KİRLETİLEN KELİME AŞK
KİRLETİLEN KELİME AŞK
Aşk sevginin yoğunlaşmış halidir.
Kainatın yaratılışında aşk olduğu gibi,varlıkların hareketinde de aşk vardır.
Her şey aşktan gelir,aşka gider.
Minel aşk,ilel aşk.
Buradaki aşk,hayvani,mecazi aşk değil,hakiki ve gerçek aşktır.
Hakiki aşkı bulamayan ve bilemeyenler,onun tadına ve zevkine varamayanlar, çocukça ve süflide kalan mecazi aşkla avunurlar ve avuturlar.
*Aşk bir ateştir.Bazen düştüğü gönülleri,bazen evleri ve memleketleri yakar.
Kabilin başı aşk ateşiyle yanmıştı.O ateşten dolayı kardeşini yaktı.
Kendisiyle beraber doğan,diğerinden güzel olan kız kardeşini, kardeşi Habile vermek istemiyordu.
Şimdiye kadarki dünyada tüm kavgalar,kontrolsüz ve kirletilen aşkın ateşiyle yanmakta ve yakılmaktadır.
*Hafız-ı Şirazi,sevgilinin yüzündeki ben için Buhara ve Semerkandı veririm,der.
Timur onu huzuruna çağırıp ona;Sen bu memleketleri kolay mı elde ediliyor, zannediyorsun? deyince;
40 yamalı bir elbise giyen Şirazi korkuyla karışık cevaben;
-Efendim,zaten hep vere vere bu hale geldik ya!
*Edebiyatçılara sürekli konu olmuştur.Eserlerinde mutlaka aşka da yer vermişlerdir.
Fuzuli Şiirinde Efendimize olan aşkını şöyle dile getirir.İşte hakiki aşk;
Dest-bûsı arzûsiyle ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su
– Hâk-i pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl
Başını taşdan taşa urup gezer âvâre su
-(Su, ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)
– Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su
Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık salmak orayı aydınlatmak ister. Eğer parça parça da olsa o eşikten dönmez.
*Sultan 1.Ahmet mısırdaki bir zatın türbesinden getirttiği peygamberimizin ayak izini Sultan Ahmet camiinin sol tarafına koydurtacakken,manevi mecliste peygamberimize durumlarını ve hacetlerini anlatan sultanlarla birlikte bu zatta 1.Ahmet-ten şikayetçi olup,daha önce mübarek ayak izinin orada olmasından dolayı gelip Fatiha okuyanların şimdi gelmemelerinden dolayı şikayetçi olduğunu söylemesi üzerine,caminin açılışına iki gün kalmışken onu koydurtturmaz,kopyasını aldırtır ve daha sonra İsrail işgalinden sonra Topkapı sarayına getirilir.Ve şiirini yazıp,tacına kendi eliyle,kendi oymacılı ve ustalığıyla yerleştirir.
N’ola tacum gibi başumda götürsem daim,
kademi resmini ol Hazret-i Şah-ı resülüm,
Gül-i gülizar-ı nübüvvet o kadem sahibidür,
Ahmeda durma yüzün sür kademine Gül’ün.
* Rûhum sana âşık, sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim…
Kıtmîrinim ey Şâh-ı Rusül, kovma kapından,
Asilere lütfun, yüce fermândır Efendim….
Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim…
*Tâcı terk it hırkayı hark it asayı oda ur
Zâhidâ bilmek dilersen neydigünetvâr-ı ışk
Ey sofi, aşk halinin ne olduğunu bilmek istersen,
Tacını terk et, hırkanı yırt, asanı ateşe at./Hayretî
*Sultan Fâtih’in (şair Avnî) elden gider redifli gazeli pek dokunaklı gelir bana. Bir başka sultan şair (Kanûnî merhûm = Muhibbî) ve daha sonra Ziya Paşa birer nazîre yazmışlar. Hepsi beşer beyit.
