YANSIMALAR
YANSIMALAR
Aynanın itibarı sadeliğindendir.O şeffaftır.Kendisini değil,karşısındakini gösterir.Tam gösterir..aynıyla yansıtır..ondan bir şey gizlemez.İçiyle dışı aynıdır.
İnsan bir aynadır.Esma-i ilahiyyeye ayinedarlık yapmaktadır.Ezeli ve ebedi olan Allah-ı ebediyen gösterecek özelliktedir.
Tıpkı bir aynanın dünyaya gelmiş bütün insanları bütün özellikleriyle göstermesi,bütün renkleri birbirinden ayırması,bütün vasıfta olan hayvan,bitki vs. eserleri daralmadan,kapasitesi nisbetince göstermektedir.Bu gösterme sonsuz kadar da gitse,göstermemezlik etmez ve de tükenmez.
İnsan da Allah-ı ebediyen gösterecek kapsamlı bir aynadır.
Ayna nasılki gösterdiği şeyin kendisi olmuyorsa,insanda Allahı sonsuza dek kapasitesi nisbetince göstermeye sahip bir varlıktır.
*Sütün şekerle buluşması misali;maddenin mana ile,ruhun beden ile ve yine iki suyun ,’meracel bahreyni yeltekiyan’ misali,şeyhin müridiyle,üstadın talebesiyle,beyin eşiyle buluşması,her şeydeki vahdetin bir ürünüdür.Yakubla Yusufun,şeytanla avanesinin, leyla ile mecnunun buluşmasıdır.
Eğer şeker sütte erirse,süt lafzı manaya dönüşür,her şeyi manalaşır,içende bir çok manalara anlam katar.
Bekanın yolu fenadan geçer.
O’na ayna olan insan,O’nda fena bulan insan bâkileşir,bekâya mazhar olur.
*M.Feyzi Efendi:”İnsan ölünce ruhu cesetten tedbiri kesilir.Fakat nisbeti devam eder.
Enbiya ve evliyanın her ikisi de devam eder.
O’nunla nisbeti devam edenin,nisbetleri de devam eder.
*Kalb ruhla cesed arasında bir berzahtır.
Bir yandan yaradanına aynedarlık yaparken,diğer yandan da bedenine ruhun aynedarlığını yapmaktadır.
*”Nasıl çekirdeğin lübbü varsa,insanın lübbü de akıldır.Bunun için Cenab-ı Hak Kur’an-da:Ya ulil elbab (ahzab.72) diye hitab etmiştir.”(Feyzi Efendi)
Akıl O’nun kelâmına aynedarlık yapmaktadır.
*Allah insanın istidatlarına nazar ederek değer verdi,imtihana tabi kıldı.İyiler bunu ifa ederken,kötüler telef etti.
Aynedarlık yapanlar kaldı,diğerleri yok oldu.Mü’min aynanın ön yüzü,kâfir aynanın arka yüzü oldu..yüzsüz kaldı.
*Eğer siz ve eşya yok iseniz,ben size ve değer verdiğiniz eşyalarınıza,söylemiş olduğunuz;”Hiçbir şey yoktur,ben de yokum’gibi olumsuz sözünüze neden itibar edeyim.
Siz,sözünüz ve eşyalarınız muteber değilsiniz!
Ayna yansımalarıyla vardır..onlarla aynadır..onlara aynadır.
Siz O’nunla var ve O’nunla mutebersiniz.
*Dünyada at da nefistir,at koşturan da nefistir.
Ruh ve kalb bunun acısını çekmekte,akıl şaşkınlığını yaşamakta,organlar yorulmaktadır.
Ruh ve kalb cennette bulduğu veya bulmak istediği huzuru burada aramakta,nefsiyle taleb etmektedir.Aklıyla bir çok yollar içinde mütehayyir kalıp sapmaktadır.
“Kalbe günde 70 bin hatıra (t) gelir,geçer.Kalbe gelen hatıraları,Kur’an mizanıyla ölçüp,değerlendirip,ayırt etmek lazım.”
Akıl ve kalbe yansımalar sürekli iner ha iner.Akıl ve kalbe misafir olur O.Yere ve göğe sığmayan,akıl ve kalbe sığar,ona yansır,yansıtır.
*”Kalb,melekuti bir aynadır;ne tarafa mukabil tutulursa o tarafta olanları aksettirir.” Mehmet Feyzi Efendi.
*”Eğer kalbler (tam olarak)arınmış olsaydı Kur’an-ı okumaktan doymazdı.(usanmazdı)”
*”Bir kalb kasıtsız olarak zuhur bulan günahlardan (bile) tevbe ve istiğfar etmedikçe esrarın inceliklerini kavramayı nasıl umabilir?”İbn-u Ataullah.
*Kalb cesede bakan yönüyle bir idareci durumundadır.Bu yönüyle kalb,cesede bulunan organlar vasıtasıyla dünyayla irtibat kurmaktır.” Mehmet Feyzi Efendi.
*Hadisde:”Muhakkak ki, bu kalb,demirin suda paslandığı gibi paslanır.”İbni Ömerden.Beyhaki.Şuabul iman.
*Hadisde:”Kalbin misali ancak bir tüy gibidir ki,ovanın birinde bir ağacın dalına takılıp kalmıştır.Rüzgar da onu alt üste çevirip durur.”
