İLAHİ PROJE BÜYÜK PROJE
İLAHİ PROJE BÜYÜK PROJE
İlahi proje tam bir külli proje…
Kâinatta külli bir proje hüküm sürmektedir.
Sürekli değişmekte, yenilenmekte, farklılaşmakta, güzelleşmekte, özelleşmektedir…
Tüm duygulara yönelik olarak bir değişim sürmektedir.
Göz için sürekli değişen bir dünya.. Kulak için, ağız için, burun için sürekli değişen bir dünya projesi mevcuttur.
Ruhu, kalbi, aklı ve bütün duyguları tatmin edecek külli bir proje kainatta devam etmektedir.
Şirk ve küfür bu projeyi tekzib etmekte, bulandırmakta ve gölge etmektedir.
*******************
İnanmak mı inanmamak mı?
Sıkıntılar inanınca mı oluyor?
Zafiyet ve cahillikten mi?
Beyin- zihin –hafıza- akıl Rabbisine bağlantı kurarak çalışır.
Aksi takdirde mücerred ve soyut olarak bir kıymet ifade etmezler.
Tabiri caizse, tıpkı pirize takılan fiş gibi. Ampule gelen enerji gibi.
-İki kişi aynı şekilde kendisine iyi veya kötü bakandan etkilenmez.
Kimi ilgisizdir önemsemez, diğeri hemen etkilenir.
Önemsemeyen için bu durum bir seviye değildir.
Tıpkı bunun gibi, aklını yaratıcıyı arama yönünde kullanmayıp düşünmeyen ve O’nu anlamaya çalışmayan insanın durumu gibidir.
-Ses frekansları farklı farklıdır. İnsan kulağı 20-20.000 Hz arasındaki sesleri duyar. Bu sınırın altındaki seslere infrasonik, üstündeki seslere de ultrasonik sesler denir. Konuşma sesi aralığı da 500-2000 hz arasında değişir.
Bunun altındaki ve üstündeki sesleri duymaz.
Duyulmaması olmamasını gerektirmez.
Duymayıp anlamadığımızdan dolayı inkâr edemeyiz.
Ölçülebilirlik özelliğine sahipmiyiz? Neyi ne kadar ölçebilmekteyiz?
İnkâr ve reddetmek bir basitliktir.
Herşey madde değildir.
-15 milyar yıldır yaratılma devam ediyor.
Bizlerde bu yaratılış sürecinde en önemli noktadayız.
****************
Gündemin en önemli gelişmesi, yapay zekadır.
İnsanın akıl-zeka-düşünce ihracı ve transferidir.
Bilgi aktarımı.
Aslında bu Bluetooth sistemi gibi insandan insana neden aktarılamasın, transfer edilemesin?
Beyni etkileme, ilaçlar ile yönlendirme mümkün olduğu gibi; gerek bir çiple ve gerekse de transfer sistemiyle nakil mümkün olabilir…
Resetleme olabileceği gibi. Tıpkı hafızasını kaybeden insanın her şeyi unutması nasıl ki tekrar bazı hatırlatıcı önemli şok noktalarıyla geri getirilebilebilirse, takviye ve yükleme de yapılabilir.
Yönlendirme bunlardan biridir. Yine ilaçlarla ve telkin yoluyla insanlar etkilenmektedir.
Yapay zeka yatay zeka yoluyla geliştirilebilir.
******************
”Kâinat bir aynadır. Her mevcudâtın mâhiyeti dahi birer aynadır. Kudret-i Ezeliye ile îcâd-ı İlâhîye mâruzdurlar. Herbir mevcud, bir cihetle Şems-i Ezelînin bir isminin bir nevi aynası olup bir nakşını gösterir.”[1]
Kâinatta insanlar sayısınca gizli sırlar, hayvanlar sayısınca onları izah edecek açıklamalar, bitkiler sayısınca hayvanların sırrım çözecek şifreler, camidat, madde, atomlar kadar varlıkların sırrını çözecek sırlar mevcuttur.
