KANLI MI KANSIZ! MI ?
KANLI MI KANSIZ! MI ?
-A Haber’de yayınlanan Yaz Boz programında eski CIA ajanı Fred Rustmann’ın şok itiraflarına yer verildi. Rustmann, ABD çıkarlarını düşünmeyen liderleri devirdiklerini yerlerine kendi adamlarını getirdiklerini itiraf etti. Ajan Rustmann, dünyanın muhtelif bölgelerindeki pek çok liderin CIA yardımı ile başa getirildiğinin ve ABD çıkarlarıyla çelişildiği anda bu isimlerden vazgeçilip devirdiklerini itiraf etti. Bu açıklamalar ABD’nin dünyada kurduğu kirli düzenin özeti mahiyetinde…”[1]
-Eski CIA ajanını yerlerde sürüklediler!
A Haber’de yayınlanan Yaz Boz programında CIA’daki kavganın görüntüsüne yer verildi. Görüntülerde eski CIA ajanı Ray McGovern’in Tayland’da CIA’nın gerçekleştirdiği eylemleri dile getirdiği için yerlerde sürüklendiği görülüyor. Bu görüntülerle birlikte her fırsatta ‘ifade özgürlüğünden’ dem vuran ABD’nin içinde bulunmuş olduğu durum ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ dedirtti.[2]
-Konya’da İstiklal Mahkemeleri 6529 kişiyi idam etti.[3]
-“BEKARETİNİ
15 YAŞINDA ATATÜRK’E VERDİ”
İngiliz gazeteden Gabor-Atatürk ayrıntısı.
Atatürk ve Zsa Zsa Gabor’un ilişkisi bilinse de Daily Mail ünlü oyuncu için
“15 yaşında bekaretini Mustafa Kemal Atatürk’e verdi” diye yazdı
Hollywood’un efsane oyuncularından Zsa Zsa Gabor, 99 yaşında öldü .İlk
evliliğini 19 yaşında Türk siyasetçi Burhan Belge ile yapan Gabor’un bu dönemde
Atatürk’le ilişkisi olduğu çeşitli kaynaklarda ifade ediliyor.
İngiltere’nin en çok okunan gazetelerinden Daily Mail, bu iddiayı bir adım
öteye taşıdı.
“BEKARETİNİ 15 YAŞINDA ATATÜRK’E VERDİ”
Daily Mail, Gabor’un ölümüne ilişkin haberde şu ayrıntıya dikkat çekti:
“1993 yılında ‘One Lifetime is Not Enough’ (Bir Ömür Yetmez) adlı
otobiyografisinde 15 yaşında bekaretini Modern Türkiye’nin kurucusu olan
Mustafa Kemal Atatürk’e verdiğini yazdı”[4]
-Doktoru Mim Kemal Öke bir gün sofrada içkisine müdahale
etmeye kalkınca aldığı yanıtı yakınlarına şöyle aktarmıştır:
“Bir daha söyleme Kemal… Sen benim ne kadar
yalnız olduğumu biliyor musun?”[5]
“Sofrayı,
sohbeti, içmeyi elbetteki severdi. Etrafındakilerin de içmelerini isterdi. İçkiye çok genç yaşlarında alışmıştı. içki
alışkanlığını da kimseden
saklamadı.”[6]
Eserde bol bol
Atatürkün içki müptelalığından söz edilmiş.-“
20 Kasım 1937.
“Doktorumu terkederim, rakımı
terketmem”[7]
-17 Ekim’de L’Epoque gazetesinde yayınlanan bir makale:
“Kemal Atatürk şahane bir umursamazlıkla kendi hayatını yedi bitirdi. Dansı, alkolü ve gece hayatını sever. Ama bu eğlence zevki, O’nun muazzam bir eseri gerçekleştirmesine, fevkalade bir devrimi başarıya ulaştırmasına ve başarısı saygı uyandıran bir millet yaratmasına engel olmadı”[8]
-1970- lerde Atatürkü sevmeyen solcular, 1980 darbesinden sonra onu kullanmaya uygun gördüklerinden dolayı birden bire Atatürkü sever oldular.
