ZARARLI İÇECEKLER
ZARARLI İÇECEKLER
A L K O L
Akli dengeyi bozan alkol,insanın ruhen çökmesine sebeb olmakta,gençliği ve nesilleri tehdit edip bitirmekte olan büyük bir illettir.
Hadiste de belirtildiği gibi:”İçki tüm kötülüklerin anasıdır.” buyurulmakla,tüm menfiliklerin kaynağını oluşturmakta,fert ve toplumların madden ve manen çökmesine sebeb teşkil etmektedir.
Akıl ve ruh hastalıkları da buradan kaynaklanmaktadır.”Batıl şeyleri iyice tasvir,safi zihinleri idlâldir.”hakikatınca,sağlıklı bir eğitimle ve daha zihinleri bozulmamış saf gençlerin çeşitli yol ve yöntemlerle zihinlerinin bulandırılmaması gerekmektedir.
Bugün gençliği,özellikle lise ve üniversite öğrencilerini,okulların yakınlarında,açılması bazı şartlara bağlı olmasına rağmen açılan bazı kafeteryalar büyük çapta gençliği içki ve uyuşturucu bataklığına çekmektedir. gayet dikkat! Binler dikkat! Milyonlar dikkat! gerek…
Gençliği tehdit eden alkol yollarından birisi de;”Alkolsüz bira” kandırmacası ve avlamacasıdır. Oysa,”Alkolsüz denilen birada en az % 2 ila 4 arasında alkol bulunmaktadır. Bu bira dahi uzmanlara göre alkollü içkidir.
Hadiste:”Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır.” Gerçeği de buna ışık tutmaktadır.
T. Yeşilay Cemiyeti G. B. S. Kaptanağası:”Alkolsüz bira” safsatası konusunda bakınız ne der:”Bira % 7-15 oranında alkol ihtiva eden alkollü bir içkidir. Bütün dünyada,diğer alkollü içkilerde olduğu gibi bira reklamlarına da yasaklar getirilmiştir. Gerek biracı atakları,gerek medyanın yaptıkları,anayasamızın (Md.58) ve birayı alkollü içki sayan 3025 nolu bira kanununa (Md.19) kesinlikle aykırıdır. 3023 nolu kanunun 19. maddesinin son parağrafı gayet açıktır:”İspirto ile bira ve şarap dahil,her çeşit ispirtolu içkinin,radyo,televizyon ve devlete aid her türlü kurum ve kuruluşlar aracılığıyla reklamının yapılması yasaktır.”
Ülkemizde 1994 yılında içki tüketimi 900 milyon litreye ulaşmakta,fert başına 15 litre düşmekte,4 milyon alkolikle beraber,toplam 17 milyon insanımızın alkol aldığı da hatırlatılmaktadır.
Ve yine:”Ülkemizde işlenen genel suçların % 66-sı,cinayetlerin %-85_i,eşini dövme olaylarının % 70’i,trafik kazalarının % 61’i,şiddet olaylarının % 50’si,ırza tecavüzlerin % 50’si, akıl hastalıklarının % 50-60’ı alkol yüzünden meydana gelmektedir. Aramızdaki 7.5 milyon özürlünün en az 6 milyonundan alkol sorumludur.”[1]denilmektedir.
Alkol;sadece insanı yeyip bitirmekle kalmamakta,aynı zamanda insanın yediğini de yemekte,tesirini ortadan kaldırmaktadır.
Ve yine;”krolinski Enstitüsü,kaza ve alkol arasındaki ilişkiyi araştırmasında çıkan sonuç da:”Kanında 1 gram alkol olanın,olmayana nazaran 6 misli,1.5 gram olanın 24 misli ve 2 gram bulunanın ise 60 misli daha fazla kaza yapma riskinin olduğu belirtil”mektedir.
Ve yine ülkemizin alkol tüketiminde dünya üçüncüsü oluşu,işin vahametinin büyüklüğünü göstermektedir.
Batı ve bunlar içerisinde Almanya alkole çeşitli tedbir alma yoluna giderken,memleketimizin bu konudaki ihmali,düşünülmesi gereken elzem bir durumdur.
Bütün sektörler içerisinde sadece Elazığ’da şarap fabrikasının yenilenmesi için, 1995 yılında yapılan 442 milyar[2] liralık en büyük harcama diğer sektörlere veya çocukların eğitimine,gençlerin korunmasına harcanmış olsaydı anarşi gibi manevi boşluklar kalkar,yerini ileriye dönük maddi manevi üstünlükler alırdı.
