İsrail’in Kuruluş Serüveni
İsrail’in Kuruluş Serüveni
İsrailin kuruluş serüveni nasıl başlamış, gelişmiş ve gerçekleşmiştir?
İsrail’in kuruluş serüveni oldukça karmaşık ve uzun bir süreçtir. Kısaca anlatmak gerekirse, İsrail’in modern devlet olarak kuruluşu, Siyonist hareketin etkisiyle 19. yüzyılda başlamıştır. Siyonistler, Yahudi halkının tarihi vatanı olan Eretz İsrail’i yeniden kurma hedefiyle hareket etmişlerdir.
Bu hareket, Theodore Herzl gibi öncü liderlerin çabalarıyla destek bulmuş ve Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve Balfour Deklarasyonu gibi önemli gelişmelerle daha da güçlenmiştir.
1920’lerden itibaren Yahudi göçü artmış, çatışmalar ise Filistin’deki Araplarla artmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Yahudi soykırımı ve Yahudi mültecilerin Filistin’e gelmesi, bağımsız bir Yahudi devleti fikrinin güçlenmesine neden olmuştur.
1947’de Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarını Yahudilere ve Araplara bölerek iki devletli bir çözüm önermiştir. Arap ülkeleri bu planı kabul etmeyince, İsrail 1948’de bağımsızlığını ilan etmiş ve bir dizi savaş yaşanmıştır.
Bu süreçte İsrail’in bağımsızlık mücadelesi, önemli liderlerin, diplomatların ve uluslararası desteklerin etkisiyle gerçekleşmiştir. Ancak Filistinliler için de acı bir süreç olmuş ve halen çözümlenmemiş bir mesele olarak devam etmektedir.
qqqqqqqqqq%%%%%%%
İsrail devletinin kurulmasında önemli rol oynayan devletler hangileridir ve ne gibi katkıları olmuştur?
İsrail devletinin kurulmasında önemli rol oynayan devletler arasında şunlar bulunmaktadır:
Birleşik Krallık: 1917 yılında Balfour Deklarasyonu’nu yayınlayarak, Filistin topraklarında Yahudi halkının milli evini kurma düşüncesini desteklemiştir. Bu deklarasyon, Siyonist hareketin gelişimine ve İsrail’in kuruluşuna önemli bir ivme kazandırmıştır. Ayrıca, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi mültecilere Filistin’e göç izni vererek kuruluş sürecine katkıda bulunmuştur.
Birleşmiş Milletler: İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Birleşmiş Milletler Filistin topraklarını Yahudilere ve Araplara bölerek iki devletli bir çözüm önermiştir. 1947’de kabul edilen bu planla, İsrail devletinin kurulmasının temelleri atılmıştır.
ABD: ABD, İsrail’in kuruluşu ve güvenliği konusunda Siyonist harekete ve İsrail devletine önemli diplomatik, ekonomik ve askeri destek sağlamıştır. ABD, İsrail’in bağımsızlığının tanınmasında ve süregelen müttefiklik ilişkisinde kritik bir rol oynamıştır.
SSCB (Sovyetler Birliği): Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği, İsrail’in kuruluşunu desteklemiş ve bağımsız bir devlet olarak tanımıştır. Sovyetler, İsrail’e askeri ve ekonomik yardımlar sağlamış ve bölgedeki dengeleri etkilemiştir.
Bu devletler, İsrail’in bağımsızlık mücadelesinde ve kuruluş sürecinde önemli roller oynamış ve çeşitli şekillerde katkıda bulunmuşlardır. Ancak bu süreç, aynı zamanda Filistinliler için de zorlu bir dönem olmuş ve devam eden çatışmaların temelini oluşturmuştur.
%%%%%%%%%%%
İsrail devletinin ana hedefi ve arz-ı mev’udla bağlantısı nedir?
İsrail devletinin ana hedefi, Yahudi halkının milli ve egemen bir devlet olarak var olmasını sağlamaktır. İsrail’in arz-ı mev’udu ise, modern İsrail devletinin toprakları olarak kabul edilen, tarihsel olarak Yahudi halkının vatanı olarak görülen toprakları ifade eder.
Arz-ı mev’ud terimi, İbranice’de “vaat edilmiş topraklar” anlamına gelir ve Yahudi geleneğinde Tanrı’nın Abraham’a ve soyundan gelenlere bu toprakları vaat etmesine atıfta bulunur. Bu topraklar, Eski Ahit’te de bahsedilen Kudüs ve çevresini içerir ve İsrail’in milli kimliğinin ve tarihi bağlantısının önemli bir parçasıdır.