Onu anlamak ve anlaşılmasını sağlamaktan ziyade, heyula ve meçhul kahraman gösterilerek ulaşılması ve anlaşılması güç bir kişi olarak tanıtılmaktadır.
Oysa Atatürkün yaptıkları; yapma değil, yapılanı ortadan kaldırıp yıkıma yönelik işlerdir.
Bin yıldır yapılanları değiştirmiş ve engellemiştir.
-Müştak Baba (Müştak-i Bitlisi), 1759 (H. 1172) tarihinde Bitlis’te doğmuştur. Asıl adı Muhammed Mustafa’dır.
Müştâk Baba, Ankara’da Hacı Bayram Velî’nin türbesini ziyaret ettiği sırada gelen ilhamla, ileride Ankara’nın başkent olacağını keşfeder.
Divan-i Müştâk Baba adıyla 1847’de yayınlanan divanının 29.
sayfasında yer alan 73 numaralı, Ankara’nın başkent olacağını sembolik dille
açıklayan beş beyitlik şiiri şöyledir.
-mefûlü / fâilâtün / mefûlü / fâilâtün
1 Me’vâ-yı nâzeninde kimelf olursa efser
Lâ-büdd olur o me’vâ İslambol ile hem-ser
2Nun vel kalem başından alınsa nun-i Yunus
Aldıkta harf-i diger olur bu remz azhar
3 Miftah-ıSûre-i Kaf serhaddi kaf ta kaf
Munzam olunmak ister ra-yı Resûl Peygamber
4 Hay huy ile ahir maksud oldu zahir
Beyt-i veliyy-ül-ekrem el-hâc iyd-i ekber
5 Ey pâdişah-ı fahham sultan Hacî Bayram
Ruhan ister ikrâm Müştâk abd-i çâker
-1000 mánásına gelen ELF sözü, güzeller beldesinin başına EFSER, yani tác olarak konursa, o belde İstanbul’dan farksız bir hále gelir. Sonra, Yunus Suresi’ndeki NUN ve Kaf Suresi’ndeki KAF harfleri alınır. Resul’ün, yani Hazreti Peygamber’in RI harfi de bunlara iláve olunmak ister ve maksad ‘háy-ı huy’ sözündeki ‘HE’ harfi ile tamamlanır. Ey anlayışlıların padişáhı olan Sultan Hacı Bayram! Senin bulunduğun o güzel belde, bu değersiz kul Müştak’tan hürmet istiyor!’
Muştak Baba,Türkiye Cumhuriyet’inin kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olacağını şiirlerinde Ankara Kehanetinde olduğu gibi ortaya koymuştur.
-Ankara 1923 yılında başkent olacak ve 93 hicri yıl süreyle öyle kalacaktır.
-Muştak Baba ayrıca Ak Partinin 2029 yılına kadar iktidarda olacağını yani Ak Partinin izlemiş olduğu Politikalar Aynı kişiler tarafından devam ettirilmesede farklı kişiler tarafından aynı politikalar devam ettirilecek diyor.Ve 30 yıllık bu dönem sonunda sonlarının kötü olacağını söylüyor.
-İsrail’deki bu değişim sonucunda 2029’da bir kırılma olacak. Bu kırılma büyük olasılıkla iki ülke arasında bir savaş ya da tek atımlık bir vuruştan ibaret.
Bu bağlamda Müştak Baba’nın “Doğu’dan gelen tehlike” sözüyle İsrail’i kastetmesi ihtimali büyük görünüyor.
