DENİZ BİTTİ KARA GÖRÜNDÜ
DENİZ BİTTİ KARA GÖRÜNDÜ
Bu yazıyı yazmama sebeb;gayrı meşru,ahlak dışı bir yaşantının gayet meşru ve normal ve de aile mahremiyeti içerisinde değerlendirilmeye çalışılması sebebiyledir.
Sinsice veya eskilerin sadik-i ahmak yani ahmak dost dedikleri kimseler bunu insancıllık adına ifade etmeye çalışırken,toplumun değerlerini dumura uğratmakta, toplumun bunu içlerine sindirmesini istemektedirler.
Olayı yapanı değil de olayın gün yüzüne çıkartılmasını eleştirir ve de saldırgan bir pozisyona girerken,o pisliğe ortak olduğunun farkında veya bilincinde olmadığını göstermektedir.
Tıpkı hırsızı değil de Nasreddin hocayı suçlamak gibi.
Nitekim bir gün Nasreddin Hocanın evine hırsız girer.Herkes hocaya yüklenerek,Neden kapıyı açık bıraktığı,dikkat etmediği,olaya sebeb olduğunu söyleyerek tenkid edince, dayanamayan hoca ahmak dostlara dönerek;
-Ya hu,hırsızın hiç mi suçu yok,der.
*Aslında bu konuya girme konusunda tedirgindim.Çünkü bu iki tarafı değil,tüm tarafları pis ve necis bir değnek gibidir.Neresinden tutarsan tut,pisliği bulaşır.
Bu pisliği Antalya-nın denizi bile temizleyemez.
Bu ayıbı Türkiye-deki kumaş fabrikalarının kumaşları dahi örtemez.
*Baykal-ın konuşmasını dinledim,hiç de bu çirkin olayı yalanlamadı,videolar üzerinde hiç oynanmamış,bu varan 1 idi,devamının geleceğine işaretti.
Buna rağmen böyle çirkin,kendi mensublarının başını yere eğdirecek,partiyi bitirecek böyle bir durum karşısında;bütün Türk halkından,eşinden,dünya kadınlarından ve de tüm ailelerden özür dilemesi gerekirken,o tuttu kendisine destek olan,dört yıl öncesinde çıkacakken mani olan bir partinin komplosu olarak değerlendirdi.
O odaya seni onlar mı koydu,komplo ile orayı girmeni onlar mı sağladı?
Çok âfaki ve basit bir konuşmaydı..
Suçluluk psikolojisi içerisinde yapılmış bir konuşma idi.
*Baykal hırçın bir siyasetçi.Takoz olup milletin önünde tökezleyen gidiyor.
-Eğer bu iftiraysa bu bir ahlaksızlıktır,doğruysa daha büyük bir ahlaksızlıktır.
O halde neden şikayet de bulunulmuyor,savcının davetine icabet edilmiyor.
-Bu normal bir hadise değildir.
-Aile hayatını ve mahremiyeti açıklayan kadar yapan da suçludur..o da fazlasıyla.
*-İslamın bu konudaki hükmü açıktır.
Öyle ki evli olanların beraberliklerine verdiği ceza daha ağırdır.Bu dünyevi cezadır,varsın âhirettekini de kendisi düşünsün.72 yaşındaki birisi,evli ve çocuk sahibi bir kadınla beraber?
-O halde Kral artık çıplaktır..kabul gerek…
-Beraber olduğu kadın ve kendisi evli ve onun yükselişi,istenmemesine rağmen milletvekili ve zengin oluşu ibret verici bir durumdur.
* Olaylara kader açısından bakar ve değerlendiririm.
Buraya şu örnek yakışmasa da başlığı düşündürücüdür.Şöyle ki;
-Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca,babası olan 2. Murat Han:
-Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz, diye çıkışır.
Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:
-Peder ne der, kader ne der.
Bu olaya da insanlar ve Baykal ne der,kader ne der?
Mesela yıllarca beraber oldukları arkadaşı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kanal A’daki “Görüş Farkı” programında “Siz insanların demokratik yollarını tıkamışsanız başka yollardan sizden bunun öcünü alırlar. Bu hesaplaşmanın nerden kaynaklandığı nereden topluma verildiği, herkes bunu biliyor yani. Bence bunu kaşıyarak başka şeyler söylemek zorunda kimseyi bırakmasınlar. Siz insanların demokratik söz söyleme hakkını insanlara kapatırsanız insanların hak- hukukunu çiğner ve olmayacak birtakım mekanizmalar kurarsanız sizi de böyle acımasızca çıkar birileri böyle hesaplaşır. Öyle kıyımlar olmuştur ki, o kıyımlar da böyle saygısız ve acımasız misillemelere insanları götürmüş olabilir. Öyle insanlar çizilmiş, haksızlıklar yapılmıştır ki size de men dakka dukka.”
