ÇÖKÜŞ

ÇÖKÜŞ

Yüz yıl önce sadece
Müslümanları değil, büün dinlere savaş açmak amacıyla kominizmi ihdas edip, bir
asır boyunca toplum maddi manevi bir kavganın içerisine çekildi.

O günlerde dini devre
dışı bırakmaya çalışanlar büyük kayıp verdirmekle beraber, bunda yeteri kadar
ve netice alacak şekilde başarılı olamadılar.

Bir asırda dinler
doğru yanlış yine kendilerini arttırarak topladılar.

Bu gün ise daha büyük
bir tehlike ile karşı karşıya kalınmaktadır.

Dinler kontrol altına
alınmaya çalışılmaktadır.

Bizde Fetö ile
uygulamaya koyulurken, Irakta Kesnizani,
Pakistan’da Tahir ül Kadri örgütü, Batıda ise
binlerce akımların devreye konulmasıyla bu kontrol elde edilmeye çalışıldı.

Bunda da netice
alacak ve sürdürülecek bir kontrol elde edilemedi.

Bugün korona virüs
ile Müslümanların Kâbe’si kapatıldı, camilere cemaatlerin gitmemesi tavsiye
edilirken ölüm gösterilip, sıtmaya razı edildi.

Umre seyahatleri
durdu ve gelecek olan Ramazan ayı ve etkinlikleri korona tehlike ve tehdidi
altında…

Dini Cemaatlerin
toplanması durduruldu.

Hristiyanlığın
merkezi olan Vatikanın bulunduğu İtalya bitirilmek üzere ve Papa ayrılarak,
Tanrı ile halk arasından çekileceğini ifade etti ve kilisenin merkezi kontrol
edildi.

İslam dünyasında
alevi sünni- kavgası beklenirken İran’da Şialığın merkezi olan Kum şehri
karantinaya alınıp ve hızla ölümler gerçekleşirken, dinin merkezlerine darbeler
vurulmaya devam etmektedir.

Dini alanda bu
yapılırken siyasette de dizayna gidilmektedir.

Bir yandan ekonomiler
çökertilirken, diğer yandan yeni patronlar devreye girmektedir.

Ve milyarlarca insan
evlere hapsedilerek dünya kontrol edilmeye çalışılmaktadır.

Koronavirüsle
zenginliğin bir önemi kalmadı.

Ölüm zenginliği de
bitirdi.

Yüz yıl önce
kominizmin karşısına konulan materyalizmin çöküşü bir yandan gerçekleşirken,
diğer yandan başka bir dijital ortama geçişin kapısı açılmış oldu.

Maddi ve manevi
sınırlar kaldırılıp ve asırların pisliklerinin kanal ve de kanalizasyonları
patlak verirken küresel, global ve tek dünya, tek merkez yoluna doğru bir gidişin
önü açılmış oldu.

Coronavirüs
tehdidiyle 65 yaş üzerindekileri devre dışı bırakarak geçmiş resetlenecek,
köprüler yıkılacak.

Tıpkı bizde iki bin
yılından sonra doğanların baba ve dedelerinin durumlarından habersiz, her şeyi toz
pembe olarak düşünmeleri gibi.

Darbe ile devletleri
devirmeye çalışanlar artık işi büyütüp genel bir darbe, dünya çapında bir
ayaklanma ve isyana kapı açtılar.

-Korona
su-i kast silahı mı?

Ekonomi
ve dünya büyük şirketlerinin yüzlercesi
ve de yönetim kadroları  el  değiştirdi.

-Yüz yıl önce Meşrutiyet,
İttihad ve Terakki, Cumhuriyet: Bu üç devir büyük devrilişler, yıkılışlar,
çökülüşlerle doludur.

Bu Türkiye’de böyle
olduğu gibi dünyada da böyleydi.

Yüz yıl sonra bu gün
aynı çökülüşler yaşanmaktadır.

Çıkanlar ve İnenler.
İnişler ve Çıkışlar. Çöküşler ve Yükselişler.

“Allah’a ve ahiret
gününe inanan bir milletin, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da
akrabaları olsa bile Allah’a ve Peygamberine karşı gelenlere, sevgi
beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalblerine yazmış,
katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan,
içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan hoşnut olmuştur,
onlar da Allah’tan hoşnut olmuştur. İşte bunlar, Allah’tan yana olanlardır. İyi
bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah’tan yana olanlardır.”(
Mücâdele suresi
22.)

“Ve her kim Allah’a,
peygamberine ve iman edenlere dost olursa, şüphe yok ki, ancak Allah’tan yana
olanlar üstün geleceklerdir.”
(Maide.56.)

“Göklerin ve yerin
orduları Allah’ındır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Fetih
suresi.7.)

-“Doğrusu şeytanlar
sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar, eğer onlara itaat ederseniz
şüphesiz siz müşrik olursunuz.”(
En’am.121.)

Âyînedir bu ‘âlem her
şey Hakk ile kâim

Mir’ât-ı Muhammed’den
Allah görünür
dâim.

“Nev-i
insanî bir nefistir; dirilmek üzere ölecek. Ve küre-i arz dahi bir nefistir;
bâki bir surete girmek için o da ölecek. Dünya dahi bir nefistir; âhiret
suretine girmek için o da ölecek.”

“Bu
senin etrafındaki kabristanın, yüz İstanbul, içinde vardır. Çünkü yüz defa
İstanbul buraya boşalmış. Bütün İstanbul’un halkını buraya boşaltan bir Hâkim-i
Kadîrin hükmünden kurtulup müstesna kalamazsın; sen de gideceksin.”

“Nasıl
ki insan küçük bir âlemdir, yıkılmaktan kurtulamaz. Âlem dahi büyük bir
insandır; o dahi ölümün pençesinden kurtulamaz. O da ölecek, sonra dirilecek
veya yatıp, sonra subh-u haşirle gözünü açacaktır.”(Bediüzzaman)

Her
nefis ölümü tadacaktır…”(Enbiya, 21/35)

Hak
şerleri hayr eyler
Zan etme ki ğayr eyler
Ârif ânı seyr eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…

Sen
Hakka tevekkül kıl
Tefvîz it ve râhat bul
Sabr eyle ve râzı ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…

Kalbin
Âna berk eyle
Tedbîrini terk eyle
Takdîrini derk eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…

Hallâk-ı
Rahîm Oldur
Rezzâk-ı Kerîm Oldur
Fa’âl-i Hakîm Oldur
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…

Deme
şu niçin şöyle
Yerincedir ol öyle
Bak sonuna sabr eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…

Vallâhi
güzel etmiş,
Billâhi güzel etmiş,
Tallâhi güzel etmiş,
Allah görelim netmiş,
Netmişse güzel etmiş…(
Erzurumlu İbrahim Hakkı)

MEHMET
ÖZÇELİK

31-03-2020




PERDELER ALEMİ

PERDELER
ALEMİ

Alemde
her şey perdelerden müteşekkildir.

Settar
isminin tecellisi olarak..

Labirent
gibi…

İç
içe…

“Birinin
suyu tatlı ve kolay içimli, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip
aralarına da, karışmalarına engel olan bir sınır koyan Allah’tır.”
(Furkan.53.)

“(Suları
acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.”
(Rahmân Suresi 19.)

Soğanın
katmanları arasındaki geçişi engelleyen zar gibi.

Ana
rahminden dünyaya geçişteki zar misali.

Bazen
ince, bazen kalın.

Bazen
tül perde gibi, içeriden dışarıyı gösterirken, dışarıdan içeriyi göstermez.

Bazen
kalın perde gibi, ne içeriyi dışarıya, ne de dışarıyı içeriye açmaz.

İnsanlar
ve mahlukat arasındaki her şey perdelerle ayrılmış.

Şiddeti
zuhurundan görünen Allah, perdelerle perdelenmiş.

Bazen
gaflet perdesi gölge olur. Bazen küfür duvar örer. Bazen cehalet göstermez.

Etrafımızı
maddi ve manevi perdeler kuşatmış.

Hukukullah..
Hukuku İbad.. Kanunlar.. Görünmez manevi birer perdedirler.

Emir
ve yasaklar hakların hududunu ve hukukunu çizen manevi sınır perdeleridir.

Helallerle
bazı perdeler kaldırılırken, haramlar ile araya perdeler ve sınırlar konulur.

Mâlikiyyet
o perdelerle perdelenmiş.

Alemde
on sekiz bin alemin ötesinde her bir insan bir alem, her bir nevi ve ferd bir
alem olduğuna göre, kendi alemleri perdelerin pergelleriyle birbirinden
ayrılmış, tasnif ve takdir edilmiş.

Kulaklarımızın
önündeki perdeler tüm sesler dünyasını perdelemekte.

Gözümüzün
önündeki perdeler de görüş açımızı sınırlamaktadır.

Hakeza,
tüm duygular önüne başkasının dünyasına geçmeyi engelleyen perdeler
konulmuştur.

Mesele
perdelere takılmayıp, onları aşmaktır.

Zulmetmeden..

Kemâlat
miracında yükselerek.

Marifette
yol alarak.

Sahibine
intisab edip, O’na dayanarak.

Marifet
ve ilim ziyadeleştikçe bu perdeler açılmaktadır.

Allah
kâinattaki perdelerin anahtarını insanın eline vermiş, aklına ve kalbine koymuştur.

*****************   

Sen
büyük bir sırsın.

Sırrını
damla ve damlalara söyleme.. Boğulurlar.

Nehirlere,
ırmaklara ve çaylara da deme.. Onları sel alır, götürür.

Denize
de deme.. O da taşıyamaz.

Okyanusa
de.. O senin sırrını yüklenir.. Derinliklerinde taşır.

-Kâinatı
bir tohum, yumurta ve çekirdekten yaratan,

İnsanı
bir damla sudan var eden,

Bir
Âdem’den insanlığı vücuda çıkaran,

Kısaca
yokluktan ve bir noktadan koca kâinat kitabını yazan Kudrete,

Bunları
tekrar nasıl yaratıl denilebilir mi?

Ve
o Kudret bütün bunları tekrar bir noktaya sığdıramaz mı?

Bir
tohumdan koca ağacı çıkartan ve o koca ağacı onun neslini devam ettirecek
tohumları yerleştiren Zat, kâinatında sahibi olan Zattır.

MEHMET
ÖZÇELİK

30-03-2020




DÜŞÜNDÜREN HİKAYELER

https://youtu.be/c0idBOxEm2w



DİJİTAL KİMLİK

DİJİTAL
KİMLİK

Dijital
kimlik. Ne Dersiniz olacak mı?