Bunlarda ebediyyen çözüm beklemektedir.
-Her şeye Kadir olan Allah, kudretiyle sonsuz olan Allah, -tabiri caizse- insanı bu dünyada duygularını ekerek, kabiliyetlerini geliştirerek, alıştıra alıştıra kemale erdiriyor.. Tekâmül ettiriyor adeta bütün proğramları birden yükleyip insanı çökertmek istemiyor.
İnsanın düşünce içerisinde, alıştıra alıştıra tam bir Esma ile kendisi arasında bir tenasub, bir tevafuk ve bir uyumluluğu; bir denge, bir düzen sağlayarak yavaş yavaş proğramlarını yükseltiyor.
İnsanın Remi yükseltilmeli.. Dünya hayatındaki durumlarda insanın remini yükseltiyor, duygularını inbisat ve inkişaf ettiriyor. Remi yükselen insan böylece kainatı bile içerisine yükleyebilecek hale gelmiş oluyor.
Ahiretteki her şey insanın reminin yüklendiği nisbetledir.
-İnsan bu dünyada sonsuzluğa kulaç açacak, sonsuzlukla uyumlu hale gelebilecek, remi ve duyguları yükseltilip, kabiliyetleri ziyadeleştirilerekten sürekli bir şekilde gelişmeye müsait hale getiriliyor.
-İnsanın sonsuzluğu Rabbisi ile münasebeti nisbetindedir. Yoksa midesine hakim olamayan, uykusunu engelleyemeyen, yorgunluğunu gideremeyen, ölümünü durduramayan, nefes alıp vermesini kontrol edemeyen, tikine bile mani olamayan, ağrı ve sancısını durduramayan, kısacası aslında vücudundaki birçok sisteme direkmen hakim olamayan bu insan ancak Rabbisi ile münasebeti nisbetinde kâinata bile hakim olabilir.
-Kendisine sınırsız imkanlar sunulan bu insan, yine de sınırlandırılmış sonsuz hayatta dahi kendisine 500 senelik geniş bir cennet hayatı verilen bu insan, hem kendi hususi cennetinde hareket etmekle beraber umumi cennetten de istifade edecektir.
Zira cennette her bir insanın kendi hususi cenneti olduğu gibi, umumi cenneti de olacaktır. Sonsuz bir hayat içerisinde; bu dünyada insan emir ve yasaklarla hürriyeti sınırlamanın ötesinde kontrol edilmiş, dengelenmiş ve düzenlenmiş ise, aynı kontrol emir ve yasak çerçevesinde bir yükümlülük ve mükellef olarak değil, ahirette de devam edecektir.. O da kemal derecesinde.. Olumsuzluklardan soyutlanmış olarak…
-Bu dünyada mutlak manada keyfe-mayeşa istediği gibi yaşayamayız. Emir ve yasaklar, dinler ile hayatı kontrol edilen insan, almış olduğu bu terbiye neticesinde ahirette o terbiye ile otomatikman kendi kendini kontrol edecek, menfilik ve olumsuzluktan kurtulmuş olacaktır. Hürriyetine sınırlama değil, hürriyetine dengeleme olaraktan sonsuza kulaç atacaktır.
********************
AFAK-ENFÜS
Mikro ve makro alem…
İç ve dış, görünen ve görünmeyen, küçük ve büyük herşey…
Her şey bu iki perdeden görülmekte ve ortaya çıkmaktadır.
İki nurani pencere…
Sonsuza kadar gezilecek ve çözülmesi gerekecek iki evren…
“Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur’an’ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?”[2]
“Ne şebem ne şebperestem men. Ğulami şemsem, ez şemsi mi gûyem haber…”
Manası;“Ben ne geceyim, ne de geceye kulluk ederim. Ben bir hakikat güneşinin hâdimiyim ki, size ondan haber getiriyorum.” İmam-ı Rabbani.
