ARŞDAN ARZA HECE HECE
ARŞDAN ARZA HECE HECE
Bütün duygular ruh hesabına, ruh da Allah hesabına çalışmaktadır.
Dil ruhun kendisini ifadesi, akıl ruhun üretim merkezi, kalb ruhu besleyen ve destekleyip geleceğe taşıyan motorudur.
Vicdan ruhun mihenk taşı ve danışmanıdır.
Göz, kulak, burun her şey ile irtibatını sağlar.
Tüm duygular ruhu tekmil eder.
Alem ruhun seyir ve cevelan alanıdır.
Her bir ruh külliyet içinde bir cüziyettir.
Her bir varlık ruhun külliyetinden bir cüziyettir.
Küllü tamamlayan bir cüz iken, cüzleri tamamlayan bir küldür.
**************************
*Ezelden takdir edilen bir proje var..
Ebedi proje..
Ebede uzanıp giden proje…
-Bizlerin sonsuz derece muhtaç olmamız, Allahın özellikle Samed isminin tüm sırlarını açığa çıkarmaktadır.
İnsanlar eksi ve eksik kutuplarıyla, Allahın ezeli ve ebedi sıfatlarını ortaya çıkarmaktadır.
-Allah kullarından bir kuluna ve kullarına aşık oldu.
Onları kendine aşık etti.
Aşkta, Aşık ile Maşuk buluştu.
-“Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim. (Beni tanımaları için) mahlukatı
yarattım. “[1]
Sofiler ve hadisçiler değişik açılardan hadise baktıkları için değerlendirmeleri de farklı olmaktadır. Sofiler mana yönü ile hadise yaklaşırken, diğerleri senet ve rivayet yönü ile yaklaşmaktadırlar. Bu bağlamda İbnü’I-Arabi, kendine has bazı kriterler çerçevesinde keşf, ilham ve rüya yoluyla hadislerin Hz. Peygambere tashih ettirilmesinin imkan dahilinde olduğunu ifade eder. Ancak hadisleri keşf yoluyla tashih ettirecek kişinin kurbet makamında bir veli olması gerekir.
Sofilerin hadisle ilgili bu yorumlarına karşılık hadisçiler de kendi açılarından hadise yaklaşmışlardır.
Bunlardan Aliyyü’l-Kari hadisin manasının sahih olduğunu ve “insanları ve cinleri bana
ibadet etsinler diye yarattım” ayetiyle uygunluk arz ettiğini söylemiştir. İbn Teymiyye ise, bunun Hz. Peygamberin sözü olmadığını; sahih ya da zayıf bir senedinin de bilinmediğini ifade etmiştir. Zerkeşi, Hafız İbn Hacer ve Süyuti de aynı kanaattedirler.[2]
*******************
Vesile Allaha ulaştıran her şeydir.
Kâbe gibi, Rasulullah ve Namaz gibi…
Allah her şeyi kendisine ulaştırdığı cihetle yaratmakta ve kıymet vermektedir.
-Hasan-ı Basrî (ra) rivayet ediyor. Resulullah (sav) buyurdular ki:
“Namaz kılan için şu üç meziyet vardır: Gökten tut tâ başının tepesine kadar sevap saçılır. Gökten tâ ayaklarına kadar melekler kendisini kuşatır. Eğer namaz kılan o esnada kiminle konuştuğunu bilseydi, yüzünü kıbleden çevirmezdi.”[3]
-Hak yolunda insanın önüne nice huriler çıkar ve çıkarılır. Bu durumda o insan sınanmaktadır.
Acaba o huriye kapılacak mı yoksa hak yoluna devam edecek mi?
-Sadi Şirazi çok zenginmiş. Birine misafir olmuş, o adam buna bir koyun kesmiş. Onun dalağını severek yiyince, gitmiş, sekiz tanesini daha kesip, dalaklarını getirmiş.
Sadi ona bu hareketinden dolayı üç yüz koyun vermiş.
En cömertte odur deyince sebebini şöyle açıklamış;
-Ben binlerce koyundan üç yüz tanesini verdim, o ise sahip olduğu sekizin tümünü kesti.
-Allah bize kendisine yakışanı vermiştir.
Bize yakıştığı kadar vermiştir.
Kader mikdarınca takdir edilmiştir.