Toplumu ve nesilleri zehirlendiren böyle bir zehire karşı en önemli tedbirimiz;toplum olarak inanç,iman ve itikatta sağlam bir zemine oturmamız ve oturtulmamız ile mümkün olabilir. Kalbe yerleşen köklü bir imanla ancak bu mesele çözülebilir.
Caydırıcı bir gücün akıl ve kalbde yerleşmesi gerekmektedir. Manen boş olan bir insan tatmin yolu arayacaktır. Manen,ilahi esaslarla,dinin emir ve yasaklarıyla tatmin olmayan bir insan,ister istemez alkol gibi çeşitli menfi,gayrı meşru yollarla kendini tatmine çalışacak,netice de dünyasını da,ahiretini de berbad edecek. Batan kendi gemisiyle beraber bir çoklarını da batıracaktır.
Hz. Ali der:”Bir kuyuya bir katre (damla) hamr yani içki düşse,sonra oraya bir minare yapılsa o minareden ezan okumazdım. Bir katre içki bir denize düşse sonra da o deniz kuruyup yerinde otlar bitse orada hayvan otlatmazdım.”
-Abdullah bin Ömer:”Bir parmağımı içkiye sokmuş olsam o parmak bende kalmazdı. Keser atardım.”der.
“Ey kendini medeni,aydın.. kabul eden insan;sen hala eski çağ insanları gibi bu melaneti işlemeye devam edecek misin? O zaman seninle eski insanlar arasındaki fark nerede kalır?”[3]
Hadiste:”İçki içenler bizim meclisimize gelmesinler.”buyurulmaktadır.
Tarık el-Cûfi-den rivayet edildiği üzere Peygamberimiz:”Müşârun ileyh şarab hakkında Hz. Peygambere sormuş,oda bunu yasaklamıştı. Yahut şarap yapmasını kötülemişti. Bunu üzerine Tarık:Ya Rasulallah,ben bunu ilaç olmak üzere yapıyorum,demiş. Peygamber de(SAM),şarap asla ilaç olmaz. O hastalıktan başka bir şey değildir.”[4]
Meşhur Alman Tabibi Koch der ki:”İçkinin mahiyetini anlamak isteyenler bunlarda beşer için ne gibi faideler bulunabileceğini yahut tedavi maksadı ile içilecek miktarının neden ibaret olacağını veya içindeki alkolün yüzde kaç olması lazım geldiğini sormasınlar. Gerek fertleri,gerek cemiyetleri itibari ile bütün insaniyete karşı alkolün ifa ettiği çeşitli cinayetlere dair ilimden fetva istesinler.”[5]
Haramın devası ve onun tedavisi hususunda Hadis-de:”Allah taala hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç var etmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın.”(Ebu Davud)
Bu hadisten çıkarılan hüküm gereğince;” içkinin ve içkiyle tedavinin,hiçbir suretle faydasına ve devasına ve onunla yapılacak tedavisine cevaz verilmemektedir.”[6]
İçki mutlak necistir. Neticede:”Hanefi mezhebine göre de:”Helal ve temiz olmayan şeylerle tedavide bulunmak esas itibariyle caiz değildir.”[7]
Hadislerde şarab hakkında:”Her kötülüğün anahtarı”,”Ve açtığı zarar itibariyle,”Anası”[8],Mübtelâsı olan bir kimse için ise:”Puta tapan gibi”ve “Cennete giremeyeceği”belirtilir.
Yine:”Ümmetimden bir zümre,şaraba bir başka ad takarak onu içmedikçe geceler ve gündüzler tükenmeyecek(Kıyamet gelmeyecek)
Bunda ölçü:”Sarhoş edici “olmasıdır.[9] Öyle ki;”Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.”hadsiyle de teyid edilmektedir.[10]
Peygamberimize,Mi’raca çıktığında,Melek tarafından da “Azdırıcı”[11] olduğu ifade edilen içki; Kur’an-da şiddetle yasaklanmış olup,[12] sadece günah ve ahiret yönüyle zararı söz konusu olmayıp[13],dünya yönüyle de zararı kesindir.[14] Ve Tedrici olarak yasaklanmıştır.[15]
Bu içki yasağını Kitab-ı Mukaddes de de görürüz. Şer’i yani hukuki hususların zikredildiği (Tevrat-da) Levililer [16] bölümünde,10 ve 11. ayette (ifade de):”Ve Rab Haruna söyleyip dedi:”… şarap ve içki içmeyin;nesillerinizce ebedi kanun olacak,fa ki,mukaddesle bayağı şeyi,ve murdarla tâhiri birbirinden ayırt edesiniz.”[17]
İslâm dini;Din,Nefis,Nesil,Malı ve Aklı muhafazayı hedeflerken;aklın muhafazasını engelleyen içkiyi yasaklamak üzere kullanana Ta’zir cezası verir.
