NE KADAR VARIM ?

NE KADAR VARIM ?

Sanki ezelden beri var gibiyiz. Varız gibi kendimizi düşünmekteyiz.

Oysa 80-100 sene önce yoktuk.

Sadece biz değil, öncemiz olan ailemiz, sonramız olan neslimiz de yoktu.

Ve de ölümle buradan ayrılacaklar.

Şimdi ise öncekiler gittiler, bizlerde gideceğiz, bizden sonrada gidişler devam edecek.

Ya olmasaydık?

-Birde sanki herşeye Mâlik gibiyiz.

Oysa bizim olmayan tüm bu şeyler tekrar bizden alınacaktır.

Bizim olsaydı bizde kalır ve de vermezdik.

Bir hayat boyu kazandıklarımız burada kalmakta, üzerine titrediğimiz vücudumuz çürümeye terk edilmektedir.

O halde biz neye sahibiz, neyin sahibiyiz.

Bizler Bir Zata mensubiyetle ayakta durmakta, yokluğa düşmekten kurtulmaktayız.

Akıl gerçekten bunları taşımaktan ve tartmaktan aciz kalmaktadır.

-Bir anlık kendinizden başlayarak her şeyin yok olduğunu, diğer yandan da Var edici bir Zatın var etmesiyle varlığa çıktığınızı düşünün…

Yok olmanın yakıcılığı sadece sizin münferit ateşiniz değil, aynı zamanda tüm dostlarınızın ve de hem cinslerinizin yanıklığı da sizleri yakacaktır.

-Sınırlı hayatımız, sınırsız ihtiyaçlarımızın peşinden gitmektedir.

-Yavaş yavaş açılıyoruz.. Alıştıra alıştıra. Birden yüklenilmiyor. Taşıyamayız. Altında eziliriz.

-Bir anlık Allah’ın varlığının zıddını düşünmek bile dehşete kapılmak için yeterlidir.

“Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden neyi kazanır?”; yani, “Onu bulan herşeyi bulur. Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına belâ bulur”

**************

Ben hemen hemen her şeyi kontrol ediyorum.

Her şeyin üstesinden gelebiliyorum ama bazen oluyor, öyle oluyor ki kendime bile hakim olamıyorum. Bu da şunu gösteriyor ki; her şeyi emrime veren fakat benim de kendisinin emrinde olduğum, benim üzerimde olan bir güç var ve o güç işte beni kontrol ediyor, işte asıl kontrol mekanizması…

O güçte kendisi başkası tarafından kontrol edilmeyen, kendisinin her şeyi kontrol ettiği o güç, o kontrol mekanizmasını bana vererek, sınırlı da olsa bir yandan kısa kolumla beraber uzun şeylere uzanabilecek, bir kontrol gücüne beni sahip ediyor.

*****************

İnanmak mı inanmamak mı?

Sıkıntılar inanınca mı oluyor?

Oysa olmayan ve boş şeyden sıkıntı duyulur yani yokluktan ve inançsızlıktan…

Zafiyet ve cahillikten…

-Beyin- zihin- hafıza- akıl…

Hepsi O’nu anmak ve anlamak için verilmiştir.

-İki kişi aynı şekilde kendisine iyi veya kötü bakandan etkilenmez.

Kimi ilgisizdir önemsemez, diğeri hemen etkilenir.

Önemsemeyen için bu durum bir seviye değildir.

Yaratılışını, varlığını önemsemeyen insan elbette kendisi de önemsenmez.

-Ses frekansı.. Ölçülebilirlik..

Herşey madde değildir.

15 milyar yıldır yaratılma devam ediyor.

Bizde o zincirin bir halkasıyız.

Nerdeyiz? Neredeyiz?

Zincirlerin bağlantısı gibi, Bilgi aktarımı. Bluetooth gibi.

Beyni etkileme..

Beyni Resetleme…

Beyni-hafızayı-birikimi Yönlendirme…

Nereye mi?

Ana hard diske…

***************

-İnsaniyet Nimeti

Birçok hastalıklarla musibetzede olmuş ve her an binlerce ıstırap çeken bir insana, “bu ıstıraplı insaniyet yerine sıhhatli bir kedi olmayı” isteyip is­temediği sorulsa, bu teklifi derhal reddedecektir. Kedi denilince, ağzındaki rızkını da beraber düşününüz.

Demek ki o insan, o hâli için de yine Cenab-ı Hakk’a şükür ile mükellef­tir. Tâ ki, küfür ve isyan ile insaniyet nimetini ebediyen kaybetmesin.

-İnsanın Kıymeti

Bir adamın binlerce ağacı, yüzlerce hayvanı ve bir tane de çocuğu olsa, bu zat ağaçlarının ve hayvanlarının tamamını istediği anda kesebileceği ve hiçbir ceza görmeyeceği hâlde, çocuğunun bir parmağını dahi kesemez.

İşte insanın kıymetine bu misalle bir derece bakabilirsiniz.

-Şükür Vazifemiz

Hayvanlarla insanların müşterek olarak istifade ettikleri birçok nimetler vardır. Hayvanlar da bizim gibi, bu küre-i arz üzerinde seyahat ediyorlar, havayı teneffüs ediyorlar, güneşten faydalanıyorlar, sesleri işitiyorlar.Bu gibi nimetlerin nimet olduğunu hayvan bilmemekte, insan ise bil­mektedir.

Demek ki, şükür, insanın fıtrî vazifesidir. O hâlde, bu vazifeyi ifa etmeyen insanlar, bu cihetle de hayvandan çok aşağı düşüyorlar.

-İnsan ve Yükü

Terazinin bir kefesine deve olmakla yük taşımak, diğer kefesine de in­san olmakla ibadet etmek konulsa ve seçme ihtiyârı bize bırakılmış olsa idi, hangisini seçecektik? Elbetteki insanlığı…

O hâlde, deve yükünü taşırken, biz niçin ibadetimizi yapmıyoruz?..”(Mehmet Kırkıncı Merhumdan)

MEHMET ÖZÇELİK

11-03-2019

Loading

No ResponsesMart 11th, 2019