Yâr için ağyâr ile merdâne cenk etsem gerek
İt gibi murdar rakîb ölmezse yâr elden gider – Avnî
Aşk işinde üç kahraman bulunur daima. Âşık, mâşuk ve rakip. Gül, bülbül ve diken yani. Esas oğlan, saf kız ve Hayati Hamzaoğlu. (Yaşı şöyle kırkı geçmiş olmayanlar nereden bilsin; Yeşilçam filmlerinin kadrolu kötü adamıdır kendisi. Erol Taş ve Turgut Özatay gibi)
Rakip, maşuku elde edendir. Aşığa ise gam çekmek düşer hep. Ahmet Paşa’nın dediği gibidir:
Ya da Şeyhülislâm Yahyâ’nın dediği gibidir:
Ya seferdir ya tahammül çünkü aşkın çaresi
Edebiyatımızda rakip ateştir, kargadır, yılandır, kurbağadır bazen. Bazen de şeytandır. İlâhî aşkı anlatan Avnî’nin bu beytinde de kast edilen budur. Düşman (şeytan) ile cansiperane mücadele etmeliyim. Zira gaflete düşersem, felâketime sebep olacaktır.
Gırre olma dilberâ hüsn ü cemâle kıl vefâ
Bâki kalmaz kimseye nakş u nigâr elden gider – Avnî
[Gurur etme ey sevgili! Güzellik ve süs kalıcı değil; bir gün elden gider.](H.İNANÇ)
*Aşk,ham olan sevginin pişmiş halidir.
Hamdım-piştim-yandım.
Yanma hali..Halden hale geçme hali.
Halden ziyade ahval,ahvalden ziyade ef’al,ef’alden ziyade inanç, teveccüh, teşekkürdür.
Pancarın şeker hali..Şekerleşmiş halidir aşk.
Kirlenen ve kirletilen sözcük.Konuşurken ve söylerken onlarca defa düşündükten sonra söylediğimiz ulvi bir kelimedir aşk.
Ancak bu aşkın dairesine mayınlar döşenilmiş,hemen başka yönlere çekilmekte olduğunu görür,söylemekten de kaçınırız.
Kirletilen aşkın,temizletilmesi gerektir.
Son zamanlarda aşk üzerine yazılan müsbet eserler,o mayınlı tarlalara girmeyede bir cesaret vermiştir.
Yine de çok rahat girilecek bir alan olmadığından,en az bir neslin değişmesi gerekmektedir.
Divan edebiyatında anlatılan aşk –meşk-mey ifadeleri bile bugün anlaşılamamış,ayrı noktalara çekilmeye çalışılmıştır.
Hayvani duygunun insani duygunun önüne geçirildiği bir tanımlama haline getirilmiştir.
Hakiki aşkın yerine konulan mecazi aşk.
Gdo-lu aşk.
Aşkın da genetiklerine girilmiş ve değiştirilmiştir.
Kirli bir ortamda,temiz olan aşk da kirlenir.
*Süleyman Çelebi-nin;-Ben sana aşık olmuşam-ifadesini Bediüzzamanın tashihiyle-Ben senden razı olmuşam.-olarak değiştirmiştir.
Aşkın üst mertebesi rıza makamıdır.
Yani maşukun her şeyine razı olmasıdır.Çirkinliği görmemesi,daha ilerisi, çirkinlikte dahi güzelliği görmesidir.
Rıza makamı aşktan daha üstün bir makamdır.
Zirve hali..zirvedeki hali…
Sevgi-aşk-rıza.
*Daha aşkı anlamadım,anlayamadım.Dost ve dostluk aşktan önce geliyor.Yıllar sonra ilk defa iki kişinin dostluğuyla tanıştım.Dostun ve dostluğun tadına vardım. Arkadaşım çok,tanıdığım çok,meğer dostumun farkına iki kişilik bir dost ve dostlukla vardım.Daha var mı pek kavrayamadım.
Dostlukların üst basamağı aşk olsa gerek.Daha aşka çıkamadım,aşka varamadım.
*Aşk kişinin kendisine aid olana ulaşmaması,yanmak için onu kaybetmesi,kaybettirmesidir.
Veysel Karani,Karandan kalkıp sevdiğini görmeye gelmişken,onu görmeden gerisin geriye dönmüştür.
Sevdiği bir kokumluk mesafededir.
Sırf ona olan aşkının sönmemesi,sürekli yanmaya devam etmesi için,görme rahatlığında bulunmamıştır.