Google’
dan otomatik güncelleme yaptırdınız mı?

Günlük
güncellemelerimiz ne kadar olacak?

Uyurken
mi resetleneceğiz?

Günlük
hafızanıza kaydolanlar Google’mı yedeklenecek?

Hastahaneler
kalkacakmı yoksa dijital resetlenme yerine mi dönüştürülecek?

Uzaktan
tahliller ile tedaviler hatta ameliyatlar robotlarla online sistemiyle yapılıp,
ağrı ve sancılar ortadan kaldırılacaktır.

Okullar
kapanıp, zihinler arası Bluetooth aktarımı yoluyla mı öğreneceğiz?

Dijital
eğitim devreye girecek, Facebook gibi sosyal siteler artıp, revaç bulacak.

Beyne
yerleştirilen çeviri programında, hangi firmanın çeviri programını
kullanacağız?

Kütüphaneler
kapatılıp veya yerlerine bulut sistemli dijital kütüphaneler kurulup, beyinler
arası aktarım mı yapılacak?

Bulut
sistemlerimiz kaç TB olacak?

Gıda
sektörü ve toprağa Ekime ihtiyaç kalmayıp, gıda üreten fabrikalar kapanıp,
yerine akü, şarz aletleri veya fişe bağlanarak mı bu ihtiyaçları gidereceğiz?

Gözlüklerin
yerini göze yerleştirilen merceklerle gündüz dünyayı, geceleri de yıldızları mı
seyredeceğiz?

Belki
bu kadar uzatmaya ne gerek var, şuna robot mu olacağız, desene dediğinizi duyar
gibiyim.

Tam
robot değil.

Askerlerin
yerine robotlar kullanılabilir.

Şu
andaki insanların hayat standartları nasıl farklı ise, bu dijital ortamda da bu
farklılık kendisini gösterecektir.

Cüz-i
irade ve seçeneklerimizle birlikte, zenginliğimiz nisbetince yine farklılıklar
olacaktır.

Tıpkı
doğumlar kontrol altına alınacak, insanların nerede olduğu konum takip
cihazıyla belirlenecek, suçlular çok rahat takip edilecektir.

5,
6, 7 G derken, G – ler arttıkça ulaşım farklı olacak.

Tıpkı
deden hacca 6 ayda, sen 6 günde, senin çocuğun 6 saatte giderken, torunun bunu
6 dakikaya indirecektir.

Işınlama
ile adeta Hz. Süleyman dönemi yaşanacaktır.

Ancak
parayı veren ışınlanacaktır.

Koku
sektörü dijital ortama taşınacak. Koku taşınacak, aktarımı ve paraya göre
satışı yapılacak.

-Bundan
on küsur yıl önce Microsoft’tan telefonuma bir mesaj gelmişti.

Mesajda
yeni buluşlarla ilgili bir proje istiyorlardı.

Ben
de kendilerine iki şey teklif etmiştim.

Biri
kokunun nakli, diğeri ise cisimlerin nakli idi.

Bunu
öğrencilerime anlatırken genişçe şöyle anlatılıyordum.

Kur’an-ı
Kerim’de anlatılan Hz. Süleyman Peygamberin Yemende bulunan Belkıs’ın tahtını
Filistin’e kimin getireceğini, çevresindeki danışmanlarına sorduğunda; onlardan
bir İfrit -yani cinlerin atletik olanlarına verilen isimdir.-

-Kendisinin
oturup kalkıncaya kadar gibi bir zamanda getirebileceğini söyledi.

İnsanlardan
veziri ve aynı zamanda kendisinin akrabası olan Âsaf bin Berhiya ise;

-Kendisinin
göz açıp kapayıncaya kadar gibi bir zaman içerisinde getireceğini söylemiş ve
tahtıyla beraber Belkıs’ı Süleyman Peygamberin huzurunda hazır etmişti.

Bu
işin basitçe de olsa teknolojisini öğrencilere uzunca anlatıyorum ancak özetle;

Bu
ışınlama ilk defa 1947 yılında bir kaptan tarafından denizde ayrıştırma işlemi
yapılıyor ve km’lerce öteye gidiliyor.

Ancak
birleştirme işlemi yapılamayınca gemisiyle birlikte infilak ediyor.

-1950’lerde
bizde ilk defa seslerin nakliyle babalarımız tanışmıştı.

Bizler
1970’ler de sessiz ve sadece görüntüyle tanışmıştık. Böyle bir videoyu ben
gördüm. Görüntü var ancak ses yoktu.

1980’lerde
tek kanallı, siyah beyaz bir televizyonla tanıştık.

İki
binlerden itibaren yavaş, şimdi ise hızlı ve bundan sonra ise 5, 6/ G gibi
internetlerle artarak tanışacağız.

KB’ları,
MB’ları zor indirirken, şimdilerde GB’ları artık çok rahat indirmekteyiz.

Sırada
TB’lar var.

Hologram
bunun geçiş aşamasıdır.

-Bilgisayarınızın
baş belası virüs olduğu gibi, yine virüs ve Hacker’lar devreye girecek ve
onlara karşı Antivirüsler ve Koruyucu Kalkanlar devreye girecektir.

Artık
savaş şekil ve yöntemleri de değişecek, insanların hard disklerine girilerek,
sistemlerine müdahale edilecek.

Madde
devri kapanıp, mana ve nur devri başlayacak.

Beden
ve madde geride kalıp, her şey ilme ve bilgiye dayanacak.

Her
şey derinin altına ve beyne yerleştirilen çiplerle kontrol edilip,
yönlendirilecektir.

Artık
damarlarımızda sadece kan değil, kontrol edici elementlerde dolaşacaktır.

Acaba
Bill Gates bütün bunların neresinde olacak?

Telefonlar
kalkıp, yerini dijital operatörler, direk beyne iletip, kişilerle bağlantı
sağlayacak.

Nasıl
tanımak ve tanınmak istersiniz?

Parmakla
mı, gözlemi, yüz tanısıyla mı, yoksa sesle mi?

Kimlik,
para gibi şeyler artık sanal tanıma yöntemleriyle devreye girecek.

Dünyanın
yeni patronları kim olacak?

Bu
patronlara hazır mısınız?

Aslında
çok korkmayın, bütün bunların olması uzun zaman alır mı acaba diyebilirsiniz?

Hayır,
zaten tüm bilgileriniz dijital ortamlarda, resimlerinizle beraber Google da,
Facebook’da, Tweetar’da, WhatsApp’ta, vs. mevcuttur.

Gerekirse
mutlu azınlık oluşturulup, sisteme adapte olamayanlar Corona gibi virüslerle
devre dışı bırakılır, genç ve dinamik bir toplum oluşturulur.

Eset
Suriye’de 1 milyon, Bush Irak’ta 1 milyondan fazla, Mao 60 milyonu ve Lenin 100
milyon civarında insanı öldürmüşken, yeni dönemin Fir’avunları neden 1 milyar
insanı öldürme istek ve uygulamasında olmasın?

Hollywood
tarafından çevrilen filmler bizleri buna hazırlayıp, alt yapısını mı
oluşturuyor dersiniz?

İlâhi
sahaya müdahaleye hazırlanan insanoğlu, insana olan hakimiyetini ve müdahalesini
de devreye koymaya çalışıyor.

Korona
bütün bunların gerçekleşmesi için bir operasyon muydu?

Niye
olmasın?

İsli, sisli, puslu
hava geçtikçe değişmiş olan taşlar yerine oturacaktır.

“Biz
kitapta İsrail oğullarına şu hükmü de bildirdik: ‘Siz ülkede iki defa fesat
çıkaracak ve açık zorbalıklar yapacaksınız. Onlardan birincisinin vâdesi
geldiğinde, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat
ederiz. Onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her
tarafı didik didik edip araştırırlar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdür.

“Bunun
ardından sizleri onlara galip getireceğiz, mallar ve çocuklarla size yardım
edecek ve savaşçılarınızın sayısını arttıracağız.. İyilik ederseniz, kendinize
iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, onu da kendi aleyhinize işlemiş
olursunuz. Derken, sonraki taşkınlığınızın vakti geldiğinde, kederinizden
suratlarınız asılsın, daha önce girdikleri gibi yine Mescide girsinler ve ele
geçirdiklerini mahvetsinler diye başınıza  düşmanlarınızı musallat
edeceğiz”[1]

-“
O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada
vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu
sevmez.”[2]


[1] İsra
Suresi, 17/4-7.

[2]
Bakara.205.




İŞTE SEN BUSUN!!!

İŞTE SEN BUSUN!!!

ACZİYETİNİ BİL VE ANLA!!!

Allaha
dayanıp güvenen insan, kâinatın fevkinde bir kıymet ve güç alır.

Allah’a
karşı acizliğini ve fakirliğini anlayan insan en güçlü ve en zengin insandır.

O’na
intisab etmeyerek kendine güvenen insan ise, bir mikrop kadar bile bir kıymet
ve gücü yoktur.

İşte
dünyanın hali.

İşte
sen busun.

Bir
mikrop dünyayı dize getirdi.

Ekonomileri
çökertti.

Sistemleri
çökertti.

Yıllık
bütçelerle oynadı.

Şımarıkça
göklere yükselen, denizlerin derinliklerinde yüzen, dağların üstüne çıkıp dünyayı
yol edinen bu aciz insan, evine hapsoldu.

Çıkarsan
ölürsün!!!

Gücün
kaç kuruş etmekte, zenginliğin kaç para etmekte…

Parça
parça olduktan ve de eline parayı aldığında virüs geçeceği korkusunu yaşadıktan
sonra.

Ey
insan! Aslında sen O’nsuz bir HİÇ-sin, HİÇ Bir Şeysin…

O’nsuz
sana bir mikrop, bir virüs bile değer vermiyor.

Kıymetin
bir mikrop kadar bile yok.

Bir
Ben Vardır Bende, Benden İçeri.

Ben
bile bende değilim, benim değil.

Nelik
dava ediyorsun ki!

Neyin
davasını güdüyorsun ki?

Silkin
ve de kendine gel.

Bu
mikrop ilahi bir memurdur.

O’nsuz
iş yapmaz.

Azrail
bile O’nsuz iş yapıyor mu?

Belki
bu virüs seni O’nun sahibine yönlendirmek içindir!

Uyarıp
ikaz etmek içindir.

Sen
kendinde değildin.

