KÂİNAT NAMAZDA
KÂİNAT NAMAZDA
“Kâinat bir cami-i ekber ve bütün mahlukat taifeleri bir salat-ı kübrada cemaat ile herbiri kendine mahsus bir ibadetle ve hal dili ile bir nevi namaz kılıyorlar gibi Mabud-u Zülcelalin muhit rububiyetine karşı çok geniş bir ubudiyetle mukabele için tedbiri umumun şehadetlerini ve tevhidlerini tasdik eder ki, aynı neticeyi ispat tarzında vaziyet alıyorlar.
….mecmu-u kâinattan ta bir ceseddeki zerrelerin cemaatinden her bir taifenin, her bir ferdin fiili ve hali istianeleri ve duaları var.
…..uhuvvet-i imaniye ve vahdet-i İslamiye sırrıyla, hem namaz vaktinde alem-i İslam mescidinde milyonlarla efradı bulunan bir cemaatin rabıta-i vahdet itibarıyla ve manevi radyolar vasıtasıyla Fatihadaki –Âmin-külliyet kesb eder, milyonlar –Âmin-hükmüne geçebilir.”
*Bütün alem namaz vakitlerinde huzura yapılan davette hazır bulunmaktadırlar. İnsan bundan bigane kalamaz,geri durup gecikemez,uzatılan sürede de olsa gidememezlik edemez.
*Bediüzzaman İsparta-dan Barla-ya giderken yolda ezan okunup okunmadığını sorar.Yeni okunduğunu ve Barla-ya yirmi dakikalık bir zaman kaldığını,orada daha rahat bir ortamda kılacaklarını söyleyen talebelerine;
-Kar üstünde de olsa hemen kılacağız,der ve arabayı durdurarak namaza durulur.
* Peygamber Efendimiz (asm)-e en faziletli amel sorulduğunda, ‘Vaktinde kılınan namazdır.’ buyurmuştur.
* Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e âmâ bir adam gelip:
– Yâ Resûlallah! Beni mescide götürecek bir kimsem yok, diyerek namazı evinde kılabilmek için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den kendisine müsaade etmesini istedi. Peygamber Efendimiz de müsaade etti. Âmâ dönüp giderken Resûl-i Ekrem onu çağırarak:
– “Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun?” diye sordu. Âmâ:
-Evet, cevabını verdi. Peygamber aleyhisselâm:
– “O halde davete icâbet et, cemaate gel” buyurdular.
*Namaz vakitlerinde tüm kâinat;cansızlardan bitkilere,hayvanlardan meleklere, cinlerden insanlara kadar her şey kendi lisanında tesbihatta ve ibadettedir.
Efendimizin mi’raçta Allah huzurunda söylemiş olduğu –Tahiyyat-bütün kâinatta bulunan varlıkların Allah’a sundukları hediye ve ibadetlerinin ve hayatlarının neticelerinin sunulmasından ibarettir.
Her bir insan ibadetinde tüm varlıkları temsilen mücmel olarak,zorlama yoluyla olmaksızın bu külli manaları düşünerek kılmalıdır çünkü hakikatta da böyledir.
Ağız dolusu söylemeli,varlıklar sayısınca düşünmeli,esma-i ilahi ve tecellisi boyutunca tasavvurda bulunmalıdır.
*Namaz vakti,huzura kabul vaktidir.Görüşme saati,buluşma anı,toplantı vakti, tüm kâinatın saf saf olduğu zamandır.Safın dışında kalmamalı,dahil olmalı,haylaz çocuk durumuna düşmemeli.
Kişi bulunduğu yeri bir saf,geriye doğru dalga dalga bütün alemleri arkalarda dizilmiş birer saf olarak göz önünde bulundurmalıdır.
*Namazda gizli okumak;biri müşriklerin duymaması ile birlikte,diğeri,gündüzün meşguliyetinden iç dünyasına yönelerek kendisini toparlaması,açık okuma anında da gündüzün meşguliyetinden kendi iç dünyasına dönme zamanını hatırlatmaktadır.
Namaz işlerin meşguliyetinden kendisini kaybeden insanın kendi iç dünyasındaki bir gezintisi,kendisini keşfetmesi ve namaz anahtarıyla alem hazinelerini açarak gün yüzüne çıkarmasıdır.
*Rabbim!Huzurunda sorgudayım.Bütün bunlar bildiğin şeyler ve sana itirafımdır.
Kendimde değildim..kendime gelemedim..hep başkalarıyladım, başkalarındaydım. Kendime gelmek için huzuruna geldim.Beni kendine getir,kendime getir.
Beni huzurunda mahcup etmektense,cehennemin daha ehvendir.Cehennemi sana senin huzurundaki mahcubiyete tercih ederim.
Yıllardır senden kaçtım..seninle hakkıyla olamadım..sende hakkı ve kendimi bulamadım.Ancak kaçtığım ve aradığım yollar yine sana çıktı.Senin dışındaki yollar çıkmazmış,çıkılmazmış!
Yeteri kadar sana inanmadım,ibadette bulunmadım.
Azı çoğa ve çoğu aza harcarken bile,ondada cimrilik yaptım, kıstım, kestim, dünyaya yamadım.
İbadet ettimse de suhre gibi,baştan savma yaptım.İşlerimi ibadete tercih ettim.
Bir ömür kaçış nereye?
Senden yine Sana…
MEHMET ÖZÇELİK
10-04-2011