ASRIN GLADİSTONLARI
ASRIN GLADİSTONLARI
Yüz yıl önce İngiliz Müstemlekat Nazırı yani İngiliz Kölelik Bakanı olan Gladiston beyanatında; “İngiliz Meclis-i Mebusanında, Müstemlekat Nazırı (Sömürgeler bakanı Giladiston avam kamerasında Osmanlı devletiyle ve Kur’an hakkındaki o meşhur hainane konuşmasında) elinde Kur’an-ı Kerîm’i göstererek söylediği bir nutukta, “Bu Kur’an İslamların elinde bulundukça, biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’an’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’an’dan soğutmalıyız” diye hitabede bulunmuş.”[1]
Yüz küsur yıl sonra İngilizin ektiği o tohumlar, sapı bizden olan veya öyle görünenlerce daha saldırgan bir tavırla sergilenmektedir.
-1900 yılının başında İngiliz müstemlekat nazırı yani kölelik bakanı Gladistone’un yapamadığını, dışarıdan yıkamadığını bugün hem ilahiyat camiasında ve hem de Diyanet camiasında, içeriden bazı kimseler Kur’an-ı Kerim’i tahrif etmeye ve yıkmaya çalışmaktadırlar. İşte 100 sene sonra asrımızın Gladistonları.
Bir yandan Kur’an’ı Kerim’in hitap olduğu söylenirken, kitap olduğu adeta gizlenmektedir.
Oysa Bakara süresinin daha ilk ayetinde O’nun bir kitap olduğundan ve şüphe edilmediğinden bahsedilirken, şüpheye sevk edilmeye çalışılmaktadır.
İslamoğlu risalet bitmedi, devam ediyor derken, belli ki bir Pavlus aranıyor.
Çünkü Pavlusta rüya gördüğünü, İsa’nın kendisine dini tamamlamayıp, kendisinin tamamlamasını söylediğini bildirir.
-Dün hadisleri inkar edenler, bugün menfiliklerin kapısından yanlışlıkların ve girişlerin yolunu açmış oldular.
Gayri meşruların meşrulaşmasının vebalini yüklenmiş oldular.
Diken ekenler, Zakkum biçmektedirler.
Eğer bilerek bunu yapmışlarsa tam bir cürmü azim, tam bir ihanettir.
-Mustafa İslamoğlu-nun tefsir mealinde muharref Tevrat gibi tahrif edici ve sinsice çok tuzak ifadeler yer almaktadır.
Kelimeleri çok rahatlıkla ve istediği gibi kullanmakta, daha doğrusu uydurmaktadır.
Eserini ben de tahlil ettim ve bir çok ehli sünnetle bağdaşmayan ifadeler bulunmaktadır.[2]
Ve bu konuda yapılan diğer bir çalışmada ise;
”Fatır 35/31’de: “Derken, bu ilahi kelamı (tebliğ işine) kullarımızdan seçtiklerimizi varis kıldık.”anlamı verilmiştir. Bu ayetin açıklaması sadedinde şu izah bulunmaktadır: “Bu ilahi kelamın varisleri ümmet-i Muhammed’dir. (…) Buna göre Hz. Muhammed’in vahye ilişkin sorumluluğu, onun vefatından sonra ümmetine miras kalmıştır. (…) “[3]
-Sadece zorluk Müslüman olmayanların, İslam’ın dışında olanlar için söz konusu değil. Müslüman olduğu halde İslam’ın içerisinde olanlar içinde aynı tercih konusu, seçme konusu, istikameti ve doğruyu, gerçeği ve iyiyi bulma durumu içerisinde karşı karşıyadırlar. Yani aslında Müslüman olduğunu söylediği halde imtihan olan insanın İmtihanı, Müslüman olmadığı halde Müslüman olacak olan insanın imtihanından çok da geri değil.
-Bir kalp, bir vicdan ve bir akıl ki, eğer Kur’an’ı Kerim’i dinleyip de kendine gelmiyor, etkilenmiyorsa kendisini bir kontrol etsin.