Kendine
gel.

O’na
gel.

Her
şey; Minallah ve İlallah.

Her
şey O’ndan yine O’na gitmektedir.

O’ndan
geldik ve O’na gideceğiz.

Sen
de O’ndan, mikrop da…

İşini
yap ve mütevekkil ol.

Gururlanma!

Acziyetini
bil ve anla!

Artık
makro alemden mikro aleme, âfaktan enfüse, başkalarından kendine dön.

Dışarıda
ve dışta değil, içeride ve içinde gez ve kal.

Kendini
dağıtma toparla.

Virüs
kendimizi kendimize döndürmek ve kendimize getirmek için gönderilmiş bir memuru
ilahidir.

Dur
ve düşün…

Virüsün
her gün hayattan ayırdığı kişiler yüzlercedir. Dikkat et.

Azrail’in
aldığı ise yüz binlerdir. Daha çok dikkat et.

Karun
gibi deme;” Kârûn, “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir”
dedi. O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden,
ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu
bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru
sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).”[1]

-“Ey dünya zevkini
düşünüp hastalıktan ıztırap çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimî olsaydı ve
yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak ve zevâlin rüzgârları esmeseydi ve musibetli,
fırtınalı istikbalde mânevî kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber
senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya birgün bize “Haydi,
dışarı” diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak. O bizi dışarı kovmadan,
biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terk
etmeden, kalben onu terke çalışmalıyız.
Evet, hastalık bu mânâyı bize ihtar edip der ki: “Senin
vücudun taştan, demirden değildir. Belki daima ayrılmaya müsait muhtelif
maddelerden terkip edilmiştir. Gururu bırak, aczini anla. Mâlikini tanı,
vazifeni bil, dünyaya niçin geldiğini öğren.” Kalbin kulağına gizli ihtar
ediyor.
Hem madem dünyanın zevki, lezzeti devam etmiyor. Hususan
meşru olmazsa, hem devamsız, hem elemli, hem günahlı oluyor. O zevki
kaybettiğinden hastalık bahanesiyle ağlama; bilâkis hastalıktaki mânevî ibadet
ve uhrevî sevap cihetini düşün, zevk almaya çalış.”[2]

-“Evet, ibadet iki
kısımdır: bir kısmı müsbet, diğeri menfi. Müsbet kısmı malûmdur. Menfi kısmı
ise, hastalıklar ve musibetlerle, musibetzede zaafını ve aczini hissedip,
Rabb-i Rahîmine ilticâkârâne teveccüh edip, Onu düşünüp, Ona yalvarıp hâlis bir
ubudiyet yapar. “[3]


[1] Kasas Suresi 78. Ayet.

[2] Lem’alar. Bediüzzaman.209.

[3] Age.16.




TEHLİKELİ SENARYOLAR

TEHLİKELİ SENARYOLAR

DEVAM EDEN SAVAŞLAR

Üstte
filler savaşırken, altta çimenler ezilmektedir.

Dünyanın
güçlülerinin ve güç kavgasında, zayıflar ezilmektedir.

Eskiden
yalancının mumu yatsıya kadar yanardı, artık çok sürmeden açığa çıkıyor.

Bir
kirliliğin ve operasyonun olduğu kesin.

Kokuları
çıkmaya başladı.

Vehbi
Koç-un nüfus planlaması diğer adıyla çocuklar doğmasın, bize yer açılsın,
göbeklerimiz küçülmesin temsilciliği sebebiyle avrupadan ödül aldı.[1]

-İtalya’da
2015 yılında yayınlanan belgeselde, Çin’in Wuhan’daki laboratuvarda SARS virüsü
üzerinde gizli çalışmalar yaptığı ortaya konuldu. Geliştirilmeye çalışılan bu
virüsün direk solunum yollarına saldırdığı kaydedildi.
[2]

-“Merkel’e
8 yıl önce sunulan koronavirüs raporu ortaya çıktı: 7,5 milyon insan ölecek

Almanya’da
Robert Koch Enstitüsü Başkanlığı’nda hazırlanan “Risk Analizi ve Halkı
Koruma” başlıklı raporda “SARS-CoV” virüsünün mutasyona uğrayıp
“pandemi” olacağı, tüm dünyayı etkileyeceği ve binlerce kişinin
hayatını kaybetmesine neden olacağı belirtiliyor.

Raporun
detayları bu günü açıkça tasvir eder.
[3]

-Rivayete
göre; Yer yüzünde 108 milyar insan yaşadı ve 52 milyarını sivri sinekler
öldürdü..
[4]

-İsrail
Sağlık Bakanı’ndan koronavirüs açıklaması: Eminim ki Mesih gelip bizi kurtaracak

İsrail
Sağlık Bakanı Yaakov Litzman, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs ile ilgili
olarak yaptığı açıklamada, “Mesih’in Hamursuz Bayramı’ndan önce gelmesi
için dua ediyoruz. Eminim ki Mesih gelecek. Yakında özgürlük içerisinde
çıkacağız ve Mesih bizi dünyadaki tüm dertlerden arındıracak” dedi.
[5]

Yoksa
orta doğudaki bütün kavgalar bunun için miydi?

-Coronavirüs
bu pazardan dünyaya yayılmıştı! ‘Daha kötüleri yolda…’

COVID-19,
dünya çapında yayıldı, ülkeleri harap etti ve küresel salgın ilan edildi.
Virüs, ölümcül bir şekilde yayılmayı sürdürüyor. Henüz corona virüsü salgınının
etkisi dünya çapında artmayı sürdürürken, uzmanlar “sırada ne var”
sorusunu sormadan edemiyor. Bir sonraki salgın, corona virüsünden bile rahatsız
edici olabilir.
[6]

-İran
Cumhurbaşkanı Hasan.Ruhani, “Hastalığın
ilk dalgasını aşmayı başardık ancak önümüzde yeni bir dalga olabilir.” uyarısında
bulundu..
[7]

-25
Mart 2020 tarihi itibariyle; Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan Corona virüs
(Covid-19) nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı dünya genelinde 18 bin
919’a, virüs bulaşan hasta sayısı ise 423 bin 121’e yükselirken; 108 bin 619
kişi de tedavi edildi. Bu sayılara göre, son 24 saatte 2 bin 360 kişi yaşamını
yitirirken; 41 bin 523 kişide koronavirüs tespit edildi..
[8]

-2020
yılı için bazı kehanetler ve işaretlerde de bulunulduğu ifade edilmektedir.
[9]

-İslam
alimlerinde Ebubekir-i  Razi bir çok
alanda olduğu gibi tıp alanında da büyük hizmetler vermiştir.
[10]

KISSADAN
HİSSE: 1957 yılında Sovyetler döneminde çekilen Özbek filminde İbn-i Sina’nın
Veba salgını hakkında verdiği öğütler görülmeye değer nitelik taşıyor.
Koronavirüs salgının dünyayı esir aldığı bu günlere ışık tutan bilgileri
aktaran İbn-i Sina ”ellerimizi yüzümüzü sirkeli suyla yıkamalıyız” öğüdünü
veriyor.
[11]

MEHMET ÖZÇELİK

27-03-2020


[1] https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/mehmet-tezkan/vehbi-koc-yasasaydi-ne-derdi-2257141

[2] http://m.haber7.com/dunya/haber/2956707-2015-yilinda-yayinlanan-belgesel-gunumuze-isik-tuttu-cinliler-yeni-tip-virus-gelistirdi

[3]
http://www.haber7.com/dunya/haber/2956228-merkele-8-yil-once-sunulan-koronavirus-raporu-ortaya-cikti-75-milyon-insan-olecek

[4]
https://www.ahaber.com.tr/yasam/2020/03/24/dunya-tarihini-degistiren-kanli-komutan-anofel-52-milyar-insanin-olumune-neden-oldu

[5] http://www.haber7.com/dunya/haber/2956160-israil-saglik-bakanindan-koronavirus-aciklamasi-eminim-ki-mesih-gelip-bizi-kurtaracak

[6] http://www.haber7.com/foto-galeri/62016-coronavirus-bu-pazardan-dunyaya-yayilmisti-daha-kotuleri-yolda/p2

[7] https://www.ahaber.com.tr/galeri/dunya/son-dakika-iran-cumhurbaskani-hasan-ruhaniden-korkutan-koronavirus-coronavirus-aciklamasi-ikinci-dalga

[8] https://www.ahaber.com.tr/dunya/2020/03/25/son-dakika-dunya-genelinde-corona-virus-covid-19-salgininda-olu-sayisi-ne-kadar-oldu-25-mart-2020-corona-virus-vakalari

[9] https://www.ahaber.com.tr/galeri/yasam/corona-virus-kehaneti-baba-vangayi-bile-geride-birakti-salgini-15-sene-oncesinden-bilmis/6

[10] https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/islam-tarihinin-en-basarili-tabibi-ebu-bekir-er-raziden-tavsiyeler/2

[11] http://video.haber7.com/video-galeri/159086-bir-ozbek-filmi-ibn-i-sinadan-veba-salgini-hakkinda-kiymetli-ogutler




SİSTEM ÇÖKTÜ

SİSTEM
ÇÖKTÜ

Sistemler
çöktü.

Daha
önceden şaka olarak da olsa bir Milli Eğitim Bakanının; Yav, şu okullar olmasa
Milli Eğitim Bakanlığı ne güzel idare edilir, sözü herhalde bu günlerde gerçek
oluyor.  30 Nisan’a kadar daha uzatılmış
olması ve okulların 2. Hafta öncesi ile beraber ki; ondan sonra da uzatılacağı
ihtimali ile beraber, bu durumda;

Sistemin
kendisini gözden geçirmesi, köklü bir sisteme geçiş yapması lazım.

Yüz
yıldır bir türlü oturmayan ve herkes tarafından şikayet edilen bu sistem, akıl
ve kalp odaklı ve de geçmiş birikimden istifadeyle geleceğe yürünmelidir.

Bu
Türkiye için de öyle ve dünya için de öyledir.

Dünyadaki
tüm sistemler çöktü.

Ekonomiler
çöktü.

Sağlık
sistemleri çöktü ve en azından tökezledi.

Eğitim
sistemleri çöktü.

Siyasi
ve yönetim sistemleri çöktü.

Toplum
sekteye uğradı.

Yüz
yıl önce baskı, korku, jandarma dipçiği, İstiklal mahkemeleri ve de Darağaçları
ile yapılan inkılaplara karşı bugün bir virüs camileri kapatıyor, kiliseler
kapanıyor, zikir-hane, medrese aktif değil.