-Müştak Baba’nın beyitlerinde yaptığı bir takım karışık hesaplamalar sonrasında bulduğu kıyametin kopuş tarihi 2472![9]
-Vahdettin’in Atatürk’e verdiği Samsun talimatı.[10]
-Mustafa Kemal’den ‘Kominist Parti’ talimatı!
Mustafa Kemal Atatürk’ün elyazısı ile Türkiye’nin ilk resmî Komünist Partisi’nin kuruluş talimatını verdiği belgelerin orijinali ortaya çıktı.
Mustafa Kemal’in elyazısıyla olan ve şimdi Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde muhafaza edilen belge, Paşa’nın “komünizmin ordunun en büyük kumandanlarının kontrolü altında olmasını istediğini” gösteriyor.[11]
-GAZİ HAŞERATI
Cumhuriyet gazetesi o günlerde, Gazi
Mustafa Kemal’in İstanbul’a gideceğini haber yapmış. Haberi de sürmanşetten
vermiş. Ancak “Gazi Hazeratı İstanbul’a gidiyor” yazacağına tabiî ki
yanlışlıkla “Gazi Haşeratı İstanbul’a gidiyor” yazmış. Yunus Nadi sabahleyin
gazeteyi alınca, feci yanlışlığın farkına varmış. Atatürk’le acilen görüşmek için,
onun bütün yakınlarını devreye sokmuş. Rahmetli Rasih Kaplan, talebi Gazi’ye
iletmiş.
Yunus Nadi ile birlikte huzura çıkmışlar. Yunus Nadi, bir taraftan tir tir
titriyor, diğer taraftan da Mustafa Kemal’e bir şeyler anlatmaya çalışıyormuş.
Ellerini oğuşturuyor, dişleri biribirine vuruyor, kekeleyerek bir şeyler
anlatmak için kıvranıyor; ve fakat bir türlü konuşamıyormuş. Mustafa Kemal’in
ısrarı üzerine, durumu anlatmış.
Atatürk son derece sakin ve babacan bir tebessümle; “Haydi haydi üzülme… Anlaşılıyor ki senin gazeteni, musahhihler bile okumuyor” demiş… (Musahhih malûm, bugünkü dille düzeltmen, yani haber ve yazılardaki yanlışları düzeltenler demektir)
-Prof. Mehmet ÇELİK: …En son
sloganvari bir şey buluyorlar. Kafiyeli. “Tevfik Rüştü Moskova’ya uçtu”.
Ruştu tabi. Neyse gazete basılıyor, şey ediliyor. Mürettip yani o dizgici
“R” yerine “P” harfini koymuşlar. ‘Tevfik Puştu Moskova’ya
uçtu’. (Gülme sesleri)
Yavuz Bülent BAKİLER: Evet. Atatürk görüyor bunu.
Prof. Mehmet ÇELİK: Yunus NADİ Çankaya’ya böyle dört ayağı üzerinde meleye
meleye gidiyor. Meleye, meleye. Ayaklarına kapanıyor, salonda. Vallahi şey
olmadı, aynı anda da gazeteleri toplattık. Şöyle oldu, böyle oldu. Gazi Paşa
şöyle omzuna elini vuruyor: ‘Zararı yok çocuk diyor. Zaman zaman da olsa
arasıra da olsa gazeten gerçekleri yazıyor’.
-EŞEK.
O günün Tarım Bakanı devrin ulusunun yanına gitmiş, şirin görünme babından, “Efendim,
bana hangi soyadını münâsip görürsünüz?” diye tabasbus etmiş.
O da, “Eşek” diyerek isâbet buyurmuş.
Bakanın bozulduğunu görünce de:
“Canım, sen Ziraat Vekili değil misin? “Eş ve Ek” diyorum” demiş.
