BULANIK HAYATIN BULANIK ÇOCUKLARI
BULANIK HAYATIN BULANIK ÇOCUKLARI
Saf ve berrak bir hayattan gelen bu insanlar,bulanık bir su,bulanık bir havayla karşılaştılar. Tuttular,kendilerini hayatın bu bulanıklılığına attılar,daha doğrusu terk ettiler. Çok şeylerini,değer ve kimliklerini terk ettikleri gibi…
İnsanlar onları terk etti,onlarda insanları ve ailelerini… Eller uzatılmadı ki,o ellere uzansınlar,gerçek sahiplerine ulaşsınlar.
Terkedilmiş bölgelerin,metruk insanları oldular.
Hilelerle onlara yaklaşıldı,hayatları tüketilmek üzere.
Boşlukları doldurulmadı. Bilakis boşluklarına boşluklar açıldı. Kapanmaz boşluklar oluştu. Topluma kapatılmaz maddi-manevi yaralar açtı.
Kapatmak isteyenlerin ağızları kapandı,yerleri-yurtlar zan altında bırakılarak kilitler vurulmaya çalışıldı.
Yani;birisinin hayatına kilit vurulurken,diğerlerinin hayat kaynaklarına kilitler vuruldu. Kilitleri kırmak isteyen ellere kelepçeler vuruldu,hayatına son verildi.
Öldüren bu asırda;hem maddi hayata,hem de manevi hayata gem vuruldu. Manen öldürülen insanlar,madden de ölmeye başladı.
Ödüllendirilen bu asırda;öldürenler,ölmeyen ölüler olarak yaşadılar. Harama verilen müsaade ve yetki,helale verilmedi.
Günah illetine tutulanlara –Helal olsun-denildi. Toplumun sırtına binenler alkışlandı,binmeyip de inenler, toplumu sırtlayanlar taşlandı;buda yetmemiş gibi,her türlü eziyetlerle haşlandı.
Onlar bir yandan taşlayıp haşlarken,kader-i İlahi;” Hamdım-Pişdim-Yandım”misali onları pişirdi. Pişkin ve seçkin insanlar kıldı.
Bulanık hayatın bulanık çocuklarının ve insanların her şeyleri de bulanık idi. Her şey toz-pembe görülüyordu.
Bir rüya da gibi..Ama bir gün uyanacak,uyandırılacak idi. Ölmeden evvel uyanmalı,uyandırılmalı idiler.
Onların topluma ihtiyacı olduğu kadar,toplumunda onlara ihtiyacı vardı.
Sarhoşlar güruhu,neden uyanıklar güruhu olmasın? Uyuyanlar ne kadar uyanık olabilir? Bu bulanık kafayla nereye kadar gidilebilir?
Gelin,millet olarak uyuyan sarhoşlarımızı uyandıralım! Ayık insanlar olalım!
Uyur-gezer. Nereyi? Ne kadar? Gerçekleri nasıl sezer? Hayatın kirini ve pasını nasıl süzer?
Ayık gezelim..gerçekleri sezelim..faydalıyı süzelim…
29-10-1997
MEHMET ÖZÇELİK