Reform
yapmadan, kan dökmeden, ihtilale teşebbüs etmeden toplum bir mikropla
değiştirilebiliyor.

Özellikle
Milli Eğitim bir asırdır rayından çıkmış; insan, zaman ve ekonomik bu kayıpları
dijital ve de daha aktif bir yöntemle, eğitim ordusunu seferber ederek rayına
oturtturabilir.

Milli
Eğitim kendisini sorgulamalı, tüm kurumlar gibi.

Şuurlu,
bilinçli, düşünceli, donanımlı, geleceği gören bir nesil yetiştirmeli.

Aklını
Fen ilimleriyle, Kalbini de Din ilimleriyle donatmış bir gençliğe hava ve su
gibi ihtiyaç var.

***************

1984
yılında Özal dönemi Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerlerdir.

Sayın
Dinçerler gelen bakanlar içerisinde en büyük hizmeti yapan bir kişidir.

O
zamana kadar atalarının maymundan geldiğini ifade eden bir eğitim sistemine ilk
defa alternatif olarak derslerde aksinin de yani bir insandan ve Hz. Âdemden
geldiğini ifade etmenin önünü açtı. Ve yine vesile olup;

Japonya’dan
60 pedagog istiyor ve Eğitim konusunda uzman bu heyet, Türk gençleri hakkında
araştırma yapmak üzere ülkemize gelirler.

Ve
gelen Pedagoglar Türkiye’nin 63 vilayetini geziyorlar. Tutmuş oldukları
raporları Merhum Özal’a sunuyorlar.

O
da onlara; Neticeyi soruyor. Aldığı cevap ise;

-“Sizin
gençlerinizde millî şuur yok!”

Yani
Sizde bilinçli ve şuurlu bir nesil kaybı var.

Bakan
soruyor, ne yapabiliriz, diye.

Onlar
diyorlar ki; Sizin bir Çanakkale’niz var ki, Bizim Hiroşima’mızdan daha büyük
bir etki ve şok yapacaktır.

Biz
çocuklarımızı küçük yaşta alıyor ve Hiroşima’yı gezdiriyoruz.

Ve
bakın diyoruz, Eğer sizler okumaz ve çalışmayıp ilerlemezseniz sizi böyle gelir
bombalar ve yok ederler.

Siz
de çocuklarınıza Çanakkale’yi gezdirin, her bir metrekaresine binlerce bombanın
düştüğü bir yer orası.

Bizim
Hiroşima’dan yüzlerce kat daha etkilidir.

Şoklu
eğitim yaptıklarını söylüyor.

Bunu
uzunca şöyle dile getirirler:

“Biz”
diyor, Japon eğitimci, “Okula başlayacak olan çocuklarımıza bir program
uygularız. Önce onları en gelişmiş fabrikalarımıza götürür, robotların yaptığı
makineleri gösteririz.

Makine
yapan makineler karşısında hayret ve hayranlık içinde kalır masum yürekleri.

Anlayacakları
bir dille, orada yapılanları açıklarız. Bu fabrikaların sadece Japonya’da
yapılabildiğini, başka milletlerin bunu başaramadıklarını, okul öncesi
çocuklarımıza anlatırız.

O
küçücük çocuklar, duyduklarına hem şaşırırlar, hem de çok mutlu olurlar.

Bu
geziler tamamlanır.

Çocuklar,
saatte 250-300 km sürat yapan trenlere bindirilir. Bu araçların da sadece
Japonlar tarafından yapılabildiği vurgulanır. Eğer kendileri de iyi ve düzenli
çalışırlar ve Japon olduklarını unutmazlarsa, bunların daha lüks ve daha
süratli olanlarını yapabileceklerdir.

Bu
geziler zinciri, onlara Japon olmanın ne kadar önemli bir şans olduğunu kabul
ettirir. Sonunda yolları, Nagazaki ve Hiroşima’ya düşürülür.

Orada,
Japonların İkinci Dünya Savaşı sırasında başlarına gelen felaket anlatılır. “Bu
çalışkan milletin düşmanları da vardır. Eğer daha çok ve daha dikkatli
çalışmazlar ve iyi Japon olmazlarsa, kendilerinin de başına, bu bombaların daha
beteri atılabilir. Çünkü eski düşmanlıklar, bütünüyle bitmiş değildir.”

Çocuklar,
atom bombası atılmış şehirlerde yaşanan apacı hatıralarla sarsılırlar. Zira
atom bombasından geriye, sadece on binlerce ölü, yaralı ve ot bile bitmeyen
topraklar kalmıştır. Bu dehşetli gerçek, onları derinden derine etkiler.

Okul
hayatında da, bu bilgi ve bilinç çerçevesi etkili bir biçimde genişletilir.
Dolayısıyla bu gençlerin Japon olmaktan başka çareleri kalmaz.”

Japon
eğitimci, atom bombası şerrinden, başarı sonucu çıkaran uygulamayı anlatırken,
bizim etkili ve yetkili bir eğitimcimiz ağzından şu cümleyi kaçırıveriyor:

“-Keşke
bizim de bir Hiroşima’mız, bir Nagazaki’miz olsaymış…”

Japon’un
verdiği cevap çok ibretlidir ve bizim eğitimsiz eğitimcimizi kızartacak
cinstendir:

“-Bildiğim
kadarıyla, sizin yüz Hiroşima ve Nagazaki’den çok daha değerli bir yeriniz
vardır.”

“-Neresidir
Efendim?”

“-Siz
oraya Çanakkale dersiniz. Eğer siz, Çanakkale’de dedelerinizin yaşadıklarını,
çocuklarınıza tam manasıyla anlatabilseniz, sizin çocuklarınız da, milli ve
manevi şuuru içinde yetişmekten başka yol aramazlar.”

*************

Fahrettin
Paşa’nın birçok sıkıntıdan sonra Medine müdafaasını asla terk etmemesine ve
teslim olunması için gerek Payitahttan ve gerekse en yakın arkadaşlarından
teklif gelmesine rağmen teslim olmamış, zorla kendi askerleri bir hile ile onu teslim
almıştı.

Daha
sonra Malta adasına Sürgün edilip, bir yıl içerisinde de oradan kurtarılıp
Afganistan’da Cihat için görevlendirildiği zaman hutbede, insanları Cihadave
kıyama kalkmalarını söyler.

İşin
garip tarafı ve 1970 yılından beri bizdeki sıkıntıyı da göstermiş olan;
Gençlerden biri der ki; yahu bizleri cihada davet ediyorsun ama senin sakalın
bile yok, Bıyığın bile farklı, der.

O
ise gülüp tebessüm ederek, Nihayet yumuşak bir ifade ile; -Evlat- der, sakal
sünnettir, Cihat ise farzdır, der.

Bugün
bir kısım gencin manevi ve imani cihadı bırakıp, insanların ahiretlerini, ebedi
hayatlarını, imanını Kurtarmak ve bununla yükümlü olurken; bunun önüne adeta kale
ve set yapar gibi engel koyup, sünneti istemiyorsun diye bir gafletin ve bir
cehaletin ve de bir körü körüne taassuptan başka bir şey değildir.

Eski
zamanda Farzı Kifaye olan cihad, bugün Cihad-ı Manevi herkes için farzı
ayındır.

MEHMET
ÖZÇELİK

26-03-2020




İŞTE YÜZ YILLIK VİRÜS

İŞTE
YÜZ YILLIK VİRÜS

Gerçek
virüs bedendeki değil, Kafadaki ve Kalpteki virüstür.

Türkiye’de
bulunan bu virüs, Kafadaki bu virüs 300 yılda giderilemeyecek, etkisini 300 yıl
boyunca sâri bir şekilde nesilden nesile ulaştıracak bir illettir. Sadece
dünyasını değil insanın ahiretini de bitirecek bir virüstür.

Milli
Eğitim’de bu virüs bazen sâri olaraktan kendisini göstermektedir.

Medya
dünyasında ve belli kesimlerde depreşmekte ve bu virüs kendisini
göstermektedir. Öldürücü bir fonksiyon arz etmektedir. Hem kendisini öldürmekte
hem de toplumu öldürmektedir.

Bir
yandan Koronayı Sayın Erdoğan’a bağlayanlar, diğer yandan Koronadan ölenlerin
65 yaş ve üzerinde olması ve bunlarında AKP’ye oy vermesinden dolayı iyi
olacağı ve bize yarayacağı denilerek yüz yıllık hastalıklı urların varlığını
göstermektedir.

İşte
o Koronadan daha tehlikeli virüslü bir nesne.

“Can
Ataklı EBA’daki başörtülü öğretmenlere saldırdı.[1]

Eba-daki
tesettürlü öğretmenin ders anlatmasından dolayı adeta hıncını, nefretini,
cehaletini ortaya koymuş, Türkiye-deki bir asırlık kavganın ve zihniyetin devası
olmayan hastalığını da göstermiş oldu.

Ve
en acıklısı ise kin, nefret ve bozuk zihniyeti temsil eden eğitimdeki
koronadır.

İşte
korona dolayısıyla tatil edilip eba-dan yapılan ilk günkü Uzaktan Eğitim-de
gösterilen ve doğru olmayan bozuk zihniyetin tezahürü;

“Bugün
başlayan uygulamada derslerden önce EBA TV’de ‘Kilometre Taşları – Adnan
Menderes’ adlı kısa animasyon izletildi. Bu kısa animasyonda eski Başbakan
Adnan Menderes’in idamı da detaylı şekilde anlatıldı.

İşte
alakasız o görüntü ve mesaj,[2]

Aslında bu bir
asırlık eğitim sisteminin gerçek yüzünü yansıtmaktadır.

Toplumda belli
bir kesimin ikide bir Cumhurbaşkanına Menderesi hatırlatması açık bir tehdidi
göstermektedir.

Aslında
ağzımız çok yandı. Ondan dolayı düşünmeden edemiyoruz.

Evet,
İnsan düşünmeden edemiyor;

Böyle
hassas bir zamanda bununla bir kaç nefret kusmuğunu kusup kokutanlar gibi, bir
mesaj mı veriliyor?

Muğlak
bir mesaj!

İzah
edilmeliydi. İyi niyetle de veya bir yanlışı anlatma amacı da olsa, yersiz ve
zamansız idi.

Diğer
yandan aralarda gösterilen ilahilere karşı hazımsızlıkta bu virüsün devam
ettiğini göstermektedir.