*Hadiste:”Ruhlar,toplanmış ordular gibidirler.Tanışanlar ülfet ederler, tanışmayanlar ihtilaf ederler.”
Hadiste:”Mü’min mü’minin aynasıdır.”
Hep ilahi hazineyi göstermek ve o amaçla ruhlar aleminde imal edilen ruh aynaları,bir kısmı buraya gelince kendinde bir varlık hissetti,gurura kapıldı,vazifesini unuttu.Yabancılaştı,yabanileşti.
*Aynadaki yansımalar sonsuza dek sürse,göstermeler ve gösterimler son bulmaz.İlahi hakikatlar insan aynasında yansımaktadırlar.
Şerid gibi sürekli akmakta ve okunmaktadır.
Aynalar yalan söylemez.Hakikatlar değişmez.Aynalar,içerisinde gösterdikleri hakikatlarla değer kazanır.
Ebedi olan Zat,sayısız aynalarda tecelli etmek istiyor.
İnsan açısından sonsuzluğa ayna olmak,sonsuzluğa aday olmak,sonsuz kalmak demektir.
Allah kendisini gösteren aynaları kırmaz,onların muhafazasına çalışır.
Efendimiz bu aynalar içerisinde adeta –teşbihte hata olmaz- bir endam aynasıdır.
“Ehadiyet ve samediyet-i İlâhiye, herbir şeyde, hususan zîhayatta, hususan insanın mahiyet-i aynasında bütün esmâsıyla bir cilvesi olduğu gibi; vahdet ve vâhidiyet cihetiyle dahi, mevcudât ile alâkadar her bir ismi, bütün mevcudâtı ihâta ediyor.”
“Zât-ı Rahmânirrahîmin delilleri ve aynaları olan zîhayat ve insan gibi mazharlar, o kadar o Zât-ı Vâcibü’l-Vücuda delâletleri kat’î ve vâzıh ve zâhirdir ki, güneşin timsâlini ve aksini tutan parlak bir ayna parlaklığına ve delâletinin vuzuhuna işareten, “O ayna güneştir” denildiği gibi, “İnsanda sûret-i Rahmân var” vuzuh-u delâletine ve kemâl-i münâsebetine işareten denilmiş ve denilir.”
“Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâb başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin aynası ve o tasarruf içinde ihsanât-ı külliye-i İlâhiyenin birer ma’kesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâle o vakitlerde daha ziyâde tesbih ve tâzim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.”
“Gizli, kusursuz kemâl ise, takdir edici, istihsan edici, “mâşallah” deyip müşâhede edicilerin başlarında teşhir ister. Mahfî, nazîrsiz cemâl ise, görünmek ve görmek ister. Yani, kendi cemâlini iki vecihle görmek-biri muhtelif aynalarda bizzat müşâhede etmek, diğeri müştak seyirci ve mütehayyir istihsan edicilerin müşâhedesi ile müşâhede etmek ister; hem görmek, hem görünmek, hem dâimî müşâhede, hem ebedî işhâd ister.”
“Evet, şu küçücük insan bedeni içinde bütün kâinatın fihristesini, bütün hazâin-i rahmetin anahtarlarını, bütün esmâlarının aynalarını derc etmek, nihayet derecede bir hüsn-ü san’at içinde bir hikmeti gösterir.”
“Mazhariyet-i esmâsına en câmi’ bir ayna”
“Mâdem hayat âlem-i şehâdetin ziyâsıdır ve istilâ ediyor; ve vücudun neticesi ve gâyesidir; ve Hâlık-ı Kâinatın en câmi’ aynasıdır”
“Hayatının sırr-ı hakikati şudur ki: tecelli-i ehadiyete, cilve-i samediyete aynalıktır.”
“Hem, dünyanın iki yüzü var, belki, üç yüzü var. biri, cenab-ı hakkın esmasının aynalarıdır.”
“Sen onun aynasısın. Vazifen, âyinedarlıktır. Bilsen, bilmesen, hazîne-i rahmet kapısı olan toprak tarafından senin rızkın gelecektir. Evet, nasıl bir çiçek güneşin küçücük bir aynasıdır; şu koca güneş dahi gök denizinde Şems-i Ezelînin “Nur” isminden tecellî eden bir lem’anın katre-misâl bir aynasıdır. Ey kalb-i insanî! Sen, nasıl bir güneşin aynası olduğunu, bundan bil.”
“Noksan sıfatlarıyla Hâlıkının evsâf-ı kemâline mikyasvâri ayna olmak… Gecede nurun daha ziyade parlamasına nazaran, gece zulmetinin elektrik lâmbalarını göstermeye mükemmel bir ayna olduğu gibi, insan dahi böyle nâkıs sıfatlarıyla kemâlât-ı İlâhiyeye aynadarlık eder.
İnsan, cüz’î iradesiyle ve azıcık ilmiyle ve küçücük kudretiyle ve zâhirî mâlikiyetiyle ve hanesini bina etmesiyle, bu kâinat ustasının mâlikiyetini ve san’atını ve iradesini ve kudretini ve ilmini, kâinatın büyüklüğü nispetinde anlar, aynadarlık eder.”
MEHMET ÖZÇELİK
12-04-2011