GARİBLERE MÜJDELER OLSUN
GARİBLERE MÜJDELER OLSUN
“Túba lil ğurebâ”
“Gariblere müjdeler olsun”
Kime?
-Garib;garibane yaşayan,farklı olup,fark atan,fark yapan,eşsiz ve benzersiz olan..
“Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,
Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî! “
-“Eğer başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa, hergün biri kesilse, hakikat-i Kur’âniyeye feda olan bu başı zındıkaya ve küfr-ü mutlaka eğmem ve bu hizmet-i imaniye ve nuriyeden vazgeçmem ve geçemem.” diyenlere…
-“Bu sarık bu başla beraber çıkar” diyebilenlere…
Başkası gibi değil,başkasından farklı kendisi gibi olan,kendisini yaşayan,kendisi olan ve kendisini bulan…
Kınayanın kınamasına aldırmadan hakikatı tutup kaldıran,hakikatı haykıran…
Çoğunluğa,kalabalıklara ayak uyduran değil,kalabalıkları peşine takan adam..
Zamanın çarkları arasında ezilmeyip,zamanı tanzim edip lehine çeviren kimse…
Zamanın gerisinde kalmayıp,zamanın önüne geçen kişi…
Müjdeye mazhar şahsiyet…
Müjdeci..müjdeleyen..
Yaşantısı benzersiz..konuşması benzersiz..yemesi,içmesi,gezmesi.görüntüsü başkalarına benzemeyen benzersiz…
Kemiyet değil,keyfiyet sahibi..
Dünyanın en fakiri,âhiret cihetiyle en zengini…
Herkes dünyayı ve menfaatını düşünürken,o garib ve gurebadan olup başkalarını düşünür,başkaları için yaşar.
“Cehennemde vücudum o kadar büyüsün ki, ehl-i imâna yer kalmasın.”
Herkes gibi olmak olmamaktır.Benzersiz olmak var olmaktır.
Bütün gayreti milleti olan tek başına bir millet şahsiyet…
“Bir adamın kıymeti, himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir.”
Monotom,tek düzey,değişmemek,değiştirilmek,değişken,havaya ve yere göre şekil alan,her yere uyan,gelişi ile gidişi arasında fark olmayan standart bir insan olmayan…
Garib bunların farklısı,farkın ve farklılığın farkında olan kişi…
Garib ve benzersiz olanlara müjdeler olsun…
Onlar evvelden müjdelenmiş olanlar…
Müjde şahsiyetler…
“Hey efendiler! Ben imanın cereyanındayım. Karşımda imansızlık cereyanı var. Başka cereyanlarla alâkam yok.”
“Bana, ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim; karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor, içinde evladım yanıyor, îmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!.. ”
Asrın yangınından itfaiyecilik görevini yapıp,ebedi yakıcı ateşe göğsünü geren,ondan sakındıran..
Bütün asırların birikmiş tehlikelerine karşı ümidini yitirmeyen…
Gelecek olan nuru gören ve sesini işiten kimse..
“Evet, ümitvar olunuz; şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada, islamın sadası olacaktır!”
O garib kişi kışta donmayan,kışta iken baharı gören,bahar için kışta eken kişi…
“Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Siz inşaallah cennet-âsâ bir baharda gelirsiniz.”
Bütün vazifeleri içinde barındıran tek vazife ile vazifeli…
“Birtek gayem vardır:
O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın İmân esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum. Bu mücahedemle inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum. Bütün faaliyetim budur. Beni bu gayemden alıkoyanlar da, korkarım ki bolşevikler olsun. Bu İmân düşmanlarına karşı mücahede açan dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim için mukaddes bir gayedir. Beni serbest bırakınız, el birliğiyle, komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslahına ve memleketin imanına, Allah’ın birliğine hizmet edeyim.”
Tek hedefi bir eseri bırakmaktır.Zira;
“Adem odur ki koymalı her yerde bir eser
Eseri olmayanın yerinde yeller eser…”
“Ölen bir eşek midir geriye kalır semeri
Ölen bir insan mıdır geriye kalır eseri…”
“Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.”
Düşünce ve aksiyon adamıdır o.
“Küçük kafalar kişileri, orta kafalar olayları, büyük kafalar da fikirleri konuşurlar.”
Kısacası;garib adam,müjdelenen şahsiyet gureba;her şeyiyle farklı ve benzersiz olan kimsedir o.
Anlatılan şeyler bilinen şeyler olmayıp,farklı şeylerdir.
“Gariblere müjdeler olsun…”
“İslâm garip olarak başladı. Başladığı gibi yine garip olarak dönecektir. Öyleyse ne mutlu o gariplere!”
İslâmiyet başlangıçta harika,farklı,şaşırtıcı olarak zuhur etti,dönüşü de yine aynı şekilde ve daha harika olacaktır.
Ebû Davud Teyalisi ve Tirmizinin Enes b. Malik (RA) ten aldığı şu hadis-i şerifi nakleder:
“Ümmetim, evveli mi sonu mu daha hayırlıdır kesin bilinmeyen yağmur gibidir” buyrulur.
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.”
“Dinlerini yaşama adına halktan uzaklaşabilenlerdir ki, onlar kıyamet günü Meryem oğlu Îsâ ile haşrolacaklardır.”
“Gurbette garip olarak ölmek şehitliktir.”
“Abdullah bin Amr (r.a) anlatıyor: “Bir gün Peygamberimiz’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanında bulunuyorduk. Kendisi ‘gariplere müjdeler olsun’ buyurdu. Kendisine ‘garipler kimlerdir ey Allah’ın Resulü’ diye soruldu. O da şöyle cevap verdi: ‘Onlar salih insanlardır. Kalabalıklar içinde azdırlar. Onlara isyan edenler, itaat edenlerden daha çoktur.”
Abdurrahman b. Senne tarikiyle gelen rivâyette, “…Yâ Rasûlallah, garipler kimlerdir?” diye sorulunca, “İnsanların bozduklarını (ifsad ettiklerini) düzelten (ıslah eden) kimselerdir” cevabını vermiştir.
İmam Tirmizi’nin rivayetinde ise: “Benden sonra, insanların ifsat edip bozdukları Sünnet’imi ıslah edip düzeltecek olan o gariplere ne mutlu!”
‘Garipler o kimseledir ki insanların az yaptığı yerde onlar çok yaparlar.”
Müşriklere benzemeyen gariblere müjdeler olsun…
“Ne oluyor bu Peygamber’e, böyle Peygamber mi olur: Yemek yiyor, çarşı pazarda dolaşıyor! Bari yanında heybetli bir melek olsaydı da etrafındaki insanları korkutup uyarıda bulunsaydı!”
Garib gurub etmeyen, zuhur eden kimsedir.
“Zaten cihanda güneş gibi misli bulunmaz bir şey yoktur.
Bâkî olan cân güneşi Öyle bir güneştir ki asla gurub etmez.”Mevlana.
MEHMET ÖZÇELİK
03-09-2014