T E N A S U H
T E N A S U H
Kelime anlamı itibariyle;ruhun bir cesetten çıkıp,tekamül etmek üzere tekrar dünyaya gelerek başka bir cesede girmesi olarak tanımlanır.
Evvela,İslam inancına göre;Tenasuh veya diğer adıyla Reenkarnasyon batıl bir inanış ve sapık bir düşüncedir.
Ahiret ve ahiret alemi,cennet ve cehennem gibi kavramların yerine konulmaya çalışmak amacıyla ortaya atılmıştır.
Vücut veya vücutlar bir kışla olarak kabul edilip,gidip gelmelerle,ölüb dönmelerle ruhun o kışlada tekamülü düşünülür?
Ancak bu tekamül ne zamana kadardır? Nasıl ve Kim tarafından? Bununla amaçlanan ve hedeflenen nedir? Sorular… Sorular…
Eğer Allah tarafından yapılacağı söz konusu ise;Allah’ın zaman ve zemine,madde ve müddete ihtiyacı yoktur. Onlarsız da bu işi yapar ve yaratır.
Eğer öyle değilse;ya bu insanın şimdiye kadar yaptıkları sorumsuzluklar? Ettikleri zulüm ve öldürmeler? Hele hele yüzlerce-binlerce öldürmeler,çoluk-çocuk demeden katletmeler? Büyük bir cinayet olup[1] affı mümkün olmayan inkar ve küfürler? Ve bütün bunların cezaları?
Şirk ki Allah tarafından affedilmeyeceği kesin olarak belirtilmiş olmaktadır.[2]
Cehennemin ebede elverişli olarak yaratılmasındaki ve varlığındaki mana ne olacaktır?
Cennetin de ebedi olup,sekiz tabaka halinde olarak yaratılmasının hikmeti neyin ifadesi olacaktır?
Eğer o insan kabiliyetsiz bir insansa bu gidiş ve geliş nereye kadar devam edecektir? Kaç kere olacaktır? Kıyamet kopmayacak mı? Dünya bitmeyecek mi?
Oysa anne karnındaki bir çocuk oraya elverişli bir şekilde yaratılmayıp,başka bir alem olan dünya alemine bir kere geçmeye bir basamak ve vesile ise,onun gibi de dünya,ahirete geçmeye,sonsuz aleme göçmeye bir basamak ve bir konaktır.
Anne karnından eksik ve sakat gelen bir insan,tekrar gitmemektedir! Onun işi bu aleme bırakılmaktadır. Bu dünya aleminden madden ve manen sakat giden bir insanın durumu da ahirete bırakılmaktadır.
Her şeyden önce bunu savunmaya kalkanlar neyi savunmaktadırlar? Ve bunlar kimden yanadırlar?
Sakın bu ölçüsüz ve dengesiz feryat,ahireti bilememekten ve bulamamaktan olmasın?
Tenasuh inancı,asliyeti bozulmuş,ahiret inancı pek işlenmeyen yahudilikte görülmektedir. Yani;”…dağ misal meşhur ehramları bina eden ve sihir ve tenasuha kail olup cenazelerini mumya edip dağ misullu mezarlarda muhafaza eden Mısır fir’avunlarının an’anesinde hükümferma bir düsturu acibi ifade eder.”[3]
“…bu fani dünyada mevt,fena,devair-i gaybiyede intikal ederek baki kalır. Evet,rivayetlerde vardır ki:”İnsanın ömür dakikaları insana avdet ederler. Ya gafletle muzlim (karanlık) olarak gelirler veya hasenat-ı muzie ile (aydınlık olarak)avdet ederler.”[4]
Ruh[5] cesedi,cesed de ruhu tamamlar. İnsanın mükemmelliği ve cin taifesinden farklı bir ciheti de kendisine aid olan bir bedene sahib olmasındandır.
Tenasuh düşüncesine göre,çıkan ruh tekrar nereye ve hangi bedene girecektir? Hangi beden hangi insandan dolayı cezalandırılacaktır? Suçlu bir beden ve ruhtan dolayı,başka bir bedenin suçu nedir?
Ve ruh,bir bitki ve hayvan ve veya zalimin cesedine girecekse veya masum,zalim farkından dolayı bu tezad nasıl kapanacak,bu açık nasıl giderilecektir?
İmanın tüm esaslarını,Cenâb-ı hakkın bütün isimlerini inkarla kalmayıp;İslâmın tüm inanç,ameli,düşünce ve uygulamalarına gölge düşürmekte,hatta ortadan kaldırmaktadır.
Lütfen küçük yaşta ölen bir çocuğa yer ayırır mısınız? Şeyy bir kadın için de lazımdı da!!
Acaba cesur,uzun oylu,tüm cesediyle ruhunun uyum sağlayacağı bir yeriniz var mıydı?
Tüm bu durumlar nasıl ve ne şekilde açıklanacak? İşin garip tarafı,bunu iddia ettiğini söyleyen Y. N. Öztürk,bunun”Kur’an-dan onay alması mümkün değildir. İslâm bilginleri çoğunluğunun reenkarnasyonu hiç tartışmaya girmeden red etmeleri ahiret ve mahşer inancına yer vermeyen tenasuh düşüncesi yüzündendir.”[6] derken,acaba bu kimin inancına uymakta ve savunulmaktadır.
Bu gibi insanların yaptığı şey;geçmişte tartışılıp neticeye bağlanan şüpheli soruların ve de kıl-ü kal denilen zayıf görüşlerin tekrar gün yüzünü çıkarılmasıyla müşteri toplama çabasıdır.