Modern İsrail devleti, Siyonist hareketin etkisiyle, Yahudi halkının tarihi vatanı olan bu topraklarda yeniden kurulmuştur. İsrail’in kuruluşu, İsrail arz-ı mev’udunun gerçekleştirilmesi olarak kabul edilir ve Yahudi halkına milli özgürlük ve egemenlik sağlamak amacıyla yapılmış bir çabadır. Ancak bu durum, Filistinli Araplarla olan toprak anlaşmazlıkları ve çatışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle İsrail ve Filistin arasındaki bölgeyi paylaşma meselesi halen devam etmektedir ve barış çabaları devam etmektedir.
%%%%%%%%%
Kuran-ı Kerim’de Yahudilerle ilgili ayetler
Kuran-ı Kerim’de Yahudilerle ilgili pek çok ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerde Yahudilerin tarihinden, inançlarından, davranışlarından ve ilişkilerinden bahsedilmektedir. İşte bazı örnekler:
Al-i İmran Suresi, 113-115. ayetler:
“O, size kendinizden önceki ümmetlerin helâk ettirildiği şeyi yapmak istemiyor. Sizden azabı defetmek için size yol gösteren şeyleri seçti. İşte Rabb’iniz olan Allah, lütuf ve kerem sahibidir.”
Al-i İmran Suresi, 199. ayet:
“Allah’a kavuşma umuduyla sabredin, namazı dosdoğru kılın ve Allah’tan başkasını ibadet etmeksizin O’na yalvarın. Eğer bilginiz varsa, dîni yalnız Allah’a özgü kılarak böyle yapmanız daha iyidir.”
Al-i İmran Suresi, 52. ayet:
“Fakat Allah, o sapıklığa düşmeleri sebebiyle, kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar pek az inanırlar.”
Al-i İmran Suresi, 67. ayet:
“Allah size bir kitap, hikmet ve size öğrettiğinizden başka şeyler öğretir. Eğer bilirseniz, hikmet sahibi olarak ne büyük bir nimet sahibisiniz!”
Maide Suresi, 13. ayet:
“İşte Rabbiniz size meşru kıldığı şeyler bunlardır. O halde Allah’ın size yazdıklarına karşı gelmeyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın.”
Maide Suresi, 32. ayet:
“Bunun için İsrailoğulları’na şunu yazdık: “Bir kimseyi -cana can katan birini veya yeryüzünde bozgunculuğu önlemeye çalışanı- olmaksızın öldürmek, bütün insanları öldürmek gibidir.”
Maide Suresi, 82. ayet:
“Andolsun, onlardan (Yahudilerden) en taşkını her kimse onlara kavuşacaktır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı çok iyi bilendir.”
Bu ayetler, Kuran-ı Kerim’de Yahudilerin önemine, öğütlerine ve ilişkilerine dair çeşitli konuları içermektedir. Kuran’da Yahudilik, İslam ve diğer semavi dinlerle ilgili pek çok ayet ve hikâye bulunmaktadır.
%%%%%%%%%%%%
Hadisi şeriflerde Yahudilerle ilgili hadisler
Hadislerde Yahudilerle ilgili çeşitli hadisler yer almaktadır. İslam peygamberi Hz. Muhammed (sav) dönemindeki olaylar, Yahudilerle yaşanan ilişkiler ve onların inançları hakkında bazı hadisler şunlardır:
Yahudi cenazesine selam verme:
“Bir cenaze geçtiği zaman siz de ona selam verin. Çünkü Yahudi olmasa bile o bir insanın cenazesidir.” (Buhari, Cenâiz, 100)
Yahudilere saygılı davranma:
“Bir Yahudi, Yahudi bir kadını hasta ederse o kadının yanına git de ona hizmet et. Çünkü Cennet senin annenin ayaklarının altındadır.” (Ebu Davud, Edeb, 141)
Yahudi komşuluk ilişkileri:
“Yahudi veya Hristiyan bir komşunuz açlıktan ölüyorsa ve siz ona (yardım etmemek için) elinizden geleni yapmıyorsanız, size benim komşuluk hakkımı da hatırlatmamın faydası olmaz.” (Buhari, Edeb, 28)
Yahudilerin dini uygulamaları:
“Yahudilerin sapıklığından, Hristiyanların da sapıklığından Allah’a sığınırım.” (Müslim, İmân, 11)
Yahudilerin değiştirdiği kitap:
“Yahudiler Tevrat’ı tahrif etmişlerdir.” (Buhari, Tefsir, 5)
Bu hadislerde Hz. Muhammed’in Yahudilerle ilişkileri ve onlara karşı tutumu hakkında bilgiler yer almaktadır. Hadisler, İslam toplumuna Yahudilerle nasıl ilişki kurulacağına ve onlarla nasıl geçinileceğine dair öğütler içermektedir. Ancak her hadisin ve konunun anlaşılması için hadislerin tefsiri ve dönemin sosyal ve siyasi bağlamının göz önünde bulundurulması önemlidir.