-Coronavirüs
Türklere bulaşmıyor deniliyor. Çünkü kanları farklı.

Peki ya kanı değişik ve bozulmuş
kan ise onlara da bulaşır mı?

Bu
tesbiti virüs mü yapacak?

****************   

Milli
Eğitim Bakanı okulların açılacağı ilk gün birinci dersin Teneffüsünün 40 dakika
olacağını söyledi.

Güzel
bir şey ancak şu anda okulların bile ne zaman açılacağı belli değilken böyle
bir şeyi gündeme getirmekle bu durum bize gösteriyor ki;

Her
gelen Milli Eğitim Bakanı maalesef problemin hep kenarında gezmekte, bir türlü
içerisine girip de, içerisindeki problemlere el atıp çözme yoluna ciddi manada
girmedi.

Hep
dediğim gibi; Kaportayla, görüntüyle ve pansuman tedavisiyle uğraşıldı.

Hep
nedense köklü değişime bir türlü cesaret edilemiyor. Tepki çekmemek için hep
Milli Eğitim’in problemlerinin kenarında dolaşılıyor. Maalesef içine bir türlü
girilemiyor.

Gerçekten
ilk dersin 40 dakika olmuş olması problemi çözecek mi?

Yoksa
göstermelik ve havayı yumuşatmak amaçlı mı?

Önemli
meseleler ve o kadar ciddi durumlar varken; neden o ciddi mesele de bir çözüm
bulunmuyor?

Şimdiye
kadar ve öncesinde milyonlarca teklif gitti, milyonlarca öğretmenin göndermiş
olduğu bir çok teklifler göz önüne alınmış olsa ve gerçekten uygulama alanına
konulmuş olsa, Milli Eğitim’de önemli bir rahatlama olacaktır.

Milli
Eğitim düzelmedikçe ve bu milletin bin yıllık değerleri, ruh ve samimiyeti ve
de ideal insan yetiştirilmedikçe bu milletin baş örtüsüne, inancına ve
değerlerine saldıracak insan eksik olmayacaktır.

MEHMET
ÖZÇELİK

24-03-2020


[1] http://video.haber7.com/video-galeri/158697-can-atakli-ebadaki-basortulu-ogretmenlere-saldirdi

[2] https://icdn.ensonhaber.com/resimler/diger/kok/2020/03/23/d_9934.jpg

https://m.ensonhaber.com/ic-haber/bakan-selcuktan-menderes-goruntulerine-yanit-geldi

https://videonuz.ensonhaber.com/mobil/video.html?v=176050




KEHANET Mİ GERÇEK Mİ ?

KEHANET
Mİ GERÇEK Mİ ?

Pasteur’dan
400 sene önce Mikrobu bulan (Mikroskop olmadığı halde) İslam alimi
Akşemseddin’dir. (1389-1459) –Maddetül Hayat- adlı kitabında: ”Hastalıkların
insanlarda teker teker ortaya çıktığını sanmak hatalıdır. Hastalık insandan
insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma gözle görülemeyecek kadar küçük
lakin canlı tohumlar vasıtasıyla olur.”

Bilindiği
gibi, mikrop ve mikroskop İngilizce bir kelime olup; ”Gözle görülemeyen küçük
canlı varlıkları gösteren alet”, Akşemseddin ise bu anlama gelen –Huveynat-
diyerek kendi dili olan Arapça olarak söylemiştir. Yoksa kusuru İngilizce mikrop
demediği için midir?
[1]

Hacı Bayram-ı Velinin Talebesi, Fatih’in
hocası, İstanbul-un manevi fatihi, Ebu Eyyub- el Ensari’nin kabrini keşfeden ilim
ve irfan sahibi Akşemsettin ilimde de mikrobu bularak geleceğe ışık tutan bir
ilim adamı olduğunu da göstermiş oldu.

Bizler mikroplarla iç içe yaşamaktayız.

Onlar Allah-ın memur ve askerleridir.

Toplum ve insan bünyesi madden ve manen
dengeyi bozup dengesizleştikçe, dengeyi sağlamak veya dengesizleri devre dışı
bırakmak amacıyla bu mikroplar devreye girerler.

-“Dünyanın en güçlü aileleri arasında yer
alan Rockefeller’in kurduğu vakfa ait olan raporda corona virüsü hakkındaki
kehanetler bir bir ortaya çıktı. 2010’da yayınlanan rapordu dünya genelinde 13
bini aşkın insanın ölümüne neden olan corona virüsten de bahsedilmiş. Raporda
“Ölümcül bir virüsün” dünyayı esir alacağı anlatılırken ilk olarak
Çin’in kurtulacağı da ifade ediliyor. 

2010 Mayıs’ında servis edilen rapor, 2030
yılına kadar olacak gelişmeler hakkında bir çerçeve sunuyor, ‘Senaryo
Anlatıları’ bölümünde ise ‘ölümcül küresel bir virüs salgınının ortaya
çıkacağını’ öngörüyor.

geçmiş zaman ifadeleri kullanılan Rockefeller
metninde ‘gelişmiş ülkelerin bile virüsle savaşmakta zorlanacağı’ söylenerek
aynen şu cümle yazılmış: “Yıllardır öngörülen küresel salgın geldi. Hızla
yayılan virüs, salgınlara en hazırlıklı ülkeleri bile altüst etti.”[2]

Koronanın
dünyaya kaybettirdiği mali kayıp 27 trilyon dolardır.

Kazanan
kimdir ona bakılmalıdır.

-Bilgisayarlara
sızıp gönderilen virüsler bilgisayarları tamamen çökertirken ancak elinde kendi
antivirüsü olan kimse bununla karşıdakini tehdit edip istediğini ona, istediği
fiyata satarken aynı olay şu anda insanlar için de geçerlidir.

Daha
önceki bir yazımda; Dabbet-ül arzın 2 şey olduğunu söylemiştim. Birincisi
fuhuştan bulaşan AIDS mikrobu, Diğeri ise filmi de çevrilmiş olan internet
demiştim. Bugün aynı durum yine geçerli olmakta olup, bir derece internet gibi
adeta insanlara sızdırılmış olan virüs ile antivirüs’ü elinde bulunan kişiler
de Dünya’yı tehdit etmekte, onun antivirüsü ve ilacı bendedir, diyerekten
istediği fiyata satıp, dünyayı kontrol etme çabasına gitmektedir.

Yani
virüsle bilgisayarlar kontrol edildiği gibi, şimdi de artık insanlara ve
Dünya’ya atılan 3. Dünya savaşı ile virüsler ile de insanlar kontrol altına,
insanların maddeleri, ekonomi kontrol altına, böylece devletler, devletlerin
yönetimleri kontrol altına çok rahat alınabilir.

Dünya
bu gün virüsle kontrol altındadır.

Beşer
zulmeder ancak kader adalet eder.

-“Andolsun
ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek
deneriz. Sabredenleri müjdele.”
[3]

Kısmetindir gezdiren yer yer seni,
Arşa çıksan âkıbet: yer, yer seni. 
Ânın içün, ânın adı yer oldu, 
Önce besler, sonra kendi yer seni.  (Kemal Paşazade)

MEHMET
ÖZÇELİK

23-03-2020


[1] http://www.tesbitler.com/2015/01/02/aleme-ilim-penceresinden-bakis/

[2] https://www.sabah.com.tr/dunya/2020/03/22/son-dakika-rockefeller-vakfinin-corona-virus-kehaneti-gercek-oldu-cinin-kurtulacagi-virushttps://www.sabah.com.tr/galeri/dunya/fizikci-einstein-stephen-hawkingin-korkutan-uyarilari-tekrar-gundemde-dunyanin-sonu-boyle-gelecek/12

[3] Bakara Suresi 155. Ayet.




HATİM DUASI

https://youtu.be/WVyvDOrWihY



SESLİ ESERLER

İBRETLİ
SESLİ ESERLER

https://archive.org/details/20cevsenulkebirmeali

HİKMETLİ
NÜKTELER

https://archive.org/details/ibrahimethem_202003

40
HADİS

https://archive.org/details/3740hadis

KISSADAN
HİSSELER

https://archive.org/details/mehmetozcelikilahiler

SESLİ
CELALEYN 30. CÜZ MP3

https://archive.org/details/51kamersuresi

KISSALAR
VE DERSLER

https://archive.org/details/abdestkonusmasi

KUR’AN-I
KERİM-DE KISSALAR

https://archive.org/details/7kissetumusa2arapcamehmetozcelik

NURLU
HATIRALAR

https://archive.org/details/kamyonsoforuveladikliahmetaga

SESLİ
DEYİMLER VE ÖYKÜLER

https://archive.org/details/kisadeyimveanlamlari6

SESLİ
NÜKTELER

https://archive.org/details/ihlasmelekleri

TEMAŞAGÂH

https://archive.org/details/12.allahinvarliginavebirliginesemavatinsehadeti

SESLİ
MEAL-HASAN BASRİ ÇANTAY-OKUYAN MEHMET ÖZÇELİK

https://archive.org/details/12fatihabakarasuresi

LEMALAR

https://archive.org/details/maidetulkuran

İşaratül
İ’caz

https://archive.org/details/isaratulicaz

Emirdağ
Lahikası

https://archive.org/details/emirdaglahikasi

Küçük
Risaleler

https://archive.org/details/Muhakemat

Mektubat

https://archive.org/details/19.mektub

SÖZLER

https://archive.org/details/25.sozkuran

Mesnevi-i
Nuriye

https://archive.org/details/mesneviinuriye

Celcelutiyye

https://archive.org/details/celcelutiyye_202003

TARİHÇE-İ
HAYAT

https://archive.org/details/hayati_20200322

KADERE
İMAN

https://archive.org/details/kader_202003

Allahın
Varlığı

https://archive.org/details/allahinvarligi1

YERYÜZÜNÜN
YÜRÜYEN YILDIZLARI

https://archive.org/details/yeryuzununyuruyenyildizleri2

SÖZDEKİ
FÜSUN

https://archive.org/details/sozdekifusun1

İLAHİLER
VE ŞİİRLERİM

https://archive.org/details/mehmetozceliksiirlerim10aralik2003

Ahiret
Ahvali

https://archive.org/details/ahiretahvali3

PEYGAMBER
EFENDİMİZ

https://archive.org/details/peygamberefendimiz15




DABBE VE YE’CÜC- ME’CÜC

DABBE
VE YE’CÜC- ME’CÜC

Bu
konuda daha önce yazmıştım.[1]

Kıyametin
on büyük alametlerindendir.

