ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ VE PROBLEMLERİ

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ VE PROBLEMLERİ

11-12 yıllık bir eğitimden sonra gündem de olan veya geçte olsa gündeme gelen bir meseledir üniversite.

Büyük yerlerin problemleri de büyük olur. Öğrencinin bulunduğu kademe büyüdükçe,önüne açılan engellerde artıp,büyümekte ve ağırlaşmaktadır.

Üniversiteyi kazanmak bir mesele,onu devam ettirmek ise,ondan daha büyük bir meseledir. Ve asıl mesele onu bitirdikten sonra başlamaktadır.

Buradan hareketle;her kazanamayan kaybeden,her kazanan da kazançlı demek değildir. En önemlisi,gençliğin ve gencin bir hedefi olmalıdır. O hedef doğrultusunda yürümeli,gayret göstermeli,hayatını sun’i ve tantanalı hedeflere bağlamamalıdır.

Aynı durum;aile,toplum ve devlet içinde geçerlidir. Bunlarında bir hedefi ve politikasının olması gerekmektedir.

Bizde ve dünyada en fazla israf edilen gençliktir. Elimizde bulunan,belki de dünyanın hiçbir yerinin bizim gibi sahib olmadığı böyle bir gençlik nimetine sahib olmamız ve böyle bir sermayeyi çok iyi değerlendirmemiz gerekmektedir. Zira,ne gençlik hakkıyla toplumdan istifade etmekte,ne de toplum gençlikten istifade edebilmektedir.

Bir nebze dokunduğum üniversite omuzuna, bir gençten,bin ah işittim. Belki de sabır gösterseydim,peş peşe binlercesini de işitecektim.

Matematikte bir problemin çözümünde takib edilecek sistem,sonuca gidecek ve götürecek doğru yolun takib edilmesiyle elde edilir.

Bunun gibi de;önce talebeye iş yeri ve alanı açılmalı,sonra fakülte ve bölümleri ona hazır edilmelidir.

Bir üniversiteyi kazanmak,okumak ve bitirerek bir iş elde etmek problem ise,problemi bütün bütün talebede aramak insafsızlık olur.

Üniversite öğrencilerinin problemleri derken,bu üniversite problem mi üretiyor acaba? diye akla gelebilir? Elbette hayır. Ancak problemleri çözüyor mu? sorusunda da durmak gerek. Ne derece –evet- denir. Ama şu anda rahatça –hayır-denebilir.

Çünki;eğer çözüyorsa bu problemler neden ve nereden kaynaklanıyor? Kimden ve nasıl kaynaklanmaktadır? Kusurda az-çok,büyük-küçük her kesin bir katkısı vardır.

Evvela gençliğin manevi değerlerle teçhiz edilmesi gerekir. Aksi takdir de buradan mezun olsalar da hayatta başarılı olamazlar. Hayat üniversitesi daha acımasızdır. Bitirilmesi daha zordur. Biz onu değil,oda bizi bitirebilir! Zira boşluk,boş şeyleri hatıra getirir.

Hem manevi boşluk,hem de işsiz olan bir genç;problemli olabilecek bir gençtir. İşi olmadığından kendine bir iş arayacaktır. Piyasada boş insan,boş-lara boş iş bulan insan,insanlık tarihi boyunca hiç eksik olmamıştır.

Böylece,üniversiteye hazırlanan bir gencin,hayat üniversitesine de hazırlandırılması gerekir. Ta ki kaybolmasın ve kaybetmesin! Bunun yolu da kıblenin tayininden geçer. Nereye? Nasıl? Ne şekilde yöneleceğini bilmeyen bir genç,her önüne geleni kendine kıble tayin edecek,kazanma yerine kaybedecektir.

Evet. Hayat üniversitesine,üniversiteye,üniversiteyi bitirmeye hazır mıyız? Bu ideal ve düşünce ilk okul son ve orta dönemden itibaren gence verilmeli,o gaye ile büyümeli ve yetiştirilmelidir.

Branşında iyi yetişmeli. Üniversiteti bitirdiğinde arayan değil,aranan olmalıdır.

Bin bir ümitle,anne-babanın her sıkıntıyı göze alarak,okuması için gönderdikleri Anadolunun saf evladına sahib olunmalıdır. Düştükleri ve düşecekleri bulanık sudan ,akılları ve kalbleri bulanmış olarak dönmeleri engellenmeli,ailelerin feryatlarına kulak verilmelidir.

Kazanamayanlar için şunu deriz;Hayat bu hayattan ve üniversiteden ibaret değildir. Kazanmaya çalışmalı,kazanamayınca ümitsizliğe düşmemelidir.

Üniversite hayatımızın birkaç yılını tutar. Ancak hayat üniversitesi bir ömür boyudur.

26-08-1996 MEHMET ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 2nd, 2015