Yani;Te’dib ve Tecziye için şer’i olarak ceza tayin ve takdir edilir.[18]
Kullanmada ısrar gibi durumlardan dolayı da –bu cezalar değişik şekillerde- uygulanır..[19]
Hamrın tarifini yapıp,onunla şiddetle mücadele eden İslamiyet,müeyyedeler ile de tedbirini almıştır.[20]
Evet,dinen hür ve akil olup kendi arzusuyla sarhoş olan erkek veya kadına 80 değnek,köleye de yarısı olan 40 değnek vurulur.[21]
Israrında ise;öldürme cezasına kadar gidilir.[22]
Hadiste içkinin;”İmanı götüreceği”,”İçki içenin kırk gün ibadetinin kabul olmayacağı,tevbe etmeden ölmesi halinde kafir olarak öleceği”,”İçki sebebiyle bir kere namazını kaçıranın,sanki dünya ve dünyada mevcut olan şeyler kadar malını kaybetmiş gibi zarara uğrar.” Ve insanın ve insanlığın helâket,felaket ve kıyametinin kopmasına alamet olduğu ifade edilir.[23]
Toplumları yıkmanın ve onlara hakim olmanın en müessir yolu böyle bir afetin onlar içerisinde yaygınlaşmasından ve salgınlaşmasından geçer.
Kafası ve kafaları uyuşmuş ve uyuşturulmuş olanlar,ne toplumları nede fertleri uyandırıp,faydalı yöntemlerde bulunamazlar.
-İnsanlar alkolü bitiremezler-,bir zevk de elde edemezler. Ancak alkol;insanları ve insanların zevklerini bitirir,bununla da bitmez;madde ve manayı,dünya ve ahiretlerini,nesilleri ve bir çok eserleri bitirir,bir daha yeşermemek üzere kökünü,aslını ve esasını kurutur.
Hiçbir kimse dememiştir ve de diyemez ki;-Ben bunca yıldır içiyorum,şu kadar kar ve faydasını gördüm. Ama aksi yani zararı konusunda çok işitilmektedir.
İçkinin açtığı zararların çokluğu konusunda bir çok eser yazılmış[24],ve de söylenmiş olmasına rağmen,toplum ve fertleri kasıp kavurmaya devam etmesi;sinek ve mikropları üreten bataklığın devamı ve içkili kimselerin fert ve topluma verdikleri zararların karşılığında caydırıcı bir cezanın verilmeyişiyle beraber,toplumun manevi boşluğunun kapanmayıp,sürekli açıklığının devam etmesinden kaynaklanmaktadır.
İnsanların helak olup,kıyamet alametlerinden olarak addedilen içki kullanımı ve onu helal addetme konusunda Hadiste:”Ümmetimden bir grup,”Yeme,içme,mâlâyâniyat ve eğlence ile geceyi geçirir. Sonra maymunlar ve hınzırlar olarak sabaha ulaşır. Onlardan bir mahalleye bir rüzgar estirilirde bu rüzgar,içkileri helal addetmeleri,çalgılar kullanıp şarkıcı kızlar tutmaları sebebiyle öncekilerin helak oldukları gibi,bunları da helak eder.”[25]
Netice olarak Hadiste özetle:Namaz kılıp,oruç tutup ve hac ettikleri halde:”Ahir zamanda benim ümmetimden bir kavim maymun ve hınzır suretine tebeddül ederler.”buyurularak,sebebini de:
“Onlar oyunları irtikâb eder ve şarapları içerler. Oyun ve şarab üzerine yatarlar. Sabahtan maymun ve hınzır olarak kalkarlar.”[26]
Kendisi haram olanın,satımı da haramdır. Açtığı büyük yara ve zarardan dolayı Hadis-te:”Kim içki satarsa,hınzır kasaplığı da yapsın.”[27]buyurulur.
