İYİ Kİ……
İYİ Kİ……
Tepki çekmemek için devamını yazmadım.
Olay ise şudur;
2 Mart günü Adıyaman ilinin Samsat ilçe merkezine 1 km mesafede 5.5 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti.
Bu deprem esnasında sınıfta 7. Derste ders anlatıyordum.
Bir ders daha kalmıştı.
Namaz ve ölüm konusunda lise imam hatip öğrencilerine öğütte bulunuyordum.
Deprem üzerine öğrenciler dışarıya çıktılar.
Bu öğrenciler içerisinde birisi;
Hocam, o esnada düşündüm; eğer ölürsem Rabbimin huzuruna nasıl giderim? dedi.
Ancak asıl üzücü durum ise bir öğrencinin şu sözü idi;
İyi ki deprem oldu. Dersten kurtulduk.
Hangi dersi işlediklerini bilmiyorum ancak bu hastalığın genel bir hastalık olduğunu çok iyi biliyorum ve de öğretmenler tarafından da bilinmektedir.
Her ne kadar bu mevzii bir durum da olsa, bir öğrencinin sözü umuma mal edilmese de ortada bir gerçek mevcuttur.
Öğrenciler çoğunluk itibarıyla eğitimden haz ve lezzet almamaktadırlar.
İğreti durmakta, bir işe girmesini sağlarsa, evden kaçma sebebi olursa, biraz rahatlık olursa, okuldaki yaptıkları olumsuzluklardan da ceza almazsa, aldığında da kurulda affedilirse, affedilmese bile Milli Eğitim müdürlüğünce birkaç kez tekrar görüşülmesi için gönderilirse gel de bu eğitimden başarı ve hayır bekle…
-1970 yıllarında bizler eğitim görürken dersin bitmesini istemez, daha çok öğrenmek ister, not tutmaya özen gösterir, cumartesi yarım gün eğitim devam eder ve de okulun dışında ek olarak öğrenmeye devam ederdik.
Bu öğrenciler mi bu eğitimi taşıyamamaktadır yoksa bu eğitim mi bu öğrencileri taşıyamamaktadır?
Eğitim gönül ve samimiyet işidir.
Eğitim değişmedikçe bu millet değişmez.
Eğitim ve bu millet değişmedikçe de bu milletin geleceği değişmez.
Bir asırlık maddi manevi sıkıntılar, eğitimin sıkıntısındandır.
Ders sayısından müfredat proğramına, uygulamadan hayata yansımasına kadar bir çok alandaki çarpıklıklar, toplumdaki çarpıklığı oluşturmaktadır.
MEHMET ÖZÇELİK
25-03-2017