%%%%%%%%%%%%
Kuran-ı Kerim’de Hristiyanlarla ilgili ayetler
Kuran-ı Kerim’de Hristiyanlarla ilgili çeşitli ayetler bulunmaktadır. Bu ayetlerde Hristiyanlarla olan ilişkiler, inançları ve davranışları hakkında bilgiler verilmektedir. İşte bazı örnekler:
Al-i İmran Suresi, 113-115. ayetler:
“O, size kendinizden önceki ümmetlerin helâk ettirildiği şeyi yapmak istemiyor. Sizden azabı defetmek için size yol gösteren şeyleri seçti. İşte Rabb’iniz olan Allah, lütuf ve kerem sahibidir.”
Al-i İmran Suresi, 52. ayet:
“Fakat Allah, o sapıklığa düşmeleri sebebiyle, kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar pek az inanırlar.”
Al-i İmran Suresi, 67. ayet:
“Allah size bir kitap, hikmet ve size öğrettiğinizden başka şeyler öğretir. Eğer bilirseniz, dîni yalnız Allah’a özgü kılarak böyle yapmanız daha iyidir.”
Nisa Suresi, 171. ayet:
“Ey Kitap Ehli, dininizde taşkınlık etmeyin, Allah’a karşı gerçekten doğru olan şeyi söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi ve kelimesidir; onu (bir peygamber olarak ve kelime olarak) Meryem’e ilham etmiştir. Fakat Allah katından bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin. “Allah üçtür” demeyin, (bu sözden) vazgeçin. Bu, sizin için daha hayırlıdır. Şüphesiz Allah, tek olan Allah’tır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.”
Maide Suresi, 82. ayet:
“Andolsun, onlardan (Yahudilerden) en taşkını her kimse onlara kavuşacaktır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı çok iyi bilendir.”
Bu ayetlerde, Hristiyanlara ve Hristiyanlıkla ilgili farklı konularda çeşitli öğütler ve bilgiler yer almaktadır. Bu ayetlerin anlaşılması ve tefsiri için Kuran’ın bütünlüğü ve dönemin sosyal, siyasi ve tarihsel bağlamının göz önünde bulundurulması önemlidir.
%%%%%%%%%%%%%%
İslam’ın ehli kitap ile ilgili hükümleri nelerdir?
İslam’ın “ehli kitap” olarak adlandırılan Yahudiler ve Hristiyanlarla ilgili hükümleri, Kuran-ı Kerim ve Hadislerde yer almaktadır. İslam, ehli kitabı, yani Tevrat ve İncil gibi semavi kitaplara inanan ve inançlarını kitaplara dayandıran Yahudiler ve Hristiyanları kapsayan bir kategori olarak tanır. İşte ehli kitapla ilgili bazı temel hükümler:
Tevhid: İslam inancında tek Allah’a inanılır. Bu, “La ilahe illallah” yani “Allah’tan başka ilah yoktur” ilkesidir.
Hristiyanlarda teslis, Yahudilikte Üzeyir’in Allah’ın oğlu, meleklerin ise Allah’ın kızları olduğu inancı vardır.
Peygamberlere İman: Ehli kitap, Kendi peygamberlerine inanır. İslam’ın temel peygamberlerini (Hz. Muhammed hariç) kabul ederler, örneğin Hz. İsa ve Hz. Musa gibi.
İncil ve Tevrat: İslam’da, Tevrat ve İncil’in de Allah tarafından gönderilmiş kutsal kitaplar olduğu kabul edilir. Ancak zamanla değiştirildikleri düşünülerek Kuran’ın son ve muhafaza edilen kitap olduğuna inanılır.
Ortak Ahlaki İlkeler: Ehli kitapla birçok ahlaki prensip ve hükümde ortak paydaları vardır. Örneğin, hırsızlık, cinayet, zina gibi günahlar ortak olarak kabul edilir.
Hristiyanlıkta Teslis İnancı: İslam, Hristiyanların teslis inancını reddeder ve Allah’ın çocuğu olmak anlamında değil, peygamberi ve kulu olarak kabul edilen Hz. İsa’ya farklı bir anlam yükler.
Şeriat Kuralları: Müslüman toplumlar içinde yaşayan ehli kitap mensuplarına, kendi inançlarına göre yaşama özgürlüğü tanınır, ancak devlet tarafından uygulanan şeriat kuralları, İslam olmayanların kendi iç meselelerini düzenlemelerine izin verir.
Bu hükümler, İslam’ın ehli kitap ile ilişkilerini ve onlara verdiği önemi yansıtan temel prensiplerdir. Ancak İslam’ın içerdiği çeşitlilik ve farklı mezheplerin farklı yorumları, bu konuda detaylı incelemeleri gerektirebilir.