İçkinin yasaklanmasından önceki (kumarın da) durumu hakkında ise Peygamberimiz:”Bunlar Allah’ın diğer hükümlerini yaptılarsa ve Allah’ın hükümlerine mutabık ise,Allah’tan korkuyorlarsa bu yasaktan önce öldükleri için Allah’ın (CC) rahmetini hak etmişlerdir.”buyururlar.[28]
Hadiste:”Üzümden içki olur,buğdaydan içki olur. Arpadan içki olur. Hülasa sizi sarhoş eden her şeyden men ederim.”(Ebu Davud) buyurulur.
İçki konusunda şunlar söylenmiştir:
“İçkiyi müdafaa edenler olur,ama içki onları asla müdafaa etmez.”
“İçki bir milleti mahveden şeytandır.”
“İçkinin barındığı bir ülkede ahlak ve utançtan bahsedilmez.”
“İnsan vücuduna içkiyi koymak,makine yağlarına kum koymaya benzer.”
Evet,toplumu madden bitirmekle kalmaz,manen de yitirir,sonra da bitirir.
Yeşilay’ın ifadesiyle:”Türk çocuğu aldanma. Bira,likor ve benzeri içkiler alkolizmin masum! zannedilen kanlı oltasıdır.”
N. Şahiner,(Mart 1920 Cuma günü Yeşilay’ın kuruluşu ile alakalı olarak Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın notlarından şunları aktarır)[29]:” 5-Mart –1920 tarihlerinde İstanbul mütarekenin acı günlerini yaşıyor. Avrupadan fıçılarla getirilen alkollü içkiler İstanbulun hem ciğerini ve hem de beynini yakıyordu.
Mübarek Cuma namazında Allah’a açılan niyaz ellerinden sonra,din ve ilim ehli,vatan-perverler Şeyhulislâm Haydari-zade İbrahim Efendinin fahri reisliği altında toplanmışlardı. Bu toplantıda bulunan münevverleri şöyle sayabiliriz:
Şeyhulislâm Haydarizâde İbrahim Efendi,Dâr-ul Hikmetil İslâmiye azasından Bediüzzaman Said Efendi,Dr. Tevfik Rüşdü Aras, Hakkı Tarık Us,Hamdullah Suphi Tanrıöver,Dr Emin Paşa,Velid Ebuzziya,Eşref Edip,Miralay Arif,Muallim Hasan Kadim,Servet Yesâri,Kimyager Nuri Rafet, Salih Kerâmet Nigâr,Müderris Mustafa Şekip,Dr. Süheyl Ünver ve bir tıb talebesi olarak,toplantıda kâtiblik yapan Fahrettin Kerim Gökay.
“6-Mart-1920 tarihli Vakit gazetesinin birinci sahifesinde üç sütun üzerinden;”Hilâl-i Ahdarın temelleri kuruldu.”şeklinde bu cemiyetin teşekkülü tafsilatlı bir şekilde haber veriliyordu.
Dr. F. Kerim bir yazısında Yeşilay’ın ilk kuruluş günlerini şöyle anlatmaktadır:”Mütarekenin kara günlerinin puslu semasında doğan Yeşilay,tam bedir haline gelmek üzere iken 16-Mart’ta İstanbulun fiili işgali altında husufa (ay tutulması) uğradı. Bütün toplantılar durduruldu. İşgal polisinden izin almak zorluğu karşısında bir toplantı tehir edildi. Nisan-1920 toplantısını İstanbul polis müdürlüğünden alınan müsaade ile Dr. Mazhar Osman’ın muayenehanesinde yaptık.”
Dr. F. Kerim ve Dr. İ. Zati beylerin müştereken hazırladıkları yeşil hilal neşriyatından, Yeşil hilal ne yaptı ve ne yapacak?İçki düşmanlığı ve meyvelerimiz isimli 1932’de neşredilen bir kitapta mezkur hususlarda şu bilgiler verilmektedir:
“On seneden beri bilfiil umumi katipliğini yaptığım ve tesis tarihinden beri içinde çalıştığım bu mefkure cemiyeti milli hayatımızın acı günlerinde kurulmuştur. 1920 senesinde memleketin istiklali çiğnenmiş,siyasi varlığımız ile beraber manevi şahsiyetimiz ve neslimiz dahi istila orduları tarafından tehlikeye sokulmuştu. Dış ülkelerden memleketimize sokulan alkoller nesillerin beynini zehirliyordu.