Nitekim cennete ulaşamayan kadın, anne olunca cennet ayaklarının altına kondu.
Kader onu bu dünyaya gönderdi.
“Cennet’te çocuk (doğurmak diye birşey) yoktur”[4]
******************
Muhyiddin-i Arabi vefat ettiği vakit sorguya inen melekler kendilerine ”sen kimsin, rabbin kim? dinin ne? kitabın ne? peygamberin kim? kıblen neresi?” diye sormaktadırlar. Muhyiddin ibn Arabi de şu dörtlüğü okur ”Biz bizimle biz deydik, biz bizimle bize geldik, biz bizimle bizdeyken, bizi bizden mi sorarlar? mana aleminde kuvvetli ve büyük zatlardan olan ve kendisinin yaradan’a yaradanın da kendisine olan yakınlığından bahsetmek adına bu kelamları dile döker. bunu manen gören veliyyullah’tan bazı değerli kimseler buna şahit olmuş ve zahir aleme yansıtmışlardır.
-Bir kudsî hadiste şöyle buyrulur:
“Bazı mümin kullarımın imanını fakirlik korur; onu zengin etsem ahlâkı bozulur. Bazı mümin kullarımın imanını zenginlik korur; onu fakir etsem kalbi bozulur. Bazı mümin kullarımın imanını sıhhat korur; onu hasta etsem edebi bozulur. Bazı mümin kullarımın imanını hastalık korur; onu sıhhatli etsem hali bozulur. Ben kullarımın işlerini ilmimle tedbir ederim; ben onların kalplerini ve gizli hallerini çok iyi bilirim. ”
Bir şeyin hoşumuza gitmeyişi onun kötü ve hayırsız olduğunu göstermez. Bazen hoşlanmadığımız şeylerin içinde, daha sonra pek çok hayrın bulunduğunu görürüz. Mümin için acı-tatlı her iş hayırlıdır.
Bazı sıkıntılar mümine manevi dereceler kazandırır; sevabını çoğaltır, onu yüce Allah’a yaklaştırır.
Bazı sıkıntılar müminin kusurlarına kefaret olur, onun günahlarını temizler.
Bazı sıkıntılar, mümini kötü işlere bulaşmaktan alıkoyar; acı onu meşgul eder, günaha ve zulme giden yolunu tıkar.
Bazı sıkıntılar mümine dünyada verilmiş bir cezadır, onu burada çeker, âhirete cezası kalmaz. Burada üzülür, orada sevinir.
Bazı sıkıntılar müminin kalbini niyaza, dilini duaya alıştırır. Yüce Allah müminin edep içinde inlemesinden, yani samimi bir kalple Rabb’iyle konuşmasından hoşlanır; onun sesini meleklerine dinletir. Allah kırık ve yaralı gönüllere özel olarak nazar buyurur, mahzun kullarını çok sever.[5]
MEHMET ÖZÇELİK
19-10-2016
[1] İsmail b. Muhammed Acluni, Keşfu’l-Hafa, (1-II), 3. Baskı Beyrut 1351 h., II, 132, 2016
nolu hadis; Şemsüddin Ebu’I-Hayt Muhammed b. Abdurrahman Es-Sehavi, Makasıdü ‘1-Hasene, Beyrut 1986,327,838 nolu hadis; Muhammed b. Ahmed b. Carullah el-Yemeni, En-Nevafihu‘1-Atıra fi Ehadisi ~/ Müştehira, 2. Baskı, Beyrut 1993, 264, 1467 nolu hadis.-İsmail Hakkı Bursevi, Kenz-i Mahfi, Gizli Hazine, İstanbul ı997, 17-ı8; Krş. Mustafa Kara,Tasavvıif ve Tarikatlar Tarihi, 2. Baskı, İstanbul ı 990, 85. .
[2] Acluni, Il, 132. Hadisin geniş bir değerlendirmesi için bkz. Ali Yardım, Mesnevi Hadisleri, YİE Öğretim Üyeliği İçin sunulan Yayınlanmamış Yeterlilik Tezi, Kayseri 1970, ı ı ı; Ahmet Yıldırım, Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları, AÜSBE yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1996, 96-97. Kurt, 573-574, 583-594.
[3] Camiussağir-7349
[4] Tefsir el-Kurtubî, XVII, 203.
[5] Beyhaki.el Esma ves Sıfat.1/204.