Asrımızda
kol gezmekte ve kol kola gezmektedir. Aktif olarak…

Zaman
hükmünü icra ettikçe, Kur’an-ı Kerim-in içindeki hakikatlarda zahir olmaktadır.

-“Nasıl
ki kavm-i Firavuna çekirge âfâtı ve bit belâsı ve Kâbe tahribine çalışan kavm-i
Ebrehe’ye ebâbil kuşları musallat olmuşlar. Öyle de, Süfyanın ve deccalların
fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün
anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana
düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan
çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a’lem, o dâbbe bir nevidir.
Çünkü, gayet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek,
dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak. Belki, “Asâsını kemirmekte olan bir ağaç
kurdu.” (Sebe’ Sûresi, 34:14.) âyetinin işaretiyle o hayvan, dâbbetü’l-arz
denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek,
insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü’minler iman
bereketiyle ve sefahet ve su-i istimalâttan tecennübleriyle kurtulmasına
işareten, âyet, iman hususunda o hayvanı konuşturmuş.”
[2]

**************

Ye’cüc
ve Me’cüc hakkında genel olarak Risale-i Nurlarda bilgi verilmiştir.
[3]

Bu
konuda kıyametin büyük alametleri içerisinde anlatmıştım.
[4]

-“Rû-yi
zeminin en meşhur seddi ve kaç günlük uzak bir mesafe tutan Sedd-i Çin’i,
Kur’ân lisanıyla Ye’cüc ve Me’cücün ve tabir-i diğerle tarih lisanında Mançur
ve Moğol denilen ve âlem-i beşeriyeti kaç defa zîrüzeber eden ve Himalaya
Dağlarının arkasından çıkan ve şarktan garba kadar harap eden akvâm-ı vahşiye
ve garetkâr milletlerin Hint ve Çin’deki akvâm-ı mazlumeye tecavüzlerini
durdurmak için, o Himalaya silsilelerine yakın iki dağ ortasında uzun bir sed
yaptığı ve o akvâm-ı vahşiyenin kesretle hücumlarına çok zaman mâni olduğu
gibi, Kafkas dağlarında, Derbent cihetinde yine çapulcu, garetgîr akvâm-ı
Tatariyenin hücumunu durdurmak için, Zülkarneyn-misal eski İran padişahlarının
himmetiyle sedler yapılmıştır. Bu neviden çok sedler var. Kur’ân-ı Hakîm, umum
nev-i beşerle konuştuğu için, zâhiren bir hadise-i cüz’iyeyi zikredip, umum o
hadiseye benzer hâdisâtı ihtar ederek konuşuyor. İşte bu nokta-i nazardandır
ki, Sedde ve Ye’cüc ve Me’cüce dair rivayetler ve akvâl-i müfessirîn ayrı ayrı
gidiyor.”
[5]

-“Âhir
zamanda gelecek Ye’cüc ve Me’cücün komitesi, anarşistler olduğuna Kur’ân işaret
ediyor.”
[6]

-“Zülkarneyn
müeyyed min indillah bir şahıstır. Onun irşad ve tertibiyle, iki dağ arasında
bir sed bina edilmiştir: zâlimlerin ve bedevîlerin def-i fesatları için… Ve
Ye’cüc-Me’cüc, iki müfsit kabiledirler. Emr-i İlâhî geldiği vakit sed harap
olacaktır”
[7]

-(Ebu
Hureyre’den nakledildiğine göre) Resulullah (asm.):

“Yakında
büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden,
ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim
o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri,
sığınacak mekan bulursa ona sığınsın.”
[8]

-“İ’lem
ey mağrur, mütekebbir, mütemerrid nefis!

Sen
öyle bir za’fiyet, acz, fakirlik, miskinlik gibi hallere mahalsin ki, ciğerine
yapışan ve

çok
defa büyülttükten sonra ancak görülebilen bir mikroba mukavemet edemezsin; seni

yere
serer, öldürür…
[9]

-“Göz
ile görünmeyen bir mikrop, bir hayvancık, küçüklüğüyle beraber pek ince ve
garib bir makine-i İlahiyeyi hâvidir. O makine mümkinattan olduğundan, vücud ve
ademi mütesavidir. İlletsiz vücuda gelmesi muhaldir. O makinenin bir illetten
vücuda geldiği zarurîdir. O illet ise, esbab-ı tabiiye değildir. Çünki o
makinedeki ince nizam, bir ilim ve şuurun eseridir. Esbab-ı tabiiye ise
ilimsiz, şuursuz, camid şeylerdir. Akılları hayrette bırakan o ince makinenin esbab-ı
tabiiyeden neş’et ettiğini iddia eden adam, esbabın herbir zerresine Eflatun’un
şuurunu, Calinos’un hikmetini i’ta etmekle beraber; o zerrat arasında bir
muhaberenin de mevcud olmasını itikad etmelidir. Bu ise, öyle bir safsata ve öyle
bir hurafedir ki, meşhur sofestaîyi bile utandırıyor.”
[10]

-“Hem
sana düşmanlık vaziyetini alan mikroptan tâ taun ve tufan ve kaht ve zelzeleye

kadar
bütün eşyanın dizginleri, o Rahîm-i Hakîm’in elindedirler. O Hakîm’dir, abes iş

yapmaz.
Rahîm’dir, rahîmiyeti çoktur. Yaptığı her işinde bir nevi lütuf var.”
[11]

-“Üçüncü
Sual: Bazı eşhasın hatasından gelen bu musibet bir derece memlekette

umumî
şekle girmesinin sebebi nedir?

Elcevab:
Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle; ekser nâsın o

zalim
eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla
manen

iştirak
eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir.”
[12]

**************

Dünyanın
15. Temmuz’u ve de dünyayı dizayn etme ile beraber  3. Dünya savaşı başlamış gibi görünüyor.

-“ABD’yi
sarsan koronavirüs iddiası: İstihbarat ocak ayında uyarmış.

ABD
istihbaratının ocak ve şubat aylarında Beyaz Saray ile Kongre’ye gönderdiği
raporlarda, Çin’deki yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) gerçek boyutunun
saklandığı ve yakında küresel bir “pandemi” olacağı uyarısında
bulunduğu iddia edildi. Sürekli gelen raporlara rağmen Trump’ın ise virüsün
ABD’ye yönelik tehdidini küçümsemeye devam ettiği öne sürüldü.”
[13]

İran-da
70 bin mahpusu çıkarma teklifleri, Türkiye-de söylentileri dolaşmakta.

Devletler
şekillendirilmeye ve yönlendirilmeye mi çalışılıyor?

Makro
alemden mikro aleme bir geçiş mi?

Afaki
alemden enfüsi aleme göçüş mü?

Geniş
âlemden deruni aleme bir dönüşüm mü yaşanıyor?

İnsanların
Aslına dönüşüne bir vesile mi?

İş
dünyasına, muhasebe yapmasına, oto kontrol sistemi ile kendisini düşünmesine,
kendisiyle beraber olanları düşünüp, onlarla beraber muhabbet ve sohbet
etmesine vesile midir?

Bir
mikrob, bir virüs düşündürüyor değil mi?

Sen
ne mikropmuşsun be?

Sen
neymişsin be?

MEHMET
ÖZÇELİK

20-03-2020


[1] http://www.tesbitler.com/2015/01/03/dabbetul-arz/

[2] Şualar.
Bediüzzaman.Sh.510-511.

[3] http://www.risaleinurenstitusu.org/kulliyat/arama/Ye’c%c3%bcc

[4] http://www.tesbitler.com/2015/12/15/kiyamet-ve-alametleri/

[5]
Lem’alar.Bediüzzaman.Sh.112.

[6] Emirdağ Lâhikası. Bediüzzaman.Sh.383.

[7]
Muhakemat. Bediüzzaman.Sh.58.
Bak.sh.59-60.

[8]
Sahihu’l-Buhari VIII, 92;
Tefriru’l-Kurani’l-Azim II, 43; Sunenu İbn-i Mace, II, 3961.

[9]
Mesnevi-i Nuriye – 87.

[10]
İşarat-ül İ’caz-87.

[11]
Sözler –636.

[12] Sözler – 172.

[13] https://www.yenisafak.com/dunya/abdyi-sarsan-koronavirus-iddiasi-istihbarat-ocak-ayinda-uyarmis-3530594




DİN KOLAYLIKTIR

DİN
KOLAYLIKTIR

Peygamber
Efendimiz nadir olan şeyler de, bir şeyi önemine binaen 3 defa söylemiştir.
Bunlardan birisi de; Din kolaylıktır. Din kolaylıktır. Din kolaylıktır.

Fıkıh
kitaplarında ibadet bölümlerine baktığımız zaman dinin tamamen kolaylık ve
kolaylaştırıcı olduğunu görürüz.

Bu
da geçmiş ümmetlerin helak olmalarının sebebinin çok soru sormalarından
olduğunu Efendimiz ifade eder.

Yine
Hz Ali’nin dediği gibi; İlim tek idi ancak onu cahiller çoğalttı.

Mesela
ibadet konusunda durumu müsait olmayan insanların oturarak ve hatta yatarak
veya bir binekte, şimdiki ifade ile bir arabada, uçak, gemi, trende vesaire bir
binekte hatta bir at da, bir deve üzerinde giderek ibadet yapılmasına imkan
verilmektedir. Bu yönde kolaylık sağlanmaktadır.

Din
bu yönüyle kolaylaştırırken insanlar çok soru sormalarından dolayı veya işi
sarpa sarmalardan dolayı veya eksikliklerinden dolayı dini zorlaştırmıştır.

Bu
kolaylık mesela abdest için de geçerlidir ve aynı şekilde farzı 4 iken bazen
insan sünnet olanları da vesveseden ve şüpheden dolayı bu işi zorlaştırmaktadırlar.

Abdest
almaya durumu müsait olmayan insan için teyemmüm ve mest durumu söz konusu
olmaktadır.

Hatta
o namazı kılma imkanı olmadığı zaman ima ile de kılınmaktadır ve kıble şartı bile
aranmamaktadır. İlk etapta kıbleye doğru yönelir, ondan sonra binek ne tarafa
dönerse o durum fark etmeden kılabilir.

Namazda
ve abdestte olsun bunun gibi dinin birçok noktada kolaylaştırdığını görürüz.