VAHDANİYET-EHADİYET
Her şey Vahdetle başladı.
Bir-den başladı.
Bir ile başladı.
Problem yoktu.
Gerçek varlık o zaman var oldu.
Ne vakit ki vahdetten kesrete gidildi işte o zaman;
Okyanusları yutan bu insan, damlada boğuldu.
Bütün problemlerin başında, Bir-i bırakıp kesrete ve çokluğa dalmayla başladı.
Rahatını isteyen beşeriyet, kesretten vahdete gitmelidir.
Her şeyi değil, Bir şeyi düşünmelidir.
******************
-Allah varlıkları yaratmadan önce onların nasıl olacaklarını ve de içlerinden ne derecede değerli insanların çıkacaklarını biliyor muydu?
Elbette bilmemesi düşünülemez.
Her hangi bir alandaki bir usta bile yapacağı bir şeyin ham maddesinden nelerin, nasıl olarak çıkacağını elbette bilir. Şöyle ki;
Bir mobilyacı mükemmel bir mobilya için hangi çeşit ağaçtan nasıl bir mobilyanın çıkacağını, döküntülerinin ne olacağını, defolu olanların hangileri olacağını, değer ve kıymetini elbetteki bilir.
Bir terzinin bile nasıl bir kumaştan, nasıl bir elbise çıkacağını bilmesine karşı, Allahın da kullarının nasıl olacağını ve onların içerisinden en değerlisinden en değersizine kadar nelerin çıkacağını elbetteki daha iyi bilir.
Allah insan kumaşından çıkacak mükemmel takım hatırına, döküntülere ve onların o takımı tamamlaması hatırına varlıklarına müsaade etmektedir.
-Allah insanlara şefkatiyle muamele ediyor ancak adaletiyle değerlendiriyor.
Rahmeti her şeyi kuşatırken, Adaleti de Rahmetini kuşatmaktadır.
-Hünkarın biri dervişlerin tekkesini ziyaret eder.
Tekke şeyhi hünkara; Efendim kul yapısı meyvemi istersiniz yoksa Allah yapısı meyve mi istersiniz?
Allah yapısı der ancak ekşi ve olmamıştır çünkü aşılanmamıştır.
Kul yapısını verir, güzeldir.
Şeyhde; Allah yapısı ham olanı alıp, tekkede aşıladıklarını söyler.
*********************
Şeytan hayatımızın her alanına müdahale etmektedir.
Hayalimize ve rüyalarımıza kadar.
Onu içeriye almamalı.
Hayalimizde bile yer vermemeliyiz.
O girdiği yeri kirletir..
Bozar..
Vahdetten kesrete atar.
-Hz. Adem Allahın nehyini çiğnedi, Şeytan ise emrini çiğnedi.
Biri affedildi, diğeri ise affedilmedi. Sebebi ise;
Biri af diledi, diğeri kibre girdi.
Af dilemeyi gururuna yediremedi, sonsuza dek cezayı yedi.
-Âdem ile Şeytan farkı. Âdem üreten , şeytan tüketendir.
Âdem vahdete çağırırken, şeytan Vahdetten alıkoyar.
-Cesed ruhu hakikata ulaştıran burağı, nefis kalbin radarı, mide aklın barajıdır.
Ruhla cesed, kalble nefis, akılla mide kontrol edilmelidir.
İnsanı hayvandan ayıran en belirgin fark budur.
İnsan ve insanın hakikatı bundadır.
Aksi ise hayvaniyettir.
İnsanlıktan sukuttur..
Düşüştür.
YA RAB! kusurumuzu affet bizi kendine kul kabul et. Emenetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl.
Ruhumuzu cesedimize, kalbimizi nefsimize, aklımızı midemize hakim eyle. Lezzeti şükür için isteyen kullarından eyle.
MEHMET ÖZÇELİK
28-01-2019
[1] Lemalar.9.lema.
[2] Fussilet Suresi 53. Ayet.