ÖLÜMDE HAYAT VAR
ÖLÜMDE HAYAT VAR
Kuss bin Sâide, Ukâz Panayırı’nda, aralarında Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in de bulunduğu bir cemaate yaptığı ve bi’set-i Nebî’den bahseden şu meşhur hitâbesinde konumuzla ilgili olarak;
Yaşayan ölür, ölen fenâ bulur, olacak olur. Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, anaların babaların yerini tutar. Sonra hepsi mahvolur gider. Vukuâtın ardı arkası kesilmez; hepsi birbirini tâkib eder.
-Somon Balığı suyun ters istikametine giderek ölümüne, öleceği yere yumurtasını yani hayatını bırakır ve ölür.
İnsanlar doğduktan sonra ölmek için bir ömür yer iken, yediği şeyler onu yer.
Dinlenmek için ölümün küçük kardeşi olan küçük ölümü, hayatının en az üçte biri kadar sürede sürdürür ve tüm hayatını sürdürme bahasına ölür.
Ölüm hakikatı, hayat hakikatından daha büyük bir hakikattır.
Zira doğumun yolu ölümden geçer.
Toprağın altına öldürmek için attığımız tohumu öldürmek için sürüp ezer, gübreyle yakar, kışın dolu, kar ve soğuğuyla parçalarız ta ki baharda bire yedi yüz sümbül versin.
Sabah doğmak ve dinç kalmak için, gecenin ölü gibi yatışını gerçekleştirmek gerektir.
***********
HER CANLIYI AVLAYAN BİR AVCI VAR
Her canlıyı avlayan bir avcı var. Ekolojik dengeyi sağlamak amacıyla birbirlerini kontrol etmek ve tedbir amacıyla doğum ve ölümler devam etmektedir.
İnsanınki ise şerefli avcı Azraildir. O müşfiktir. Memurdur. Her an ölmektedir. Oda ruhunu aldıkları sayısınca..
Vennaziati ğarken…..
Hazret-i Azrail Aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakka demiş ki: “Kabz-ı ervah vazifesinde Senin ibâdın benden şekva edecekler. Benden küsecekler.”
Cenâb-ı Hak, lisan-ı hikmetle ona demiş ki: “Seninle ibâdımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Tâ şekvaları onlara gidip sana küsmesinler.”
Evet, nasıl ki hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenalıklara mercidirler. Ve kabz-ı ervahta hakikî olarak hikmet ve güzellik, Hazret-i Azrail Aleyhisselâm’ın vazifesine mütealliktir. Öyle de, Hazret-i Azrail Aleyhisselâm da bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemâline münasip düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlâhiyyeye bir perdedir.
-Peygamberimiz (s.a.v.) “Allah’ı zikirden ayrılmayan hayvanı avcı avlayamaz” buyuruyor. Sağlıklı hayvanı ne yırtıcı bir hayvan ne de avcı avlayabilir. Zikirden ayrılmayan organ da hastalanmaz. (Bilimsel araştırmalar avlanan hayvanların tamamının hasta olduğunu göstermiştir).
-Allah bu dünyada asgari ücretle çalıştırıyor. Cüz-i Nimet karşılığında türlü mahsulat-ı külliye yani şükür aldırıyor. Her ne kadar o Nimet’in olması bütün kainatın dönmesine bağlı ise de, alınan netice olan hamd- şükür –iman- marifet-muhabbet gibi neticeler kainat çapındaki külli neticileridir. Onun için verilen nimetten daha büyüğü, o Nimet neticesinde Hasıl olan şükür ve hamd ve ibadettir. Ancak Allah o insanın bu türlü mahsulü, Şükrü, Hamdi netice vermesinden dolayı başlangıçta külli bir proje, kainatın fevkinde bir proje olarak yer alıp yaratılıyor Ve o insanı bu neticeyi vermiş olmasından dolayı ahirette, cennette de ebediyen ödüllendiriyor.
MEHMET ÖZÇELİK
16-11-2019