Sokakları saran sarsak sarhoşlar namus ve iffet erbabının rahatça gezmesine müsaade etmiyordu. İşte böyle bir hengamede hali ve yarını düşünen memleket evlatları Hilâl-i Ahdar-ı kurmuşlardı.”[30]
“Şeriatta ahkam var. Tabiblerin beyan ettiği hikmettir.”diyen Bediüzzaman,içkinin zararlarını duyurma konusunda da en ziyade matbuat meselesine ehemmiyet verelim.”der.
Toplantıda alınan kararlarda özetle:-”Yirmi yaşından küçük olanlara içki satılmaması için dahiliye nezaretine yapılan müracaat.
-Meyhanelerin kapatılması için Dahiliye nezaretine yapılan müracaat.
-Mahalle aralarında bakkallarda içki bulundurulmaması için yapılan çalışmalar.
-Reis;gayrı müslimlerin on beş yaşından aşağı çocuklarına da satış yasaktır.
Bediüzzaman Said Efendi:Bunlara dahil olarak polis nizamnamesini isteyelim.
Kayıdların bu kısmında Medreselerden bahsedilmektedir. Medreselerin Yeşilaya aza kabul edilmesi teklif ediliyor. Bunun üzerine Bediüzzaman şunları teklif ediyor:
“Zaten talebeler nehy-i müskirât ile mükelleftirler. Din namına talebe bu vazife ile mükelleftir.”[31]
15-3-1996
MEHMET ÖZÇELİK
[1] Zaman gaz.12-8-1995,4-3-1996.
[2] Agg.25-1-1996,1-4-1995.
[3] Alkol ve Sigara. K. Durdu. sh.16.
[4] Age.sh.44, Tac Tercemesi. 3 / 265 ve Müslim. Ebu Davud,Tirmizi.
[5] Alkol ve Sigara.age.sh.49,İslamda Helal ve Haram. Yusuf el-Kardavi.sh.144,Hukuk-u Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu. Ö. N. Bilmen 3 / 259,İslam Tarihi.A. Köksal. 4 / 105,Zafer derg.Mart.1986.sh.16,Mart.1988,Nisan.1988.sh.34,1990.sh.12,Sur dergisi.Kasım.1992.Sh.52,Sigara konusu için de aynı dergilere bakılabilir.
[6] Kütüb-ü Sitte. Prof. İ. Canan. 11 / 256.
[7] Age. 11 / 257.
[8] Age. 8 / 160 ve 15 / 181.
[9] Age. 8 / 154, Tac Terc.age. 3 / 270,Alkol ve Sigara.age. sh.125.
[10] Kütüb-ü Sitte.age. 17 / 431-433, 8 / 152, Tac Terc.age. 3 / 270.
[11] K. Sitte. 8 / 156.
[12] Maide.90-93.
[13] Bakara.219.
[14] Bakara.219.
[15] Nahl.67,Nisa.43.
[16] Bak Dinler Tarihi. E. Saraçoğlu. sh. 98.
[17] Kitab-ı Mukaddes. Levililer. 10 / 107,Hakimler. 13 / 242,bab.4,7,14,ayrıca bak. Kütüb-ü Sitte.8 / 157 (Dipnot).
[18] Bak. Kütüb-ü Sitte. 8 / 158-159, 6 / 279-280.
[19] Age. 6 / 284.
[20] Age. 8 / 161-173, 6 / 279,290.
[21] I. F. Kamusu.age. 3 / 14,252-256, Alkol ve Sigara.age. 95-106.
[22] K. Sitte. 6 / 284.
[23] Age. 8 / 169.
[24] Age. 6 / 291-294, Zaman gaz.3-3-1992.
[25] Age. 12 / 325.
[26] Mülteka Tercemesi. M. Vehbi. 4 / 173. No. 1395,Alkol ve Sigara.age. 90.
[27] K. Sitte. 3 / 28-29.
[28] Mülteka Terc.age.4 / 203,Alkol ve Sigara.age.67.
[29] Zaman gaz.3-3-1992.
[30] Agg.3.3.1992.
[31] Agg.5-3-1993.