*Binlerce kız çocuğunun baş örtüsüyle uğraşıp hayatlarını mahvetti.Onların göz yaşları sadece onu değil,onun gibi milyonlarcasını boğar,boğazında düğümler..âhiretteki ise o da cabası…
Koca meclisin 410 milletvekiliyle kabul ettiği ve toplumda kabul gören bir meseleyi hırçınlığından ve de hiç kazanmayı düşünmeyerek,hep muhalefette kalmak suretiyle,ihtilafları körüklemekle iş görmüş,ortaya bir ürün ve çözüm koymamışken.
*Bir karikatörde düşündürücü şöyle bir mesaj verilmişti.
Beraber oldukları kadın kendisine,ya bu durum açığa çıkarsa ne yapacaksın,dediğinde Baykal;
-Anayasa mahkemesinde götürürüm,diyor.
Bunu da anayasa mahkemesine götürse ya?
Aslında burada anayasa mahkemesinin ondan daha çok bir ders çıkarması gerek!!!
-Hazmedilir cinsden bir olay değil,mensubları ise;ya başı yerde olacak veya bunu –Allah korusun- meşru veya normal görerek hazmetmeye veya hazmettirilmeye çalışılacak.
-İnsanlar icraatlarıyla hatırlanırlar.Yapmayı engellemeyi adeta kendine görev addetmiş kimseleri kimse hatırlamaz ve de hayırla yâd etmez.
-Düne kadar habbeyi kubbe yapanlar,bu gün o kubbenin altında kaldılar.Milletinde kendi kubbelerini habbe olarak görmesini bekliyorlar.
-Dünyadaki gelişme,bizdeki gelişmelere ayak uyduramayanları devre dışı bırakmaktadır.Artık şahıslar olarak ve de parti olarak bu milleti taşıyamayacaklarını görmeleri gerekir.Yoksa tarihin çukuruna gömülürler.
Milletin değerleri,değersiz olanları çok iyi değerlendirir.
Ve de Türkiye ye duyulan doğulu batılı ihtiyaç onu bağlayan bağlardan kurtulmasına yardımcı olunmaktadır,o da bağlanmasına göz yuman ve de haberdar olanlarca…
-Mecliste hırçın bir muhalefet var.Hırçın çocuk,mızıkçılık yapıp oyun bozan çocuğun zorla alınmaya çalışılmasını,muhalefette olmalı diyenler;yine ya ahmak dostlardır veya icraattan yoksun,düşünce fukaraları kimselerdir.Bu şeytana alkış tutmaktır.Zira ilk muhalefetin babası odur.
Müsbet muhalefet alternatif sunar,yapılmaması yönünde değil,daha iyi ve daha fazlasını yapma yönünde gayret gösterir.
Hırçınlık,çığırtkanlık ve de oyun bozanlığın ötesinde ne yapılmaktadır.
Bunu savunanlar,muhalefet edenlerden bu vatan için daha tehlikelidirler.
-Kaderin şu tecellisine bakın ki;iki eşliliğe hep karşı çıkan,ikinci eşinden darbe yedi.Oysa İslâmiyet çok eşliliği değil,tek eşliliği esas almış ancak bu gibi durumlara düşmeyi engellemek için de,başka evlenmeleri emretmemiş sadece müsaade etmiştir.
-Kader ne der,Baykal ne der:kader dörde kadar müsaade olsun,Baykal bir-le sınırlama olsun derken,aksi maksadıyla tokat yer.
-Su-i kasd sözüyle bastırılmaya ve de saptırılmaya çalışılan uygulama yalanlandı ve de tutmadı.
-İnsanlar geliştikçe,ayak uyduramayanlar dökülüyor.Toplum bunu bir dönemin lekeli bitişi olarak görecektir.
Çünkü deniz bitti kara göründü..karalar,siyahlar ortaya çıktı.
Millete karalar bağlatanlar bu gün karalar bağlamaya mahkum oldu.
-Bir dönemin çöküşü oldu..o da ne hazin çöküş..ne çirkin bitiş..
MEHMET ÖZÇELİK
15-05-2010