Burada yorum yapmadan dolayı düşülen hatalardan en önemlisi şu olsa gerek;insanın hayvani ve muhtelif canlılara aid sıfatları taşıması ile onlara dönüşmesi arasındaki farkın tefrik edilememesi ve farkın anlaşılamamasından kaynaklanmaktadır.
Bir insana –Hayvan- denildiğinde,acaba ne anlaşılmaktadır? Veya ne anlaşılmalıdır?
Bizzat o insanın hayvana dönüşmesi durumu mu söz konusudur? Yoksa o hareketinden dolayı hayvani bir özelliği ve vasfı temsil mi etmiş olmaktadır?
Tenasuh düşüncesinde bulunan kimseler meseleye,Kur’an-daki hikmet nazarıyla değil,felsefenin şüpheci nazarı neticesinde bakmakta ve âyetleri de[7] ona göre tekellüflü bir teville yorumlamaktadırlar.
Büyük bir ihtisası gerektiren İslâmi esas ve ilimlerin birbirleriyle olan münasebetlerinin bilinmesi ve yapılması gerekir.
Nitekim âyet ve hadislerde geçen gerek kafirlerin ve diğer günahkar insan tiplerinin değişik temennileri ki:”Biz,pek yakında gelecek bir azab ile sizi uyardık. Kişi,iki eliyle yaptıklarını göreceği bir gün için hazırlansın. O gün kafir keşke (insan olacağıma) toprak olsaydım!”der.[8]
Azab ve ceza gibi bir durumun söz konusu olup,buna sebeb olmamak için olmamanın ötesinde,var olup imtihandan geçmek,,her şeyi bildiği ve gördüğü halde,toprak olmayı istemektedir. Ancak olmayacak bir şeyi temennisi elbetteki kabul edilmeyecektir. Adaleti ilahide bunu gerektirmektedir.
Ve yine,iyi amel işlemek için tekrar dünyaya gelmelerini istemelerine karşı,her şeyi her şeyiyle bilen Allah’ın,onların bu temennilerini kabul etmeyişi nakledilmektedir.
-Doğum olaylarına da bir ad ve tanım yapmak gerekir. Şöyle ki;acaba kim kimden doğmuş ve doğmaktadır? Bu olay nasıl cereyan etmektedir?Bu sefer aynı kişiler,aynı kişilerden mi doğdular?Yoksa bu sefer de baba mı evlattan doğdu? Veya doğacak? Kim kiminle evlendi?
Ve aile gibi kavramlar ne olacak? Aile ortadan kalkacak mı? Mahremiyet durumu söz konusu olacak mı? Yoksa savunanların zaten böyle bir meseleleri yok mudur?
Evet,insan hayat merhalesinde adım adım yükselmektedir. Hiçten varlık alemine,nutfeden alakaya,mudğaya,et ve kemik giydirilen insan,ruh üflenerek dünya alemindeki çocukluk,gençlik,ihtiyarlık,kabir,mahşer,sırat,cennet ve cehennem.
Sakın bu yanlış iddiada bulunanlar bir önceki alemi ve devreyi bir sonrakine göre ölüm ve ölmüşlük olarak değerlendirip de,karıştırıyor olmasınlar?
Anne karnından bu aleme gelen çocuk orası ile bağlantısı kesilip,burası ile bağlantısı kurulduğundan;anne karnı yönüyle ölen,dünya yönüyle doğan bu çocuğun bu halini kavramaktan meydana gelen kopukluktan kaynaklanmış olmasın?
Ama,peki ya doğarken ölen veya doğmadan ölen ? Canım onlara da bir şeyler uydurulur her halde!!
Nitekim tenasuh uydurmacasında uydurulan uydurmalar gibi…
İmam-ı Rabbani de Mektubatında bu düşünceyi şiddetle reddedip,küfür alemi olarak sayar.[9]
“Rabbimiz,bize hidayet verdikten sonra,kalblerimizi kaydırma. Katından bize rahmet hibe eyle. Sen hibesi en bol olansın.”[10]
İşte ah-vahlardan bir kısmı;
-“(Kötülere)Uyanlar şöyle derler:”Ah keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi bizde onlardan uzaklaşsaydık!” Böylece Allah onlara işledikleri bütün işlerini kendilerine hasret,pişmanlık ve üzüntü kaynağı gösterir ve onlar artık ateşten çıkmazlar.”[11]
-“Onların ateşin karşısında durdurulup”ah nolur keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve müslümanlardan olsak”dediklerini bir görsen.”[12]
-Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramışlardır. Nihayet onlara kıyamet ansızın gelib çatınca,onlar,günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki:Hayatta iyi amelleri terk etmemizden dolayı eyvah bize! Yüklenib taşıdıkları şey ne kötü yüktür!”[13]
MEHMET ÖZÇELİK
[1] Lokman.13.
[2] Nisa.48,116.
[3] Sözler. B. Said Nursi.sh.365.
[4] Mesnevi-i Nuriye. B. Said Nursi.sh.197.
[5] Ruh için bak. Hak Dini Kur’an Dili. E. H. Yazır. 1 / 406-408,547, 4/2362, 5/3084,3198, 6/4127, 8/5353,5546, 9/5979.
[6] Bak. Zaman gaz.24-5-1996.
[7] Bakara.28,65,Maide.60,A’raf.166,Nuh.17-18,Hadid.13,Mü’min.11,Furkan.13-14,Fatır.16,Vakı-a.60-62,Mülk.1-2,İnsan.28,A’la.12-13,Abese.21-22.
[8] Nebe.40.
[9] Bak. 2 / 1127,371.mektub.çevr.A. Akçiçek.
[10] Al-i İmran.8.
[11] Bakara.167.
[12] En’am.27.
[13] En’am.31.