Nitekim
dinde zorlama yoktur, ayeti hükmünce, müslüman olan bir erkek, gayri müslim
olan eşini, müslüman olması konusunda zorlayamaz ancak tebliğ edip anlatabilir.

Dinin
bu kolaylaştırıcılığını hayatın her kademesinde görebiliriz.

Peygamberimiz, (Kolaylaştırın,
güçleştirmeyin, müjdeleyin, nefret ettirmeyin)buyurur.

Bu
taviz vermek anlamına olmayıp, ruhsatlarla amel etmenin de mümkün olduğunu
göstermektedir.

Aynı
durum kıyamda duramayan veya oruç tutamayan, kaza ve fidye vererek telafi
edilirken, o imkan da olmadığında ondan da muaf tutulmakta, çocuk kategorisinde
değerlendirilmektedir.

Bugünlerde
cemaatle camilerde namaz kılınmaması ve de bugün başlayan cuma namazının toplu
kılınmaması yönünde diyanetin fetva ve uygulaması, ibadetlerdeki güven ve
sağlık şartlarını ve de Efendimizin karantina uygulaması için söylemiş olduğu;
-Bir yerde veba varsa dışarıda iseniz içeriye girmeyin, içeride iseniz dışarıya
çıkmayın.- beyanıdır.

Bu
bir zarurettir.

Korumaya
ve salgının yayılmasına karşı bir tedbirdir.

Birde
bu sadece camiler için alınmış bir karar değildir.

Tüm
kalabalık ortamlar için geçerlidir.

Hayatta
en büyük hizmet, hayata hizmettir.

“(Mallarınızı)
Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin.
Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.”[1]

***************  

OPERASYON

100
sene önce kirli olarak başlatılan medreselerin, tekkelerin, zaviyelerin,
camilerin kapatılmasına karşı bugün de yüz sene sonra; kendi ellerimizin ve
günahlarımızın neticesi olan bir virüs yoluyla maalesef namaz vakitleri, günlük
cemaatle kılınan 5 vakit namaz, cemaatla kılınan cuma namazı kılınamamakta,
okullar kapatılmakta ve insanların ekonomikmen de çökmesine, maddi manevi bir sıkıntı
ortamının oluşmasına neden olmaktadır?

15
kadar film ve özellikle The Flu filmi Korona virüsünün en açık ve net ve de
ibretli bir virüs operasyonudur.

-“
2013 yapımı aksiyon ve dram türlerini barındıran film bilinmeyen bir hastalığın
aniden baş göstermesi ve yarattığı yıkımları konu alıyor. Ortaya çıkan hastalık
solunum yolu ile bulaşıyor ve belli bir müddet sonra ölüm gerçekleşiyor. Şu
sıralar tüm dünya gündemini yakından etkileyen corona virüsü sebebiyle bu
filmin konusu da benzerlik göstermektedir. Buna göre; Flu Virüs filminin
konusu corona virüsü mü içeriyor?”[2]

-“İnsanların
kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya
çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını
(dünyada) onlara tattıracaktır.”[3]

MEHMET
ÖZÇELİK

20-03-2020


[1] Bakara Suresi 195. Ayet

[2] https://www.sabah.com.tr/medya/2020/03/17/flu-virus-filmi-konusu-corona-virus-mu-virus-filmi-konusu-nedir-oyunculari-kimler

[3] Rum.41.




TEMİZLİK Mİ KİRLİLİK Mİ ?

TEMİZLİK
Mİ KİRLİLİK Mİ ?

Evet
dünyada Temizlik mi yapılıyor yoksa bir kirlilik mi var?

Yeni
bir dünya savaşı mı?

Eski
nüfusu götürüp, nüfusu gençleştirme çabası mı?

Bu
asra virüs asrı desek yanlış söylemiş olmayız.

Tıpkı
antivirüsü bulmadan önce virüsü bulup, onun üstünden para kazanmak gibi.

Veya
her hangi bir elektronik eşyada belli sayıda kullanma ve tıklamadan sonra
otomatikman bozulma devresine girmesi ve bunun bir mühendislik oluşumu olarak
gerçekleştirmiş olması.

Virüsten
kazanç sağlayan büyük bir kitle ve kütle var dünyada…

Yıllardır
Aile planlaması kapsamında insanların doğumu engellemek, kendi hayatı için
başkalarının hayatlarına sınırlar konuldu.

-Doğum
kontrolünü oluşturmak için ilaçlar ve yöntemler devreye konuldu.

Hayatın
önü tıkandı, egoistlikten dolayı.

Kürtaj
ile anne karnında özürlü olduğu tahmin edilen veya bilimsellik safsatası ile
anne karnındaki çocuğun cenin halinden çıkmış ve hayat belirtisi var ve
mevcutken parçalanması ve alınması yoluna gidildi.

Savaşla
öldürmeler az gelmiş olsa gerek ki, aynı savaş anne karnında iken ve daha
gelmemişken de sürdürüldü.

Vahşet
içinde vahşet.

Tıpkı
Firavun gibi, doğacak çocuklar içinden kendi tahtını yok edecek çocuk gelmesin
diye, tüm doğmuş çocukları öldürmesi gibi.

Bir
fir’avuna bedel dünyada binlerce Fir’avunlar iş başında…

Yoksa
bir korku imparatorluğu mu oluşturuluyor?

Dünya
bir baskı altında ve psikolojik bir savaş ve de sonucu tetikleyecek sosyolojik
bir oluşum.

Koronaya
odaklanan dünya, oysa her gün dört yüz bine yakın ölen insanlardan habersiz.

Elbette
tedbirler alınmalıdır ve özellikle karantina dikkatli uygulanmalıdır.

Koronadan
ölen on binin içine mi girmek korkunç, yoksa dört yüz binin içine mi, oda her
gün…

Her
gün öleceğini düşünen bir insan, ebedi hayat olan ahirete daha çok hazırlanır
ve düşünür.

Hadiste;
“Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz”
[1]

-Allah
geçmiş ümmetlerin yaptıkları tek bir günahtan dolayı o kavmi helak etti.

Lut,
Hud, Şuayb, Nuh, Salih ve 9 musibetle karşılaşan Musa-nın kavmi.

Salih
peygamberin kavmi bir devenin öldürülmesiyle helak oldu.

Oysa
Avustralya-da 20 bin deve öldürüldü.

Şuayb
peygamberin kavmi bir eksik tartmadan dolayı helak etti.

Ya
bizde?

Lut
kavmi livatadan dolayı helak oldu.

Şimdi
mi?

Nuh
kavmi peygamberine kulak vermediği için helak edildiler.

İbretlidir;
Allah insanların pisliklerini yine onlara temizletti.

İşte
o kıssa: Hz. Nuh peygamber gemiyi yaparken insanlar gelip, gemiye pislerler.
Artık öyle olur ki, gemide adım atacak yer kalmaz. Her tarafı pislenmiştir.
Bunun üzerine Allah bunlara salgın bir hastalık verir. Hastalık tüm vücutlarını
sarar. Tedaviye çare bulamazlar. Hala ibret almamış ve de akıllanmamışlardır.
Gemiye pislemeye devam ederler.

Yine
bir gün onlardan birisi gemiye pislerken ayağı kayar ve bir tarafı pisliğe
değer. Ancak hayret! Pisliğe değen tarafı salgın hastalıktan iyi olmuştur.
Biraz daha alır, öbür tarafına sürer, orası da geçer. Ve tutar tüm vücuduna
sürmeye başlar. Tüm vücudu da salgın hastalıktan kurtulmuştur. Bu urumu tüm
arkadaşlarına koşarak bildirir. Arkadaşları hemen gelip tüm pislikleri
elleriyle kazıyıncaya kadar tüm vücutlarına, yüzlerine, gözlerine sürer, hastalıktan
da kurtulurlar. Böylece kendi pisliklerinden hiçbir eser kalmayacak şekilde, tükürdüklerini
Allah onlara tekrar yalatır.[2]

Dünyanın
pisliği bize mi yalatılıyor?

Şeyy
yani, yediriliyor mu?

-Gates,
2015 yaptığı bir TED konuşmasında “Önümüzdeki 10 yılda, bir şey 10 milyon
insanı öldürürse, bu muhtemelen savaş değil, oldukça bulaşıcı bir virüs
olacaktır” demişti. Gates’in bu sözleri “Virüs önceden biliniyor
muydu?” sorusunu akıllara getirdi.”[3]

-Adnan
Oktar ve suç çetesi operasyonunda gözaltına alınan Oktar Babuna hafızalara kan
kampanyası ile kazınmıştı. 1999’da lösemi olan Babuna için Türkiye’den tam 120
bin kişi kan vermişti. Kan ve ilik örnekleri ABD ve Almanya’daki
laboratuvarlara gönderilmişti. Peki o örneklere ne oldu?

…Sağlık
Bakanlığı bir süre sonra kampanyayı durdurma kararı almış, kampanyanın
arkasında bir örgütün olduğu kanısına varıldığı açıklanmıştı. Dönemin Sağlık
Bakanı Osman Durmuş da kampanyayla ilgili dikkat çekici çıkışlar yapmıştı. Pek
çok kişi bakanı komplo teorileri kurmakla suçlamıştı. Durmuş Türkiye’de bulunan
40 bin örneğe el konulma kararını şu sözlerle açıklamıştı:

“Devlet
olarak bu örnekleri, milli servetimiz ve geleceğimiz umudu olarak devletin
arşivlerine alacağız. ABD’ye gönderirsek genetik şifremizi çalarlar”[4]

Ve
sağlık Bakanı açıklamasında:”Dünyada genetikle ilgili araştırma yapan sekiz
laboratuvar var. Bu laboratuvarlardan ikisi elindeki bilgileri kimseyle
paylaşmıyor. Babuna için toplanan kan örnekleri de bu iki laboratuvardan biri
olan Stamford’da bulunan merkeze yollandı. Laboratuvar sahipleri o dönem
kanların iadesi ve tahlil ücreti olarak 3.4 milyon dolar ödeme talep ettiler.
Bu örnekleri Türkiye’ye getirtmek için girişim başlattık ancak iade etmediler.
Uluslararası Kemik İliği Destek Laboratuvarı sahibi Linda Mickle, 3.4 milyon
dolarlık ödeme talebini içeren bir mektup yazmıştı.