-Buldum Mevlayı,neyleyim Leylayı-dememek,Leylasına olan aşkını sürekli sürdürmek için,Leylasına kavuşmayı terk etmiştir.
*Mecnunu mecnun yapıp çöllere düşüren onun aşkıdır.
Ferhata dağları deldiren ancak aşkıdır.
Hiçbir gücün yapamadığını,ona aşk yaptırmıştır.O da gözünü kırpmadan,ıh demeden.
*Kanuni öldürülen oğlu hakkında paşaya sorunca,onunda yerindedir demesi üzerine;
-Tabiya dersin;ne devlet senin,ne evlat senin,deyip zor karar verdiğini belirtmiştir.
Aşık maşukuna kavuşmak için,ölümü hayata tercih eder.
*Tesettür maşukun aşıka aid olduğunun göstergesidir.
Tesettür,aşıkla maşuk arasına başkasının girmesini engelleyen en şerefli bir perdedir.
-Fuhşa karşı tesettür.
Fuhuş tesettürü istemez.Aşkı öldürür.Aşkı sürdürmez,söndürür.
Fuhuş ve tesettürsüzlük,maşukun belli,aşıkların ise belirsiz ve kimliksiz olduğunu gösterir.
Dingonun ahırıdır tesettürsüzlük.
Fuhuş firmaları,fuhuş komiteleri aşk pazarını bitirmekte,kendi pazarlarını kurmaktadırlar.
Hayvan pazarı…
Fuhuş aşkı kirletir.
Tesettürsüzlük hayvani duyguları,insani duyguların önüne geçirir.
*Gümüşhanevi aşkı şöyle tanımlar;” Aşk, bütün his, irade ve düşüncelerden sıyrılarak, yalnız Allah’a büyük bir iştiyakla yönelmek, mal, evlat, dünya ve her türlü alakadan koparak, Halıka hasret duymaktır.”
Maşuku büyük olanın,aşkı da büyük olur.
İnsanın kıymeti,sevdiği ve aşık olduğu şeyin kıymeti kadardır.
*“Hikâye edilir ki Harun Reşid, köle, cariye ve hizmetçilerine her yıl çeşitli hediyeler dağıtırdı. Bir yıl da, yine hepsini bir araya topladı. Çeşitli giysiler, süslemeler, altın ve gümüş eşyayı ortaya getirterek:
-Herbiriniz, beğendiği şey üzerine elini koysun, ben bunu istiyorum desin, diye emretti. Bunun üzerine herkes gözüne kestirdiği, eşyanın yanına koştu, elini onun üstüne koydu. Bu arada bir cariye de gelmiş elini Harun Reşid’in başına koymuştu. Harun Reşid şaşırarak:
– Ne yapıyorsun? dedi.
-Cariye :-Siz, herkes sevdiği şey üzerine elini koysun, buyurmuştunuz; ben ise sizin mübarek başınızı sevmekteyim, diye cevap verince Harun Reşid çok duygulandı ve:
Madem ki sen de beni tercih ettin, o halde ben de, malım, mülküm de senindir, dedi. O cariyeyi derhal azad eyledi; daha birçok ihsan ve ikramlarda bulundu. Bütün diğerlerine ona saygı göstermelerini emretti.
Ey mü’min! Sen de bu dünyanın fani lezzetlerine kapılmaz, gönlünü samimi olarak Allah-u Teàlâ’ya bağlarsan, her şey senin kulun kölen olur, ahirette de Allah’ın cemalini müşahedeye erersin, inşâallah.”
*Aşkı mı temizlemeli,aşkı kullananları mı?
Her ikisinin de temizlenmeye ihtiyacı var.
Hayatın başı aşkla başlamış olup,görünen o ki,hayatın sonu da şkla yani aşkın insani olmasından çıkıp,hayvani olmasıyla gerçekleşecektir.
Minel aşk,ilel aşk
Aşktan geldik,aşka gidiyoruz.
Aşıkların maşukuna kavuşma anıdır.
Kimileri için şeb-i arus,yani gerdek gedesi,kimileri için de gerzek gecesi.
Hepinize aşk olsun…
MEHMET ÖZÇELİK
13-06-2012