadar ni‘metin sana verilmesine râzı olur musun?’ denilecektir. O da: ‘Evet yâ Rab, râzı olurum’ diyecektir. Bu sefer kendisine: ‘İşte sana bu ve bunun bir, iki ve üç misli!’ denilecek. O da: ‘Râzı oldum ey Rabbim!’ diyecektir. Yine kendisine: ‘İşte sana bu ve bunun on misli daha!’ denilecek. O da: ‘Râzı oldum, ey Rabbim!’ diyecektir. Nihâyet kendisine: ‘İşte sana bunlarla birlikte, gönlünün istediği ve gözünün hoşlandığı herşey!’ denilecektir.” (İbn-i Kesîr, c. 1, 75)

*Hz. Peygamber’in sahih bir Hadisi’nde şöyle anlatılmıştır: “Allah buyurur ki: Salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kalbin kavramadığı şeyler hazırladım.” (Buhârî ve Müslim’in Ebû Hureyre’den rivayetleri ve Tirmizî).

*İbn Abbas’ın dediği gibi, bu dünyada, cennete dair bileceğimiz şeyler, sadece birtakım isimlerden ibarettir. Onların gerçek mahiyetleri dünyadaki hallerinden farklıdır.

MEHMET ÖZÇELİK

26-08-2023

[1] https://tesbitler.com/2023/02/15/depremle-imtihanimiz-devam-ediyor/
https://tesbitler.com/2023/03/08/deprem-hatiralari/
https://tesbitler.com/2023/03/15/tanriyi-kizdiracak-ne-yaptiniz-ki/

[2] https://tesbitler.com/2015/01/02/van-depremin-dusundurdukleri/

[3] Bakara Suresi 216. Ayet.

[4] En’am.59.

[5] Mesnevî-i Nuriye 214.sh – Risale-i Nur.

[6] Bediüzzaman. Tarihçe- i Hayat. 543.

[7] Secde Suresi 17. Ayet

Loading

No ResponsesAğustos 27th, 2023