YENİ VE ONURLU BİR YÜRÜYÜŞ
YENİ VE ONURLU BİR YÜRÜYÜŞ
Yüz yıldır hasret kaldığımız; içteki aynı davanın farklı yolcularının, yüz yıl sonra da olsa bir araya gelip, ortak noktalarda birleşerek, bir gücü elde etmesidir.
Dışa karşı onurlu bir birlik ve beraberlik ancak ve ancak içteki onurlu yürüyüşle gerçekleşecektir.
Hasret kaldığımız onur yürüyüşü ve onurlu yürüyüşümüz yüz yıl gecikmeyle ve duraklatmayla da olsa, hamdolsun kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Türkiye’nin ilk ayağa kalkışı, yüz yıldır kaybettiği o onuru kazanması ve ezikliğin yerini izzetin alması olmuştur.
Adeta koyun sürüsü içerisinde yaşayan bir aslan yavrusunun, aslan soyundan olduğunu hatırlamasıyla olmuştur.
Batı ve batıya ait düşünce ve yaşayış bizi başka mecralara sürmüş, bu şehit toprakları başkaları tarafından sürülmüştür.
Kirletilmiştir.
Genleriyle oynanmıştır.
Gen nakline maruz kalmıştır.
-Kendi iktidar hırslarını soğan ve patates üzerine kurup kurgulayanlar, aslında onların fiyatlarını yükseltirken, kendi fiyatlarını düşürdüler.
Bu hırs öyle bir hale geldi ki, çok rahatlıkla vatanı batırabilecek durumda, milleti de bitirecek hale gelmişti.
Dışarıda 7 düvelce destek olunan, içteki 7 masayı oluşturan ayaklar, millete tosladı.
İktidar hırsıyla milleti ve vatanı yakmaya çalışanlar, aslında kendilerini ve tabi olan mensuplarını yaktılar ve yıktılar.
Hiç mübalağa etmiyorum ki; eğer millet ittifakı iktidarı ele geçirselerdi, memleketi geziden daha beter eder, yakar, yıkar, dağdan inecek olan eşkıya ve içteki uzantısı ve bağlantısı ile memleketi istila eder, düşmana da işgal ettirirdi.
Zaten seçim vaatlerinde de hep hesaplaşmadan bahsetmiyorlar mıydı?
-Artık geç kalmış olan bu onurlu yürüyüş, iyi niyetle söyleyecek olursak, nadasa terkedilmiş bu millet yüz yıllık dinlenmenin, uyutulmanın, uyuşturulmanın geçen etkisiyle ayağa kalkmıştır.
Üç yüz yılda düzeltilemeyecek olan yıkımı, yapımı otuz yıla sığdırarak büyük bir atılım içerisine girmiştir.
Beklenen Asımın nesli.
Üzerine müjdeler dizilen Osmanlı torunları.
Karanlıktan aydınlığa çıkan nurlu nesiller.
Kağnıdan inip füzeye binen, dağında ve bağında gezerken, dünya dışına yol bulan.
Unuttuğu kardeşlerini hatırlayıp imdada koşan nesli cedit gelmiştir.
Kışı yaşayan atalarının temeli üzerine çeliklenmiş olarak baharı yaşayan bir neslin kapısı açılmıştır.
Çelik nesil, çeliklenmiş bir nesil.
Bulanık nesilden ders çıkaran, uyanık nesle devir teslim yapılmıştır.
Artık tüm kardeşleriyle onurlu bir yürüyüşe adım atılmıştır.
İslam dünyasından Türk dünyasına kadar, insanlığın dikkatini çeken büyük bir yürüyüşün zincirleri kırılmıştır.
Zincir kıran bir nesille karşı karşıyayız.
Buz tutmuş, buzlanmış bir devreden, buzları çözülerek buz kıran bir neslin devri açılmıştır.
Dağınık olan tesbih tanelerinin arzu ettikleri imameyi bulup, bir araya gelen, imam ve rehberin önderliğinde rehnüma’ya sahip oluyor.
Aradığını bulup, yola revan oluyor.
Yarım, eksik, geç kalınmış yolunu internet hızıyla, online olarak hızlandırıyor.
Kaybettiklerini yapay zekada bularak, zeki olduğunu bir defa daha gösteriyor.
Kayıplar geçte olsa telafi ediliyor.
Eski hal muhal ya yeni hal ya da izmihlal, derken o yok olmayı değil, yeni hali haliyle ve hayaliyle gerçekleştiriyor.
Hayal yolcusu, hakikat yolcusu oluyor.
Hakikati bularak.
Hakikate giderek.
Hakikat evladı.
Hakikatin evladı olarak…
Ey evlat, yolunda bahtında açık olsun..
MEHMET ÖZÇELİK
2-6-2023