DÜNYAYI YÜKLENEN KADIN
DÜNYAYI YÜKLENEN KADIN
Sayın Erdoğan-ın; Kur’an-da kadının camiye gitmemesi ile bir ayet mi var?
Ben reformist değilim, ifadeleri.
İşte bunu deme mecburiyetinde olmamak için yazacağım.
Sayın Erdoğanın bu meseleyi gündeme getirmesi gerçekten bir ihtiyaçtır.
Ancak yapması ve konuşması gereken Diyanettir.
Diyanetin yapmadığını da Sayın Erdoğan yapmaktadır.
Bu kadar sırtlanların saldırdığı bir ortamda, gerçekten Allah Sayın Erdoğan-ın yâr ve yardımcısı olsun.
Evvela Sayın Erdoğan Dindardır ancak din adamı değildir.
Samimi ve iyi niyetlidir ancak fetva makamında değildir.
Bir eksikliği görüp dile getirmiştir ancak eksikliğini onu sokağa, siyasete adeta her işe çekerek gidermeye çalışmak, kadını kaybetmek olur.
Elbette din ve dini emirleri sadece erkeğe gelmemiştir.
Kur’an ve hükümleri sadece erkeğin sorumlu olduğu bir husus değildir.
Dinden erkek ne kadar sorumlu ise, kadında önemli çapta sorumludur.
İslamiyet kadına da gelmiştir.
İslamiyet kadına alınan haklarını geri vermiştir.
Kadını hak ettiği gerçek konumuna oturtturmuştur.[1]
Bu konuda daha önce bir çok makale kaleme almıştım.[2]
-Her türlü menfi akımın içerisinde hatta en önünde kadınlar vardır, kadınlar kullanılmaktadır.
Haşhaşi Hasan Sabbah kadınları kullanmış, mensublarını onlarla yanına çekmiştir.
Dikkat edilirse Fetöde aynı yolu takip etmiştir.[3]
-Kadın yıpranırsa toplumda yıpranır. Kadın yıkılırsa, çocuk da yıkılır.
Kadını araba tekerinde reklam olarak kullanmak, ona verilen bir özgürlük değil, tekerin mahkumu, reklamın kölesi, toplumun oyuncağı haline getirmektir.
Kadının annelik görevi, kâinat çapında bir görevdir.
Hele hele kadını bütün partilerde kadın kolları adıyla, güya onlara bir makam verilmiş gibi, siyasetin çamurlu yollarında yürütmek, kadını harcamak ve çürütmektir.
Oy uğruna kadın feda edilmektedir. Kadın siyasete kurban edilmektedir.
Kadınlar Bediüzzaman-ın dediği gibi yuvalarına dönmelidir.
Kadının sığınağı, korunağı, cenneti ve hizmet yeri, dünyayı kontrol edip yönetme yeri olan aile hayatı ve hanesidir.
Kadının kadınlık ve annelik görevi az bir görev midir?
Adeta bunu değersizleştirip kadına başka yerlerde değer aramak, kadını daha da değersizleştirmek olur.
“Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli.”
“Haşmetleri hüsn-ü hulk, lütf-u cemâli ismet, hüsn-ü kemâli şefkat, eğlencesi evlâdı. Bunca esbab-ı ifsat, demir sebat kararı Lâzımdır, tâ dayansın. Bir meclis-i ihvanda güzel karı girdikçe, riyâ ile rekabet, haset ile hodgâmlık depretir damarları.”
“Nasıl meyyite bir karıya nefsanî nazarla bakmak nefsin dehşetle alçaklığını gösterir.”
-Mahir İz Hocaya sormuşlar:
– Keskin bir hafızaya nasıl sahip olunur?
– Evladım biz Osmanlı mektebine gittik.
Bize ilk gün “Yolda nasıl yürünür” bunun kaidesini öğrettiler.
Göz ayağın ucunda olacak yürürken.
Gözümüz hep ayağımızın ucundaydı. Hep önümüze bakardık.
Siz sürekli etrafınıza bakıyorsunuz.
Ona bak, şuna bak.Sizde hafıza olmaz.
Günahı göz işler de belasını gönül çeker.
Gözler bakar, gönül rahatsız olur ve hafıza zayıflar.”
-“Sefih erkekler hevesâtına uyarak kadınlaştığında; nâşize kadınlar da hayasızlıkla erkekleşir.”
“Mimsiz medeniyet, taife-i nisâyı yuvalardan uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metâı yapmış. Şer’-i İslâm onları Rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayatı âilede. Temizlik ziynetleri.”
“Yatmış olan hevesat birden bire uyanır. Taife-i nisâda serbestî inkişafı, sebep olmuş beşerde ahlâk-ı seyyienin birden bire inkişafı.”
“Şu medenî beşerin hırçınlaşmış ruhunda, şu suretler denilen küçük cenazelerin, mütebessim meyyitlerin rolleri pek azîmdir. Hem müthiştir tesiri.
-“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, kaygıları kursakları, şerefleri malları, kıbleleri kadınları olacak. Dinleri de altın ve gümüşleri olacaktır. Bunlar halkın şerlileridir ve Allah yanında onların nasibi yoktur.”[4]
‘…Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır; kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allâh’ın lutfundan nasibinizi isteyin…’[5]
“Erkeklerin kadınlar üzerinde meşru hakları gibi, kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Yalnız erkekler onlar üzerinde daha üstün bir dereceye sahiptirler.”[6]
Bir Kıssa: “Rahmetli Mahir İz hocaya gerek siyâsi konularda, gerekse gündelik hayatta aradığımız insanın özelliklerinden sual eylediğimizde şu cevâbı alırdık:
“Bir iş için aradığınız adamda sırasıyla şu üç vasıf bulunmalı” derdi Hoca:
-
İşini iyi bilen ve yapan (liyâkat ve ehliyet sahibi),
-
Doğru, dürüst, güzel ahlaklı
-
İnançlı ve dindar.
Biz derdik ki: “Hocam inançlılığı ve dindarlığı birinci sırada bulunması gerekmez mi? Siz onu üçüncü sıraya bıraktınız.” Hoca’nın cevâbı çok ârifâneydi:
“Oğlum siz câmiye imam veya tekkeye şeyh arıyorsanız dediğiniz doğru. Ama işe adam arıyorsanız, doğrusu adamın önce işini bilmesidir. Din ekmek kapısı değildir. Kuran-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerin tebliğinden bahsedildiğinde “Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak alemlerin Rabbidir.” [Şu’arâ:109] buyrulur. Bütün peygamberlerin hayatı anlatırken bu “ücret istememe” den bahsedilir. İşini bilmeyen bir doktor, beceriksiz bir avukat veya âciz bir siyasetçi inançlı ve dindar olsa, ama doğru ve dürüst olmasa ne faydası var? Öyleyse doğru sıralama budur.”
MEHMET ÖZÇELİK/19-10-2018
[1] https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/kadinin-camiye-gitmesi
https://sorularlaislamiyet.com/kadin-camiye-mescide-gidebilir-mi
[2] http://www.tesbitler.com/category/islamda-kadin-ve-aile/
[3] https://www.yenisafak.com/gundem/izdivac-kurbanlari-2785268
[4] Ravi: Hz. Ali (r.a.) Ramuz El-Ehadis, Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevî.
[5] Nisa 4/32.
[6] Bakara, 2/228.
No ResponsesEkim 31st, 2018