-“Kılıç Ali mi, Atatürk’ün Kılıcı demek yerindedir, İstiklal Mahkemesi’nin savcısı olarak kaç kişinin idamını istedi, sadece bu sorunun cevabını bilemeyeceğimizi biliyoruz.” [12]
-“Nazım Hikmet’in, Kemal’i bir put sayıp yıkmaya çalışması çok büyük talihsizliktir; yıkamadı, seviniyoruz. Hep yüce tuttuklarım arasındadır. Bir kişi değildi ve yetişemiyorum.”[13]
Ne tezat değil mi?
-“Kazım, Gazi Hazretleri’nin kendi yüzüne karşı, şunları söylediğini haber veriyor: “Muntazam tuttuğunu işittiğim hatıratını vesikalarıyla birlikte getir de göreyim. Hiçbir tarafta herkes gibi benim İstiklal Harbi’nin banisi olduğumu ve Türk milletini ölümden kurtararak ona İstiklali’ni bahşettiğimi söyleyeceğine, kendini de benim payeme çıkartacak propapagandalar yaptırıyorsun! Bir millete ancak bir gazi olur. Bu yürüyüşe ayak uydurmaya çalış. İstiklal Harbi’ni nasıl emirlerimle başardıksa, bundan sonrası da başka türlü olmaz!” Kazım Paşa, “hatıramı elden almak için üç kere evimi bastırıp arattı” yollu eklemektedir. Bir de şu var; “O ancak bir gölge yakalamıştır.” Kazım Paşa’nın “O” dediği Kemal Paşa idi. Kazım’ın evrakın kopyelerini sakladığını anlıyoruz, daha önce de haber vermiştim.”[14]
Kendisini anlatıyor;
-“Sabetayizme
gelince, kim Vedii Bilget Paşa’dan daha millici ve solcu olabilir, kim
Atilla
İlhan’dan daha solcu olabilir; sabetayistler olmasaydı, bu cumhuriyeti
kuramazdık.
Ben bir bilim yapıyorum, içlerinden,
çocukluğumdan beri övündüğüm,
kuvay-i milliye’de “çete
reisi” ve çocukluğumda hep “çete reisi” olmak isterdim,
dedem çıkıyor ve yazıyorum.
…Sabetaycılık
meselesini Türkiye’nin gündemine sokan kişi siz oldunuz. Hala da sizin
açtığınız
yoldan ilerleyip listeler tutanlar var. Bu muydu bu tartışmayı açma amacınız,
ne yararı var insanların nereden geldiğini bilmenin?
Bir çok yararı var.
Türk aydını için, “imkansız
yoktur”, buna, inanıyorum. Bir devrimcinin, sizin
deyiminizle bir millicinin,
“elimden bu kadar geliyor, ben zindandayım, hiçbir çarem
yok, hiçbir şey yapamam”
düşüncesinde olmadığına inanıyorum. Ben, zindandaydım.
Şu teşhisi yaptım; Amerika,
İsmail Cem’i cumhurbaşkanı yapmak istiyor ve kendi
kendime “Yalçın” dedim,
“senin bunu önlemen lazım”. Bir kısmı kesinleşmiş, yüz yıl
kadar hapsim isteniyordu,
durmadım, İsmail Cem İpekçi’nin İbrani asıllı olduğunu
çıkarırsam, önleyebileceğimi
düşündüm. Böyle başladı…”[15]
-“PKK
örgütünü meşrulaştıran siz misiniz, Doğu Perinçek ile birlikte?