Gen
haritası biyolojik savaşın ön çalışmalarıdır. Irak Savaşı’nda ABD Hava
Kuvvetleri, Irak hava sahasına grip virüsü saldı. Irak askerlerinin birçoğu
paçavra adı verilen hastalık nedeniyle savaşma kabiliyetini yitirdi. Bu tehdit
bizim ordumuz için de geçerli. Babuna için gerçekleştirilen kampanya sonrası
gen haritamız çıkartıldı. Muhtemel bir savaşta bizim genlerimize duyarlı virüs
üretip, Türk askerlerinde savaşacak güç bırakmayabilirler. Bu tehditlere o
zaman hep dikkat çektik. Kimileri gülüp geçti, kimileri ciddiye almadı,
kimileri de karşı çıktı. Bizden alınan kan örnekleri ABD’deki gen
laboratuvarına barkodsuz gitti. İşin tuhafı, bazı siyasiler ve subaylarımız
bile şahsıma, ‘Kızılay kan toplamasın mı?’ diye eleştirel sorular yöneltiyordu.”
[5]

Bununla
Türklerin gen haritası mı çıkarıldı?

Malum
olduğu üzere tahliller kan üzerinden yapılır.

Bu
kana göre biyolojik silahların üretilmesi veya hastalıkların oluşturulması mı
sağlanmaya çalışıldı?

Ya
dünyadan?

Sadece
Türkiye-den mi toplandı?

Dünyanın
farklı yerlerinden de toplandı.

Avustralya
gibi.

Neden?

-“Evlerinizde
oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp
saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey
Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi
tertemiz yapmak istiyor.”[6]

-Ayette
geçen; -Ve karne fî buyûtikunne-,-Evlerinizde oturun. –

Yapılacak
üç şey: Karantina- Bağışıklık sistemini güçlendirme- Temizlik (ABDEST)tir.

Kıyametin
on büyük alameti devrede…

Ye’cüc-Me’cüc
ve Dabbetül arz yer yüzünde faaliyette.

Kıssadan Hisse: Ruh-beden hapishanesinde terbiye olurken,
nefis de onunla beraber hizaya getirilmekte, terbiye edilmekte, nefis hizmetçi
haline dönüştürülmektedir. Bununla beraber duygularda beden toprağında gelişip
büyümektedir.

Bir yandan ruh bedende ve bedenle terbiye olurken, Diğer yandan da nefis
beden ile imtihan olmaktadır.

MEHMET
ÖZÇELİK

19-03-2020


[1] Tirmizî, Zühd: 4,
Kıyâmet: 26; Nesâî, Cenâiz: 3; İbni Mâce, Zühd: 31; el-Hâkim, el-Müstedrek,
4:321.

[2]
http://www.tesbitler.com/2015/01/03/peygamberler-ve-kissalari/

[3] http://www.haber7.com/guncel/haber/2953673-bill-gates-koronavirus-icin-5-yil-once-konusmus-10-milyon-kisi

[4] https://www.haberturk.com/oktar-babuna-icin-toplanan-kan-orneklerinin-gonderildigi-alman-vakif-haberturk-e-anlatti-2064439

[5]
https://www.milliyet.com.tr/gundem/genlerimize-duyarli-virus-uretebilirler-2719194

[6] Ahzab.33.




KENDİ ELLERİMİZİN MAHSULÜ

KENDİ ELLERİMİZİN MAHSULÜ

DÜNYA İMTİHANDA

“Başınıza her ne musibet
gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.”[1]

Ne oldu o kadar
Suriyeliler, göçmenler, onlara yapılan zulümler, baskılar?

Ne oldu Esad Efendi ,
Suriyede, idlibte binlerce, milyonları bulan insanları öldürüyordun?

Dünyanın problemleri zulme
uğrayan Mazlum insanları, mağdur insanları, birdenbire dünya onları bıraktı.
Mazlumlarla uğraşmıyor. Kendi Dertlerine düştüler.

Mikrop insanları bir
mikrop ile yola getirebiliyor. Firavunu yola getiren Allah, Nemrudu  bir Topal sinek ile hizaya getiren Allah, zulmeden
ve zulme ortak olan insanları da bir virüs ile yola getiriyor. En azından
düşündürüyor, aklını başına aldırıyor, düşündürüyor.

Mazlumların, zulme
uğrayanların, göçmenlerin sahibi Allah’tır.

Biz bir köpeğimizi, kedi
ve tavuğumuzu hatta kaybettiğimiz bir kalemimizi düşünürken, mazlum ve
masumları yaratıp, onları rızıklandırarak hayatını devam ettiren Allah, hiç
kullarını düşünmez mi?

Masumlar mı?

Onlarda bu koronadan
ölürse fazlasıyla ilahi mükafatlarını alırlar.

Hatta; devasız bir
hastalıktan dolayı ölen bir kimse şehit kategorisindedir.

Bu onlar için büyük bir
müjde ve fani hayatını bâkileştirmek için bir vesiledir.

-Göçmenlerin derdiyle
dertlenmeyen dünya artık kendi derdiyle dertlenmenin peşine düşmüştür. Kendi
derdi fazlasıyla dertli, derdini aşmakta, derdine çare aramaktan onlara çare
bulamamaktadır. Onun ızdırabını yaşamakta, derdine dertler katmakta,
çaresizlikler içinde kıvranmaktadır.

Allah’ın kulları
öldürülüyor. Masum insanlar öldürülüyor. Dünya sessiz, insanlar ölüyor.
İnsanlık ölmüş…

Hem insanlar ölüyor.. İnsanlık
ölünce insanlar da ölüyor.

O halde insanları yaşatmak
için, insanlığı yaşatmak lazım. İnsanlık yaşamalı ki insanlar Yaşasın…

Bu asırda vahşetler peş
peşe yaşanıyor. Irak’ta öldürülen 1 milyondan fazla insan, Suriye’de öldürülen
1 milyondan fazla insan, Dünyanın muhtelif yerlerinde, Filistin’de,
Çeçenistan’da, Arakan’da ve Uygur Türklerinden milyonlarca insan zulüm
altındadır.

Bununla da kalmayıp
hayvanlara yapılan tasallut, Develer bir yandan öldürülüyor. Eğlence amacıyla
köpekler vesaire hayvanlar öldürülmeye çalışılıyor.

Karıncaların İstilası,
Kabe’nin üzerinde kuşların uçması, domuz gribi, Kuş gribi, Corona virüsü,
musibetler peş peşe geliyor.

21. Asır bütün asırların
yüz karası olacak bir asırdır. Asırların kirliliğini içerisinde barındıran bir
asırdır.

Kur’an-ı Kerimde sürekli
bahsedilen Âd ve Semud kavmini çok geride bırakmış. Lut kavmini aratmış, adeta
Firavun ve Nemruda rahmet okutur hale gelmiştir.

Tıpkı Iraklıların zalim
Saddamı arar hale gelmeleri gibi.

Beşer’in zulmü,
birbirlerine yaptıkları zulümleri sebebiyle hayvanları onlara musallat etti.

Tabiattaki genel dengeyi ve
dengesini bozmuş olan insan, bozulan denge insanın da dengesini bozmaktadır. Kâinat
ve dünya adeta kıyama kalkmıştır.

Kıyamın arkası,
kıyamettir.

Yaşlı dünya bunca zulümleri
taşıyamıyor. Her tarafından çatlaklar belirginleşmeye başlıyor. Depremler,
seller, Fırtınalar, hayvanların İstilası, karınca ve çekirge saldırısı,
zulümler, kanlar, gözyaşları, açlık, kıtlık, hastalıklar peş peşe Zuhur ediyor.

Her seferinde tevbe edip
ancak zulmüne devam eden Hz. Musanın kavmi Yahudiler her seferinde Hz. Musaya
iltica edip, zulümden vaz geçeceklerini söylemiş ve zulüm kalkmış iken, tekrar
zulümlerine devam etmişlerdi.

Böylece karınca, çekirge
gibi afetlere maruz kalmışlardı.

-“ Cenab-ı hak Hz. Musa
(as)’nın sözlerine inanmayıp doğru yola gelmek istemeyen Mısırlılara türlü
türlü belalar göndermişti. Rivayetlere göre bunların bir tanesi de
karıncalardı. Milyonlarca karınca ortalığı kapladı. Bunlar her yere sızıp
giriyor, yiyeceklere su kaplarına dolarak elbisenin içine girip vücutlarını
ısırarak Mısırlıları canlarından bezdiriyordu. Hatta bu istila sırasında
karıncaların Firavun’un sarayını bile yıktıkları söylenir.

Bu bela On Bela’dan “Kummel” belasının
kapsamına giriyor, şöyle ki:

“Bunun üzerine, Yüce
ALLAH; onlara Kummel küçük, kanadsız çekirgeyi, ekin bitini, karıncayı musallat
etti.”

“Bunlar, yerdeki
bütün bitki artıklarını da, yaladı, tüketti. Küçük karıncalar da, adamların
elbiseleriyle vücudları arasına girip vücudlarını ısırırlar, yedikleri
yemeklerin içine dolarlardı! Nihayet, evlerinin üzerinde kireç harcıyla
tuğladan, kaypak, üzerlerine çıkılamayacak sütunlar yapıp yemeklerini, onun
üzerine koydular.”

“Yemeklerini yemek
için, oraya çıktıkları zaman, ellerinden kurtulduklarını sandıkları hayvanları,
orada da, yemeklerin içine dolmuş buldular! Kendilerine, bu belâdan daha ağır
gelen bir belâ olmadı. İşte, bu, Yüce ALLAH´ın, Kur´ân-ı Kerim´de Ricz diye
andığı belâ idi.”[2]

Hem korona ile ilaç şirketleri devreye
girerken, bir yandan da petrol fiyatlarının düşmesiyle Arap ülkeleri, Rusya ve İran-ın
tahtı sallanmaktadır.

Avrupa-daki
ve de dünyadaki baronların bir yandan Çin-le yaptıkları alış verişlerin virüs
sebebiyle  kesintiye uğraması, Çin petrol
aldığı İran ve İran petrol sattığı Çin ile bağlantısı koparılmış oldu.

Satranç gibi birbiriyle bağlantılı devletlerin zinciri
bir virüs ile koparılmıştır.

Bu bir basit komplo teorisi deyip geliştirilemez.

Dünya kendisini sorgulamalı ve silkelenip kendine
gelmelidir.

YOKSA…….

MEHMET ÖZÇELİK

17-03-2020


[1] Şura.30.

[2] bk.
Taberî-Tarih, I / 211-212.
https://sorularlarisale.com/risalelerde-karincanin-firavun-sarayini-yiktigi-ifade-ediliyor-bu-olay-nasil-olmus-detayli-bilgi