Onu başka bir şeyin etkilemesi sönük kalır.
Yani ev elektriğine çarpılıp da, trafo ve barajdan etkilenmiyorsa yapısını kontrol etsin.
Bediüzzaman bugünkü tehlikeye bir asır öncesinden dikkat çekmektedir: “Bir büyük infilak olacak. O infilak ve inkılabdan sonra, Kur’an etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur’an kendi kendine müdafaa edecek. Ve Kur’an’a hücum edilecek, i’cazı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i’cazın bir nevini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak benim gibi bir adam namzet olacak ve namzet olduğumu anladım.”[4]
“Kur´an´ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.”[5]
Dinde mutaassıb ancak Muhakeme-i akliyede zayıf, hariciler gibi hareket edilmektedir.
-Ne garip tecellidir ki, Rasulullahtan nakledilen Kur’an-ı Kerim kabul edilirken, hadisler muteber sayılmamakta ve de sürekli uydurma olarak hezeyanda bulundurulmaktadır.
Bununla da kalınmayıp; ‘AYET DE OLSA REDDEDERİM’, diyen Halis Aydemir gibi, direk Kur’an-ı Kerim’e saldırma ve pervasızlık gösterilmektedir.[6]
Bu bize Fetönün; “Cebrail (as) Parti kursa oy vermem” derken açtığı kapının genişletilmesi faaliyetidir.
Kendisine bir reddiye yazmayı düşünüyordum ancak Allahtan korkup hayra mani olmama düşüncesi de bir fayda vermedi.
Yumuşak gibi görülen tavırlarıyla görülüyordu.
Masum görünümünün altında bir sinsilik yatıyordu, elektrik mühendisinin!!!
Bu konuda kendisi için reddiyeyi düşünüp araştırdığımda en çok da Cübbeli Ahmet Hocanın reddiyeleriyle karşılaştım.[7]
Belli ki bunlar farklı olmayı, farkında olmadan, farkındalık oluşturmadan, farklı görüş belirtmekten geçtiğini zannediyor.
Hadisle ilgili Hadis ve ayetlere şüphe iras edip, çok rahat muhalefet ediyor.[8]
-Ali Fuat Başgil’in ilahiyat fakültelerine yönelik, “Mevcut programla, bu okullardan âlim değil, din münekkidi çıkar” sözü yabana atılacak gibi değildir.
Diz çöküp medresenin köklü eğitiminden geçmemiş, muhalefeti ilim adamı ve akademisyenlik zannediyorlar.
Bunların yetiştireceği öğrencilerde bundan etkilenecek hatta inanç sarsıntısı geçirecektir.
Bunların yaptığı ilim ve ilim adamı yetiştirmek değil, ihtilaf ve tenkid adamı yetiştirmektir.
MEHMET ÖZÇELİK
16-6-2022
[1] http://www.tesbitler.com/2020/12/04/gladistonca-mi/
http://www.tesbitler.com/2018/05/11/kuranin-harimine-saldiri/
[2] http://www.tesbitler.com/2015/01/02/mustafa-islamoglunun-meal-tefsirinin-tenkidi/
[3] HAYAT KİTABI KUR’AN-GEREKÇELİ MEAL-TEFSİR’ ÜZERİNE. Halis DEMİR. 13.
[4] bk. Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Yedinci Mesele.
[5] Hicr, 15/9.
[6] https://www.youtube.com/watch?v=fC53liS25r8
https://www.youtube.com/watch?v=_yJD5barnNo&t=4s
https://www.youtube.com/results?search_query=AYET+DE+OLSA+REDDEDER%C4%B0M
[7] https://www.google.com/search?client=ms-google-coop&q=Halis+Aydemir%27e+reddiye&cx=e1e94981b1149f591
https://www.reddiyeler.com/kategori.asp?katID=183
[8]https://www.facebook.com/100006719822258/posts/pfbid0kwAUYj1o6KECvTPHaVTDpqdqH6WvARwJfjieonSrdgKxewnCPZ7MKm26Js7EzJadl/?sfnsn=scwspmo