Bana, mülakata başlarken,
“sağol Hocam, İsmail Cem’in cumhurbaşkanlığını önlediniz” dediler ve
ben de hep, hayır, benim o kadar gücüm yok, o yönde çalıştım,
diyordum. Bu sorunuzla ilgili
olarak da benim cevabım şudur; Kürdisite tartışmalarını
da biz çıkardık. Biz kimiz,
Türkiye İşçi Partisi, başta Aybar ve Behice Boran, biz
çıkardık. Bakın bu Dergi, 1970
tarihlidir, Türkiye İşçi Partisi, “Kürt vardır “kararını
aldı ve öylece başladı. Parti
kapatıldı, Behice Boran ve arkadaşları on beş yıla
mahkum edildi.”[16]
–“Mum söndü olarak adlandırılan ve çeşitli kültürlerde kutlanan 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gecede Sabetaycılar’ın grup seksin de uygulandığı bir ritüele katldıkları konusu, genellikle çok fzlasıyla üzerine düşülen bir meseledir, bu konuyu daha sonra etraflıca başka bir makalede incelemek amacıyla burada ele almıyoruz. Ancak şurası bir gerçektr ki Sabetaycı dua kitaplarının özellikle bugün Israil’de bulunan nüshalarında serbest seksin Tanah’a dayandırılan ayetlerle desteklendiği bilinmektedir.” [17]
-“Sabetaycı inanca göre Yahudiler her zaman Rabbe karşı günahkar ve asi olmuşlardır. Tanah bu konuda anlatılan menkıbelerle doludur. Bu yüzden de hastalık ve felaketler hiçbir zaman Yahudi toplulukları üzerinden eksik olmamıştır. Bu yüzden Rab Sina’da altın buzağıya tapan kavmi yoketmek istediğinde Moşe O’na yalvararak kendisine inanan ve daima O’nnn yolundan gidecek bir bakiyeyi ayırmasını istemiştir.”[18]
-Geçmişten günümüze lanetle anılan Yahudilerin yanına, günümüzden geleceğe bir de Abd eklenmiş oldu.
Ölümüne sebeb olduğu milyonlar sebebiyle…
-Bizi saran derin devletin, Abd- yi sarmaması düşünülemez.
Abd de derin devletle mücadele etmekte ve derin devlet tarafından kontrol edilmektedir.
Pentagon- Cıa -Fbı ve halk arasında bir mücadele ve hakimiyet kavgası sürmektedir.
Buna ek olarak israilin gizli bir güç olarak kontrolü göz ardı edilemez.
–Daniele Ganser ‘in ”NATO’nun Gizli Orduları” adlı kitabında, Türkiye, ”gerilla birimleri ve Gizli Ordu Rezervleri’nin kurulmasına fazlasıyla uygun bir ülke” olarak tanımlanıyor.
MEHMET ÖZÇELİK
19-01-2019
[1] https://www.ahaber.com.tr/webtv/gundem/eski-cia-ajanindan-sok-itiraflar
[2] https://www.ahaber.com.tr/webtv/gundem/eski-cia-ajanini-yerlerde-suruklediler
[3] http://yalantarih.com/konyada-istiklal-mahkemeleri-6529-ki…/
[4]https://www.facebook.com/photo.php?fbid=1249859311824911&set=a.565058890304960.1073741828.100004025624000&type=3&theater
[5] Sh.22.Sarı Zeybek.C.Dündar.ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR-YAZAR
[6] Age.24.
[7] Age.sh.37,66.
[8] Age. 139.[9]bu gün Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan 160 sayfalık Müştak Baba Divanı (Divan-ı Müştak Efendi)’dır. Ankara 1923 yılında başkent olacak ve 93 hicri yıl süreyle öyle kalacaktır.29. sayfasında buna işaret vardır.
https://www.frmtr.com/garip-olaylar/4170721-tarihte-ilk-kayitli-ve-acik-kehanet-mustak-baba-divanindan.html
[10] http://www.haber7.com/tarih-ve-fikir/haber/2629068-vahdettinin-ataturke-verdigi-samsun-talimati/?detay=1
[11] http://www.haber7.com/guncel/haber/2517944-mustafa-kemalden-kominist-parti-talimati
[12] GİZLİ TARİH – I-Yalçın Küçük.59.
[13] Age. 67.
[14] Age. 79.
[15] Age. 392.
[16] Age. 398.
[17] EVET BEN SELAN1KLİYİM…Ilgaz Zorlu..Sh.51,60-64.
[18] Age. Sh.106.